- 1497 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
12 EYLÜL DARBESİ
“En kötü demokrasi en iyi darbeden daha iyidir.”
Kenan Evren ‘nin, 1982 senesinde 62/2 Tertip Askerlik dönemimde, Ankara kara kuvvetleri, ikinci muhafız alayında ve Etimesgut’ta askeri elbiselerin manken konumunda tanıtımını yaptığımız zaman diliminde, Hem generalliği hem de cumhurbaşkanlığı döneminde, birçok kereler denetlemelerine ve ziyaretlerine denk geldik.
Askerlikteki konumuz nedeniyle daha yakından ve derinden tanıma imkanı bulduk.
O dönem asık suratlı, katı, aşırı ciddi, asla af etmeyen bir sima ve görünüşe sahipti. Askerlik dönemimiz müddetince verilen brifing lerde en çok tarikat, mezhep ve meşreplere karşı, kendi inançlarına göre ters olduğunu düşündüğü bu değerleri küçümserken, kendine göre de bir din anlayışını topluma empoze ettirmeye çalışıyordu.
Benimde annem babam hacı veya benim kalbim temiz, gibi sözler o zaman ağzından en çok çıkan medyaya yansıyan sözleriydi. Yani insan hem içkisini içmeli kadeh tokuşturmalı, hem de akılına geldikçe, kafası estikçe yapabildiği kadar ibadet yapmalı anlayışı ortaya koyuyordu.
Bizde darbe dönelerinin esintilerinden nasibimizi aldık, hatta yasak denilen el konulan, okunması darbecilerce yasak olan önemli kitaplarımı gömdüğümü, bir daha da onlara ulaşamadığımı kitapsever birisi olarak üzüntüyle hatırlamaktayım.
12 Eylül darbesinin hemen ertesinde de, akan kanın bıçak gibi birden kesildiğini gördüm. Madem bu kadar kolaydı, neden önlem alınmamıştı bunu da hep düşündüm.
Dinde reform yapılmalı anlayışı da o darbe dönemlerinden kalma bir anlayış olarak günümüze kadar gelmiştir. Sırf karşı fikirlerinden dolayı bazı âlimler! Adıyaman şeyhi olarak bilinen sultan Muhammed Raşit, Vaiz Timur taş hoca efendiler, diyar -diyar sürgün edilmiş veya ceza evlerinde başlarına gelmedik felaket kalmamıştır.
Buna ragmen bu günün darbecisi, o dönemden beri üzerine yatırım yapılan FETÖ elebaşı Gülene dokunulmamış, onun dal Budak salmasınada zemin hazırlanmıştır.
Devletin devamı ve selameti acısından diyerek, bir sağdan bir soldan gençleri asarak denge sağladıklarını da ezilmeden, üzülmeden söyleyen darbecilerden olduğunu herkes bilmektedir.
12 Eylül darbesinden sağ, sol, orta, sanatçı, yazar, düşünür bütün katmanlar nasibini almış, ülkenin önemli beyinleri yurtdışına sürgüne gönderilmiş, birçoğu da hapishanelerde yıllarca çürümeye terk edilmişlerdir.
Gelin dostlar hep beraber darbelere kafa yoralım.
28 Şubat döneminde meşhur medyamız Erbakan hocaya atıfta bulunarak önüne konan yaptırımları terleyerek paşa- paşa imzaladı diye manşet atanlar vardı.
Yine o dönem askeri garnizonlara koşarak gidip görev almak isteyen siyasiler, medya patronları, yargı mensupları vardı.
Daha kimler yoktuki?
Ne oldu da bu darbe istekçileri o gün yaptıklarını unuttular? Bir yandan askeri göreve davet edenler, öbür taraftan da üniversitelerde ikna odalarında başörtülü avına çıkıp gençleri fişleyenler vardı.
Bu günde aynı çevrelerin darbe, darbeci ve terör olaylarını desteklediklerini görüyoruz.
Dün başbakan menderesi asanları alkışlayan bu günün aydınları, 27 Mayıs darbelerini acık acık destekleyenler 15 Temmuz darbesindede aynı yolu takip etmektedirler.
Bu günkü yargılanmaları, sulandıranlar, adalet arayanlar 12 Eylül darbesi tahribatını görmezden gelmektedirler.
- Bir milyon 683 bin kişi fişlendi, bir milyona yakın kişi gözaltına alındı.
- 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
- 517 kişiye idam cezası verildi. 50 kişi asıldı.
- 71 bin kişi irtica ve komünizm propagandası suçlamasıyla, 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
- 50 binin üzerinde kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
- Yaklaşık 300 kişi gözaltındayken öldürüldü. 171 kişi işkenceden öldü.
- 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
- 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı.
-3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
- Cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirdi. Kaynak: Sabah
Kısacası senin darbecin kötü, benimki iyi düşüncesiyle bu günlere geldik. Onun için mısırdaki darbeye darbe diyemeyen çevreler, Suriye’deki zalim yönetimi kınayamayanların, FETÖ darbesini görmezden gelmeleride onlarca normaldir.
Her şeye rağmen, 15 Temmuz darbesinde canını ortaya koyan halk manzaraları karşısında, inanıyorum ki Türkiye’de darbe yapmak isteyenler bin defa düşündüreceklerdir.
Kimden, nerden, hangi makam, kişi ve kuruluşlardan gelirse gelsin, tüm darbelere karşıyız. Unutmayalım!
Darbeler ne romaya ne sezara yaramamıştır,
"En kötü hukuk nizamı, en iyi ihtilâlden iyidir" "
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.