- 2222 Okunma
- 16 Yorum
- 3 Beğeni
İşte, O kadınlara sesleniyorum.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
( Resim: Kocasının üstüne kuma getirilmesine karşı çıkan 22 yaşındaki Afgan kadın, Reza Gül )
“Afganistan’da kökten dinci hükumetin iktidara gelmesiyle birlikte Eylül 1992’de başkentin büyük parkında "İslam’a uygun davranışlarda bulunmadıkları için" toplu idamlar gerçekleştirildi. Bu tarihlerde Afganistan kadını da bütün haklarını kaybetti”
- Afgan kadınlarını örnek vererek, Türkiye’ de yaşayan, kirlenmiş, köhne düşüncelerini de alıp, ev, ev gezen, bu ülkenin birliğini ve renkliliğini bozarak, birbirine düşürmek isteyen, bazı güçlerin maşalığını yapan ve şeriatla yönetilmeye aş eren, o kadınlara seslenmek istedim.
-Evet kadınlara sesleniyorum. Şeriat yönetimleri egoizmi tavan yapmış erkeklerin idealidir. Çünkü, bu tür yönetimlerin yükü, kadının sırtında patlar. Siz kadınlar olarak, aydınlanmak sizin ellerinizden geçer çocuklarınızı siz eğitirsiniz. Kız ve erkek torunlarınızın hayatlarını karartmak istemiyorsanız, geleceğe bir mum yakın.
Afganistan da ki kadınları düşünüyorum da, burkanın arkasında ki, iki güzel gözün görebildiği bir alanın, onların kadınca ruhlarına ne kadar kafidir “acaba?.” Bana göre kadın olmanın en büyük zorluğunu yaşayanlar, Afgan kadınlarıdır. Tüm yeti ve ifadeleri ellerinden alınmış, kalbi duyguları, sevme, sevilme hisleri kara peçelerin ardına kilitlenmiştir.
Yüz yıllar boyunca bazı toplumlarda da kadınlar ötelenmiş, saklanmış bastırılmıştır. fakat, çağımızda bazı milletlerin ve, bazı karanlık ideolojileri olan erkeklerin kadınlarını düşündüm. Kendi egosuna yenilmiş Kadınlarına hayat vermekten aciz kalan erkek eline bırakılmışlardır.
“Kadın hayata bağlıdır. Hayat, kadına bağlıdır.”demişti bir yazarımız ve çokta haklıydı. Kadınların okutulup aydınlanması: Önce aileyi, sonra yaşadığı şehri ve ya köyü aydınlatır. Aydın insanların varlığı ve birliği, hak, hukuk, eşitlik ilkeleriyle yönetilen; çağdaş, dik duran bir ülkeyi oluşturur.
Kendilerinin bencilce, keyfi arzularının, otokontrollerini dizginleyemeyen erkekler toplumu, dini de alet ederek uydurdukları yasalarıyla, kadınları yok sayarak, anlamaya çalışmayanlar; dünya var oldukça yarasalar gibi karanlıktan çıkamazlar.
-Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi ve ya, hangi millet olursa olsun. Ülkem de yaşayan, kara peçelere bürünmüş ve de şerri işlere gark olmuşlara, arkasında erkek mi, kadın mı, belli olmayan iki yüzlülüre söylüyorum. Siz Şeriatla yönetilmenin ne olduğunu biliyor musunuz acaba?
ALİYE UYANIK·10 ŞUBAT 2016 ÇARŞAMBA
Yazımı güne seçen seçki kuruluna sonsuz teşekkürler.
Arkadaşlar, yazımın üzerinden polimik yaparak birbirimizi kırmayalım lütfen. Burada İslam dinine söz etmedim, hatta bir kelime dahi kullanmadım.. İslamın içinde var diyerek kendi çıkarlarına İslam dinini yorumlayanları sizin de eleştirmeniz sorgulamanız gerekmez mi?. Birileri Allahu ekber diyerek insanların başını kesiyorsa birileri, benzin döküp yakıyorsa,bana biat etmiyor, benim gibi düşünmüyor diye, soy kırım yapıyorsa.. erkek günah işlediğinde kırbaç,kadın işlediğinde Recm -ediliyorsa, yanlış din de de olsa, körü körüne seyretmek, görmemek bi müslümana yakışırmı acaba? Bu gidişat Gelecekte tüm İslam coğrafyasındaki insanlığın körelerek yok oluşu ve eziyeti olacaktır, vurdum duymazlığımızın günahını gelecek nesillere bırakıp gideceğiz.. ben kendi adıma diyorum ki.. Eğer ki "İNSAN DEĞİLSEM, İSLAM, HİÇ DEĞİLİM". saygılar..
