- 899 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Annelik, Öğretmenlik ve Liderlik Sanatı
Hani denir ya, “Cennet annelerin ayakları altındadır.” Bu söz yetmez annelik sanatının yüceliğini anlatmaya. Sayalım yine annelerimizle ilgili güzel ve özlü sözleri, “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz.” denmiş. Yetmez, “Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar.” da denir. Ve semai dinlerin son peygamberi, iki cihan güneşi peygamberimize sormuşlar; “ En çok kimi seveyim?” diye. O, yüce insan da üç kere, “ Anneni, anneni, anneni sev…” demiş. Babalar üzülmeyelim, dördüncü olarak da, “Babanı sev.” demiş. Annelerimizin görevi sadece bizleri dokuz ay karnında taşımakla bitmiyor. Geceleri tatlı uykusunu bölüp, emzirip büyütmek, yedirip içirmek, yıkayıp bezemek gibi bedensel ihtiyaçlarımızı gidermek hep annelerimizin görevi.
Annelerimize olan şükran borcumuz üzerine en süslü cümlelerle ciltlerle kitaplar yazılsa yine de; “Ana hakkı” ödenmez. Annelerimizin büyüyüp gelişmemizde, “saçını süpürge etme” uğraşları da tamam. İşin daha da önemli bir cephesi var. Tinsel bağlamda gelişmemizde, gelişip olgunlaşmamızda, kişilik kazanmamızda, sevgiyi saygıyı öğrenmemizde ilk öğretmenlerimizdir eli öpülecek annelerimiz değil mi?
Destansı bir öyküdür. Anlatılır. Genç bir anne ölüm döşeğinde. Onulmaz bir hastalığa yakalanmış. Perde aralanıyor, görünmez âlemler gözlerinin önünde şekillenmeye başlıyor yavaş yavaş. Geride bırakacağı kuzuları var iki adet. Çocuk yaşlarında, anne sevgisine muhtaç. Başucunda bekleyen gözyaşları pınarlaşmaya başlayan beyine seslenir, ciğerlerinde halan son nefesini kullanarak:
“ Senden son bir dileğim var. Ölüyorum. Benden sonra evlenirsin. Evlen… Sadece sağ kolumu kes. Sakla. Yeni eşin çocuklarıma tokat atarsa eğer benim kurumuş elimi kullansın…”der.
Anneler bize sesleri, heceleri ve cümleleri, anadilimizi öğretir. Sevgisiyle besler ruhumuzu. Onlardan aldığımız sevgiyle yakından uzağa tüm yaratılmışları tanımaya ve sevmeye başlarız. İnsanları severiz. Kuşların ötüşünün ahengini, anne ninnisinin tınısının güzelliğini hissederiz. Su sesi ile ılık rüzgârların ses armonisini tanırız. Çevremizi tanıdıkça olayları daha iyi algılarız.
Anneler bizim ilk öğretmenlerimizdir. Onlardan öğreniriz iyiyi, doğruyu, güzeli öncelikle. Annelerimiz nakşeder beynimize atalardan gelen güzel hasletleri. Yunus’un dediği gibi: “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.” Örneği güzel söz söyleme davranışını da annelerimizin verdiği ilk öğütlerle ediniriz.
Annemiz-atamız bizlere etik değerleri yaparak-yaşayarak öğretirse yaşam boyunca zorluklar önünde eğilip, bükülmeyiz. Çocukluk insanların anavatanıdır denir. Anavatanda mutluluk yaşayan, sevgiyle büyüyen çocuklar yaşamın zorluklarından yılmazlar. Bunun üzerine okulda öğretmenlerinden alacakları güzel terbiye ile de sağlam karakterli yurttaşlar olarak topluma katılırlar.
Bir de madalyonun farklı olduğunu düşünelim istemeden! Kaotik bir aile kurgulayalım hayal dünyamızda. Kavgalar gürültüler gırla gidiyor! Baba fiziksel üstünlüğünün nadir örneklerini sergiliyor! Ezan sesi duymamış küfürler yankılanıyor evin duvarlarında! Fırtınalar, tayfuna dönüşüyor. Anne yerden yere sürükleniyor. Çocuklar garip, sessiz. Yuvada annelerini bekleyen kuş yavruları gibi çaresiz. Böylesi ortamlarda büyüyen çocuklar yaralanan ruhlarıyla, hafızalarının derinliklerine nakşedilen acı olayları anne-baba olduklarında elbette sergilerler. Hele sevgiden noksan büyüyen çocuklar bir de mevki, makam sahibi olurlarsa Mevla’m kayırsın altta kalanları.
“Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır.” Derler. Mutlu çocukluk yaşamayan, nitelikli eğitim almayan bireylerden oluşan toplumlar bir arada barış içinde yaşama olgunluğuna erişemezler.
