- 1274 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kanayan Yaramız Eğitim Üzerine
Eğitim bir ülkenin belki de en önemli yapı taşıdır. Eğitimde bir bireyi belli bir seviyeye çıkarmak ve o bireyi bilinçli, bilgili ve topluma yararlı bir hale getirmek esastır. Peki günümüz sisteminde nelere şahitlik ediyoruz ?
Elit bölgelerdeki ya da sayılı okullarımız dışında duyduğum, öğrendiğim ve bizzat yaşadığım deneyimlerimin bir birikmesi olarak bu yazıya başladım.
Öncelikle öyle insanları öğretmen sıfatı ile eğitim kurumlarına sokmuşlar ki daha kendisini belli bir seviyeye getirememiş , aşması gerekeni aşamamış ; her türlü değişik fikre, yoruma, eleştiriye ya da yaklaşıma kapalı, ya kendi dediği olacak ya da hiç olmayacak kafasındaki kişilerden bahsediyorum . Öğrencisini döven , derse sırf girmiş olmak için giren , veya her ne kadar uğraşsa da bildiğini öğrenciye aktaramayan...
Bu liste uzayıp gider. Tabi, bunların yanında cidden her ne olursa olsun işini sonuna kadar yapan koca yürekli eğitimcilerimiz de var . Öğrencisiyle arkadaş olup, okulu ve öğrenmeyi sevdiren koca yürekliler .
Bazı durumlarda olay sadece öğretmende de bitmiyor tabi ki. Ama unutmamak gereken bir şey var; o öğrenci ne kadar boş kütük gibi gelse de onun o halde olmasında bir çok etken var. Eğer öğrenci kurtarılmayacak kadar kötü olsa bile o eğitimcinin ,bazen ne kadar zor olduğunu tahmin edemesek de ,diğer öğrencilerine nasıl davranıyorsa ona da öyle davranması gerekmektedir ve elinden gelenin en iyisini yapmak zorundadır . Çünkü, bu onun hayatıdır .
Diğer yandan ülkemizdeki ücretli ya da özelde çalışan öğretmenlerimiz var. Çoğu atanamadığından dolayı devletteki bir öğretmenin yaptığı işin iki - üç katını yaparak üç de biri kadar maaş almaktadır. Tam olarak bir köle zihniyeti diyorum ben buna . Ve eminim ki , bu atanamayan eğitimcilerimiz içinde hayatını cidden bu işe adayabilecek , sırf sevdiği için öğretmen olmak isteyen, işinin adamı kişiler vardır .Ben şahsen ücretli öğretmenlik yapan bir çok hoca tanıdım. İnanır mısınız diğer hocaların hepsinden daha çok bu işin içinde oluyorlar. Resmen gözleri parlıyor işlerinden aldıkları zevkten dolayı . Ama gel gelelim ki onları okullardan çok ya bir markette kasiyer olarak ya da bir mağazada satış sorumlusu olarak görüyoruz .
Bir başka konu ise, insanımıza bilginin gücünü, önemini tam olarak aşılıyamamız .Ben buna bilinçsizlik diyorum. İlk olarak öğreniciye bu saydığım maddeler aşılanmalı ki okul bir mecburiyetten çıkıp hayat damarlarımızdan biri haline gelsin .Öğrenciye bir şeyler öğretmenin yanında ’ nasıl öğrenilir ’ kavramını da öğretmeliyiz. Bundan sonrasını zaten kişi kendisi yerine getirir . İşte, bilginin ağırlığını fark etmiş ve bir yerde kendi kendisinin öğretmeni olan kişilere bilinçli derim ben . Bilinç olduktan sonra gerisi gelir. Bilinçli adam nerede nasıl davranacağını bilir, insan kıymetini bilir, empati yapmasını bilir, nasıl daha iyi bir yaşam geçirebileceğini ve etrafındakileri aynı doğrultuda yücelteceğini bilir ya da bu yolda ilerler.
Kısacası , küçük yaştan itibaren bir eğitim verecek isek , bunun bilinçli bir eğitimci tarafından , sağlam bir sistem içerisinde verilmesi lazım . Aksi taktirde toplumsal alanda daha çok sıkıntı çekeriz .
Herkese selamlar, bilinçle kalmanız dileğiyle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.