- 835 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Asiye nasıl öldü 4. Son
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Üç ölümcül kız kardeşin peşi sıra eğitimli bir köpek gibi ormanın derinlerine doğru yürüyordum. Bedenim bana ait değildi adımlarım onların adımlarını takip ediyordu.
Önümüzdeki sık fundalıklar,sarmaşıklar,bodur defnelikler giderek sıklaşıyor, onlar ve ben geçerken yol verecek şekilde açılıyordu. Mitolojik dünya ile gerçek dünyanın sınırında bir yerde olduğumuzu hissediyordum . Doğrusu artık hissetmenin eşiğini geçmiş yaşıyordum.
Kızlar kendi aralarında daha önce duymadığım bir dilde konuşuyorlar arada bana bakıp kahkaha atıyorlar ve hatta bazen arkama geçip bedenime dokunuyorlardı . Resmen taciz ediliyordum, İsteğiniz dışında birinin ellerini bedeninizde hissetmek nasıl da iğrenç bir duyguydu.
Önümüzdeki sık makilikler yavaşça azalmaya başladı, sonrasında ufak bir göle vardık. Gölün ilerisinde ise bir mağara girişi görünüyordu Suya girdik, suyun bedenimdeki etkisini ise tarif etmem mümkün değil gençleşiyordum sanki . On sekiz yaşın o bitip tükenmek bilmeyen enerjisi bedenime doluyordu . Suyun ardından mağaraya adım attık yeşim taşlarından,kırmızı yakutlardan,elmaslardan ve daha sayamayacağım onlarca değerli madenden oluşmuş duvarlara sahip bir mağara. Doğal ışık alması imkansız olan bu mağarayı ateş böceğine benzeyen ama onlardan daha farklı olarak böcek yerine kuş gibi duran varlıklar aydınlatıyordu. Binlerce belkide yüz binlercesi tapınır gibi kızların etrafında dönüyorlardı , aklımı alan bu manzaradan sonra yürüyüş bitmez bir döngüde devam etti.
Sonunda bizim gerçek dünya dediğimiz noktanın sınırına geldiğimizi kesindi . Geldiğimiz nokta çıplak Sukkubusların ,ölümcül orman İyelerinin etrafta kol gezdiği.kutsal metinlerdeki cennet tasvirlerine benzeyen ırmakları ve meyve bahçeleri olan bir vaha idi. Etrafıma alık alık bakarken kızların adımlarıyla beraber ayaklarımda hareket etmeye başladı. Roma sütunlarına benzeyen kırk kapıyı geçtik
Birinci kız
- kırkıncı kapıyı kırdın derviş yine iyisin diye kahkaha attı. Önümüzdeki yan yana dizilmiş üç kapıdan ortadakine doğru ilerledik . Kapının ardındaki oda salt mavi duvarlardan oluşuyordu orta yerde bir küçük havuz ve odanın en dibinde bir yatak vardı ,Yatakta yatanın Asiye olduğuna emindim.
Tüm gücümü toplayarak ona doğru koşmaya yürümeye belki emeklemeye çalıştım ama ne fayda adım atmak bir kenara kımıldayamıyordum bile
Birinci kız
- çok aceleci sin Adem dölü dur bakalım seni buraya öylece git onu kollarına al diye mi getirdik sence
İkinci kız elini kasıklarıma atıp testislerimi ve erkekliğimi sıkarak
- ah hep bunun yüzünden başınıza gelmeyen kalmadı Adem babanız bile bunun yüzünden ayvayı yemedi mi belki elma yada şeftali kim bilir. Canım yanıyordu çocukken İstiklal Marşını tersten okutma antrenmanları yapılan akran zorbalığı günlerini hatırladım . Buna hiç maruz kalmamıştım belki lakin buna maruz kalan çocuklar acı çekerken gülmüş ve hatta eğlenmiştim. Ah çocukluk ne ahmak ne acımasız bir şeydir.
Üçüncü kız sesini yükseltip
- Yeter rahat bırak Adem dölünü. Birinci anlat ona olacakları
Birinci kız kendi etrafında döne döne odanın ortasındaki havuza kadar ilerleyip eğildi havuzdan bir yudum su içip gözlerini üzerime dikti.
