- 924 Okunma
- 8 Yorum
- 1 Beğeni
BU MÜBAREK GÜNLERİN HÜRMETİNE ALLAH HEPİNİZİN BELASINI VERSİN.
‘’Bela okumak uğursuzluk getirir’’ Diye düşünen varsa bu yazıyı okumasın zira bu gün bol bol bela okuyacağım.
***********************************************************************
Ey Allah’ım.
‘’Mübarek günde bela okunmaz’’ Diye öğretmişti annem babam. Ama bu gün bela okuyacağım. Bir taraftan bela okurken öte taraftan kabulü için yine sana yalvaracağım.
Uzatmayacağım Allah’ım.
Öncelikle doğrudan doğruya pkk denen terör örgütünün bin bir türlü belasını ver Ya Rabbi.
Daha dün Mardin’in Derik ve Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde altı şehit daha verdik.
O parti bu parti demeden. Ak partisinden Chp sine, Mhp sinden Hdp sine geçmişte ve günümüzde her kim bu akan kanlarda zerre kadar bile olsun sorumlu ise
Kahhar ismi şerifin hürmetine kahreyle ve bu mübarek günlerin, gecelerin hürmetine bin türlü belalarını ver.
Altı şehidimizin olduğu bir günde şehit haberini sayfanın en alt köşesine sıkıştırıp vaya hiç değinmeyip - sanki bana dertmiş gibi- birinci ve en önemli haber olarak İngiltere’nin AB ye hayır dediğini ön plana çıkaran bilumum gazetelerin
Binbir türlü belasını ver Ya Rabbi.
Ülkede şehidimiz varken vur patlasın çal oynasın olan bütün Tv kanallarının
Bin türlü belasını ver Ya Rabbi.
Ülkede bunca şehit varken birik ve beraberlik için çırpınacağına ya açıktan açığa, ya da ‘’ sevgi, barış, kardeşlik’’ maskeleri takarak bu ülke insanları içine nifak sokmaya çalışanların
Bin türlü belasını ver Ya Rabbi.
Geçmişte ihanetleri, günümüzde ise basiretsizlikleri yüzünden terör denilen belanın solucan kadar bir yılanken bu gün şahmeran haline gelmesinde emeği ve payı olan her kim var ise
Bin türlü belasını ver Ya Rabbi.
Terör denen belaya en azından kalben buğz etmesi gerekirken işi gücü karı- kız ya da erkek işleri olan, saçının değil kıçının kılları bile ağarmış her kim varsa, kadın ya da erkek.
Bin türlü belasını ver Ya Rabbi.
Karşılıklı iyi sallayanların, terörist cenazelerine koşmaktan çekinmeyenlerin, ‘’ Biliyorduk ama göz yumduk’’ Diyenlerin, ‘’Arkamızı pkk ya yasladık diyenlerin, kendilerini bir türlü ülke insanının tamamına sevdiremedikleri için Kayseri’den ileride esameleri okunmayanların,
Bin türlü belasını ver Ya Rabbi.
Ya Rabbi
Eğer elimle, dilimle, kalemimle ya da ne bileyim bir bakışımla, bir davranışımla bu terör denen belaya zerre kadar ( Farkında olmayarak) Destek vermiş isem ( Bilerek ve isteyerek ülkeme ihanet etmem.)
Bu mübarek günlerin gecelerin hürmetine benim de bin türlü belamı ver Ya Rabbi.
Ya Rabbi.
Sen herşeyi gören ve bilensin. Tek tek yazmıyorum Yüce Allahım.
Sen ‘’Seriul hisab’’ sın ( hesabı tez gören.) Hesabı tez gör Yüce Allahım.
*********************************************************
Ramazan ayı boyunca özellikle televizyonlarımızda bizim insanımız , hocalara bir sürü soru sordular.
Sanırım artık herkes öğrendi sakızın oruç bozup bozmadığını, ya da dövme yapmanın günah olup olmadığını ki senelerden beri sorulmaktan gına gelmiş olan bu soruları sormuyorlar. Ya da hâla soran var ama bana denk gelmedi.
