- 628 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NE OLACAK BU LİSELİ GENÇLERİN HAL-İ PÜR MELALİ..
Bugün ikindi namazını yeni yapılan Nur Camiide kıldıktan sonra yeni açılan Kütüphaneyi görmeye gittik.
Girişte güleryüzlü bir memure hanım gelen konuk isim listesine isimlerimizi yazmamızı rica etti yazdık hemence.
Usul bu kim geliyor kim gidiyor ne kadar öğrenci ne kadar büyük yararlanıyor istatistiğini tutuyorlar açılışa özel olarak..
Belki de buna göre performansları ortaya çıkıyordur diye düşünmedim değil..
Bir abimi yanıma alarak Müdüre Hanımın odasına girdiğimizde sevecen bir yüzle buyur ettiler bizi..
Biraz sonra içeriye güleryüzlü bir hanımefendi iki bardak çay getirdi.
Çayımızı yudumlarken hayırlı olsun dileklerimizi sunduk.
Çok güzel temiz modern bir Kütüphaneye kavuştuğumuzu ama biraz küçük olduğunu söyledim.
Şehrimize bugünlerde tadilat yapılan Kütüphane binasının uzun yıllar cevap vereceğini söyledim..
Eski Kütüphane binası içten dıştan yıkılmış zemin ve kaplamalar cam mozaik seramik ve laminantla süslenerek modern yeni bir ortam meydana getirilmiş..
Müdüre Hanım umarım iyi korurlar,bozmazlar kısa sürede deyince biraz afalladım.
Ne demek istediğini anladımsa da izah etmesini bekledim.
Herşey güzel heryer çok iyi hazırlanmış ama umarım kısa zamanda bozulmaz demez mi..
Sonunda Müdire Hanım ağzındaki baklayı çıkardı..
Hocam bu gençlerin durumu hiç iyi değil dedi bizlere..
Alt katta küçüklerin olduğu koridora ve üst katta büyüklerin olduğu koridorlara su sebili koyduklarını ama üst katlarda su bardaklarının hoyratca kullanıldığını suyun da çabucak tüketildiğini söyledi.
İlk günlerde koridorlara tabak içerisinde şeker çikolata koymuşlar aynı şekilde büyüklerin olduğu alandakiler bir günde tüketilmiş ..
Küçüklerin olduğu alandakiler bir hafta kalmış..
Küçüklerin kurallara daha iyi uymakta ve tertipli olduklarını söyledi.
Hayretim iyice arttı.
Halbuki tersi olması gerekmez miydi?
Yine üst kattaki tuvaletlerin özellikle kızların olduğu kattaki tuvaletlerin sık sık tıkandığını söylediğinde iyice şaşırdım.
Sonunda kuralları duvarlara yazmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Aklıma Devlet okulları geldi.
Bendeniz otuz yıla yakın Devlet okullarında çalıştım aynı durum son zamanlarda bizde de yaşanmaktaydı.
Kendi evlerinde yapmayacakları eylemleri neden bu gençler okulda sinemada avm de rahatca yapmaktaydılar buna akıl sır erdiremedim.
Aynı türden şikayetleri geçenlerde ziyaret ettiğim birçok okul yetkililerinden de işitmiştim..
Bir öğrenci neden masaya,sıraya yazar neden tuvaletlerin kapısına yazı yazmak ihtiyacını hisseder?
Yazacaksan kağıda yaz sonra da çöpe at gitsin.
Devletin ya da milletin malını neden sorumsuzca heder ediyor bu gençler.
O okul o kütüphane kendisinin olsa bu zararı yapar mı ya da yapana izin verir mi?
Elbette vermez.
Müdire Hanım sıralara ve görünen yerlere kuralları yazmak zorunda kalmış.
Üstelik her yerde kamera olmasına rağmen böyle yapılıyor.
Öğrencilere ikram jest olarak kendi ceplerinden yaptıklarına karşılık bu olmamalıdı elbette!!
Öğretimden önce eğitim olmadığı için miydi bütün bunlar?..
***
Sadaka Taşlarında günlerce para ve altınların kalıp ihtiyacı olanın ihtiyacı kadar aldığı bir toplumdan bugün evin önüne koyduğun malın gece çalınıp yok edildiği bir topluma nasıl dönüştük acaba?
Camilerdeki şadırvandaki kapıların,muslukların çalınmasın diye kaynaklandığı bir topluma nasıl dönüştük.
Halbuki İstanbulda aylarca hırsızlık olmaz kimse kimsenin bir şeyini çalmaz kaybedilen bir mal karakola teslim edilip sahibine verilirdi o özlemini çektiğimiz toplumda.
Çok değil elli sene önce biz böyleydik.
1985 lerde TV de görmüştüm Trabzon Çaykarada dükkanlar tezgahtaki mallarını almadan ve kapısını kilitlemeden gece açık bekliyor ve bir hırsızlık olmuyordu.