YORUMLAR
BOZOK KIZI
Yani bakınız; biz ne demişiz, cevabi olarak neler yazılmış ?
Bu kadar mı olur diye sormuyorum; görüyoruz oluyor...
Alakasız şeyler üzerinden polemik yapmanın ne faydası var, bilemiyorum ?!
Kur'an mı öncül, yoksa ravilik derecesine göre kendi içinde sahih veya uydurma diye sıralamaya dahil bir hadisçlik mi?
Yani neden böyle işimize geldiği gibi ve son derece mezhepçi ve cemaatçi bir anlayışla sorulan soruları amacından saptırıyoruz...
Bu durum, konuyu hem meşhur bir darb-ı mesel ve hem de dini değil, dinci bir kafa karıştırma yöntemi olarak "bina okuma" usül ve esaslarıyla, tevatüre boğdurma cihetine götürüyor?
Meseleyi kişiselleştirmenin ve gereksiz polemiğin sorun çözmediğini, aksine sorunu artırdığını ve işi içinden çıkılmaz hale getirdiğini, yaşadığım entelektüel tecrübelerimden biliyorum.
Bu nedenle, değerli seçki yazıya ilk yazdığım yorumumun altına değil konunun kişiselleşmemesi için, buraya ve genele yazmış oluyorum...
Bunu iyi niyetle yapılmış ikinci bir mukayesellik-çözümlemesi şeklinde ve anlaşılma amaçlı tercih etmiş oluyorum.
Ben açık açık yazmışım ve sormuşum; demişim ki şeriat nedir?
Bana Kur'ani cevap vereceksiniz...
Kur'an'dan ayetiyle tanım tarif vereceksiniz, peygamberden sonra şeriati yürütme görevinin onun ardıllarına devriyle ilgili de yol-yordam ve hiyerarşiyi göstereceksiniz?
Bir ikinci şey, günümüzde peygamberlik müessesesi gibi safiyet-pakiyetle mücehhez bir durumda öz konusu olmadığına göre, iddianız olan bu tür şeriat veya şeraitinizin sınırlarını-kurallarını kim çizecek ve uygulayacak ?
Hazreti peygamber, Cebrail hazretleri, Görklü Birtengri arasındaki vahiy esnasında, yanılma ve yanılsama olduğunda tekrar uyarılma hali vardı.. artık bu da söz konusu olmayacağına göre; bu işi kim, nasıl ve ne adına yapacak ?
Sorularıma net cevaplar almadığım zaman aynı şekilde, iyiniyetli olarak bir kez daha sormaya devam edeceğim, aynı şartlarda bana sorulacak olan her soruya veya anlaşılmayan yerler varsa da onlarda dahil en sarih şekilde anlatacak bir yol izlemeyi yararlı buluyorum.
Çözüm çıkmayacaksa, gereksiz ve kırıcı polemik yapılma tuzağına da düşmeyelim.
Esenlikle...
Göktürkmen tarafından 2/12/2016 7:07:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sena Bölükbaşı
anlamlıydı yazınız gidişat ortada...Şeriat gelsin diyenlere ve isteyenlere sormak istediğim bir soru var. Yobazlardan ve yobaz fikirlerden nasıl koruyacaksınız İslamiyeti. Afganistan da iftira atılarak linç edilen kadın ortada..nasıl açıklanabliir bu ? Dünyanın hiç bir yerinde şeriat uygulanmıyormuş, Peki nasıl başaracaklar uygulamayı.
Ben kazanımlarımı asla kaybetmek istemiyorum.
Saygılar.
BOZOK KIZI
Sena Bölükbaşı
Şeriat da şeriat diye tutturan kardeşlerimizden bir istirhamımız olacak..
Acaba şu Allah'ın şeriati dediğinize bir netlik getirir misiniz rica etsek, bu bir...
Bir başka konu da muhal farz; bu şeriatı kim uygulayacak?
Bunu uygularken Allah ile uygulayıcı arasındaki doğru-yanlış uygulamaya yönelik kararlara dair ne gibi bir bağlantı(sı) olacak?
