- 450 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİLİ GÜNLER..
Yüzyıllar öncesiyle bugunlerin ortak dili olan SEVGİYİ sürdürebilmek için uğraştığımızı sandığımız bu dünyada, zaman gibi hep ileriye akan bir yol olmamız gerekirken imkansızı başarıyor sevgiyi geriye akıtıyoruz, daha da yabancılaşıyoruz bu duyguya.. Hayatın her alanında başarılı olma isteği, her gördüğümüzü satın alma çabası ,Yeni açılan mekanların deneme çalışmaları , evimizi pahalandırma ve güzelleştirme uğraşları , sosyal medyada beğeni takiplerini arttırabilmek ve bu amaç uğruna şekilden şekle girip kendimizi sınamak , ben böyle tatil yapıyorum, ben böyle giyiniyorum, bak ben bunları yiyorum içiyorum der gibi anları fotoğraflayıp paylaşmak, hadi kıskan der gibi davranışlar içerisinde olmak , her şeyin en iyisi olacağım derken günlük hayatın koşturmalarına kendimizi kaptırıp giderken yanı başımızdakileri ihmal etmek sevgiyi özümseyerek yaşamayı göz ardı etmemizin bir sonucu mu.. kime sorsan içinde tanımlanmamış boşluklar var, kiminle konuşsan gerçek sevgi ihtiyacı içinde, kimisi sevmeyi bırak sadece beğenilme ve popüler olma peşinde.. Bu kadar bu duygudan yoksun büyümüş olmak endişelendirmiyor mu bizi.. şöyle yüreğimizin taa en içinden gelen düşünmeden, hesaplamadan söylenen sözler, en derin, en mutlu, en güvenilir bakışlar, en samimiyetinden gülmeler geçmişe atılmış bir not gibi özlenen bir yaşam olarak kalacak mı.. Hayallerde mi kendine yer edinecek bize böyle sevgiler kalmadı dedirtecek kadar uzak hissettiğimiz tanımadığımız hayatların hikayeleri.. Gerçek sevgilerin varlığını duyduğumuzda hep şaşıracak, ulaşılması zor olan bir çiçeğe ulaşmak kadar imkansız mı gelecek, sevgili hayatların kalmadığına olan inancımız hep sıcak mı kalacak .. Asıl acınacak yürekten yüreğe akan saf duyguların çürüyüp gitmesi mi daha filizlenme şansı bile olamadan.. Oysa Lotus çiçeğiydi bataklıkta bile güneşe olan aşkıyla yaşama şansını yaratan ve başaran...
Komşumuza,akrabalarımıza, arkadaşlarımıza, yeni tanıştığımız insanlara, belki kardeşimize ya da eskiden kalan ve yıllarca aramayıp bizi şimdi arayan bir arkadaşımıza, sokaktan geçen bir yabancıya çıkar peşinde koşanlar gibi bakıp, paranoyak düşüncelerimizle insanlarla aramıza sınırlar çizmemiz aslında söylenen sözlerin altından kendimizce analizler yapıp bana bu sözleri söylemesi ‘’ Yalakalık, ‘’ Bana böyle davranması egosunun susturulamamış dışavurumları’’ diyerek adlandırmamız, sevdiğimi söylesem inanır mı düşüncesiyle kendimizi durdurmamız, özlerde sevgi ve yalınlık olmadığına inanmamız kendimize en az karşımızdakine güvenemememiz kadar güvenmediğimizden mi kaynaklanıyor, geçmişe baktığımızda orada kalakalmış kendimizi daha çok özlememiz, sevmelerden gün geçtikçe uzaklaşmamızın mı bir eseri yoksa çabuk pes edişlerimizin mi..
Her söylenen ‘’Seni Seviyorum’’ lara şüpheyle bakar olduk hep beraber.. ‘’ Nasıl biriyle bir hayat yürütmek istiyorsun’’ diye bir soruyla karşılaştığımızda aklımıza gelen ilk cevap ‘’Sadakati görebileceğim, kendimi güvende hissedebileceğim biri ‘’ oluyor. Oysa sadakat, güven, değer verme zaten olağan bir şey olmalı, sevmek ve sevilmek mutluluğa ve huzura erişmede amaç değil araç olmalı..
