- 675 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
0036 – DOLUNAY GÜNDEMİ – AY/SİMA/M
DOLUINAY GÜNDEMİ
"1. ellerin niye
niye böyle yumuşacık
gözlerin bana dağları hatırlatır
gözyaşların kandamarları sanki halkın..."
Halim YAZICI
AY/SİMA/M
Aysima’m! Dolunay yüzlü Ülkem benim! Ay yıldızlı, ay simalı yârim! Mehtap bakışlım!
Toprağın yumuşacık, feyizli, cömert, halkın canayakın, misafirperver, mert mi mert! Gözlerini seyrederim, yemyeşil dağlarındır. Yeşilin her tonu omuzlarına şal olan ormanlarındadır.
Nehirlerin kan damarların sanki… Dağlarından çıkar, vadilerinden akar, ovalarını besler. Bereket taşır, her bir yerine… Gözlerin, kaynağıdır gözyaşlarının. Gözlerin yemyeşil dağların, gözyaşların onlardan fışkırıp taşan, koyaklarından coşkuyla akan akarsularındır.
Atardamarların olan nehirler, nabız nabızdır vatan sathında… Bildim bileli özgürce akmaktadır, akmaya devam edecektir, coşkuyla.
Asırlardır Ana/dolu topraklarındaki anaların yüreklerinin sesi olan yanık türkülerin, ağıtların, bozlakların, kısacası dayanılmaz acıların yoğunlaşmış halidir, akarsular. Gözyaşı gözyaşı akar dururlar…
Ege’ye uzanır narin parmak uçların olan sıra sıra dağlar… Aralarından nehirler akar… Nehirler atardamarların… Ovalarını besler…
Nehirler gözyaşlarındır ki ıstırap taşır, alüvyon yerine… Parmak aralarından kayarak ulaşır girintili çıkıntılı Ege kıyılarına, denizin engin maviliğine dökülür. Mavi bir yolculuktur anaç dağlarından çağlayan yaşların akışı… Yeşil bir cennettir, dağlarının gözlerime gözlerime bakışı…
Ay/sima/m! Yunt dağından bakarsın gözlerime… Yunt dağındaki tapınak gibisin gönlümde… Sen, o tapınaktaki sultan… Koynunda kekik kokusu, dudaklarında nergis… Sen o dağlardaki en değerli çiçek… Sen benim orkidem… Her şey yalansa sensin tek gerçek!
Bir Yunt Dağı kadar toprak kalmış elimizde, Yunt Dağı kadar yüce… Koca İmparatorluktan bir avuç kutsal toprak parçası… Bir avuç ana kara… Onun da yüreğinde acılar, onun da başında yoksulluk, gözlerinde yaş…
Ne yapsan derin uykudadır. Baharda uyanır bütün âlem… Baharda her yer çiğdem çiçek… Ülkem bağ bahçe… Nedense uyanmaz, uyanamaz masum ve mazlum halkın! Neredeyse talkın verecek dış güçler, o hâlâ uykuda… Kuytuda uyuklamakta… Bahar yorgunluğu çökmüş üstüne… Gaflet uykusu belki de… Baharda dolunay uykusu, baharda halkının uykusu…
Dış güçler, kendileri tilki uykusu uyurlar ama gelişmekte olan ülkeleri derin uyuturlar! Öyle kuş uykusu değil! Türk’ün kimseden olmaz asla korkusu ama anlayamıyorum doğrusu, bu ne uykusu?
Kurt, puslu havayı sever. Kurt, pusuda bekler.
Uyan artık Türkiye’m! Bahar geldi, açtı çiçekler, uçtu kelebekler… Nice askerler sınırlarda nöbet bekler!
Kurt gecede sinlenmektedir. Asırlardır ağıtlar yakılmakta, dinlenmektedir. Kurtlar kinlendikçe kinlenmektedir… Bağrın, gâvurun pis kanıyla kirlenmekte kirlenmektedir.
Gece güzeldir. Güzeldir geceler… Gecelerde heceler… Şiirler de güzeldir.
Niceler şiir yazar, niceler şiir sever. Ben şiiri severim, şiir de beni sever.
Karanlığı kurtlar sever. Şiiri ve özgürlüğü, dolunay yüzlü Türkiye’m…
Ben Ay/sima/mı severim, Ay/sima/m beni sever.
Sana canım feda olsun, Dolunay’ım!
Anam babam feda olsun sana güzeller güzeli Sevgili!
Canımın cananı Yurdum! Canın canı Vatanım!..
Sen benim ay yüzlü, yıldız bakışlı, mavi nakışlı, toprak kokuşlu yârimsin! Namusunsun, arımsın! Aysima/msın!..
O/Nur yüzün kıyamete kadar ışısın!
***
Onur BİLGE
ŞİİR FISILTILARI – 0036