- Bak şimdi zavallı Adem tohumu, biz kötü değiliz mizacımız öyle gösteriyor. Siz gelip bize bulaştınız yoksa biz pekte öyle arkadaş canlısı varlıklar sayılmayız. Neyse sana sunacağımız iki seçenek var kadın üç gün içinde doğuracak nasıl diye kendi kendine düşündüğünü biliyorum. Lakin burası büyülü bir yer burada çok az şey gerçekleşmez ve senin kadınının üç gün içinde doğurması bunlardan biri değil.
Seçeneklerin şunlar üç gün sonra kadın biz tarafından lanetlenmiş tohumu doğurduğunda. Sana vereceğimiz hançerle ya kadını öldüreceksin ya tohumu.
Nasıl iyimi bire karşı bir aslında bana kalsa üçünüzü de öldürmez burada köle olarak kullanırdım ama işte bilirsin kurallar.
Birinci kız susup tekrar kendi etrafında dönmeye başladığında ikinci kız Asiye’nin olduğu yatağın yanında idi. Benim ona baktığımı fark edince elini Asiye’nin saçlarına dolayıp Asiye’nin başını benim görebileceğim şekilde yukarı kaldırıp solmuş belkide nefessiz bedenin dudaklarını öpmeye başladı ve konuştu
- Aslında bence kadını alalım çok tatlı bu işimize yarar
sinir ve öfkeyle
- Bırak onu seni fahişe diye bağırdım
ikinci kız kahkahalar içinde cansız bir mankene benzeyen Asiye’nin bedeninde ellerini gezdiriyordu.Bu sırada üçüncü kız
- Yeter ikinci bırak onu ve sen birinci anlatmaya devam et diye fısıltı halinde konuştu.
Birinci dönmeyi bırakıp
- Unutma Adem dölü doğacak varlık lanetli olacak nereye giderse gitsin bizden bir parça taşıyacak. Lakin çocuğu öldürürsen kadın sana düşman olacak ve belki delirecek ne muamma ama değil mi.
İbrahim peygamber sence Tanrıya dua ederken neden adak olarak çocuğu değilde eşlerinden birini sunmadı, seçme şansı vardı çünkü Tanrı ondan kurban istememişti. Yanisi şu ki İsmail’i veyahut İshak’ı gözden çıkarmak daha kolaydı. Zira İbrahim peygamber evlat sevgisinden daha çok soy devamını düşünüyordu ve gururunu.
Zira çocuğun olmayışı o topluluklarda aslında büyük bir sıkıntı idi. Çocuk olsa yeterdi çünkü bu İbrahim’in kanıtı olacaktı, Çocuğun yaşaması değildi mevzu, elbette kimse ölmedi bunlar yüksek işler. Oysa İbrahim eşlerini seviyordu sevgi yerine kan bağını feda etmeyi uygun gördü. Hatta aynı durum Nuh’a ve belki Habil ve Kabile bile uzanır. Aslında bunlar senin aklını karıştırmak için evet kan bağını bir erkek feda edebilir kolayca ya bir kadın. yani sen çocuğu öldürürsen arkanda sana iyi ki beni kurtardın diye bakacak biri olmayacak unutma. Neyse bunlar derin mevzular biz payımıza bakarız ya çocuk ya kadın yada ikisini beraber bize ver kurtul.
Birinci susunca üçüncü kız gözlerini gözlerime dikip
-İyi düşün genç adam, aslında sizler pek de akıllı değilsiniz hele sizden önce gelenlere bakınca siz yarım yamalaksınız iyi düşün unutma seçimlerin bağlayıcı olacak.
Üç kız da odadan usulca ayrıldılar, sessiz ama emin bir ayrılıştı bu,Dönüşleri ise bana ölüm getirecekti . Onlar kapıdan çıktığı gibi dizlerimin bağı çözüldü olduğum yere yığıldım ve usulca ağlamaya başladım ince ince sicim gibi bir şeyin etimi kestiğini hissediyordum . Topuklarım yanıyordu ellerim titriyordu. Emekleyerek Asiye’nin ölü gibi yattığı yatağa süründüm. Yatağın kenarına tutunup kendimi onun yanına bıraktım ellerimi çıplak bedenine sardım ve ağlamaya devam ettim.