Vatandaşın sorduğu sorular içinde gerçekten de ‘’ Bak bunu sorduğun iyi oldu ‘’ Dediğim sorular olduğu gibi yine oldukça absürd sorular vardı. Ama bunca soru içinde bir tanesi çok ama çok ilginçti.
‘’Hocam ! Ben 25 senelik evliyim. Çocuklarımız da var. Ama daha yeni öğrendim ki eşim süt kardeşimmmiş. Ne yapmam lazım?’’
Uzatmayacağım. Hoca ( Necmettin Nursaçan ) Derhal boşanmaları gerektiğini söyledi.
Kafama takılan şey şu oldu: Bir insan , başına böyle bir şey gelmişse bunu niçin milyonlarca insanla paylaşır ki? Telefonla bir calı tv yayınına katılmayı akleden bir insan müftülüğe telefon etmeyi akledemez mi. Ya da doğrudan doğruya gitmeyi ? Akleder ama mesele o değil. Belki de gitmiştir ve sormuştur. Onlar da ‘’ Boşanmanız lazım’’ Demişlerdir. Adam arıyor . Ne arıyor? ‘’ Madem ki bilmeden evlenmişsiniz o halde aynen bu şekilde yaşamaya devam edin’’ Diyecek bir hoca arıyor. Ya da…Evet ‘’Ya da’’ sı daha muhtemel : Böyle bir şey yok kafasından uyduruyor ve laf olsun torba dolsun diye soruyor.
‘’ Hocam ! Kocam beni çok dövüyor, ben de onun arkasından ‘’Domuz’’ Diyorum Orucum bozulur mu?’’
Hani derler ya ‘’Tut bilmem neresinden vur duvara’’ Lakin hocanın cevap vermesi lazım, soru ne kadar saçma olsa da.
Bir de at sineği tipli insanlar var. Bunlar insana yapıştılar mı bırakmazlar.
Yıllar önce ilk görev yerim olan bir imam-hatip lisesinde sol görüşlü bir öğretmen, din dersi öğretmenine sordu.
- Hocam ! Hasta insan oruç tutmazmış. Ben de hastayım. Oruç tutmasam olur mu?
Birincisi o arkadaş hasta masta değildi zira bu tipler ‘’ Bu maaşa bu kadar çalışma’’ Diyen, suratına üflense nezle oldum, grip oldum ‘’ Diye rapor alıp günlerce okula uğramayan tiplerdi. Şimdi hasta olacaktı da okula gelecekti? Görülmemiş şey. İkincisi Ramazanın ortasına gelmişiz, oruç moruç tutmamış, Ramazanın ortasında ‘’Tutmasam olur mu?’’
Din dersi öğretmeni arkadaş nezaketle cevap verdi.
-Hasta olduğunuza Müslüman bir doktor karar verirse tutmayabilirsiniz.
-İyi de hocam ben doktora gittim. Baktım adamın tabelasında Ahmet bilmem ne diye yazıyor.
-Ben adından bahsetmiyorum arkadaşım. Dininden bahsediyorum.
Sol görüşlü arkadaş devamlı ‘’ Şöyle olsa, böyle olsa’’ Diyerek din dersi öğretmeni olan arkadaşı sıkıştırıyor. Hatta konu geldi çok susamışsın ve etrafında su yok içki var, onu içebilir misin meselesine. Arkadaş her soruya nezaketle cevap veriyor ama bizlerin sabrı taştı artık.
En son ‘’ Hocam, doktorun nüfus cüzdanında dini İslam yazıyor. Bu doktor bana ‘’ Hastasın oruç tutma’’ dedi diyelim ki. O zaman tutmayabilirim değil mi?
Bir başka meslek desleri öğretmeni arkadaşım artık dayanamadı.
-…… Bey ! Şimdi ben sizin kıçınıza plaka taksam araba olur musnuz? Eğer oluyorsanız o doktorun nüfus cüzdanında ‘’ Dini İslam’’ yazıyor diye Müslüman olur. Şimdi anladınız mı?
…….Bey kıç üstü oturdu tabii ki.
