- 1114 Okunma
- 10 Yorum
- 5 Beğeni
MAFYA-ŞİİR-AŞÜFTE ÜÇGENİ
Türk Mafya dünyasının en sert, en haşin ve en acımasız babalarındandı Ayı Müştak. Dolayısıyla da tam bir kocaoğlan olmasına karşın hiç kimse yüzüne karşı ‘’Ayı’’ diyemezdi ona. Biricik sevgilisi Aşüfte hariç.
Aşüfte’nin ismi elbette ki Aşüfte değil Şükriye ya da Şuküfe gibi bir şeydi ama Ayı Müştak her türlü ayılığına rağmen direkt olarak sevgilisine Şu- Küfe demeyi çok ayıp kabul ettiğinden ona Aşüfte diyordu. Şükriye ya da Şuküfe önceleri buna itiraz etse de her şeye rağmen sevgilisi Bir Mafya babasıydı. İtirazları uzun sürmedi. O da benimsedi Aşüfte ismini.
Aşüfte iyi kadındı, hoş kadındı ama takıntılı bir kadındı ve şimdi de şiire takmıştı kafasını. Ayı Müştak’ın tam karşısında durdu ve gözlerinin içine baktı.
-Bana bak ayı. Bundan böyle artık romantik olacaksın. Bana şiirler yazıp okuyacaksın.
Ayı Müştak şaşırmıştı bu istek karşısında. Hemen ense kökünde el bağlamış şekilde ayakta duran en güvendiği koruması Müsleheddin’e seslendi arkasını bile dönmeden
-Ula Müslehediiin? Haçan pak pakayum yencen ne istiy? Şiir diy ha bu kari. Ula şiir nedur?
Trabzon’lu Ayı Müştak’ın has odabaşısı Dadaş Müsleheddin saygıyla cevap verdi efendisine.
-Şey diyir baba. Hani var ya ‘’ Ben bir güççük cezveyem / Elden ele gezmeyem/ Verin ola benim yarimi/ Boynum büküh gezmeyem…İşte öyle bir şeydir baba.
Aşüfte öfkeyle ayağını yere vurdu.
-Of yaaa. Ne kadar banal, ne kadar hödüksünüz. Bu ne şimdi? Siz buna şiir mi diyorsunuz?
Ayı Müştak tekrar seslendi Müsleheddin’e
-Ula gabyana Müslehediiin. Aşüfte yencen beğenmedu daaa. Haçan başka bir tane soyle.
Müsleheddin bir metre çapındaki kafa tasının içindeki yarım gram beyni zorlamaya başladı. Acaba hafızasında başka bir şey var mıydı? Hahhh. Nihayet bulmuştu:
Posta Gazetesinde okuyup ezberlediği harika bir şiir vardı. Kırk altı yıldır şiir yazan bir sultan-ı şuara tarafından yazılmıştı şiir. Tane tane okumaya başladı:
Uzunca zamandır görmeyeli seni.
Bir başka kadın, bir hoş olmuşsun
Kollarıma alıp da sarmayalı seni
Beyaz peynir gibiydin kaşar olmuşsun
Aşüfte, öfke ile Ayı Müştak’ın önündeki sehpa üzerinde duran on dörtlüyü alıp şarjördeki tüm kurşunları Müsleheddin’in kafasına sıktı. Lakin Müsleheddin’de öyle bir kafa vardı ki kurşunlardan bir teki dahi kafatasından içeri duhul eyleyemedi. Tüm kurşunlar kafaya isabet ettikten sonra sekip başka yerle saplandı.
Ayı Müştak gayet sakin bir şekilde yine Müsleheddin’e seslendi.
- Haçan yencen kizdi galiba
Müsleheddin de anlamamıştı bu öfke nöbetinin sebebini.
-Yence daşşş…nı yiyem. Bir gusurumuz mu oldi?
Yenge ve daşşş… kelimeleri yan yana gelince Aşüfte tam kudurdu ve duvarda asılı duran roket atarı aldı eline.
