- 685 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Konuşmakta neydi bir sürü laf kalabalığı aşkın o ahenkli sesini yok ederek duymamıza engel oluyordu.
Günlerden bir gündü ama gün değildi şölende değildi, bambaşka bir gündü tadı bu dünyada yoktu ötelerde gelmişti, adı aşktı ve ben âşık olmuştum ama dünya bildiğim dünya değildi hayat yaşadığım hayata hiç benzemiyordu, yüreği gönlüm ya da kalbim diyelim hepsi aynıdır ya, kaynıyordu ama bu bambaşka kaynıyordu, Volkanla kıyasladım volkan yanında buz dağıydı… Heyecanı uçurması bu âlemde hiçbir kuşta yoktu, olamazdı olmasını beklemem de imkânsızdı. Anlatılmazdı anlatılamazdı, karşımda o sevdiğimin o tatlı bakışlarıyla karşı karşıyaydım ama bambaşka bir âlemdeydim cennetteydim, cennet yağıma gelmişti Allahu Ekber- dedim Rabbim büyüksün güç ve kudretinden sual olunmaz dedim. O bana bakarak gülümsüyordu, ben uçuyordum âlemleri aşıyordum o yanımdaydı. Bana gülümseyerek.
-Daha ne kadar bakacaksın gözlerime?
Bende ona gülümseyerek
-Sen bana gülümseyene kadar.
-Neden ölene kadar demedin?
-Ölüm vuslattır dedim, bizi yaratan Mevla ile beraber olmak için, ayrılık değil ki.
Dedim
-Bana bakmaya bir gün doyacaksın
Dedi
-Hayır dedim, ben aç değilim ki doyayım, ben senim seninle besleniyorum.
Dedim
-Acıkmayacak mısın?
Dedi
Dedim
-Sen yanımda gönlümde olduktan sonra acıkmak nedir ki? Ben seninle bakışınla gülüşünle doyarken, dünyaya ait olan açlık nedir ki? Bir an doyuran ve tekrar acıktıran dünya, bir oyalama bir uğraş bir yokuş, sen varken o dünya yok ki yanımda, cennet var… Cennette insan acıkınca elini uzatır alır yer, sen yanımdasın buna da gerek yok, ben gülüşünle bakışınla besleniyorum zaten.
O ceylan bakışlım yanımda geziyorum âlemleri cihanı, eli elimde gülüşü gülüşümde bakışı bakışımda. Dünya ya ait ne varsa silindi bir Mevla’m bir o ve aşk birde ben varım, ayaklarım çıplak dikenli vadide yürüyorum diken mi batar, diken ney ki bir parça, ben gönlüme aşkı dikenle örmüşüm bana hissettirsin diri canlı tutsun diye, o diken batar mı? Döndü bana dedi ki
-Bende sana karşı aynı hisleri duyuyorum, hissediyorum seninle ben kendimi buldum senin gönlüne girdim var oldum. Sanki açan bir gülüm, sen bana gülüşünle bakınca açıyorum, bakışını çevirince sanki soluyorum. Beni bir gün soldurtmayı ister misin?
Dedim
-Soluk almak seni bana gönderen Mevla’nın güzelliği ile soluk alırken, nasıl havasız kalarak ölmemi istersin? Ben, gözlerin gönlün bir an nefes alsın diye bakışlarımı kaçırıyorum. Senin solman benim solmam, hasret girse aramıza ben gözyaşımla seni sularım soldurtmam canım cananım…
Dedim
Dedi
-Bende senin çiçeksiz kokusuz kalmaman için hep açacağım beni, sana gönderen Mevla’nın izni ile hep açacağım.
O andan sonra kelimeler kifayetsiz heceler çaresiz kaldı bir bir döküldü yeryüzüne yanarak. Gönlümüz gözlerimizi gözlerimiz hislerimizi duygularımızı konuşturuyordu. Hem konuşmakta neydi bir sürü laf kalabalığı kuru gürültü, bu gürültü aşkın o ahenkli sesini yok ederek duymamıza engel oluyordu. Tadına varmamıza imkân vermiyordu. Gerisini ne siz sorun ne de ben yazayım, burada bu gülüşü ile kalsın tatlılığı ile kalsın yeter.
Âşık Gülveren
Konuşmakta neydi bir sürü laf kalabalığı aşkın o ahenkli sesini yok ederek duymamıza engel oluyordu. Yazısına Yorum Yap
"Konuşmakta neydi bir sürü laf kalabalığı aşkın o ahenkli sesini yok ederek duymamıza engel oluyordu." başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.