Evet..Maalesef böyle at sinekleri her devirde olduğu gibi günümüzde de var ve maalesef bunlar bir şeyler öğrenmek için değil, hocaları zor durumda bırakmak, sorularına cevap verilmezse ‘’ Bak gördün mü bir soru sordum cevap veremedi’’ Diyebilmek, Eğer cevap verilirse de ‘’ vay yobazlar, vay sapıklar vay’’ nidalarıyla hocalara saldırmak amacıyla sorarlar. Maalesef hocaların oldukça büyük bir bölümü de bu tuzağa düşerler.
‘’ Vay sapıklar vay, vay yobazlar vay’’ Kısmı açık olmadı sanırım. Açayım:
Hatırlarsınız. Aylar önce herifin biri Diyanet’e bir soru soruyor ‘’ Kendi öz kızını kucağına alan bir baba eğer kızından tahrik olursa karısı boş olur mu olmaz mı?’’
Diyanette artık hangi salağın karşısına geliyorsa bu soru, o da oturup cevap veriyor ve ‘’ Nikahı bozulmaz’’ Diyor ( Tam hatırlamıyorum ama yaklaşık böyle bir olaydı.)
Ben olsam ‘’ Ulan herif ! Senin ananı, avradını, yedi göbek sülalaleni… Kızına şehvet duyuyorsun fetvasını benden mi alacaksın O…. Çocuğu. Si..tir git’’ Diye hakkettiği cevabı verirdim ama diyanetteki salak bunu ciddiye alıyor ve fetvayı veriyor. Sonra? Sonra tabii ki bazıları ( Ki onların kim ve ne olduklarını aslında çok iyi biliyoruz.) Aldılar diyaneti ele ‘’ Vay efendim Diyanet bir babanın kızına şehvet duymasını normal gördü.’’
Bu yüzden( Yani Diyanete saldırdıkları için) bir sürü arkadaşı sildim arkadaşlığımdan. Ama onlardan birinin son konuşmamızda söylediği bir cümle hâla kulaklarımda çınlar:
‘’ Nasılmış hocam ! Siz bize ‘’ Mum söndü yapıyorlar’’ Deyince iyimiymiş.’’
‘’ Mum söndü yapıyorlar’’ Diyenin de ‘’ İşte bu, o mum söndü iddialarınızın intikamı’’ Diyenin de Allah binlerce kez belasını versin.
Geçenlerde Bursa ilimizin Nilüfer ilçesinde bir orta okulda okul müdürünün teşviği ile ‘’Ramazan Risalesi’’ Adında bir kitap dağıtılmış. Kitabın yazarı Muhammed Konyevi. Öyle Konyevi filan deyince çok eskilerden sanmayın. Adam hali hazırda hayatta.
Öncelikle belirteyim : Bir okulda okul müdürü ‘’ Şu kitabı okuyun, bu kitabı okumayın’’ Diyemez. Buna okulda kurulmuş olan bir komisyon karar verir ve o komisyon sene başında öğretmenler kurulunda belirlenir.
Her neyse…Müdür bir halt etmiş anlaşılan.
Mesela ben bir İmam-Hatip Lisesinde olmamıza rağmen öğrencilerin elinde Said-i Nursi’nin ‘’Risale-i Nur’’ adlı kitaplarını görürsem alırdım. Çükü çok kez sormuşumdur ‘’ Burada ne anlatılıyor?’’ Cevap’’ Bilmiyoruz hocam’’ Niçin okuyorsunuz o halde?’’ Cevap: ‘’ Anlamasanız da okuyun, bu kitaplar ruhunuza huzur verir’’Diyorlar da ondan.’’
Anlamasan da oku…İşte eminim ki Nilüfer Cavit Çağlar Orta okulunun öğrencileri de ‘’ Ölü ile cinsel ilişkide bulunmak’’ sözünü anlasalar bile ‘’İstimna yoluyla ‘’ Kelimesinden hiç bir şey anlamamışlardır. Eminim ‘’meni’’ nedir onu bilen de yoktur içlerinde.
Şaşırdınız değil mi.?
‘’Ramazan Risalesi’’ adlı bu kitapta Muhammed Konevi diyor ki: ‘’ Herhangi bir hayvan ya da ölü ile cinsel ilişkide bulunarak ya da istimna ile menisi akan bir kimsenin orucu bozulur”, sadece kaza yapması gerekir.’’
