- 662 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Amaç Ve Gayeye Sırra Ulaşmış Veya Ulaşmamış İnsanoğlu
Doğarken doğduğundan haberli miydi, habersiz doğmanın suskunluğunda mıydı, yoksa biraz sonra bilmediği bir dünyaya var olmaya gelirken ağlamanın perişanlığında, tekrar gitmek için yürümenin yorgunluğunda konuşması yok olası ömrünü tamamlaması ile yok olacak dili lal mı olacaktı? Bunların hiç birinden habersiz yeniden gülüşle dünya gülüş katacakken saadet hanesine anne babasına çevresine, giderken gözyaşları içinde gitmenin telaşında gittiğinden habersiz mi gidecekti. Doğum işte böyle bir şeydi insanoğlu için, haberli bir sevinçle bir anda çıkıp gelen habersiz bir anda çekip giden tıpkı Rüya bebek gibi. Bir rüya gibi sevimliliği ufacık minnacık elleri ile gülleri kıskandıran gülüşü ile nazlanarak, tekme atması ile sevgi ile gönderen Rahman’ın sevgisini kokusu ile odasını tüm evi saran kokusuyla kâinata hâkim olan Yüce Kudret sahibi Yüce Allah’ın kudreti ile dünyaya gelişini idrak ettirircesine hep gülümsemesi ile dünyayı şenlendiren rüya bebek… O karanlık âlemde çıkarken ilk ağlama ile ilk acıkma ile anne sütünü arattıran Hâkim olan Allah C.C. hikmeti keremi ile ağlayarak istemesi!
Uzak ve yakın olmak yakın, iken uzak olmak arasında bir ömür çizgisi, adımları ile yakınlığına koşan, adımları ile yakınlıktan kaçan hayatın yolunda ilk ses ilk nefes, belki bilinmeyerek yakınlardan uzağa kaçacak, ya da uzaklardan yakın gönüllere varacak, muamma sır, her insanın gönlüne alnına yazılan, daha önceden yaşanılmış, dünya hayatına gönderilerek sınava tabi olan insan ve rüya bebek… Kim bilebilir gülüşlerdeki solgunluğu, solgun anların içinde gizlenmiş gülüşün sıcaklığını, yaşanmadan bilinmeyen, yaşamak muammayı sırrı çözmek için dünya ya gelen rüya bebek insanoğlu. Zaman kocaman kocaman adımlarla atılması yürümesi zor derken, bir göz kırpması ile son ana varan zaman içinde sıkışıp kalan insanoğlu muamma sırrı çözen gülen veya çözemeden kırk düğümle düğümlenen, bom boş ömrü ile bom boş hayatın feryadı ile solan insanoğlu.
Yüceler yücesi Rahman bilinmesi için kulunu dünya ya gönderirken, nurlu iman sırrı ile kazanan olmasını isterken, her adımda büyüyerek huysuzlaşan Rüya bebek gibi kullarının huysuzlaşarak isyan bayrağı çekmesini değil, teslimiyetle kendisine teslim olmasını isterken, isyan bayrağı ile cehennemi kazandığından habersiz dünyayı kazanmış gibi nara atmasını elbette ki istememektedir. Her adımda bir sır nefis şeytan savaşı içinde imtihanda olan insanoğlu, her adımda ya zafere ya yenilgiye koşarken ilk adımlarını atan rüya bebek gibi ilk adımlarında anne babasına emanet iken, anne babasının her adımlarındaki sırra imtihan vakıf ise rüya bebekte adım adım büyürken atacağı gençlik çağında her adımında sırra ve imtihana vakıf olacaktır. İşte anne ve baba olmanın gerçek amacı ve gayesi… Amaç ve gayeye sırra ulaşmış insanoğlu.
Ya da tam tersi attığı her adımda dünyaya teslim olmuş arzu ve dünya çıkarı için yaşayarak insanlardan Allah C.C. uzak sır ve manadan uzak anne ve baba ve gençlik çağında atacağı her adımda sır mana ve anlamdan uzak bir yaşayış ve anne ve baba olmamanın gayesizliği hissizliği içinde, şansı yaver gidip gitmemek arasında ince çizgiden giden yaşayan insanoğlu. Tabi ki Yüce Allah C.C. kulunu böylesi ikilem ve bilgisizlik arasında bırakır mı hiç elbette ki bırakmaz, dünya ya gönderirken her an yanında olduğu hissini, ruhuna nakış nakış işlerken attığı her doğru adımda ödüllendirirken, yanlış adımında anında cezalandırmayarak doğru olana doğru olanları gözünün önüne kulağına işittirerek doğru olanı göstererek seçim yapmasını bekleyecektir Merhameti lütfu keremi… Sonsuz olan Yüce Allah C.C.
Umutsuzluğa giden yolda kuluna yanlışı binlerce kez gösteren Merhameti sonsuz Allah C.C. Kulunu doğruların merkezinde, yanlış yolda giderken yorulması ile doğrunun merkezinde bir anlığına istirahat etmesi için her gün davetini göndermektedir. Günde beş vakit ezanla, gece gündüz ile, uyku ile, yaz kışın mana ve anlamı ile ağaçların kışın ölüp yazın yemyeşil dirilmesi ile her gün her an doğru yolun mesajını göstermekte ve göndermektedir. Seçim senindir derken kula, kul elinin tersi ile gerisin geriye atarak kabul etmez ise yine bekler, son nefesten birkaç gün öncesine kadar, yani kulun ölümün geldiğini bazen hissederken o andan öncesine kadar bekler, doğruyu kabul etmesi için, âmâ kabul etmez ise artık yapılacak bir şey yoktur ve kaybedilen sır amaç gayenin sonucunda hüsran ıstırap ve korkunç cehennem alevi…
Saygıyı kazanma ödül alma ya da saygısızlık deryasında çirkefe batarak tövbe denizinde yıkanmadan kor alev ile baş başa kalma… Eller semaya duaya açılarak “Ya Rabbim acizim, kudretli olan sensin, hata ettim pişmanım, beni nurlu yoluna döndür” duasıyla olan veya olmayan insanoğlu, bu kadar ince bir çizgide- “ hani derler ya sırat köprüsü incedir işte sana sırat köprüsü”- yaşayarak dünyaya gelişi ile haberi olmayan ve geldiği gibi veda etmeden giden veya gideceğinin idraki ile kime kavuşacağını bilerek bu gidiş ile sonsuz dirilişle hayatına devam edeceğini bilen insanoğlu. Gidişi sonsuz diriliş ve imanla bilerek gidenlerden son nefeste Kelime-i tevhit ile gidenlerden olmamız dileğimle. Selam ve dua muhabbetle kardeşlerim.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.