10. Mektup
Acıyı saklamalıydı tebessüm dediğin. İnsafına sığındığın hataların bedeliydi oysa bu yenilgilerin. Kadın için çok geçti hayat. Geçmişi gelecekten intikam alıyordu şimdilerde. Cehennemi yaşamak için fazla soğuk, hayat sevmek için fazla acımasızdı. Hayalleri bu gecede toprak altı..
Sesine düşmüş bir ses. Bak etrafına. Seni yalnız bırakan diğer bir ele sahiptin en çok. Mutluluk dediğin başka acıdan kanayan yaralar ve sen yeniden başlayan bir hayatın korkağı.. Ne kadarda acemiydi o kurşun.. Adresi bilip ıskalayan, kumdan hayaller yapıp gözyaşlarıyla bozan.. Ne kadarda acemiydi o kurşun. Tek düze aldığın nefese bile karşı gelemiyordu ansızın işini bitirip kendi şakağından korkan.
Sevmiştik bir zamanlar. Kendimizin yerine başkasını. Tutmaya çalıştığımız elleri. Bizden giden bizleri. Küçük bir çocuğun hayalleri gibiydik. İçimiz içimize sığmıyordu hani.
Bir gecenin karanlığında kaybettin güneşi. Ben şimdi, senim. Biz bu hikayenin kahramanları olamayacak kadar katilleriydik. Sen şimdi şafak sayarken başka bir limana ben demir attığım yerde bıraktım ümitlerimi. Hayat ekmek gibiydi. Böldükçe eksilen. Bir gemi misali gökyüzü ve ufuk arası kaybolup giden..
Üzerime sinmiş kokun. Sende git. Yıllar... Bir kelimenin içine sığınmış kaybettiklerimiz. Seni sorduğum herkes kaçamak cevaplarla kendisine peşkeş çekti acıları. Önce unut, sonra umut dediler.
Güvenmek ucu kırık kalemle yırttığın defterlerde saklı. Canımız yanmıştı hani. Başka şairlerindik, el elden dolaşan kimsesiz şiirler olana dek. Şimdi sana sevmek nefes almaktan zor gelsede, gözlerinin dalıp gittiği yere bak , ucu yırtılmış uçurtmanın özgürlüğüdür gök yüzü..
Gidecek/sen eğer kokun neden bu kadar acıma/sızdı ?
Vesselam.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.