Tepeden tırnağa saçmalık.
1- Herhangi bir hayvan ya da ölü ile cinsel ilişkide bulunacak kadar gözü dönmüş bir insan oruçlu olamaz zaten. Ölüyle cinsel ilişkiye girecek kadar gözü dönmüş biri daha sonra ‘’ Ulan ben ne yaptım. Şimdi acaba kaza mı edeceğim yoksa 61 gün keffraret orucu mu tutacağım’’ Diye düşünmez.
2- Bütün ilmihal kitapları der ki ‘’ Bir kişi bile bile, kasıtlı olarak, hiç bir mazereti olmadan Ramazan orucunu bozarsa bir gün kaza + 60 gün keffaret tutar. ‘’ Hal böyleyken Muhammed Konevi nasıl ‘’Sadece kaza gerekir.’’ Diye fetva verir. Şeyh ve ‘’Seyda’’ Ünvanlı birinin bunu bilmesi lazım.
Fetva(!) tepeden tırnağa yanlış. Ama çok çok daha önemli olan bir başka şey var:
Eğer gerçekten de bu şeyhin yazdığı böyle bir kitap varsa ve o kitapta bu fatva varsa ortaya şöyle bir şey çıkıyor: Bir insanın ölü ile ya da hayvan ile cinsel ilişkiye girmiş olmasının önemi yok. Önemli olan işini bitirdikten sonraki safhada bozulmuş olan orucunu kaç gün olarak tutacağıdır. Yani adam hayvan ya da ölü ile cinsel münasebete girmekten dolayı ne dinen, ne vicdanen bir pişmanlık duymuyor, sadece ‘’ Eyvah gitti oruç. Giden orucu acaba kaç gün olarak tutacağım’’ derdinde?
Evet…Hani demiştim ya at sinekleri.
Çok çok eminim ki Muhammet Konyevi denen bu hocaya da bir at sineği musallat oldu ve sordu: ‘’ Hocam ! Diyelim ki ben, oruçluyken bir ölüyle ya da hayvanla cinsel ilişkiye girdim. Bu durumda daha sonra keffaret mi gerekir, yoksa kaza mı?’’
Ahhh ahhhh. Bu soruyu bana soracaklar ki onlara ‘’ Ulan pezevenk. Ulan deyyus, ulan sapık, ulan hayvan bile denemeyecek adi yaratık ! Sen hayvan ya da ölü becermekten dolayı hiç bir pişmanlık, hiç bir vicdan azabı duymuyorsun da oruç için mi bana soru soruyorsun.?
Ulan Deyyus ! Allah ortak koşmaktan sonra en büyük günahın zina olduğunu bilmez misin? Zina içinde de en kötü ve affının zor olanının ensest ve hayvanlarla, ölü ile zina olduğunu bilmez misin? Si..tir git karşımdan’’ Diyeyim. Bizim saf hocaların bir çoğu maalesef düşerler böyle tongalara ve ondan sonra ayıkla pirinci taşını.
Evet…Gerizekalı biri çıkar bir kitap yayınlar, o kitabına muhtemelen kendisinde daha önce bir nifakçı’nın sorduğu saçmasapan bir soruya verdiği cevabı koyar, bir okulun geri zekalı müdürü sırf bu şeyh şahsi dostu olduğu için kitabı orta okul düzeyindeki öğrencilere tavsiye eder. Ondan sonra da tabii olarak bu olaya şöyle bir yorum yapılır:
‘’ Ezan okunurken dinlediği müziğin sesini kısan bir toplumdan oruçluyken ölü becermeyi normal karşılayan bir toplum yaratılmasında katkısı olan herkese ve her şeye, büyüğünden küçüğüne lanet olsun.’’
Bu yorumu sadece bir kez okuduktan sonra size sorsam ‘’Aklınızda ne kaldı?’’ Eminim ‘’Oruçluyken ölü becerme’’ İfadesi olacaktır.
Ve sonra bilinç altınıza şu cümleler girecektir yavaş yavaş.
Oruçluyken ölü becerme…
Oruçluyken ölü becerme normal…
Oruçluyken ölü beceren bir toplum….
