- 290 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Malumun İlamı, İlana Mahal Bırakmaz
Malumun İlamı, İlana Mahal Bırakmaz
Şu minibüsler ve otobüsler yolculukları bir âlem. Hele bu araçlarda yolculuk yapanlar da başka bir âlem. Her gün farklı ve çok enteresan olaylar tezahür ediyor. Hele gençlerin konuştukları, hareketleri hatta beden diliyle anlatmak istediklerine şahit olmak, insanı hem mutsuz, hem huzursuz, hem de sinir hastası ediyor.
Yolculuk yapan birkaç genç bir araya gelince, başlıyorlar abuk -subuk konuşmalara, ortaya laf atmalara, sağa sola lâf sokuşturmalara… Bazen telefonlarda ki konuşmalara ister itemez kulak misafiri olunuyor ve konuşmalarda insan kulağını kapatmak istiyor çoğu zaman. Tabi gerçekten telefonda birileriyle konuşuyorlar mı, o da ayrı bir muamma tabi!
Ne edep kalmış, ne de adap, ne saygı kalmış ne de hürmet, ne ahlak kalmış ne de insanlık!..
Artık insanlar, hem kızından, hem de oğlundan korkuyor, “başına bir iş gelir, kim bilir nasıl bir olayla karşı karşıya kalır” diye her gün büyük bir huzursuzluk içerisinde kıvranıyor.
***
Bir arkadaş anlatıyor: “Minibüse bindim. Yol güzergâhı hayli uzun. Haliyle binenler de çok. Hele Üniversite istikametinde olunca da, binen kişiler de hayli renkli kişiliklere sahip insanlar olabiliyor. Kısa bir sürede araç tıklım tıklım oldu. Kızlı, erkekli ayakta duranlar her geçen dakika arttı. Dengesi ve tutarsız oldukları her halinden anlaşılan bir kaç genç ayakta duruyor ve yine yanlarında ayakta duran iki kıza olmadık lâflar söylüyorlar. Bazen, küfrediyorlar, bazen elleriyle taciz ediyorlar. Ben dâhil hepimiz bakıyoruz, kızıyoruz ama bir şey diyemiyoruz, müdahalede bulunamıyoruz…”
Dayanamayarak hemen soruyorum. “İnan sende ki o boy, endam, güç, kuvvet, gençlik deli doluluk ben de olsa, hiç düşünmeden müdahale ederdim. Ulan arkadaş bir ayağa kalksan, bir bakış atsan, yüzünü bir ekşitsen, gene gençler korkar. Hele dövüşmek şöyle dursun. Ne demek bir şey yapamadık. Orada ki senin kızın, kardeşin, eşin de olabilirdi, olamaz mı yani!”
“Haklısın da, kimseden ses çıkmadı, ben ses çıkarsam, bir ton dayak yiyeceğim garanti, çünkü gençler iyi tiplerden değildi, manyak, psikopat tiplerdi. Ben de zaten kavgadan çok korkarım, başıma iş alacağım, neme lazım, sonra hastane, mahkeme, uzun iş vallahi uğraşamazdım!” diyordu.
***
Gerçekten zaman zaman hepimiz bindiğimiz araçlarda çeşitli olaylarla karşı karşıya gelmişizdir. Bazen gerek sözle gerek bizzat müdahale etmişizdir ya da arkadaşımız gibi “bana ne!” diyerek görmezden gelmişizdir. Belki dayak da yemişizdir, ama olsun, sonuçta birimizin cevap vermesi, müdahale etmesi gerekir, değil mi?
Bugün müdahale etmediğin kız ve erkeğin, yarın senin herhangi bir yakının olmaması garantisi var mı? Sanırım kimse buna “hayır yok” diyemez, o halde bir şekilde müdahale etmemiz gerekir. Belki ferdi olarak zor olacaktır, ama yolculuk yapanlar topyekûn müdahale ettikleri takdirde, hem güzel bir dayak atabilirler, hem de kolluk kuvvetlerine teslim ederek, gerekli cezai müeyyidelerin verilmesini sağlayabilirler.
Bildiğim kadarıyla, metropol şehirlerdeki bazı toplu taşıma araçlarına acil yardım botunu ve kamera koymuşlar. Ne kadar caydırıcı olur bilemem, ama kesinlikle faydalı olacağı kanaatindeyim. Hele araçta ki insanların, olaylara olan duyarlılıkları da eklenince, hayli faydalı olacaktır.
***
Çoğu zaman verilen kararlar ve tahmini sonuçlarla ilgili olarak; “bu işi yapar veya yapamaz, iyi veya kötü insandır, işinde başarılı ve başarısızdır, asabi veya değildir, sıkıntıları vardır ya da mutludur, evinde huzurlu, mutlu veya mutsuzdur, seviliyor veya sevilmiyordur…” Gibisinden birçok tahminde bulunabiliyorlar. Bazen bunun için eğitimler örseler de, bazıları da bunu bizzat tecrübeler neticesinde bilebiliyorlar. Yani insan sarrafı olabiliyorlar. Kimi zaman da bu işe kafa yoranlar ve doğruluk payının çetelesini tutanlar bile olmaktadır.
Bu bir hastalık değil, bilakis insanı tanıma sanatıdır denilebilir. Hele yaptığı isabetli ve doğru kararlar da mutlu bile olunabiliyor. Her ne kadar karın doyurmasa, para kazandırmasa da…
***
Malumun ilamı, ilana mahal bırakmaz.
***
Kurda sormuşlar; “ensen niye kalın?!” diye, o da “kendi işimi kendim yaparım da ondan!” demiş. Kendi işimizi kendimiz yaptığımız sürece, hiç bir sıkıntı ve sorun olmayacaktır: Başkalarının adına iş yapanlar, asla muvaffak olamamışlardır.
***
Sana bir sır vereyim mi Muhterem dostum! İnan ki artık emin olduğum bir şey var. Benim, seni senin istediğin gibi sevememem ve senin beni benim istediğim gibi sevmemen, galiba birbirimize artık birbirimize tahammül edemeyeceğimiz anlamına geliyor. Bu yüzden sen yoluna, ben yoluma, herkesin sepeti koluna. Sakın ola, başka bir sebep arama olur mu?
Kerim BAYDAK
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.