Bunu da şu anlamda soruyorum:
Peygamber hazretleriyle, Görklü Birtengri (Allah) arasında Cebaril hazretleri gibi bir uyarıcı-ulak vardı !
Öyle ki, Kur'an'da Allah'ın kimi ayetlerde çok açık olarak, peygamber hazretlerini yanlış davranışları nedeniyle uyardığı, hatta ona Allah tarafından "fırça çekilme" tabirine yakın ihtarlar yapıldığına rastlıyoruz.
Bu durum peygamberlerin saflık, temizlik, paklık ( saffat, safiyat) vasıflarının sebeb-i mucibiydi !
Şimdi böyle bir iletişim kanalı olmadığına ve bundan sonra da olamayacağına göre, o "şeriat" dediğiniz kurallar, sorumluluk ve yetkileri kullanıp-uygularken, yanılmazlık ve yanılgıdan dönme referansı kim-ne olacak ?
Allah şu an, el an yani.. kim ile zamanımızda iletişime geçip de bu şeriatı uygulatacak, uygulatabilecek ?!...
Esenlikle..
Göktürkmen tarafından 2/12/2016 1:40:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
BOZOK KIZI
Göktürkmen
glenay
Daha ne şeriatı arasınız.
Örnek olarak da peygamberimizin hayatı var.
Kendini düzeltmek isteyen kitaba ve peygambere bakar.
Sena Bölükbaşı
Buyrun Allah'ın şeriatı... Bizzat peygamberimizin yaşayış ve yönetimidir.
İslam’da asla dayatma yoktur. İslam, dileyen inansın, dileyen inanmasın; isteyen iman etsin, isteyen küfretsin diyen bir dindir. İsteyen örter, isteyen açar; buna devlet bile karışamaz. Çünkü inanmak ve inanmamak, örtmek ve açmak bir hukuk olayı değildir.
Dayatmalarla ve cahillikle günümüzde uygulanan sözde şeriata bakarak 'aa şeriat kötü bir şeymiş. Şeriat isteyenler yobaz ve cahil' gibi bakılırsa o bakış baştan yanlış zaten. Şeriat Allahın emirleri ve peygamberin yaşamıysa ben neden savunmayayım. Ama altını çiziyorum bugün adına şeriat dediklerinin hiçbiri şeriat değil.Şeriat olduğunu düşünenler varsa buyrun onlarla tartışın konuyu. İslam da dayatma zulüm yokken, dayatma ve zulümlerle şeriat uyguluyoruz denmesin de ki mantık nerde? Bu yüzden hakkıyla şeriat uygulanırsa amenna ama doğru uygulanması olanaksızsa ki zamanımızda öyle malesef, şeriatı istemekten çok yaşamaya çalışmaktan yanayım. Kişi Kuranı ve sünneti kendine kaynak edinebilir. Ha her türlü Allahın şeriatı başım gözüm üstüne. Benden bu kadar. Merak edenler için kaynak çok. Saygılar
YAŞAYANKELİME
' Korkarım ki bir gün teknoloji, insan iletişiminin ve yakınlaşmasının önüne geçecek aptal bir nesil ortaya çıkacak ' Einstein
...
Gerçeğin bilgisi tecrübe ile başlıyor. Tecrübe ile bitiyor gerçekten .
Kendi düşüncesiyle oluşturduğu dünyayı, hayatı öven ve sövenlerin çağı .
Peki ya çocuklar ?
Onların ne suçu var
...
Hüseyin Üzmez (1931, Malatya - 14 Ekim 2014, Ankara), Türk yazar ve avukat.
Yazarlığı
Son yıllarında Anadolu'da Vakit gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır.