Oruçlular ölü beceren bir toplumdur…
Bir öküzün yazdığı, bir başka öküzün orta okul öğrencilerine dağıtmaya çalıştığı salakça bir kitap yüzünden nasıl bir subliminal mesajın tüm hücrelerimize enjekte edildiğinin farkında mısınız?
Yukarıdaki yorumu yazan arkadaş elbette haklı olarak böylesine saçmasapan bir fetvaya karşı tepkisini dile getiriyor. Ama yanlış olan şu:
Biz böylesi bir kitap, böylesi bir kitapta yer alan böylesi bir saçmalık yüzünden oruçluyken ( ya da değilken ) ölü ve hayvan beceren bir toplum haline gelmiyoruz. Eğer öyle olsaydık her şeyden önce o okulun öğrenci velileri ( Ki içlerinde oruç tutanlar da vardır mutlaka) bu olaya tepki gösterip o saçmasapan kitabın toplatılmasını sağlamazlardı.
Biz oruçluyken ölü ile cinsel münasebeti normal gören bir toplum olsaydık ben oturup şu yazıyı yazmazdım.
Şimdi ben şu LGBT nin yapmak istediği yürüyüşe binaen ‘’Biz saçımıza briyantin sürdüğümüzü büyükler ve öğretmenlerimiz görmesin diye ıssız sokaklarda yürüyen bir nesilken bu gün ana caddelerde ‘’ İbneyim ne olmuş ?’’ diye gezen bir toplum yaratılmasında katkısı olan herkese lanet olsun’’ dersem bu toplumu ana caddelerde ‘’ İbneyim ne olmuş?’’ diye yürüyen bir toplum olmakla itham etmiş olmam mı? [*]
Bir avuç lezbiyen, gay, biseksüel, homoseksüel… Her dönemde vardı. Bu bir avuç onurlu (!) vatandaş yüzünden toplum nasıl ki ibne olmuyorsa, kendini bilmez bir herifin yazdığı saçmasapan bir kitap yüzünden de bu millet oruçluyken ölü becermeyi normal gören bir millet olmaz.
Bu milleti ne sanıyorsunuz Allah aşkına. O kadar mayası bozuk mu bu millet ?
Evet..
Son bir beddua daha edeyim.
Her kim bu ülke insanını hangi yol ve yöntemle olursa olsun bölmeye, aralarına nifak sokmaya sebepsiz ve anlamsız bir şekilde birbirlerine düşmanlık duymaya, hatta katletmeye sevk ediyorsa, bunun için zerre kadar gayret gösteriyorsa, bunu farkında olarak ya da olmayarak yapıyorsa ...
Bu eğer ben isem dahi.
Bu mübarek günlerin hürmetine Kahhar ismi şerifin hürmetine birbir türlü belasını ver Ya Rabbi.
Bu kadar bedduadan sonra bir de duamız olsun.
Bu vatan için hayatının baharında kara toprağa girmeyi göze alan ve bu ığurda kanını, canını feda eden bütün şehitlerimizin kabirleri pür nur, makamları cennet olsun inşallah.
Yaralı ve sakat kalmış tüm kahramanlara Rabbim Şafi ismi hürmetine acil şifalar versin.
Halen görevde olan tüm asker ve polisimizin kılıcı keskin, Allah yar ve yardımcıları olsun.
--------------------------------------------------------------
[*] [ LGBT nin Meşhur Onur Yürüyüşlerini niçin ille de 19-26 Haziran tarihleri arasında Yani Ramazan Ayı içinde yapmak istediği ( İzin verilmedi tabii ki. ) de ayrıca konuşulmalı bence ]
YORUMLAR
Bazı beddualar dua gibidir. Hocam. Aynı acıları hep birlikte yaşıyoruz. Ülkemin üzerindeki kara dumanlar bizi helak etti. Bu arada polis ve asker çocuklarının bir başka sıkıntıları var. Bu vatan icin öldükleri yetmemiş gibi kız aileleri sizin yarının belli değil diye kız vermiyor evlenemiyorlarmış. Valla nasıl bir imtihan bu herkes Pervassizca altını oyuyla bizi bize düşman edip kırdılar çanak tutuluyor. Bana değmesin bin yıl yaşasın. Nerede O kurtuluş savaşında bebeklerini istinaden bağlayıp koşup gelen kadınlarımız. Ve Seyit onbasilarimiz. Genlerimizle mi oynadılar ne? Geo lu yiyecekler ile.
