- 512 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Fantezi
Fantezi
Fantezi: Sınırsız, sonsuz; düş, hayal.
Mevlana; “Sen, düşünceden ibaretsin” özetinde işaret etmiş.
Bir Sinek Bir Kartalı Salladı Vurdu Yere
“Bir sinek bir kartalı salladı urdu yere
Yalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu” Yunus Emre
Yunus, işaret etmiş; görünen ve duyulan, her açıdan ve herkes için aynı ölçüde hakikati tam kapsamaz; başka boyutlar ve izafiyet vardır!
Düşünceler (fanteziler), 1. Boyuta, hiçlikten “Tercih” ile çekilir; 2. Boyutta üretilir; 3. Boyutta gözlemlenir! Bu gözleme, “Gerçekleşme” de denilebilir ama gerçeğin izi sürülür ise 3. Boyuttan 2. Boyuta ve 1. Boyuttan hiçliğe yani sınırsız kaynağa ulaşılır. Yani gerçek, aslen hiçlikten boyutlara yansır; yansımalar, suret gibidir; asıl kaynağı, boyutlarda gözlemlemek esastır! Boyutlardan sıkça bahsediyorum, yine kısaca değinmek gerekir! Hiçlik, sonsuz ve sınırsız kaynak; 1. Boyut, “Ben” yani “Tercih”; 2. Boyut, “Ruh” yani tasarı, yazılım, levha; 3. Boyut, “Beden” yani madde alanı, “Dünya”; 4. Boyut, hiçlikten yapılan tercihin tasarlanıp madde alanında işlemesinin neticesi olarak açığa çıkan yeni durum, “Ahret” gibi düşünülebilir!
Herkes kendi fantezisini kurabilir!
Mevlana’nın da işaret ettiği gibi; “Sen, düşünceden ibaretsin”! İnsan, ister kendi fantezini yaşasın ve başrol olsun, dilerse başkasının fantezisinde figüran olsun; tercih özgür!
Her düşünce, sahibinin gerçeği; başkasının da izafi gözlemi olur! Sonuçta herkes kendi fantezisini yaşar! Bir kişinin, başkasının fantezisinde figüran olması kaçınılmazdır; başrol olması ise kapsamlı olmaz ya da yeterli olmaz; sınırlı olur! Tanımda “Sınırsızlık” var!
Herkesin kendi fantezisini sınırsız olarak kurmasında bir mahsur aslen yoktur! Sorun, başkalarını konumlandırmaktan çıkıyor! Mesela; biri kendi fantezisinde “Kral/kraliçe” olarak kendini konumlandırabilir; bunda hiçbir sakınca yoktur! Hatta başkaları onun fantezisinde figüran olmak isteyebilir; bunda da bir sakınca yok! Başkalarını “Kral /kraliçe” olarak kabul edip onların hizmetinde olmak ya da onların ayaklarının tozu olmak isteyebilirler, onlardan menfaat ve gelecek bekleyebilirler; bu aslen sorun çıkarmaz! Yeter ki birey bunu kendi rızasıyla tercih etmiş olsun! Sorun şundan çıkıyor; birisi kendi fantezisini kurarken kendini en üste doğal olarak koyuyor, buna hakkı elbet var, başkalarını da kendi figüranları olarak konumlandırmak istiyor; rıza, kolay elde edilmez, zorlama devreye girdiğinde sorun çıkar! Çünkü kimse, “İnsan” konumunda iken kendisi gibi olan yani kendiyle eşit olan başka insanları zorla konumlandırmaya yetkili değildir! Kişi kendini nasıl konumlandırır ise zaten onu yaşayacak; başkalarını zorla konumlandırmak ise evrensel adalete zıt olacak ve ters tepki doğuracak! Bu bireyde de aynı sonucu doğurur, toplumsal olarak da aynı sonucu doğurur!
İnsanların başkalarını konumlandırma isteğinin zorlamayla olduğunda ters tepmesi nasıl gözleme yansıyor?
Bir insan, diğer bir insanı ya kendinden aşağıda ya da kendinden üstte konumlandırır! Kendiyle eşit hizalamak, “Nötr” sayılır; çünkü adaletsiz bir sonuç doğurmaz!
Kişi, başkasını kendinden yukarıda konumlandırır ise bu eylemi sadece kendisini bağlar! Kendi bağıyla başkalarını rıza olmaksızın bağlamaya kalkıştığında sorun çıkar! Bir kişiyi yukarıya çıkarıp ona bağlanan biri, başkalarından aynı fanteziyi beklediğinde sorun çıkar, çıkıyor! Yine aynı mantıkla, başkalarını kendinden aşağıda konumlandıran biri eğer başkalarının bu konumlandırmayı kabul etmesini emrediyor ise yine sorun çıkar! Sorun çıkaran, beklentinin kendisi değildir; sorun, beklentiye her durumda olumlu karşılığın alınamamasıdır! Yani eğer beklenti itirazsız kabul görüyor ise başarılı sonuç vardır ama tarihsel süreçte bu konumlandırmaların sorun çıkardığı da bir gözlemdir!
