Yine aynı melodi, müzik kutusunda çalan...
Bu sabah güneşin doğuşu yine aynıydı. Telefon yine aynı saatte çaldı ve yine alarmı iki kez erteledim. Uyudum. Belki az belki çok fazla... Ama yine kalkmakla kalkmamak arasındaki o içsel çatışmayı yaşadım. Kahvaltıda yine o reçeller vardı: Bitebileceğine dair inancımın olmadığı, kahvaltıyı zengin gösteren, gösteriş budalası reçeller... Fırından bir tane ekmek aldım yine. Ve yine aynı fırıncı, aynı tavırlarla karşıladı beni: Biraz iyimser, zoraki güler yüzlü ve sabahın körünün sersemleştirici huysuzluğu ile... Ve ben yine aynı sözlerle çıktım fırından: "Hayırlı işler!"
Hazırlandım; arabamla yola koyuldum. Yine kırmızı ışığa yakalandım. Ama bu durumu öylesine içselleştirdim ki, yanan o kırmızı ışık ve benim orada bekliyor olmam; hepsini daha önce biliyor ve kabulleniyordum. Eğer orada, ışıklarda, yeşil yanıyor olsaydı bir şeylerin ters gittiğine dair düşüncelere kapılacaktım. Beklemek... Kırmızı ışıkta... Düşünmesi bile mutlu ediyor beni!
Şu evin önündeki ağaç bir gün yok olur mu ? Ya da bu mahallenin çocukları bir gün büyük insan olurlar mı? Peki ya bizim şu fırıncı: Bir sabah onun yerine bir başkası karşılar mı beni? Hayır böyle bir şey olmayacak... Çünkü müzik kutularına benzer benim günlerim: Her sabah birileri kurar zihnimi. Ve her sabah aynı eylemler mırıldanır etrafımda... Tekdüze... Defalarca... Ve ben hiç bıkmadan dinlerim o melodiyi!
Bu akşam güneşin batışı da aynıydı. Yine aynı yerden battı. Ve yine güneşin batışıyla beraber her akşam çığlıklarına şahit olduğum kuşları dinledim. Yine başımı şişirdiler!
Ah veletler yine saklambaç oynuyorlar. Kırmızı kazaklı çocuk yine aynı yere saklanıyor. Aramaya koyulan diğer çocuk kırmızı kazaklı çocuğun saklandığı yeri görüyor. Görmüş olduğu şeyden emin olmak için yavaş yavaş ve sessiz adımlarla yaklaşıyor. Ve avazı çıktığı kadar bağırıyor aramaya koyulan çocuk: "gördüm!" ve yavaş yavaş herkesi görmeye başlıyor aramaya koyulan çocuk. Oyun bitiyor... Derken... Yine kırmızı kazaklı çocuk hatırlatıyor: "yarın tekrar oynayalım!"
Ve birileri kolu çevirdiğinde müzik kutusundan yine aynı melodi çalıyor!
YORUMLAR
fırından aldığın gülümseyen ekmekler gibi güzeldi yazin
evet evet onların gülümsemesi mis gibi kokusu
neyse
boşver fırıncıyı
bazı aynı şeyler sıkıcıdır ama insana nerede o eski günler dedirtecek kadar nostalji güzellikleri vardir bazen.alışkanlıklar insanı gülümsetir çoğu zaman mesela kirmizi kazakli cocuk gibi
reçellere gelince evet onlar kahvaltının hep süsü olmuştur
olsun:)
bu arada kahvaltı aşığı olarak bu yazıyı daha bi sevdim
melodisi yankı verici
cok sevgiler
...