- 387 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Market Arabası ( kısa öykü)
Orta yaşlarındaki kirli sakallı bıyıksız mavi çizgili gömlekli subay traşlı adam markete girdi.Düşünce içinde market arabasının direksiyonuna geçip tam karşısındaki meyve reyonuna doğru ilerledi. Yürürken neler alması gerektiğini eşinin ona telefonda söylediklerini hatırlamaya çalışıyordu. Çocuk bezi, çocuk maması, sıvı yağ,katı yağ, pirinç, mercimek, makarna,fasulye,nohut, meyve, sebze ve biraz tavuk kanat. Eşi akşam sosa bulayıp bir güzel yapardı ki parmaklarını yerdi. Kendi küçük dünyasında mutluydu ne kimseye karışır nede kimse ona karışsın isterdi. İkinci çocuğun gelişiyle beli biraz daha bükülmüştü aslında tasarruf etmek için sigarayı bırakmaya çalışmış bırakamayıncada çürük tütüne talim etmeye başlamıştı.
Herşeyin en ucuzunu veyahut daha hesaplısını seçmeye çalışıyordu. Kredi kartının asgari limiti dolmuştu nakitle ödeme yapması gerekiyordu. Cebimdeki parayı dikkatli harçamayı çok önceden öğrenmişti aslında. Düşünüyordu da normalde cebine giren para arttığı halde artık eskisi gibi bol derin alışveriş yapamıyordu. Bu işte bir yanlış vardı aslında ama ona neydi büyükler düşünüyordu nasılsa.
Bir kilo mandalina bir kilo elma iki kilo portakal dört tane muz. Bir kilo havuç iki kilo domates. Kış günü domates pahalıydı pahalı olmasınaya domatesi seviyordu işte. En büyük lüksü gulle ekmek domatesti. Gulle annesinin sözüydü sade demekti aslında. Ekmek kadar sade ve mütevazi kendine ait ailesini çocuklarını düşünüyordu şimdi. Kız hasta olmuş oğlan zaten daha altı aylıktı. Bu ara grip salgını vardı dikkat etmek gerekiyordu. Üşümesinler diye kombinin derecesini baya yükseltmişti. Evlatlarından önemli değildiya üç yıl öncesinde olduğu gibi bir ihtiyaç kredisi çeker. Sonra yavaş yavaş öderdi. Allahtan ev babadan kalmaydı yoksa durumu daha kötü olabilirdi. Kuru bakliyatları market arabasına doldururken Allaha şükretti durumu daha kötü olanlar için dua etti. Sıvı yağıda almış arabaya yerleştirmişti evet herşey tamamdı.
Kasiyer sırasına doğru yönelmişti ki telefonu çaldı arayan eşiydi.
- Hayatım söylemeyi unuttum relg oldum evde kadın pedi kalmamış alsana iki kutu hani geçen ay sana gösterdiklerimden
Canı sıkılmıştı oysa bu gece kadınıyla olmak istiyordu bir hafta olmuştu neredeyse dokunmayalı ona şimdi birde relg işi çıkmıştı. Üstelik pedini kendi niye almıyordu ki. Evli olmasına rağmen hala prezervatif alırken dahi bi çekiniyordu prezervatifi gören kasiyerlerin onlara dik dik baktığını düşünürdü. Prezervatiften daha kötüsü bu ped işiydi marketin sadece kadınlara tahsis edilmiş kısmında eşinin istediği marka pedi ararken kadınların ona sapık gözüyle baktığını hissediyordu.
Bu konuyu konuşmam gerek artık onunla diyerek sıraya girmeden market arabasını iki yüz yetmiş derece çevirip sağ şeritten ilerledi. Aklına takılan şeyi sonunda hatırlatmıştı bu ped olayı. Evet kahvaltılıkta alınması lazımdı yumurta peynir zeytin iri gemlik zeytini birazda yeşil zeytin. Çay şeker vardı nasılsa evde.
Keşke ikinci çocuğu yapmasaydı bakamıyordu işte boğazını yaşamak bu kadar noksan yaşamak…
Pedide alıp sıraya girmek için dönüşe geçti. Kasiyerler ne güzel sıraya diziyordu insanları. Herkes sıradaydı sıradan veriyordu kasaya. Her zaman kasa kazanır nasılsa.
Büyüklerimiz bunuda düşünüyordur diyerek bambaşka dünyalara daldı..