- 696 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ABD EMPERYALİZMİ, YANDAŞLARI, UŞAKLARI VE MAŞALARI
ABD EMPERYALİZMİ YANDAŞLARI, UŞAKLARI VE MAŞALARI
Dr. Sadık Özen
ABD büyük ve güçlü bir devlettir. Dünyanın en büyük zenginliklerine, teknolojisine, ekonomik ve askeri gücüne sahiptir. Elindeki olanaklarla halkını refah içinde yaşatmak için çaba göstermesi en doğal hakkıdır. Ama hiçbir zaman; kendisinin sahip olduğu olanaklardan yoksun, az gelişmiş veya gelişmemiş ülkeleri baskı altına almak, tehdit etmek, ezmek, sömürmek, sindirmek hakkına sahip olmamalıdır.
Oysa ABD ve yandaşları uzunca bir süredir bunu yapmaktadır. Bütün dünya ülkelerini egemenlikleri altına alma eğilim ve kararında oldukları gözlenmektedir. Bu isteğini gerçekleştirmek için: bahaneler yaratarak, ekonomik ambargo uygulayarak, silah kullanarak küçük devletleri acımasızca istila ediyor. Wietnam’da, Kore’de, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Mısır’da bunu yaptılar. Karşılarında, kendileri gibi birtakım güçler ve çıkabilecek bir 3.Dünya Savaşı çekinceleri olmasa kim bilir daha neler yaparlardı.
Kendi elindeki zenginlikleri ve olanakları görmeden; ilkel koşullarda yaşayan, maddi sıkıntılar içinde yaşam savaşı veren küçük ulusların ve küçük devletlerin sahip oldukları yeraltı ve yerüstü kaynaklarına göz dikiyor, bunları eline geçirmeye çalışıyor ve geçiriyor.
Üstelik; yarattıkları bütün bu olumsuzluklar için gösterdikleri gerekçe, demokrasi, insan hak ve özgürlükleridir. Kendilerini bu değerlerin hamisi ve savunucusu sayarak; saldırdıkları ve işgal ettikleri ülkelere bu bahanelerle girmişlerdir. Oysa kıtalarındaki Kızılderili yerlilere tarih boyunca yaptıkları hunharca kıyımlardan başlayarak, insanlara karşı haince vahşet göstermişlerdir. Bunları yapanların demokrasi ve insan haklarından söz etmeye hakları olabilir mi?
Bunlar yetmiyormuş gibi, stratejik ortağım dediği Türkiye’yi bölmeye uğraşan terör örgütlerine açıktan açığa para ve silah desteğinde bulunan ve bunu gizleme gereği bile duymayan bir devlet, nasıl dost ve stratejik ortak olabilir ki !.. Ne yazık ki, yeni başkan adaylarının yaptıkları konuşmalara bakılınca; geçmişte izlenen çirkin siyasetin bundan sonra da sürdürüleceği anlaşılıyor.
İzlenen ABD siyaseti, kendi çıkarı söz konusu olduğu zaman; insan hakları, kişi hak ve özgürlükleri, demokrasi, yaşam hakkı gibi değerleri hesaba katmadan, masum insanlara acımadan saldırmak ve onların ellerindeki her şeyi, en önemlisi de hürriyetlerini almaktır.
Yandaşları alkışlar, uşakları aldıklarının karşılığını verirken, maşaları olan Birleşmiş Milletler, AB, Nato ve Uluslararası Ekonomik kuruluşlar da aynı çıkar hesapları içinde, hiçbir vicdan yargısında bulunmadan, aynı kampta bulunmanın gereği içinde hareket ediyorlar.
Bütün bunlar ortada iken; kan akıtan, sivil asker demeden insanların canına kıyan, yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden masum insanların yaşam haklarını ellerinden alan hain terör örgütleri ve onlara siyasi destek verenlere karşı daha etkin önlemler almaya çalışan hükümetimizi antidemokratik hareket etmek ve insan haklarına aykırı davranmakla suçluyorlar. Ne yazık içimizde de bu tarz düşünenler ve onlara destek olanlar var. Bu son derecede hazin bir tablodur.
Tarih boyunca düzenledikleri Haçlı Seferleri ile ırkımızı ve ulusumuzu yok etmeye çalışan emperyalist güçlere karşı ulusça nasıl hareket edilmesi gerektiğinin düşünülememesinin büyük bir eksikliğimiz olduğunu düşünüyor, iktidarı ve muhalefeti ile tüm vatandaşlarımızı ulusal birlik içinde olmaya davet ediyorum.
YORUMLAR
SU UYUR DÜŞMAN UYUMAZ
Bu günkü yazımda ABD nin 2007 yılında internete düşen hain bir planını gösteren harita ve kapital sermayenin hain planları yorumunuza söz konusu haritayı taşıma olanağım olmadığı için sayfamdan takip etmenizi istirham ediyorum sayın Hocam
Bir Mustafa Kemalci bir Atatürkçü,Vatanını,Milletini Atatürk Türkiyesini,Ulusunun bekasını düşünen bir Atatürk Milliyetçisi,Vatansever bir hekim olarak yazılarınızı çok manidar ve aydınlatıcı,uyarıcı buluyorum.
Bu duygu ve düşünce ile yurtsever yüreğinizi ülke insanını aydınlatan duygu ,düşünce,hissiyat,öngörü manidar bilgi dağarcığınız cesur mahir aydınlatıcı kaleminizi ve sizi saygı ve minnet duygularımla selamlıyorum
İyiki varsınız sayın Hocam diyorum
ve nacizane bilgilerimi paylaşıyorum
ABD’NİN HAYAL ETTİĞİ TÜRKİYE
10/26/2008 Karakter Boyutu:
ABD Kongresi, Türkiye’nin doğusunu hayali Kürdistan sınırları içerisinde gösterdi.
ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan “Saddam Sonrası Kürtler” raporunda Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu bölgeleri Kürdistan sınırları içerisinde gösteriliyor.
Raporda, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık isteyebileceği bilgisine yer verilirken, Türkiye, İran ve Suriye ile Irak’taki Şii ve Sünni grupların bu girişime karşı çıktığı belirtiliyor. Raporda, PKK’nin “terörist bir örgüt” olduğu vurgulanmasına karşın, bölücü örgüt mensuplarından “gerilla” diye söz edilmesi de dikkat çekiyor.
TÜRKİYE, AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN TOPRAKLARI DA HARİTADA
ABD Kongresi’ne bağlı çalışan, “Kongre Araştırmalar Merkezi” uzmanı Kenneth Katzman tarafından hazırlanarak 25 Eylül tarihinde Kongre’ye sunulan ve halen Kongre’nin internet sitesinde yer alan 6 sayfalık “RL34642” seri numaralı “Saddam Sonrası Kürtler” adlı raporda yeni bir harita skandalı yer aldı.
Raporun son sayfasında yer alan haritada, Kürdistan bölgesi; Türkiye’nin Güney ve Doğu Anadolu bölgeleri, İran’ın batısı, Suriye’nin Kuzeydoğusu ile Ermenistan ve Azerbaycan’ın bir kısmını kapsayacak şekilde gösteriliyor.
Haritanın kaynağı olarak, yine raporu hazırlayan Kongre Araştırmalar Merkezi gösterilirken, açıklama kısmında, “Kırmızı alanlar Kürt bölgesini göstermektedir” notuna yer alıyor.
Raporda, bunun yanı sıra Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Iraklı Türkmenler, Türkiye ve PKK ile ilgili olarak dikkat çeken saptamalara de yer veriliyor.
Bu saptamalar şöyle:
• Saddam dönemi, Iraklı Kürt liderlerin ABD’li liderler ile yakın ilişki içerisine girmesine zemin hazırladı.
• Irak anayasası ülkenin kuzeyinde Kürtlerin bölgesel ancak de facto bir devletinin oluşmasına olanak sağladı.
Kürt liderler bir bağımsızlık peşinde olmadıklarını söylese de, alttan gelen genç Kürtler bir bağımsızlık peşinde olabilir.
• Kürtler, Kerkük, Diyala ile Musul eyaletinin bir kısmının tarihsel olarak Kürt şehirleri olduğunu ve Kürdistan bölgesel yönetimine entegre edilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Bu konuda, Iraklı Arap ve Türkmen azınlığı ikna etmeye çalışmaktadırlar.
• Kerkük konusu, Türkiye tarafından da yakından takip edilmektedir. Türkiye Kerkük konusunu tarihsel bağlar doğrultusunda değerlendirirken, Irak petrolünün yüzde 10’unun üzerinde bulunan Kerkük’ün, bölgesel yönetime entegrasyonunun, Kürtlere bağımsızlık kazandırabileceğinden korkmaktadır.
• Türkiye Irak’ın kuzeyini PKK için serbest bölge olarak görmektedir. Bunun için de Türkiye ile uzun bir sınırı olan bölgesel yönetimin suçlu olduğunu ileri sürmektedir.
Bu nedenle 2007 yılında Barzani’nin “Türkiye Kürdistan Bölgesel Hükümeti şehirlerine karışırsa, biz de Türkiye’deki Kürt şehirlerine karışırız” açıklamasının ardından sınıra yaklaşık 100 bin asker kaydırılmıştır.
Hemen ardından, Eylül-Ekim 2007 tarihlerinde 40 Türk askeri “PKK’li gerillalar” tarafından öldürülmüştür.
Cumhuriyet
@ 340
Yıl 26.Ekim.2008. İnternete düşen bu planı sayfamda açıklamıştım şimdi 9 Ekim 2016 Orta doğu üzerinde kapital sermayelerin ne gibi hain planlar üzerinde oynadığı herkesçe bilinmektedir
Şu anda Türk Ordusu da bu ateş çemberinin içinde,çok dikkatli olmalıyız ordumuzu bu ateş çemberi içine atmak isteyenler çoğunlukta,sırtımızı sıvazlayanlar ola bilir
Bir zamanlar Saddama, İrana savaş açmak için gaz verenler,bize de gaz verebilirler,
Saddama kuveyti işgal için cesaretlendirenler, bizi de cesaretlendirip faturası ağır maceralara sürükleyenler olabilir
Sonra bu maceraları bahane gösterip ülkemize savaş açabilirler
Su uyur düşman uyumaz demiş Atalarımız,ülkemizde demokrasiyi genişletip,barışı bir an önce tesis etmemiz zorunluluğu var
"Mustafa Kemal ATATÜRK Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir"
yine Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi "Yurtta Sulh,Cihanda barışı" acilen sağlamamız gerekir
Ülkemiz bıçak sırtında,iç çekişmeleri bırakıp,ülkenin birliğini,dirliğini kardeşlik bağlarını tıpkı kuva-i milliyede tıpkı misak-ı millide olduğu gibi parlamenter sistemi dahada güçlendirerek ve ivedilikle çalıştırarak
Türk Ulusunu T.C.Devletini Ordusu ile güçlü kılmak ,ülkeye bir an önce barışı,güçlü demokrasiyi,bağımsız adaleti,çağdaş hukuğu hayata geçirmekten başka seçeneğimizin olmadığını düşünüyor ve tarihe not düşüyorum
ALİ CEMAL AĞIRMAN