Durumun vahametini anlayan Ayı Müştak son anda roket atarı Aşüfte’nin elinden aldı ve munis bir şekilde konuştu:
-Ula pok yiyenun karisi. Polisi paşuma mi yığacasun? Hem pilmeymisun Müslededdin’e roket atar işlemez. Ne tiye gürültü çıkaraysun? Hem oni beğenmeysun , bunu beğenmeysun çimi beğenecesun?
Aşüfte burnundan soluyarak cevap verdi.
- Ahhh ahhhh. Bende şans olsaydı şimdi burada Tazeoğlu karşımda şiir okuyor olurdu zaten.
Ayı Müştak’ın gözleri manda gözü gibi açıldı. Hayretten dona kalmıştı adeta. Kendi kendine ‘’ Ula vay çopek Teyzeoğli, demek sen şiir da yazaysun ha?’’ Dedikten sonra aniden Müsleheddin’e döndü.
-Ula çabuk baa teyzeoolini cetur?
Müsleheddin de şaşırmıştı. Bu aynın it sürüsü gibi teyze oğlu vardı. Baba hangisini istiyordu acaba? Ama öte taraftan babaya ‘’ Hancisini istiyirsin?’’ Diye de sorulmazdı. En iyisi babaya en yakın bir mevkide ikamet etmekte olan Emekli Tarih Öğretmeni Hacı Sami Efendiyi getirmekti.
*******
Tefeciliğin verdiği alışkanlıkla beş vakit namazına beş daha ekleyerek kılan Hacı Sami Efendi, ( Tabii ki hacılıkla macılıkla alakası yoktu namussuzun. Namazla niyazla da…) Emekli ikramiyesiyle açtığı ( yalan tabii ki) nalbur dükkanında elinde tesbih, çenesi uzun sakallarına eğilmiş vaziyette ‘’ It’s now or never/ come hold me tight/Kiss me my darling/ be mine tonight ‘’ Diye zikir çekmekteydi. Birden bire Godzilla’nın 21. Yüzyıl Türkiye temsilcisi Müsleheddin’i karşısında görünce anında ‘’ Aşkın ile aşıklar, yansın ya Resulallah/ İçip aşkın şarabın/ kansın ya Resulallah’’ İlahisine geçiş yaptı.
Aslında severdi Müsleheddin, Hacı Sami Efendi’yi. O bakımdan saygıyla selamladı onu.
- Selamünalayküm Hacı baba.
-Ve aleykümüsselamü rahmetullahi ve berakatuhu, ebeden ve daimen Müsleheddin Efendi oğlum Hayırdır böyle?
Şu koca dünyada Müslehedddin’e ‘’Efendi’’ Diyen tek insan Hacı Sami Efendiydi. Her ne kadar manasını bilmese de Müsleheddin’in de hoşuna giderdi kendisine ‘’Efendi oğlum’’ Denmesi. Yine saygıyla cevap verdi:
- Ayı Müştak…Çok afedersen Sami Baba. Yani, Müştak Baba seni istiyir.
Hacı Sami Efendi merak etmişti.
-Hayırdır. Ne yapacakmış beni Allah’ın öküzü?
Müsleheddin düzeltti.
-Öküz değil Sami Baba. Ayı…
Sami Efendi sakallarını sıvazlayarak güldü.
- Ha ayı, ha öküz. Neticede heyvan oğlu heyvan… Neymiş derdi?
Müsleheddin yine saygıyla cevap verdi:
-Aşüfte’ye şiir ohuyacahmışsan.
Aşüfte lafını duyan Hacı Sami Efendinin gözleri parladı. Hatuna bitiyordu resmen. Arada Ayı Müştak olmasa, aaah olmasa…
Ağzından dizlerine damlayan suları kağıt peçete ile sildikten sonra cevap verdi.
- Bak peşin peşin söyleyeyim. O kadın tesettüre girmezse kesinlikle o eve adım atmam. Nâ mahrem karşısına öyle dekolte çıkıyor ondan sonra işin yoksa bir sürü günah…O günahları sevaba tedavül edene kadar canım çıkıyor sonra.
