Sadece Müzik
Nigel Stanford adlı müzisyen, müziğin nasıl ’göründüğünü’ ortaya çıkaran bir deney yaptı. Cymantics: Science vs. Music adlı videoda tozdan ateşe, elektrik akımından suya kadar pek çok madde kullanıldı. Hem kulaklara hem de ruha hitap eden müziğin, nasıl göründüğünü hiç merak ettiniz mi? Elektronik müzik yapan Nigel Stanford, bu sorunun peşine düşmüş. Müziğin nasıl ‘göründüğünü’ bulmak için deney yapan müzisyen, hoparlörlerin üzerine toz döktü, amfileri suyla doldurdu ve orgları ateşe verdi.
Amerika’da yapılan bir araştırmada klasik müziği fazlaca dinleyen ve benimseyen insanların zekâ puanlarının diğerlerine göre daha yüksek olduğu; Elektronik müzik dinleyenlerin öfkeli ve çabuk parlayan karakterde olduğu; Rock müziği dinleyenlerin asi kişilikte olduğu ve en küçük haksızlıkta bile isyankâr bir tavır gösterdikleri; Caz severlerin sorumluluk sahibi olduğu; Pop müzik seven kişilerin daha keyfine düşkün oldukları saptanmıştır.
Suriye’deki antik kent Ugarit’de M.Ö 14. yüzyılda dünyanın en eski şarkısı olduğu düşünülen bir yazılı kayıt bulunmuştu. Müzikologlar, bir lirle çalınmış olması muhtemel şarkıyı Hurri kült şarkısı ya da ilahisi olarak yorumlamışlardı. İnsanlık tarihinde yazılı kültürün de gerisine gidildiğinde, müzik formlarının tamamen kayıp olduğu düşünülüyor. Öte yandan, insanlığın yaşamında müziksiz bir dönem olmadığı, müziğin yaşamlarının bir parçası olduğu ve bununla ilgili bazı ses kanıtları olduğu belirtiliyor.
Yapılan diğer bir araştırmaya göre müziğin yaratıcılığı arttırdığı görülmüştür. Sanat, zanaat ve edebiyatla uğraşan insanların uygun müziği dinlediklerinde kaliteli eserler ortaya çıkardıkları görülmüştür. Sorun hangi müziğin nerede, ne sıklıkta dinleneceğini çözmektir.
2008 yılında yapılan bir keşfe göre, ilk ses kaydı Parisli Edouard-Leon Scott de Martinville tarafından 9 Nisan 1860 yılında yapıldı. Fakat Scott de Martinville yaptığı ses kaydını dinleyemedi; Onun bu kaydı 27 mart 2008 tarihinde çözülerek sese dönüştürülebildi. Bu kayıttan 17 yıl sonra Thomas Edison ses kaydı yaptı ve yaptığı bu ses kaydını daha sonra dinleyebildi.
Osmanlı Müziği: Adına bugün “Klasik Türk Müziği” denilen bu müzik türü, Osmanlı Devleti’nin kurulması, büyümesi ve güçlenmesine paralel olarak zenginleşmiş, olgunlaşmış, biçim / estetiğini geliştirmiş ve bir sanat müziği kimliği kazanmıştır. Bu müzik, din, aşk, ordu-savaş gibi birçok konuda ürünler vermiş ve her biri kendi türlerini, biçimlerini, topluluklarını oluşturmuştur. Osmanlı Müziği, imparatorluğa katılan yeni ülkelerin değişik müzik kültürlerinden etkilenmiş, öğeler almış öğeler vermiştir. Ancak imparatorluğun gerileme ve çöküş sürecine girdiği 19.yy. başlarından itibaren bu sanat müziğinde de giderek bir sığlaşma ve gevşeme gözlenmektedir. Önceleri zengin makamlar ve usuller kullanırken, giderek bu anlayıştan uzaklaşmış ve kentin eğlence müziğine dönüşmüştür. Günümüze kadar süren bu gelişmede “şarkı” türü, adeta bütün türlerin yerini almış ve yaygınlaştıkça popülerleşmiştir.
En fazla türe sahip müzik türü Elektronik Müziktir. Türleri:
Ambient, Downtempo, Illbient, Asit Caz, Breakbeat, Funky Breaks, Dance, Dub, Drum’n Bass, Jump Up, Tech Step, Electronica (Progressive Elektro, Symphonic Elektronik), Minimal, Noise, House (Deep House, Hard House, Vocal House), Techno (Detroit Techno, Intelligent Techno), Rave - Old Skool, Gabber, Goa, Trance (Hard Trance, Uplifting Trance, Progressive Trance), Dubstep, Big Room, Chiptune, Melodic Dubstep diye devam eder…
-
YORUMLAR
Değerli Cumali, zaman zaman muhabbetiyle paylaştığımız o efsunlu sinema dünyası müziksiz olmazdı zaten! Konu sinema değil ama ben o tarafa çekmekte ısrarlıyım.
Bir Rus filmi izlemiştim 2. Dünya savaşı sırasında, savaştan uzak, Özbekistan'da geçen bir film. Müziği, kelimenin tam anlamıyla çarpmıştı beni. İzini sürdüm, bir Lüblanlı müzisyenindi. Müziğin kullanıldığı film, Maksim Anatoliyeviç Panfilov'un " Emir'in oğlu İvan" filmiydi. Şüphesiz çok isabetli bir seçimdi. Ve en önemlisi ön yargısız bir seçimdi. Film müziğinin bir filmi, verdiği mesajı bu denli yüklenebileceğine ikna etti beni. Parçanın adı "The Astounding Eyes of Rita" idi. Tavsiye ederim.
Bir de Kim Ki Duk'un "Bin Jip-Boş Ev" filmi var. Bir G.Koreli yönetmen filminde bir Arap müziği kullanmıştı. Yine Lübnanlı bir solistin, Nataşa Atlas'ın "Gafsa" adlı eserini kullanmıştı...O da öyle, dirayetli bir seçimdi ve filmi sırtlamıştı.
Son olarak, Mikis Theodorakis'in "The train leaves at eight-Tren sekizde kalkıyor" isimli bir parçası var. Bir filmde kullanıldı mı bilmiyorum. Nicos'un yaptığı bir düzenlemesi var ki, hüzünlü bir aşk filmine ne çok yakışırdı. Scret Love ve hatta Belalım kadar çarpıcı bir düzenlemeydi.
Sağlıcakla,
nitemtran tarafından 2/20/2016 10:47:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
nitemtran tarafından 2/20/2016 11:03:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
ccelayir
Memoirs of a Geisha - Sayuri's Theme.
Edward Artemiev - Meditation
Bir de Attenberg adlı Yunan filminin sonunda çalan bir şarkı var.
Şu an hatırladıklarım bunlar.
Yorum için teşekkür ederim.