Bizler denemeyi de bırakıp, benzer ilişkiler içinde olduğumuzun varsayımıyla çevremize bakarak öğrenmeyi de seçer gibiyiz farkında olmadan, başkalarının başka başka insanlara sundukları ihanet pastasından payımızı alıyoruz bizde. Duyduklarımızı fazlaca hayalimizde canlandırıyor,sevdiklerimizin de bize ihanet etme ihtimallerinin yüksekliğini ölçüyor, yaşıyor ve olmuşçasına çevremize yansıtıyoruz, daha öyle bir şey gerçekleşmeden sevdiğimiz insanları güvensiz olarak değerlendiriyoruz içimizde.. Çünkü bizim güvenimiz sevgi konusunda daha olgunlaşamadan kırılgan bir yapıya sahip.. Sözlerde yaşayan bu sevgiler gerçekten sözcüklerin anlamını yitirmesiyle bir davranışa dönüşemeden kaybolup gidiyor mu hayatın içinde.. Hayat dediğimiz fosforlu renkler amatörce çizilmiş sevgileri de barındırıyor mu bünyesinde..
ELBETTE ! Daha doğmadan sevgiyi hissedebilen bir canlının içinde bu duygunun olmaması imkansız.. Sadece kendine sevgili bir yaşam sunmamıştı ve sunulmamıştı..Onları ortaya çıkaracak biraz düş ve biraz cesaret lazım.. Çünkü çok özel bir duyguymuş gibi SEVGİ yi yüreğimizin ulaşılamayacak kadar derinliklerine gömüyoruz ve HADİ BUL oyunu oynuyoruz ve sonra onu orada saklı tutmaktan ortaya çıkarmayı bizler de zamanla unutuyoruz... unuttuğumuz duyguyu bu sefer televizyonlardan, dizilerden, kitaplardan, tiyatrolardan öğrenmeye çalışıyoruz sanki sevmek öğrenilen bir davranışmış gibi.. SEVGİ nin tanımını yaparken, kendimize şöyle bir göz gezdirip, sevmeleri gerçek hayatımızın içinden bulup çıkarmak daha sahici, daha yaşanılası ve kolayca ulaşılabilen bir duygu izlenimini rahatça sunabiliyor bize..
SEVGİ baktığın, dokunduğun, konuştuğun her yerde, öyle de olmalı.. Bir çocuğun masum gülmelerinde, her aynaya baktığında kendine olan motivasyon sözlerinde, Tüm gününü geçirdiğin iş hayatının her köşesinde, akşam evine geldiğinde bulduğun sıcaklıkta, bir çiçek yetiştirirken ona verdiğin suyun akışında.. Ellerinle dokunup, yüreğinle bakıp hissettiğin her şeyde.. Sabah telaşıyla asansörde karşılaştığın kişilere sahici bir ‘’ Merhaba ‘’nda.. Daha bir dükkana girerken yüzündeki gülümsemende..Huzuru bulduğun her anda sevgi.. Yemeklerin lezzetini anlatırken bile ‘’ İçine sevgini mi kattın’’ derken aslında sevginin dokunduğu her şeyin güzelleşmesinin anlatımı bu.. Sevgiyle bakabilen gözlerin çirkinine rastlamadım ben, sevgiyle dolan yüreklerin enerjilerinin düştüğünü hiç görmedim, sevgiyle yaklaşan insanlar, gözlerinizin içine bakarak dinler hep anlamak istercesine, bir çocuk sevgiyle gülmelerinizden mutlu olur, hisseder çünkü, bir eş sevgiyle dokunmalarınızı sever, bir dostun yanınızdan mutlu ayrılmasının sebebi yüreğine dokunan sözcüklerinizin sevgiyle akmasındandır hep.. Bu kadar sahici sevmeler varken, duyguların uzaklarda aranması manasız geliyor.. Sevmeleri canlı tutmak da çoğunlukla bizim elimizde.. Ümitli olduğun her an sevginin çoğalmasına da yüreklere dokunmasına da izin veriyorsun.. Tüm kötülüklere rağmen SEVGİ ye öyle imkansızmış gibi bakma yeter ki..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.