Saygı ile efendim.
sami biberoğulları
Allah yardımcımız olsun diye dua edeceğiz artık. Rabbim bu vatana bir Kurtuluş Savaşı daha yaşatmasın.
Değerli hocam, Defter'in bir de "Onur Yazıları" bölümü olmalı... Bu bölümde böyle, bütüncül bir kültürün inşası bağlamında manifest yazılar yer almalı...
[ Mesela, şimdiye kadar burada yer almış binlerce, onbinlerce yazıdan ancak seçilen 9-10 yazıdan biri de bu yazı olmalı...]
Bir nevi Amentü...
Buraya bir şeyler eklemek isteyenlere 'Uyarı Levhası' olarak işaret edilen...
Mal olan için bir şey değişmeyecekse de...
Vatan sana minnettardır, değerli hocam...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Şu güzel yorumdan daha büyük onur olur mu?
Allah razı olsun.
Çok çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
Sonuna kadar haklısın ağabeyim! Bende destekliyorum ve aynı şeyleri düşünüyorum.Terör konusunda o kadar çok canımız yanıyor ki İbnelerin yaptıkları yine kendilerine ve çevrelerine zararı olur! Ama Terör bakıyoruz her yere sirayet ediyor! Canlarımız yanıyor, gencecik fidanlarımız toprağa giriyor. Bir hiç uğruna!!!
Allah u Teala Şehitlerimize rahmetiyle muamele etsin inşallah.
Ülkemizin şu an ki içinde olduğu durum gerçekten çok vahim. Sen bir zümreye çıkıpta ''ben sizden özür diliyorum'' derseniz sonucuna da katlanmak zorundasınız. Sen bir zümreye ''size özgürlük hakkınız dır'' derseniz, zaten Hâk tanımaz olan başka bir zümre de çıkar der ki bende istiyorum! Tavizler tavizleri doğurur! Şimdi de '''Dine saldırıyorlar, Ahlakımız elden gidiyor; Aile kavramı kalmadı''' demeye hakkınız yok! O LGBT denilen toplum kuruluşu kim tarafından onaylanarak kuruldu? Onların İmanlarını sorgulayacak değilim, İlle velakin Dine İmana sığmayan, Kitapta kat'i olarak yasaklanmış bir hareketi serbestçe yapmalarına kimler sebep olduysa şimdi ayıklasınlar! Allah u Teala Lut kavmi gibi helak mı etmeli ki kurtulalım. Kanun var Nizam var! Göz var İzan var! Kanunun yoksa Meclis çoğunluğu elinde , bir günde yasak Kanunu çıkartırsın!Ağabey benim anladığınm da bu gibi olgular da BOP projesi dahilinde!!!
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle can kardeşim.
Beddualarına aynen katılıyorum sami hocam,kalemin susmasın,selamlar.
sami biberoğulları
Allah razı olsun
Selam ve sevgilerimle.
TAMAM BİR ARA HEPSİNİN BELALARINI VERECEĞİM,
Diye seslenmesini beklememize gerek yok ölüm varsa kaçınılmaz bir gerçek olarak var ve nihayetinde dönüşümüz onadır. Rabbimiz zaten mukaddes kitabımızda şeytana diyor; (kendi kudreti üzerine yemin ederek) ‘’Andolsun ki, her kim sana tabi olursa seni de sana uyanları da hepinizi cehenneme dolduracağım.
Rabbimiz her insanın kalbinin çekirdeğinde ne yatıyorsa hepsini bilir. Beddua etsekte, etmesekte Mevlamız verdiği sözden asla dönmez. Yani bu milleti başta dini olmak üzere tüm değer yargılarına yalan ve iftira ile düşman edenlerin, nesillerimizi uyuşturucu, alkol ve seks kıskacına alıp çürütmek isteyenlerin sonu bellidir.
