- 335 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köleci Sürecin Uyarıcıları 4
Hiçbir üst akıl ve hiç bir mana anlayışı yoktur ki, geçmişteki düzence yaşantılaşmalar içinde eşleşeceği hiç bir yaşam karşılığı olmasınlar. İbrahim sembolizmi bize yanlış gelse bile geçmişte bir karşılığı olmakla yaşantı olmuş süreçlerin, bu eşleştirmeyle uygun olan en doğal anlatımı olmaktadır. İbrahi’mi söylemlerin mazide mutlaka bir karşılığı vardır.
İbrahim’i anlatımlar üst akıldır. Geçmişe göre anlatıcıların kendi günceli içinde İbrahim’i söylemlerde aykırılıklar vardı. Buna rağmen; orjinali anışla yapılan onca deformelerle anlatılan aykırılıklar tarihsel sürecin sosyo toplumsa evrimi oluşla anıla gelen doğruları olmaktadırlar.
M.Ö 1900’lü yıllarda Mısır’a gelen İbrahim’in; karısı Saray’ı (Sara’yı) Firavuna; “kardeşim Saray” diye tanıtması ya da Saray’ın “o benim erkek kardeşimdir” demesi sonrasında Saray’ın firavuna sunulmasıyla İbrahim’i ölümden kurtarma olayı vardır Tevrat’ta.
Bu olaylarda, içinde olunan zamana bağlı kalmakla yapılan deformasynlar nedeniyle bu anlatımlar şimdiki anlayışımız içinde bize ahlaksızlık olur bir anlatım gibi gelirler. Bu anlatılanların o zamanki yaşam içinde gerçek bir karşılığı olmakla; tarihselliği yok edişle İbrahim’e abdest aldırıp namaz kıldıran söylemlerden çok daha doğru bir anlatımdırlar.
Bu olay deformasyonları Ugarit ve Nuzi tabletleri okunduğunda ne anlama geldiği anlaşılmıştır. Yapılan deformasyonlara rağmen hikâyedeki ana çekirdeğin gerçek yaşamla olan onca eşleşmeleri görülmüştür.
Anlatıcıların İbrahim’le sembol eştirerek söyledikleri zamana bağlı tarihsellik içinde İbrahim’in kişi Rabb’ı olan El Baal’i; Samiri simgeli kişinin Rabb’ı olan El Baal’le uyuşmaz. İbrahim değişen dönüşen zamanı temsil eder. Samiri geçmiş zamanı temsil eder.
İbranilerin El Baal meşruiyetliği içinde yeryüzüne sahip olan bir millet olma isteği içindeki ülküleri; şimdilik El’in ’arzı mevut’ vaadiyle sürece sokulan ülküdür. Ve bu ülkü İbrahim’in kişi Rabb’ı söylemi içindeydi. İbrahim’in kişi Rabb’ı olan El Baal Yakup’la birlikte Yehwe oldu. Yine yakup’la birlikte İbrahim soyu 12+12 boylar sentezi İsrail adını aldı.
Yeni durum, boylar girişmeli milleti sentezdi. Sentez giderek İbrani olan İbrahim soylu 12 oğuldan boy topluluğunun da Rabb’i olup Yehwe mana anlaması olmakla çevreye yayılan bir güç ile egemenleşti. Yani manaca El Baal olan süreç, Yehwe’de mono olma sürecini girişir.
“Arzı mevut” oluşla verilmiş olan vaat (İbrahim’in El ilahı olan kişisel Rabb’i tarafından İbrahim’e vaat edilmiş olan toprakların), iştah açıcı ülkü sel çekimi nedenle İbrahim’in El ilahı 12 boyun da el ilahı olur. Böylece El ilah olan Rabb; tekil ve monoteisti bir üst akılla yeni bir mana olma yoluna girer. Henüz tam olur anlamla Yehwe mono değildir ama olsun, daha işin başındadır. Göç kervanı yol boyunca yolda tamam olacaktı.
Tekvin 13 te; Mamon’cu sahiplik içinde olan zenginlik; bu kez milletlerden olan senteze, mülkünü keyfince dağıtmaktadır. “Gözlerini kaldır Doğuya, Batıya, Güneye Kuzeye bak. Gördüğün bütün yerleri ebediyete kadar sana ve senin tohumuna vereceğim.
“Onların tohumlarını yerin tozu kadar bereketlendireceğim (çoğaltacağım). Kalk ülkeyi uzunluğuna genişliğine yürü” denmektedir. Bu El ilah olan Mamon’un sahiplik olan güç ihracıyla en azından yeryüzünün bir kısmına milletler topluluğu eliyle sahip olma mücadelesidir. Tıpkı Osmanlı’daki “mülkü İslam; mülkü İslam diyarı” gibi. Milletleri eliyle sahibi olduğu yerleri de İbrahim’e, Yakup’a Süleyma’a, Davud’a vs. zimmetlemek kolaydı.