Şimdilerde evin önündeki doğalgazın bir metrelik bakır kablosunu gözgöre göre çalıyorlar.
Kırıkkalede 2005 lerde sokaklara çöp kovaları takıldı.Aynı gece onların pirinç tutamakları çalındı...
Camilerin Kuran Kurslarının Hayır sadaka kutuları çalınıyor.
Hayır Sandıklarına bir değil üç kilit takılmadan olmuyor!!
Gece bir bayan korkusuzca evinden çıkıp komşusuna gidemiyor..
Dolmuş şöförünün tecavüz ettiği polisin bekçinin yoldan çıktığı kimsesiz kızların kötü yola düştüğü görülmüş şey miydi?
Halk Kütüphanesi evime çok yakın sabaha kadar açık bu günlerde şu anda bilgisayardan Kırıkkale Şairi Kıymetli arkadaşım şair Müfit Aslanı dinliyorum..
Kızlı erkekli gençler sabaha kadar araştırma yapıyorlar.Geçen kızın biri uyuya kalmış sabah ezanıyla uyanmış.
Mescit bodrum katta bir oda vazilelilerden başkası namaz kılmıyor eski binayı restore ettiler.O yüzden kokuyor.
Keşke yıkıp yeniden yapsalardı daracık bina gelen gideni şimdiden almıyor.Birde uzaktan gelenler için başka semtlere ilçelere yapılsa iyi olur.
Ama şu sabaha kadar açık kalma hoş değil.Türkiye çapında uygulama yapılıyordur sanıyorum.
Kültür Bakanlığımızın yeni marifeti bu olsa gerek.Camiler sabaha kadar niye açık olmaz.Kabristanlar niye ışıklandırılmaz anlamıyorum.
Ölü de olsa korkmaz mı insan.Yoksa ölüler vergi vermiyor Devlete katma değer üret miyor mu diye yapmazlar.
Gençler bir arada gecenin bir yarısı eve kimlerle nasıl dönülecek.Yolda belde başlarına gelenden kimler sorumlu olacak.Yakında pazaryeri var orası da ortak mekan gibi kullanılmaya devam ediliyor.
Ne olacak canım Ünüversiteli gençler yarınlarımızın teminatı diyenlere bir çift sözüm olacak.Dedelerimiz zamanında uyarıp bizi durdursalardı bu olan biten başımıza gelmeyecekti.
Neme lazımcılıktan geldi ne bu millete.Durum meydanda.Ünüversitede apartlarda neler olur biter bilmiyorum..
Bunu bir gözden geçirse büyüklerimiz benden söylemesi.Gece üçe kadar bende iki kez kaldım orta katta bir kaç gençten başka kalan yoktu..
Tuz kokmuş artık!!
Bu millete bir şeyler olmuş biz farkında olmadan.+
Durum her yerde aynı.
Bu ilde iyide şu ilde kötü değil anlıyacağınız..
Tv lerde sokakta yolda bulduğu parayı sahibine veren namuslu diye takdim ediliyor artık!
Yüzde bir bir genç böyleyse diğerleri ne oluyor o zaman?
Her gencin böyle davranması gerekmez mi?
Biz bir zamanlar böyle değil miydik?
Evinize gelen müsafirin çocuğunun evinizin en mahrem yerlerini karıştırdığını söylemeden edemeyeceğim..
Arızalanan makinayı teslim ettiğiniz arabanızı tamire verdiğiniz ustanın bir yerlerinden orijinal parçaları söküp yerine sahtelerini koyduğunu yazmak istiyorum..
Bu toplumun emniyet sübabı falan kalmadı artık patlamaya hazır bir bomba haline geldi çoktan..
Yediğimiz şeyler bozuldu..
Her şeyin ayarı bozuldu..
Çocuklar damatlar gelinler oğlanlar nasıl fırlama oldular..
Yaşlıların parasını almaktan Allahtan korkmayan bu nesli kim nerede nasıl yetiştirdi?
Ayakta bin bir yalan söyleyen iftirayı çekinmeden yapan şirret aklı karnında olan embesil bir nesil..
Yediklerini facede sosyal medyada paylaşan kitap okumayan otobüste yaşlılara yer vermeyen uyuz bir nesil..
Besmelesiz abdestsiz dini ve edebi bakımdan terbiyesiz bir nesil meydana geldi..
Emeği geçenlere hayırlı olsun diyelim.
Biz illa eğitim illa dini eğitim diye bas bas bağırırken İrtica geliyor diyen ahmaklara,Şeriat düşmanlarına Kur’an düşmanlarına dünyayı dar edecek bir nesil.
Hayrını görün...
Tepe tepe kullanın arasıra da tuz atın fazla kokup da bizleri rahatsız etmesinler!!
29.01.2016//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.