Daha yakın geçmişte PAPA Hristiyan ülkelerdeki manevi çöküşün tehlikeli boyuta ulaştığını belirtip erkek erkeğe evliliklerin yasalaşmasına şiddetle karşı çıkıp Hristiyan ülkelerinin liderlerine İncil deki ayetleri hatırlatıp tanrının tehdidinden bahsedip dikkatli olmalarının talimatını verirken
Asıl dramatik olanı kültürel değerlerinden koparılmış Müslüman olan insanımızın manevi çöküşünün toplumun bir kesiminde modernlik olarak görülmesidir
Yani sorun şeytanlaşmış insanların bu gerçeğin farkında olmaması ya da başka bir ifade ile bu ilahi tehdidi ciddiye alıp almamasıdır.
Kaleminize ve duyarlı yüreğinize sağlık
Saygı ve sevgilerimle.
Serhat BİNGÖL tarafından 6/27/2016 6:20:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
“Çalış!” dedikçe Şeriat, çalışmadın, durdun,
Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun!
Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya,
Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya!
Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken!
Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,
Birer birer oku tekmîl edince defterini;
Bütün o işleri Rabbim görür: Vazîfesidir…
Yükün hafifledi… Sen şimdi doğru kahveye gir!
Çoluk, çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak…
Hudâ vekîl-i umûrun değil mi? Keyfine bak!
Onun hazîne-i in´âmı kendi veznendir!
Havâle et ne kadar masrafın olursa… Verir!
Silâhı kullanan Allah, hudûdu bekleyen O;
Levâzımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!
Çekip kumandası altında ordu ordu melek;
Senin hesâbına küffârı hâk-sâr edecek!
Başın sıkıldı mı, kâfi senin o nazlı sesin:
” Yetiş!” de kendisi gelsin, ya Hızr´ı göndersin!
Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak;
Şifâ hazînesi derhal oluk oluk akacak.
Demek ki: Her şeyin Allah… Yanaşman, ırgadın O;
Çoluk çocuk O´na âid: Lalan, bacın, dadın O;
Vekîl-i harcın O; kâhyan, müdir-i veznen O;
Alış seninse de, mes´ûl olan verişten O;
Denizde cenk olacakmış… Gemin O, kaptanın O;
Ya ordu lâzım imiş… Askerin, kumandanın O;
Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı O;
Tabîb-i âile, eczâcı… Hepsi hâsılı O.
Ya sen nesin? Mütevekkîl!
Yutulmaz artık bu!Biraz da saygı gerektir… Ne saygısızlık bu?
Hudâ’yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ;
Utanmadan da tevekkül diyor bu cür´ete… Ha?
Yehûd Üzeyr´e, Nasârâ Mesîh´e ibnu’llâh
Demekle unsur-i tevhîd olur giderse tebâh,
Senin bu kopkoyu, şirkin sığar mı îmâna?
Tevekkül öyle tahakküm demek mi Yezdân´a?
Kimin hesâbına inmiş, düşünmüyor, Kur´ân…
Cenâb-ı Hak çıkacak, sorsalar, muhâtab olan!
Bütün evâmire i´lân-ı harb eden şu sefih,
Mükellefıyyeti Allah´a eyliyor tevcîh!
Görür de hâlini insan, fakat, bu derbederin,
Nasıl günâhına girmez tevekkülün, kaderin?
Sarılmadan en ufak bir işinde esbâba,
Muvaffakiyyete imkân bulur musun acaba?
Hamâkatin aşıyor hadd-i i´tidâli, yeter!
Ekilmeden biçilen tarla nerde var? Göster!
“Kader” senin dediğin yolda Şer´a bühtandır.
Tevekkülün, hele, hüsrân içinde hüsrândır.
Kader ferâiz-i îmâna dahil… Âmenna…
Fakat yok onda senin sapmış olduğun ma´nâ.
Kader: Şerâiti mevcûd olup da meydanda,
gelmesidir mümkinâtın a’yânda.
Niçin, nasıl geliyormuş… O büsbütün meçhûl;
Biz ihtiyârımızın sûretindeniz mes´ûl.
Kader nedir, sana düşmez o sırrı istiknâh;
Senin vazîfen itâ´at ne emrederse İlâh.)
O, sokmak istediğin şekle girmesiyle kader;
Bütün evâmiri Şer´in olur bir anda heder!
