- 504 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
NE YAZSAM!..
Canım sıkkın olduğum zamanlar transa geçerim; kendi dünyam ile cebelleşir dururum. Farkında olmadan yüz mimiklerimde değişimler olur; kendi kendime gülümserim ya da acı çekiyormuş gibi gerginleşirim. Eşim, ruhsal durumumu bildiği için benim ne hallerde olduğumu hisseder, anlayışla karşılar suskun kalır. Gel gör ki etraftaki sorgulayıcı gözler, beni çoktan göz hapsine almışlardır bile. Niye güldü ya da niye somurtuyor bu adam! Yalnız kalsan da kalamazsın ki. Issız bir adaya gidip yerleşsen bile yine karabasanlar saracaktır seni. Kurtulduğunu sansan bile nafile. Bunca geçen zamanı boşuna çiğnemediysen hayattan bir şeyler kapmışsın demektir. Yoksa aynı kaldıysan etrafına at gözlüğü ile bakmaya devam ettiysen bir asır da geçse aynı tas aynı hamam. Hadi çiğnemedim diyorsa karşındaki kişi nasıl anlayacağız. Çok kolay be kardeş. İşte yanıtı. Semt pazarına gittiğinde bir kilo soğanı alırken adamın eline biriktirdiğin beş kuruşlukları boca etmiyorsan ya da burun kıvırmayıp aman bu fiyata olur mu, Gimsa’ da yarı fiyatı demezsen; aynı şekilde tuhafiyeci Suzan Hanım’ın tezgahındaki yeleğin fiyatını yine Gimsa ile mukayese edip hönkürmüyorsan işte sen o zaman hayattan bir şeyler almışsın demektir. Toplumun bir ferdi olduğumuza göre çok hassa olmakta fayda var yoksa sadece kendi gölgenle barışık olarak gidersin tahtalı köye. Dostluklar arasında da hassas teraziyi iyi kullanmasını bilmekte fayda var, diye düşünmekteyim. Böbürlenmek, kibirlenmek, ahkâm kesmek sadece seni yalnızlığa iter bırakır. Her çıkan sözün neye mal olduğunu bilmek bence erdemlik olsa gerek. Adamcağızın tuvaletini, mutfağını küçümsersen senin boğazda yalıların olsa ne yazar. Boşuna!..
Bazan kendi kendime kızıyorum. Hani hasbel kader birkaç kitap yazıp paramızla bastırdık ya sanki farklı bir şeymişiz gibi etraftan görüldüğümüzü sanıyoruz da yani hep kuru gürültü. Böyle bir atılımı kendimi toplumda farklı kılma (ego tatmini) gibi görmeye başladım desen yalan olmaz. Yav senin ne işin var romanla falan. Meşhur olsan ne yazar. Öyle ünlü yazarlar var ki daha baharında veremden ölüp gitmişler. Hem sonra kendini niye heder edip duruyorsun ki. Bol bol oku olsun bitsin. Etrafına bir bak. Ya da bakmasını biliyorsan neler bulursun neler. Empati kuracağımız insanların dünyalarında o denli romanlar var ki dinlemekle bitmez. Kimi torunundan, kimi kızında, kimi kocasından, kimi karısından, kimi sevgilisinden dertliler. Bir de aşırı tüketimin sonucundaki belalar. Kredi kartlarımı dersin, mutaahide para kaptıranlar mı dersin, saymakla bitmez. Hep aynı terane. Şu şarkı sözleri yok mu, dinlemeden geçemem:
Dertlerimi, zincir yaptım
Birbirine ekliyorum
Geleceksin diye birgün
Seni hala bekliyorum!..
Düşen yapraklar misali
Ömrüm böyle geçip gitti
Senle olan aşkımızda
Bilmem neden burda bitti?!
Beklenen aşıklar, ve zamansız biten aşklar! Hayat, hep beklemekle mi geçecek! Maalesef öyle. Bir yere borç mu açtın, bekleyeceksin sabredeceksin.Çırpınacaksın, didineceksin. Mutluluğu, refahı bulmak için balıklama atlarsan kafan taşlara vurur ki sen de neye uğradığını anlayamazsın. Kendini değiştirmeden toplum düzenini hizaya getirmeye çalışırsan da boyunun ölçüsünü alırsın. Güvendiğin dağlara karlar yağdığını anladığında çok geç kalmış olursun.
Sahi ben ne yazacaktım ya. Kelimeler nereden nereye gittiler. Okul bitirmek de ne ki! Hani derler ya adam olmadıktan sonra istersen vali ol. Ne yazar! Neyse asıl yazacaklarımı bir daha ki sefere yazıya döksem olmaz mı?
YORUMLAR
Ayhan şimdi sana yorum yazıyorum ya !Eğer yorum sayın onu geçerse ilk yazılan yorumları sen de okuyamayacaksın bende.Habib can bunun farkındadır Düzeltecektir. Gelelim yoruma:
Tecahül-i Arif: Bilmezlikten gelme sanatı.
Şimdi sende yeni bir sanat ekledin Edebiyata:
"Yazıp ta yazmadım sanatı."
Ne güzel içinden geldiği gibi yazmışsın ya! Daha ne yapacaksın?
Bizde zevkle okuduk.
Sen bir ömürsün ömür...
Gözlerinden hasretle öperim.
Ayhan Sarıkaya
Selamlar.