Evliliği
2003 yılında, Bursa'nın Mudanya ilçesinde, kendisinden 50 yaş küçük 22 yaşındaki Ayşe Yılmaz ile evlendi. Yılmaz'ın ailesi evliliğe karşı çıkmış; ancak ev ve araba alınması sonrasında "Peygamber efendimiz de Ayşe ile evlendiğinde 9 yaşındaydı" diyerek, anlaştıklarını ifade etmişlerdir.[3]
Cinsel Taciz Iddiasiyla Yargılanması
BURSA 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 16 Eylül 2009’daki karar duruşmasında Hüseyin Üzmez hakkında, “cinsel istismar” ve “küçük yaştaki çocuğun ruh sağlığını bozma” suçlarından 13 yıl 1 ay 15 gün hapis, “hürriyeti tahdit” suçundan ise beraat vermiştir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, itiraz üzerine yeniden yargılanma yapılmasına hükmetmiştir. Üzmez, 9 Mart 2011’deki karar duruşmasında, “cinsel istismar ve küçük yaştaki çocuğun ruh sağlığını bozma” suçundan aynı cezaya çarptırılmış, “hürriyeti tahdit”ten ise yine beraat etmiştir. Üzmez, bu kararla tahliye edilmiştir. Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Üzmez’e, “cinsel istismar” ve “küçük yaştaki çocuğun ruh sağlığını bozma” suçlarından verilen 13 yıl 1 ay 15 günlük hapis cezasını onamış, “hürriyeti tahdit” suçundan yargılanmasına hükmetmiştir. Onamanın ardından Üzmez, Temmuz 2012’de yeniden cezaevine gönderilmiştir.
Eleştiriler
Kendisi hakkında cinsel taciz davası için Hürriyet gazetesi "Yılın Kart Tekesi" manşetini atmıştır. Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş ise olaya çok farklı bir yaklaşım getirerek Hüseyin Üzmez modelini katil Ogün Samast'ların Malatya versiyonu olarak kritiğe tabi tutmaktadır. 28 Şubat sürecinde Müslüm Gündüz - Fadime Şahin skandalının onun evinde ortaya çıktığını hatırlatmaktadır.[4]
Basında daha ziyade cinsel ve magazinel boyutuyla ele alınan konuya öte yandan tahliye kararının "kadınlara yönelik aşağılayıcı yaklaşım ve tecavüzü hoşgören" bir karar olduğu gerekçesiyle çeşitli kadın örgütleri protesto etmiş[5], protesto eylemleri polis ve valilik tarafından engellenmiş[6], hatta tahliye kararının geriye alınması için imza kampanyası düzenlenmiştir[7].
Hakkındaki "ilk sağ eylemci" nitelemesi[8][9] doğru değildir. Devletin (İstanbul Valiliği), hükümetin ve polisin dava konusunda tarafsız olmadığı iddia edilmiştir.[10]
Kitapları
Çilenin Böylesi
Şu Bizimkiler (hatırat)
Malatya Suikasti
Öldürücü ve Güldürücü Gerçekler
Can pazarı (roman)
Cumhuriyetin Tosuncukları
Kaynak ; Vikipedi, özgür ansiklopedi
https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCseyin_%C3%9Czmez
...
Karanlıklar olmasa nasıl çıkardık aydınlığa
Günümüz çağının bütün kadınlarını çok yakından aydınlatan Objektif bir anlatımdı gerçekten .
Seçkin Kâleminize çok teşekkür ederim Değerli Aliye hanım .
Gerçekleri yazan Kâleminize saygı ile
.
Afganistan da uygulanan şeriat mı? Ya da gerçek şeriat nedir? Önce bunları geniş çaplı araştırmak daha sonra şeriat iyi mi değil mi diye sormak gerekir. Günümüzde yalan yanlış uygulananı ele alıp yargılamak doğru değil. Gerçek şeriat Allah'ın kurallarıdır başım gözüm üstüne. Ama dediğim gibi bugün dünyanın hiçbir yerinde Allahın kuralları olan şeriat uygulanmıyor. Bu ve benzerleri bariz cahilliğin ve kulun kuralları. Saygılar.
üstünkörü bir analiz. bu konuda derinleşmek her kişinin harcı değil. keşke herşey anlattığınız kadar basit olsaydı. fazla genelleme. az tespit. her cümlenize itirazım var. ama niyeti iyi bir yazı.
darbe tarafından 2/12/2016 11:11:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
darbe tarafından 2/12/2016 11:13:34 AM zamanında düzenlenmiştir.
BOZOK KIZI
Afet i azam
Afet i azam
BOZOK KIZI
O kadınlara seslenirken ,o erkeklere de seslenmek gerekir...
Ya da ey ülkemin insanı Kadın ve Erkek'ler !
Yaşadığınız ülkenin değerini bilin ve sahip olduğunuz hakları koruyun. Hatta insan ve insanlık için daha çok kadınlar için hak talep edin. Cumhuriyetin kadınlara verdiği haklara daha çok sahip çıkın. Avrupada kadına verilen seçme ve seçilme hakkı sana 1930 verildi. Size verilen hakları kara çarşafların altına itmeyin ,saklamayın.