Tecrit olan totem grup sayısı kadar çok olan totem ve totemi mana; köleci dönem içinde kendilerine mülk verilen mülk sahibi olan efendiler kadarla El Baal ya da Mamon oluşla çoktular. Ve bu El Baal olan efendiler giderek oluşan sosyal senteze göre kişiler, aileler, kabileler ve milletler ilahıydılar. Efendilerin çokluğu içinde olan bir El Baal 300 savaşçısıyla beraber, birçok maldan mülkten olan bu kendi varlığını İbrahim’e veren El İlah olan İbrahim’in Rabb’ı; İbrahim’in kişi Rabb’ısıydı.
“Ben” der kendi El ilahı, İbrahim’e; “seni birçok milletin babası yapacağım”. Kişi rabbi olan El ilah zamanın yeni şartlarına göre hem milletlerin manaca kurucusuydu. Hem de milletlerin de sahibiydi.
Bu milletler sentezli köleci süreç, maddi ya da nesnelce çıkarları gözeten birleşme (tevhit) olmakla ortaya konan yapı; monoteistik emperyalist (istilacı) bir anlayıştı. Firavunca, Nemrutça, Süleymanca, Davutça sahip olan bu madi ve yayılmaca ihtiras ta böylesi monteisti istila olmakla aynı amacın etrafında tevhidi olunan gerçekleşmedirler.
İbrahim bu işin mana ideoloğu oluşla propaganda kısmını üslenir sembolizmin süreci iken; Firavun, Nemrut, Davut bu işin maddi eylemsel kotarıcılarıdırlar. Bütün sorun bu gerçekliği Firavunun, Nemrudun El ilahı olan Mamon’larına bu yeni durumları mana oluşuyla nasıl söyletecekleriydi. Firavun, Davut burada Lugal olan kral rahip yetkili durumdadırlar.
İbrahim’in El ilahı milletler sentezli malı mülkü köleleri İbrahim’e; babalık atalık diye bağışladığına göre El ilahlar yavaş yavaş özel “el ilah” olmaktan çıkıp; genele (aleme) ya da yeryüzüne doğru giden topluluğun bir “el ilahı” olma hüviyetini göstermektedir.
Bu süreç takriben M.Ö 2000’lerle 1750 yılları aralığında kendisini damıtılacak bir üst akıl olmaya doğru oluşturmaktadır. İbrahim’in rabbi; İbrahim’in oğul ve torunlarına da sahiplik yapar. Bu sahiplikle tekleşen İbrahim’in Rabb’ı El ilah olur. Aynı tekilsen Rab anlayışı olmakla yaklaşıp; “Ben baban İbrahim’in İshak’ın, Yakup’un da rabbiyim” der.
Tekil bir mono anlayışa bürünme sürecinde olan El ilahtı Rabb, bununla kalmaz. Hoşea bap 2:16’daki gibi; “bana kocam diyeceksin (hepimizin üzerinde söz sahibi olur kocam diyeceksin) ve bana Baal’im demeyeceksin ve onun ağzından Baal’leri kaldıracağım; seni ebediyen kendime nişanlayacağım” der. Yani seninle birlikte olan onun (İsrailin), ağzında (türlü şekilde söylenir olan) baalleri kaldıracağım der.
Kenan İlahı El, iki kadın yaratıyor ve onu kendisi için El Beyt olan kendi evine koyuyor. Kendisinden çok önce yaratılmış olan kadını neden bir daha yaratsın ki? Bunun tarihsel oluşmalı mantık uzantısına bakmak gerekir.
Yaratma kavramı; her bir yeni durumla söylenirdi. Öncesi ortam içinde olmayıp ta sosyo toplumsa evrimli yeni ortam içinde beliren yansıma ve bağıntılar karşısındaki mana hep yaratılma oluşla söylenecekti.
O günlerde eskiye göre yeni ortamlı yeni durumlar karşısındaki anlamın dışında yaratmanın başka hiç bir anlamı yoktur. Yaratmanın o günler dilinde oluşma karşılığ içinde hiç bir zaman yoktan var etme anlamı yoktu. Bunu böyle anlamalrı için de hiç bir sebep olucu özneli nedensellik bağı yoktu.
Örneğin; totem grupların birleşmesi, birleşme öncesine göre ittifaklariçinde melezleri olan somut bir yeni konuyu ortaya koymuştu. Melez kişi totem grup içinde yoktu. Totemi sosyal mantıklı anlayış ittifak içindeki melezleri görüyor ama kavrayamıyordu. Bu durum o güne kadar totemiler indinde görülmüş, bilinen bir şey de değildi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.