Konumlandırma sorunlarının yansıması; bireyde ve toplumda benzer şekilde olur! Bir kişi, kendini toplumda en üst düzeye konumlandırır ise doğal olarak hedeftedir! Konumunun neticesi olarak beklentileri sorun çıkaracaktır! Firavunların kendilerini en yukarıda konumlandırmak istemeleri, “İlahlık” iddiasıyla desteklenmeye çalışılır; yine de faydası olmaz ve onunla mücadele edenlere sonuçta mağlup olur! Toplumsal alanda ırkçı ve dinsel söylemlerle de konumlandırmalar sorun çıkarır! Bir toplum, kendi ırkının üstün olduğunu başkalarının da aşağı olduğunu iddia eder ise tepkilerin sonucu “Soy kırım” ile karşılaşması tarihsel süreçte gözlenebilir! Konumlandırmayı dinsel alanda yapanlar ise kendi dinlerinin hatta aynı dinde kendi mezheplerinin, üstün konumda olduğu kabulündedir! Bu yüzden kıyasıya mücadele, tarihsel süreçte yapılagelmiş!
Kişisel fantezilerin evrensel adalete muhalefet etmesi mümkün değildir! Evrensel sistem asla yanılmaz ve ihmal de etmez! Tüm fantezilerin gerçekleşmesi potansiyel olarak mümkündür ancak evrensel sisteme uygun olması gerekli şarttır! Başkalarını zorlamadan kişi kendini istediği gibi konumlandırabilir ve fantezisini kişisel olarak kurabilir! Kendi fantezisinde “En üstte” yer alır! Başkalarını kendinden yukarıda veya aşağıda konumlandırması ise “Rıza” ile olur, zorlama veya benzer şekilde olur ise yansıması da hoş olmaz! Rıza var ise zaten kimseyi zorlamıyor demektir; kimse kimsenin tercihine karışmadığında sorun çıkmaz!
Fantezinin sınırsız olması ilginçtir; insan düşüncesini sınırlamaz ise potansiyeldeki tüm olasılıkları yaşayabilir! Boyutlar, bu potansiyel olasılıkların yansıma alanıdır! 2. Boyut, tasarı 3. Boyut, gözlem alanıdır! Bir şey düşünülebiliyor ise boyutlara da yansıyabilir demektir! Yansımalarından rahatsızlık duyulması muhtemel olan şeyleri tasarlamamak akıllıca olur! Kişi, sadece kendisini hoşnut edecek şeylerin fantezisini kurduğunda sorun çıkmaz! Evrensel sistemde kendisiyle “İnsan olma açısından” aynı hizada olan diğerlerinin hak ve hukukuna girmeye kalkışmadığında, onları aşağıda ya da yukarıda olmaya zorlamadığında sorun yaşamaz!
“Rıza” esastır! Olumlu sonuç için fantezilerin, “Evrensel adalet” ölçüsünde olması gerekir! Kişi kendisini dilediğince geliştirme hakkına sahiptir hatta başkasını geliştirme özgürlüğü de vardır! Yani diler ise 2. şahsı geliştirir, kendisini ihmal eder ama başkasını geliştirirken 3. şahsı buna zorlayamaz! Tarihsel süreçte bu zorlamalar yüzünden kavgalar çıkmış, toplumsal alana bu yayıldığında büyük savaşlar kaçınılmaz olmuş!
Son tahlilde; fanteziler, özeldir; bireyseldir; sınırsızdır! Başkalarını etkileyen fantezilerde “Rıza” esastır! Rıza ise “İkna” ile olur! İnsanları ve toplumları ikna etmek, “Rıza” maksatlı! İnsan ve toplum davranışlarını etkilemek ve onları bir fanteziye ikna etmek için bilimsel ve deneysel pek çok çalışmalar yapılmış ve yapılıyor! Zihin kontrolü ve yönlendirmelerin maksadı dahi “Rıza” için! Fantezinin zorla dayatılması madem “Evrensel adalet” açısından sorun çıkarıyor, bedeli ağır oluyor o halde “İkna”, “Rıza” için en sorunsuz yol! İnsanları ve toplumları kendi fantezisine ikna ile katanlar, başarılı olabilir: İnce ve zor bir süreç elbet. Belki de insan, kendi fantezisinde ikna ile “Rıza” olsa bile kimseyi figüran yapmamalı… İnsan sınırsız potansiyelinin farkında olduğunda zaten kimsenin rızasına ihtiyacı kalmayacak ve fanteziler, kişinin en geniş boyutu olacaktır!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş