- 385 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANADİLİNİ KONUŞAMAYAN GENÇLER
ANADİLİNİ KONUŞAMAYAN GENÇLER
Bir zamanlar gençlerin bir özenti ile Türkçemizi bir kenara ittiklerini sanırdım. Yani benim lisedeki prıl pırıl gencim aslında Türkçeyi çok iyi biliyor da, Batıya özendiği, Amerikan kültürü altında ezildiği için Türkçemizi kullanmıyordu.
Şimdilerde iyiden iyiye eminim ki, anadilini bilmediği için kullanmıyor. Yoksa özenti ile olsa herhalde o, özendiği dili bilmesi gerekmez miydi? Bakın gençlere en başarısız oldukları dersler arasında İngilizce geliyor. Bir turist geldiğinde onunla konuşacak kimse bulamamamızdan da anlaşılmıyor mu?
Çevrenizde muhakkak vardır şu bizim anadilini bilmeyen gençlerden. Ben gözlemlemeye çalıştım. Öncelikle çok kullandıkları sözcüklere bir göz atalım. Çok kullandıkları derken, basit anlamda demiyorum, gerçekten aşırı düzeyde çok kullanıyorlar. Oha, yaptı, falan, bağla, kanki … Hani bir zamanlar televizyonda evet-hayır yarışması vardı. Sunucuyla konuşurken bu iki kelimeye söylemek yasaktı ve söyleyen yarışmayı kaybediyordu. Şimdi böyle bir yarışma yapıp yukarıda saydığım beş kelimeye kullanmayacaksın desek gencimize dut yemiş bülbüle dönerler. Tek kelime edemeden elenirler. Çünkü her cümlesinde bu kelimelerden birkaç tane var.
Genel bir kural vardır. Her dilde, sokak konuşması için 250-300 kelime bilmeniz yeterlidir. Günlük hayatınızı sürdürürsünüz. Ben bizim gençlerde bu sayının çok daha aşağıda olduğuna inanıyorum.
Bir de son zamanlarda kullandıkları deyimlere göz atayım dedim. Deyim bilmediklerinden ünlemlerle anlaşıyorlar artık. Mesela gördüğü çok güzel bir pantolon için vaaaav, çok şaşırdığını anlatırken vücut dilini de kullanarak hınk oldum, acıktığı zaman elini midesine bastırarak gurul gurul yaptı demesi , en ilginç örneklerdir. Acıktım demeyi elbette biliyor ama çok acıktım, müthiş açıktım, karnım sırtıma yapıştı, açlıktan gözüm kararıyor,bulsam bir deveyi yerim gibi deyimleri bilmiyor, kullanamıyor.
Son zamanda bir “kal geldi”yi kullanıyorlar. Bu ifadeyi deyim olarak almak mümkün ama “kal” dur anlamında bir fiildir. Kal gelmesi de birincil olarak akla bir olay karşısında donup kalmak, ne yapacağını şaşırmak anlamanda olmalı. Bunlarsa şaşırdım, sok oldum anlamında kullanıyorlar. Halbuki dilimizde bu halimizi yansıtan birçok deyim var. Şaşakaldım, şok oldum, küçük dilimi yutacaktım, ne yapacağımı bilemedim, ne yapacağımı şaşırdım, aklım başımdan gitti, ağzım açık kaldı…
“Sen neyin kafasın yaşıyorsun” Burada bir insandan bahsedildiğine göre “neyin” değil “kimin” olmalı. “Kafa yaşamak “ alışılmış bir ifade değil. Dilimizde çoktandır kullanılan bir deyimin yerini almış zannediyorum. Bizim gençler hiç kullanmamıştır eminim. “Sen hangi akla kulluk ediyorsun?”
Dil çok önemli. İnsanlar dille kendilerini ifade eder, iletişimlerini dille kurarlar. İnsanı insan yapan dildir. O, ne kadar güçlü olursa insan da o kadar insan olur. Kulakları duymadığı için konuşamayan çocuklarımız vardır. Aslında akıllarında bir noksanlık olmamasına rağmen duyamadıkları, konuşamadıkları için yaşıtlarının çok gerisindedirler. Şimdiki gençler de duymalarına, konuşmalarına rağmen bu, insan olma yetisini tam kullanmıyorlar. Bir çeşit gönüllü ahrazlar.
Bu kadar yazdıktan sonra herhalde “ÇARE?” diyeceksiniz. Çare çok basit, binlerce yıldır insanlar bu hastalığın çaresinin okumak olduğunu biliyor. Ama çocuğunuz okumuyor. Nasıl ki hastalandığında zorla da olsa ilaç yutturuyor, iğne vurduruyorsunuz, o halde zorla da olsa, teşvik ederek de olsa okutun. Siz örnek olun, alın elinize bir kitap çocuk siz den görsün okusun, ama okusun.
YORUMLAR
Merhaba..."Dil düşüncenin evidir" der bir düşünür.Ana dilini bilmeyince düşünce de sorunlu hale gelmekte.Zaten PISA da okuduğunu anlamada bizim gençler 72 ülke arasında 50,35 OECD ülkesi arasında da 34.sıradalar.Bu hiç de olumlu bir sonuç değil.
Bakalım zamanla nasıl bir seyir izleyecek bu manzara?