Müsleheddin ne nâ mahremden, ne tesettürden, ne de tedavülden bir şey anlamamıştı tabii ki.
-Vallah Hacı baba, cel dedi gelecehsan.
Hacı Sami. ‘’Eyi madem gidelim ‘’ Dedikten sonra ‘’ If I should stay/ I would only be in your way ‘’ diye bir şarkı tutturdu ve Müsleheddin’in omuzlarına atladı. ( Müştak baba çok tasarruf sever bir baba olduğu için bu gibi ufak işlerde araba kullanmıyordu.)
Müsleheddin merakla sordu:
-Hacı baba ne ohuyirsen?
Hacı Sami şarkının ‘’ So I’ll go but I know/ I’ll think of you every step of the way’’ bölümüne gelmişti ki şarkın buraya kadar olan kısmının Türkçesi şuydu : Eğer Kalırsam/ Sadece Senin Yolunda olacağım/ Öyle Gideceğim Ama Biliyorum/ Yolun Her Basamağında Seni Düşüneceğim ‘’
Müsleheddin’in sorusuna cevap verdi:
- Çok mübarek bir ilahidir. Sen anlamazsın Müsleheddin Efendi Evladım.
Müsleheddin bir kez daha kendisine Efendi ve evladım diyen bu adamın- omuzları üzerindeki- bacaklarına sıkı sıkı sarıldı. Ne muhteşem, ne mübarek bir adamdı bu…
Gözlerinden süzülen iki damla yaş kuraklıktan çatlayan toprağın üzerinde önce buhar, sonra tuza dönüştüğünde Müsleheddin, omuzundaki Hacı Sami Efendi’yi Ayı Müştak’ın malikanesine getirdi ve tam olarak Aşüfte’nin karşısında yere indirdi.
Hacı Sami efendi Şükriye’deki( Yani Aşüfte’deki ) imaj değişikliği karşısında şaşırmıştı onu görünce. Çünkü Aşüfte tam bir ‘’Süslüman’’ olmuştu ki artık ‘’Süslüman’’ın ne olduğunu tarife sanırım gerek yok.
Aşüfte merakla sordu?
-Ulan öküz. Bu tefeci yobazı niçin getirdin yine buraya?
Müsleheddin fena bozulmuştu ‘’Öküz’’ Lafına. Hele de Hacı Sami’den aldığ iltifattan sonra… Tabii ki Hacı Sami Efendi de bozulmuştu. Ayı Müştak cevapladı Aşüfte’yi.
-Teyzeoğlu dedun ceturduk. Daha ne istiysun kari?
Aşüfte öfkeyle gürledi.
-Ulan ayı. Ben Tazeoğlu dedim. Bu yobaz ne anlar şiirden?
Hacı Sami atıldı?
-Ben mi anlamam? Bir tane okuyayım da gör bakalım o Tazeoğlu dediğin heriften geri kalır tarafım var mı?
Ve daha hiç kimse ‘’Hoop ‘’ Diyemeden başladı şiirine hem de doğaçlama olarak.
YAPMA BÖYLE EZA CEFA ŞÜKRİYE
Üst tarafta görmekteyim ambalaj.
Alt tarafın topa yapmakta degaj.
O nasıl kaporta nasıl bir bagaj?
İnan ki dağıldı kafa Şükriye.
Ne güzel de takıp takıştırmışsın.
Yakışmamış ama yakıştırmışsın.
Anlamadım nasıl sıkıştırmışsın.
Karpuzların sığmaz rafa Şükriye
Kaşlar hilal, gözlerin sanki badem.
Mest-ü harab oldu bak benî Adem.
Öldürecek inan dolmadan vadem.
Portakallar sanki Yafa Şükriye.
Ardın sıra böyle efil efiliz.
Nice var ki perişanız, sefiliz.
İmanına, ihlasına kefiliz.