Ona kızdım,kendime kızdım,Tanrıya kızdım her şeye ama her şeye kızdım nasıl olurdu nasıl bir ölümü seçebilirdim üstelik katilde ben olacaktım. Yüzümü Asiye’nin sırtına gömüp uykuya daldım.
Uyandığımda odanın içerisinde bir başkasının olduğunu fark etmem pek uzun sürmedi yeşil takım elbiseli bir erkek odada volta atıyordu, Daha önce hiç görmediğim biri idi ama nedense sanki onu yıllardır tanıyormuş gibiydim. Benim onu fark ettiğimi anlamış olacak ki
- Aaa demek uyandın Serdal gel şöyle yanıma konuşalım senle.
O beni yanına çağırdığı gibi odanın orta yerinde saydam camdan bir masa ve iki sandalye belirdi itaat eder bir şekilde yerimden doğrulup karşısına oturdum
- Ne konuşacağız
- Bu ne hız kim olduğumu falan sormuyorsun
- zamanım yok üstelik buraya böyle kolay ve korkusuz girdiğine göre üç beş ihtimal var ve bence sen düşürülmüş olanlar dansın
- Zeki insanlarla iş yapmayı hep sevmişimdir neyse teklifim şu seni kadını ve çocuğu buradan çıkaracağım ayrıca çocuğun lanetini de kaldıracağım ve size Marco’nun hazine sinide vereceğim
- Ne kadar cömertsin böyle bay L ama bir karşılığı var bence bunların değil mi
- Küçük küçücük bir istek size sunduklarımdan sonra gerçekten küçücük bir istek
- evet nedir
-yedi yıl sonra kadın ve sen öleceksin
- ah klasik ruh anlaşması mı yedi çok az üstelik. Çok Supernatural izledim ben L
- Hayır hayır diziler imajımı bozuyor neyse siz ikiniz bildiğiniz öleceksiniz ruhunuzu falan istemiyorum. O teraziye ve cehennem işine kalmış ayrıca çok yanlış biliyorsun ben ruhlarla değil canlılarla çalışırım tamam yedi değil on olsun hadi daha fazla çıkmam ama.
- ne istediğini söyle L gerçekte neyi alacaksın
- Sertsin ama sonuçta bunu bilmeye hakkın var, çocuğu alacağım hadi sana son olarak 11 yıl ve ayrıca senin ve kadının hafızasını da sileceğim. Bu sayede asla anlaşmayı hatırlayıp günde saymayacaksın.
Hemen cevap vermene gerek yok düşün sen bunları L kaçar meşgul bir varlığım sonuçta ben. Eğer teklifimi kabul edersen şu kağıttaki kadim ismimi fısıldaman yeterli. Unutma bu teklif kızlar odaya tekrar dönene kadar geçerli
Oturduğum yerde , ne kadar öyle kaldım bilmiyorum neyi düşünecektim ki . Çok mantıklı bir teklif idi.
Keşke sigaram olsaydı ne kadar zaman kalmıştı ki. Beynim patlamak üzereyken Asiye’nin yanına dönüp yatağa uzandım. bu sefer ağlamak yerine onun kokusunu içime çektim elimi büyüyen karnına koyup orada büyüyen canlıyı sevdim. Benden ve ondan ama lanetli bir yaratık hatta en iyi ihtimalle bile kötü bir varlık ama işte benden bir parça gözlerimi kapatıp tekrar uykuya daldım.