Neden ya, Hazret-i Hakk´ın Resûl-i Muhterem´i,
Bu bahsi men’ ediyor mü´minîne, boş yere mi?
Kader deyince ne anlardı dinle bak Ashâb:
Ebû Ubeyde’ye imdâda eylemişti şitâb,
Maiyyetindeki askerle bir zaman Fârûk.
– Tereddüt etme sakın, çünkü vak´a pek mevsûk
Tarîk-i Şam´ı tutup doğru “Surg”a indi Ömer.
Ebû Ubeyde hemen koştu almasıyle haber.
Halife, Hazret-i Serdâr´a “Nerdedir ordu?
Ne yaptınız? Yapacak şey nedir? ” deyip sordu.
Ebû Ubeyde; “Vebâ var!” deyince askerde;
Tevâbi´iyle Ömer durdu kalkacak yerde.
” Vebâya karşı gidilmek mi, gitmemek mi iyi? ”
Muhâcirîn-i kirâmın soruldu hep re´yi.
Bu zümreden kimi; “Maksad mühim, gidilmeli” der;
“Hayır, bu tehlikedir” der, kalan Muhâcirler.
Halife böyle muhâlif görünce efkârı;
Çağırdı: Aynı tereddüdde buldu Ensâr´ı.
Dağıttı hepsini, lâkin sıkıldı… Artık ona,
Muhacirîn-i Kureyş´in müsinn olanlarına
Mürâca´at yolu kalmıştı; sordu onlara da.
Bu fırka işte bilâ-kaydı-ı ihtilâf arada:
” Vebâya karşı gidilmek hatâ olur” dediler:
Yarın dönün!” diye Ashâb´a emri verdi Ömer.
Ale´s-seher düzülürken cemâatiyle yola,
Ebû Ubeyde çıkıp: “Yâ Ömer, uğurlar ola!
Firârınız kaderu´l-lâhtan mıdır şimdi?
Demez mi, Hazret-i Fâruk döndü: “Doğru, dedi,
Şu var ki bir kaderu´l-lâhtan kaçarken biz,
Koşup öbür kaderul´lâha doğru gitmedeyiz.
Zemîni otlu da, etrâfı taşlı bir derenin
İçinde olsa deven yâ Ebâ Ubeyde, senin;
Tutup da onları yalçın bayırda sektirsen,
Ya öyle yapmıyarak otlu semte çektirsen,
Düşün; Kaderle değildir şu yaptığın da nedir? ”
Ömer bu sözde iken İbn-i Avf olur zâhir,
Hemen rivâyete başlar hadîs-i tâûnu
Ebû Ubeyde tabî´i susar duyunca bunu.
Muhâcirîn-i Kureyş´in, kibâr-ı Ashâb´ın,
Şerîat’ın koca bir rüknü: İbn-i Hattâb´ın
Kader denince ne anlardı hepsi, anladın a!…
Utanmadan yine kalkışma Hakk´a bühtâna.
EYVALLAH.
Selam ve sevgilerimle.
Beddualara tüm kalbimle katılıyorum...
Allah hepsinin belasını versin inşallah....
"Bu vatan için hayatının baharında kara toprağa girmeyi göze alan ve bu uğurda kanını, canını feda eden bütün şehitlerimizin kabirleri pür nur, makamları cennet olsun inşallah.
Yaralı ve sakat kalmış tüm kahramanlara Rabbim Şafi ismi hürmetine acil şifalar versin.
Halen görevde olan tüm asker ve polisimizin kılıcı keskin, Allah yar ve yardımcıları olsun." Aminnnnn
İnşallah..
--------------------------------------------------------------
Yüreğiniz ve kaleminiz var olsun....
sami biberoğulları
Allah razı olsun.
Selam ve saygılarımla.
Beddua ve dualarına aynen ve bire bir ortak kabul eder misin saygıdeğer hocam?
Kabul edersen birinci sıraya benim adımı ve imzamı koyabilirsin.
Kalbî teşekkür ve takdirlerimi iletiyor, muhabbetle selâmlıyorum.
sami biberoğulları
Ortak kabul etmek ne kelime. Başım gözüm üstüne.
Selam ve sevgilerimle.