Kadın bir ülkenin aynasıdır. Ona bakınca o ülkenin nerede olduğunu anlamanız çok kolaydır.Ve kadın toplumun bireyin,çocukların ilk eğitmeni, hayatın ilk öğretmenidir.
Ey kadınlarımız ! Ülkenin,ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, sizin sahip olduğunuz olacağınız kültür seviyesiyle eş değerdir. Haklarınızdan asla ama asla vazgeçmeyiniz. Sizi ötekileştirecek hiç bir erkeğe boyun eğmeyiniz. Sahip olduğunuz akıl ,yetiştireceğinizi evlatlarınızla büyüyecek,gelişecek ve sizi siz yapacak.
Ve Siz kendinize ne kadar saygı duyar, kendinizi ne kadar savunursanız, başaracağınız işlerde katlanarak çoğalacaktır.
Ve erkekler,Köleleştirmeye çalıştığınız kadınlar,yüz yıllardır dünyanın yükünü üzerinde taşıdılar. Artık onların sırtı değil, akıl ve bilgisinin dünyaya daha çok yarar sağlayacağı, barışı onlar daha çok sağlayacağına inanın ve onlara destek verin. Kadınlar ne cariyedir ne de köledir.
Bütün kadınlar hey şeyden daha kutsaldır.
saygılar
BOZOK KIZI
BOZOK KIZI
CaNMaYBuLL
Bir başka arkadaşın yazısına da yorum olarak yazmıştım.Aynı şeyleri burada tekrar yazıyorum....
Biliyor musunuz, mutluluğun ahlakı yoktur. Ve biliyor musunuz, ahlakı ağzından düşürmeyenlerin, en ahlaksız insanlar olduklarını. Çelişki medyatiktir.
Ahlak, gecenin üçünde sokaktan geçen kadına tecavüz edilince; "ne işin var orada" sorusunu sorabilirken; aynı eylemi din evinde, din görevlileri tarafından yapılırsa, o soruyu soramazsın...
Ahlak dahi kaypaktır. Tıpkı onu her gün ağzına alanlar gibi. Bak aklıma geldi. İşte bu sıraları dolduran ve kocaman bir sınıfta, kocaman bağıran o sesler, toplumun % 75 oluşturur. Doğal olarak da ahlak , onların tanımlamasına göre doğru olur.
Ama kitaplar öyle demiyor ! Canım sen kitaplara ne bakarsın. Ona bakarsan kitaplardaki din nerede, bizdeki dindarlar nerede...
Vahşileşen insanın bilgisiz aklı ve doyumsuz duygularıdır. Bununda temeli hiç birimizin bilemediği ahlak.
Mutluluğun ahlakı yoktur. Ama insan mutsuz oldukça çok ahlaklı olur :) çok ahlaklıyım diyenlerden korkun, özellikle bunu bu defterde sürekli söyleyenlerden !
Kederli
....
Bu cümle herşeyi anlatmakta. Fazla söze ne gerek...
Baş yasamız, Baba değil Anayasa! Gerisi hikaye!
Makale yazarına ve yorumcu arkadaşa tebrikler...
Selam ve saygılar
BOZOK KIZI
Bazıları bilerek istiyor maalesef.. Kul-köle olmayı bilinçlice idrak edenler, isteyenler var. Bundan haz alanlar.. elbette bu onlardaki insani duyguların gelişmemesinden, insan olma bilincinin gelişmemesinden... kaynağını alıyor. Yaşam felsefesi eksik, yarım bir toplumuz ne yazıkki... ve ne yazıkki en temel insan duruşuna karşı bir çürüme, yozlaşma her alanda, her yerde; sokakta, evde, kafada, beyinde, vicdanda... bir kanser uru gibi almış başını gidiyor. Hastalık her geçen gün azdıkça azıyor. O ur koparılıp atılmasa, -sizin de bahsettiğiniz şeriat bir örnek olabilir- tüm vücudu tüketecek...
Ve elbette yaşadığımız tüm acil sorunlarda olduğu gibi bu konuda da temel çözüm insanı bilinçlendirmekten, okumaktan ve okutmaktan geçiyor.
İlk defa sizi okuyorum, çok yaşamsal bir konuya değinmişsiniz.
kutlarım.
Bilseler kapı kapı dolaşıp Şeriat istemezlerdi herhalde arkadaşım.
Yürekli bir kalemden etkili bir yazı.
Tebrik ederim, sevgimle