Bu sefer
- Uyan bakalım fani seninle konuşmamız gerek diyen bir kadın sesi ile yataktan fırladım. Siyah bir elbise giymiş bir kadın dünkünün oturduğu sandalyeye oturmuştu sessizce buyrulanı yerine getirip kalktım ve karşısına oturdum
- Evet teklifin ve karşılığı nedir
- Kadın ölecek çocuk ve sen kurtulacaksın
- Kızların teklifinden pek farkı yok ki bunun neden kabul edeyim
- Çok farkı var kadın şu an hemen ölecek sen onu öldürmek zorunda kalmayacaksın. Ayrıca çocuğunun laneti kalkacak tamamen sağlıklı olacak . Kızlar seni rahatsız edemeyecek ve senin hafızanı sileceğiz.Ayrıca çocuk da başka bir kadının rahmine konacak. Yeni kadın senin hayallerinde kinden bile güzel olacak ve oda senin olacak sana yeniden sıfırdan başlama şansı. Ama bu kadınla değil bu kadın suçlu bazı dengelere dokunulmamalı dokunan ise hesabını vermeli
- Bir şey soracağım
- Sor
- Evet burada bana dair bir cömertlik var ama dünkünün teklifi bile daha iyiydi neredeyse
- Biz cömertliği değil düzeni isteriz ve düzeni yıkmaya kalkan cezasını çekmelidir .Bu senide beni de dünkünü de aşan şeyler ben sadece haberciyim yarın uyanana dek vaktin var. Kızlar bu kapıdan girdiğinde vaktin dolmuş olacak. Al bu kağıdı eğer teklifi kabul edersen burada yazan ismi fısılda.
Kadın
Benim ağzımı açmamı bile beklemeden geldiği gibi ortadan kayboldu. Dünkünün tekrarı bir şekilde Asiye’nin yanına döndüm.
karnı daha da büyümüştü .
İşte bu bizim arzu nesnemiz ama lanetli bir nesne diye geçirdim içimden ne yapacaktım ki Asiyeyi unutmak ve yeniden başlamak belkide en acısız olandı en mantıklı ve doğru olan daha vaktim vardı. Tekrar uyudum
Uyandığımda ziyaretçilerim yoktu. Kendimi ferahlamış hissediyordum.
Bir anda üç gündür hareketsiz yatan Asiye gözlerini açıp bana bakmaya başladı ,gözlerinin içi gülüyordu daha da bir güzelleşmiş gibiydi elini karnına götürüp
- Demek rüya değilmiş diye fısıldadı yüzünü boynuma gömüp usulca affet beni diyebildi sarıldım ona çok sarıldım öptüm kokladım.
Kapının açılışıyla beraber her şeyin bittiğini anlamam bir oldu dün verdiğim kararı gerçekleştirmek için ne kadar bana verilen isimlere seslenmiş olsam da. Kimse gelmedi demek ki geç kalmıştım yani şimdi elimde sadece ölüm vardı ya Asiye ya Çocuk.
Birinci kız Sarı bir elbise giymişti
İkinci kız Kırmızı idi
Üçüncü kız ise Mavi
birinci kız
- Vay vay vay çifte kumrular uyanma vakti geldi diyerek tiz bir kahkaha attı
ikinci ve üçüncü susuyordu Asiye bana daha da sarıldı bedeni titriyordu gözlerime bakıp
- Beni ver onlara dedi ve transa geçti
Nereus’un kızları Odanın ortasında bilmediğim bir dile konuşuyorlardı , dünkü sandalyelerin olduğu yerde bir sunak oluştu sunağın yanında ise bir küçük sunak daha.
Üçüncü kız yatağın kenarına gelip bileğimden yakaladı ve
-Vakit geldi Adem oğlu diye gözlerime baktı
Bir anda kendim den geçtim, uyanmam ise bir bebek ağlaması ve Asiye’nin bağrışları ile oldu ,
ikinci kız yanıma gelerek elime bir hançer yerleştirdi seç birini diye çığlığa boğdu odayı elimdeki soğuk çelik içimi titretmişti .
iste semde, isteme semde bu yapılacaktı ayağa kalktım
Asiye bağırıyordu
- Beni seç çocuğumuz yaşasın,beni seç diyorum sana
kendimde değildim hançerle kızlara doğru yürümeye başladım bunu fark eden birinci kız
- Deneme bile Adem dölü kadını ve çocuğu gözlerinin önünde doğrarım canlı canlı derilerini yüzerim diye bağırdı...