Bak hepimiz geçtik safa Şükriye.
Kadıköy’de bir göründün mest olduk.
Etiler’de yollarına post olduk.
Laleli’de cümle alem hast’olduk.
Darmadağın oldu Vefa Şükriye.
Tek başına bizleri güdüyorsun.
Didik didik eyleyip didiyorsun.
Kim ne derse desin sen ediyorsun,
Kutsal bir görevi ifa Şükriye.
Biliriz ki pîr-ü pak senin için.
N’olmuş yani ortada ise kıçın?
Madem görünmüyor tek teli saçın.
Devam eyle, bakma lafa Şükriye
Dönsün dursun yine çarkı-ı felekler.
Kıskansınlar seni bütün melekler.
Löpür löpür sallandıkça kelekler.
Olursun canlara şifa Şükriye.
Basenlerin pantolondan taşıyor.
Görenlerin aklı fikri şaşıyor.
İnan nefis kabarıyor, şişiyor.
Yapma böyle eza cefa Şükriye.
Agresif der varsın etsin her an yas.
Sulanırsa tut boynundan hemen as.
Aman sakın şu Sami’ye verme pas.
Ne ilk olsun ne son defa Şükriye.
AGRESİF ŞAİR AŞIK MAHLASÎ ( YANİ SAMİ BİBEROĞULLARI) 02.03.2016 ÜMRANİYE/ İSTANBUL
Devam etsin mi? Ne dersiniz?
YORUMLAR
Kesinlikle etsin..
Şiir mest etti
Süslüman kelimesi de girdi bu arada benim lugata...
Çok teşekkürler Sami hocama - :)
Billur T. Phelps tarafından 10/15/2016 11:22:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Yazı ara ara devam edecek inşallah. Ama bu arada ''Süslüman''I daha önce hiç mi duymadınız gerçekten? Oysa çok kullanılıyor bu aralar.
Selam ve sevgilerimle.
Bu üçgen Bermuda Şeytan Üçgeninden de daha beter galiba Hocam. Var olasınız yürekten tebrikler...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Değerli hocam, Hacı Sami şiirlerini sıralamaya devam ederse, Aşüfte de, Müsleheddin de, Ayı Müştak da bambaşka insanlar olurlar, Edebiyat Defteri'nin birer seçkin şairleri haline gelirler...
Şiirleri böcek almaz, seçkiye girmezse de Ayı Müştak seçki kurulunu tehdit eder, Müslehettin sitemlerini yazar, Aşüfte de herkesin kendisini kıskandığını filan haykırır...
Öyleyse karar sizin, değerli hocam...:)))
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Aynen dediğin gibi olur. Özellikle de o '' beni kıskanıyorlar'' Kısmı...Çünkü o bölüm halen kapalı gişe oynamakta sinemalarımızda..Pardon sitemizde)))))
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerle.
sami biberoğulları
Biraz şiir biriktirmem gerekiyor. Eskilerden kullanmak istemiyorum.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
:))))
Sen gireli yüreğime harabım
Bitmiş rakım beyaz peynir şarabım
Sol beninde saklı bütün sevabım
Günahımı tartmaz küfe Şükriyeeee
Bir bakışın yıktı gönül kalemi
Gece gece aldım ele kalemi.
Şu dünyanın efkarıyla elemi
Çekilmiyor ayık kafa Şükriyeeee
ŞİİRLERİN ŞAİRİ. ..
Gece gece ne güldüm bu üçlüye. Bence devam etmeli hocam.
Şiirle beraber hemde.
Tebrik ederim.
Selam ve saygılarımla.
Allah a emanet olunuz
ŞİİRLERİN ŞAİRİ tarafından 10/14/2016 12:58:25 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Eğer rağbet eden olursa aynen dediğin gibi şiirli, cümbüşlü tam gaz devam edeceğim. Bakalım artık.
Allah yüzünden tebessümleri eksik eylemesin. Bu arada dörtlüklerin harika olmuş. Bir lez daha teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.