Bu bağlamda, ailede anne-baba, okulda öğretmenler rol modeldir. Toplumun çekirdeği ailedir. Düzenli ailelerden oluşan toplumlar dinamik toplumlardır. Anne ailede ilk öğretmen aynı zamanda liderdir.
Yıllarını okulda, dershanelerde geçirmiş biri olarak söylüyorum: Ailede alınan terbiye bir binanın sağlam atılmış temeli gibidir. Sağlam olmayan temeller üzerine dayanıklı binalar yapmak ne kadar olanak dışıysa; anne-aile terbiyesi almayan çocukları eğitmek o kadar zor ve meşakkatlidir. Bu bakımdandır döne döne anneliğin-ailenin önemini vurgulamam.
Okullarda öğretmenler öğrencilere rol modeldir dedik. Öğretmenler aynı zamanda birer liderdirler öğrencilerinin önünde. Bu neden öğretmen adaylarını liderlik vasıflarına haiz gençlerden seçerler…
Lider, toplumlara yol gösteren onlara kılavuzluk eden kişidir. Liderlik tarihin derinliklerinden bu yana yaşanan olayları iyi tahlil edip toplumları mutlu gelecekler taşıma sanatıdır. Lider, ışığı ilk önce hissedip toplumu aydınlığa taşıyan kişidir.
Genelden özele inersek ilerici fikirleriyle mensup olduğu halka ve tüm dünya halklarına mutluluklar bahşederler liderler. Ya da akıl dışı fikirleri ve zapt edilemeyen hırslarıyla halklarına onulmaz acılar tattırırlar. Örneklersek; Moskova yollarında uluslarına acı yenilgiler tattıran Napolyon ve Hitler de birer liderdi. Fakat onlar tarihe halklara verdikleri acılarla anılırlar. Lider, barış yoluyla ülkesini özgürleştiren Gandi’dir. Lider, Mandela’dır, ırkının özgürlüğü için zindanları ışıtan. Lider, George Washington’dur, anavatan İngiltere’ye isyan bayrağını açıp yeni bir devlet kuran. Lider Corçil’dir, halkına acı ve gözyaşı vaat edip, saldırgan Almanların yenilgisinde halkını seferber eden. Nihayet lider Mustafa Kemal’dır. Paranın, ordunun ve silahın olmadığı, yenilmiş, yıkılmış ve işgale uğramış bir devletin külleri üzerinden yeni ve bağımsız bir devlet kuran; halkını orta çağ karanlıklarından çıkarıp çağdaş uygarlık yolunda ilerlere taşıma gibi nice destansı başarılar elde ederek ulusunun gönlünde taht kuran böylesi kişilere lider diyor tarih yazanlar.
Yazımı bitirirken Ankara’ya seçerek gönderdiğimiz; konuşmalarını çocuklarımızın duymasını istemediğimiz liderlerimize, vekillerimize bakalım. İyilik, güzellik, barış, kardeşlik üzerine neler söylüyorlar. Bir partiyi kast etmek değil amacım. Sözüm ses tonunu yükselterek konuşmayı, etik değerlerimizi yerle bir eden tüm seçilmişlerimize. Bu ulus, bizler, hepimiz inanıyorum; kavga, küfür, sataşma görmek istemiyoruz. Kutsal dinimizi, ırkımızı, dilimizi siyaset malzemesi yapmayın. Bizleri ayrıştırmayın. Farklılıklarımızı zenginlik kabul edin. Birbirinize tebessüm edin. Sorunları nezaket çerçevesinde konuşarak çözme yöntemini kullanın. Gelecek seçimleri değil, ülkenin, halkın değil gelecek on yılı, elli yüz yılı için makbul planlar, projeler yapmayı düşünün. Toplumun önünde olun, olmaz mı? Çünkü liderlik toplumların önünde olma onlara kılavuzluk yapma sanatıdır. Bu sanatı icra edin…
YORUMLAR
Sevgi gerçekten de bir sanat ve yine ailede edinilen değerler ışığında büyüyen narin bir çiçek çocuk.
Ne ekerse onu biçiyoruz mademki çocuklarımız, öğrencilerimiz nasıl da kana kana içiyorlar bizlerin sunumundaki neyse hele ki rol model olmak kaçınılmaz iken.
Güftesi hazır bir şarkı ve değerlerin eşliğinde beste palazlanıyor ve nakşediyor minik görünümlü o derin ruhlarına evlatlarımızın.
Hocam, ders niteliğinde ne güzel bir makale kaleme almışsınız yine bir solukta yüreğimize yazdığımız.
Engin kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum efendim.
Saygılar, selamlar değerli hocam...
İBRAHİM YILMAZ
selam, saygı ve sevgilerimle.