İsyanla,inkarla sunaklara döndüm Asiye büyük sunakta yeni doğmuş kız bebeği ise küçük sunak daydı bağırmaktan takati düşmüş Asiye yalvaran gözlerle beni izliyor ve onu seçmem için hala bağırıyordu. Bebek ise çaresizce ağlıyordu. Hançeri kaldırdım, kaldırdım ve indirdim çığlıklar dört bir yanım çığlıklarla kaplı idi kan kokusu yüzüme fışkıran elime bulaşan kan parça parça oluyordum. Her şey parçalanmaya başladı.
Bedenim bir anda savrulmaya başladı bir boşluğa yuvarlanıyordum dipsiz bir boşluk Asiye yada bebek yada kızlar kim kim kim...
//////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
-İşte bu kadar Feridun görüyorsun burada bitiyor sayfalar dahası yok zaten bu sayfaların kanla yazılmış olduğuda doğrulanıyor gibi .
- Ya boş versene Ahmet ya fantastik edebiyatın *oku çıktı iyice ha yok Nereus’un kızları yok üç günde doğan bebekler
- Abi sen öyle diyorsun da Yunan polis kaynaklarında var böyle bir olay bir adam kana bulanmış halde Selanik’in köylerinden birinde elinde bu sayfalarla bulunuyor. Üstelik kan muhtemelen adamın kendi kanı bunlar çünkü adam karnından yaralanmış ve polis onu bulunca sayfaları verip ölmüş.
- eeene ne var bunda la klasik cinnet hali bile olabilir
- öyle deme abi adamın ölmeden önce polise güç bela işaret ettiği kilise bahçesinde dört kadının ve yeni doğmuş bir bebeğin cesedine rastlanıyor.
- ahha işte hata buraa hani bu Nereus’un kızları ölümsüzdü la
- onlar bizim dünyamızda ölümsüz abi kendi boyutlarında değil ki.
- iyice çocuk oldun ya basamam ben bunu git memur hikayesi falan yaz yada ne bileyim ergen aşk romanı üçlü beşli takılsınlar falan hem üstelik bu öyküde inançla ilgili şeylerde var. Ya adam kimi öldürdü hepsini adam mı doğradı yoksa. Fazla kanlı hem
- ne yani abi sen şimdi buna inanmadın mı
- elbette
-peki o zaman ben gideyim
- iyi git
- yalnız unutma Feridun abi Nereus’un kızları 50 tane idi üçü ölse ne yazar.
O sırada caddenin karşısındaki kafede oturan iki güneş renginde sarı saçlara sahip kadın Feridun’a bakıyordu Feridun da onlara...
YORUMLAR
Sırasını savma sırası şimdi Feridun"da
İlginç buldum yazını...
Verdiği mesajları da
İbrahim peygamber bir kadın peygamber olsaydı çocuğunu değil de eşini kurban ederdi
Kadın ve erkek olarak gözden çıkardıklarımız çok farklı!
Anneliğin doğasında var, evladıyla arasında kurduğu bağ kutsaldır.
Erkekler ise evladını gözünü kırpmadan feda eder (özellikle kralların ve padişahların geçmişte taht ve ülkelerinin geleceği, menfeati için diye öne sürdükleri gerekçesi ile evlat katili olmaları
buna güzel bir örnektir)
Diger yandan;
basit bir mantıkla sahip olduğu kadından tekrar çocuk yapma fikri daha cazip gelir.
Genel bir bakış açısıyla bakarsak adı üzerinde kurban kendin için en değerli olanı vereceksin yani evladını...
Diğer yandan sunağa kendi boynunu sunmak en fedakar ve mantıklı olanıdır bence. Bu seçim en azından vicdanı sızlatmaz. Ruh huzura erer hem.
Yazacak çok şeyim olsa da burada kesiyorum.
Ben beğendim.
Sevgiler.
Sude Nur Haylazca tarafından 7/6/2017 2:16:31 PM zamanında düzenlenmiştir.