- 537 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZ-EL-(L)-EŞTİR-ME
Ne çok boyutu var şu özelleştirmenin.
Adam, atadan-dededen kalanlarla tatlı hayat yaşıyor derler. Çalışma gereği duymadan. Biraz da tufeyli yani asalak.
Kazanma, iş başarma, bir işe yarama haz ve alışkanlığını tatmayanlarda kişilik çöküntüsü de oluyor. Karakter değişiyor. Ahlak anlayışı zayıflıyor. Sosyetenin yani toplumun mimar ve koruyucularına düşman oluyor. Yani insanlık düşmanı oluyor.
İlkel yönetimlerde yılan-çıyan gibi eziliyor, yakalandığı yerde otorite tarafından yok ediliyor. Bunlar halk düşmanı, vatan haini diye adlandırılıyor bazen.
Gelişmiş toplumlarda, oto-kontrol devreye giriyor, bireysel baskılar ve duyarlılık, kurallılık, yaşama alanlarını kısıtlıyor. Yani önünü tıkıyor eninde sonunda ahlaksızlaşacak asalakların.
Geri bıraktırılmış,az gelişmiş (ne demekse), gelişmekte olan, gibi laflarla aldatılan tembel ve günlük yaşayan ya da sürünen toplumlarda, tufeyli yani asalak meydanı boş buluyor, hatta egemen oluyor.
Kim bu tufeyli?
Çalışmadan yaşamak isteyen, bu yüzden ahlaksızlaşmış,vampirleşmiş, halk düşmanı-vatan haini olmuş, aslında zavallı.
Sonuçta çoğalıyor ve de egemen oluyor. İnsanlık mimarları ve savunucularını bastırıyor, eziyor. İşte çöküş sebebi.
Tufeyli adam atadan-dededen kalanları birer birer satmaya başlıyor. Tarla gidiyor. Artık başkasının. Daire gidiyor. Artık başkasının. Ev gereçleri gidiyor.
Bakır tencere-kazanlar, kalaylı kaplar para ediyor.
Aslında tufeyli biraz da aptal.
YARIN YOKSA, BUGÜN SON GÜN DEMEKTİR. OYSA İNSAN DOĞASINDA SON GÜNÜ BİLMEK YIKIMDIR.
Bu yüzden tufeyli aptal.
YAŞADIĞI TOPLUM İÇİN ÇALIŞMAYAN APTALDIR.
*****
Özel; kişisel, mahrem, hususi,
Özelleştirme; …… satma, satıp para elde ederek yaşamaya çalışma/ mı acaba ?
Eğer düşünce bu tufeyli düşünceyse yandık demektir.
Ama ben fazla üzülmemek için, böyle düşünmüyorum.
Sanıyorum ki;
Görevliler, kamuya servis veren profesyoneller ve yönetim erkini ele geçirenler:*Biz bozulduk, nefsimizi kontrol edemiyoruz, şeytan ruhumuza girdi, yeteneğimiz de yok , buyurun alın siz yapın da, daha verimli olsun, insanlara daha çok yarar sağlasın, * diyorlar.
Kimlere diyorlar, birilerine, bireylere, genelde bizden olmayanlara.
Bizden bize fayda yokken, bizden olmayandan nasıl fayda olacaksa.
Sahiller özelleşir, biz içerlere çekiliriz, kendimize denizi olmayan yerlerde yaşama alanları kurmaya çalışırız. Oralar da özelleşir, dağlara, çöllere kaçarız. O da olmaz, yerkürede başka insanların imar ettiği bölgelere kaçıp yerleşmek isteriz. Bizi istemezler ki onlar. Oraların da içine edeceğimizden korktuklarından, onlardan farklı olduğumuzdan.
Kim ister; dişini tırnağına takıp yaptırdığı, dayayıp döşediği evini fareler bassın. Ya da uzaylılar gelip çöreklensin.
İstanbul’da
Boğaziçi’nde
Mesela bir garip Kabataş Lisesi
Yıllardır, nesillerdir,on binlerce gencin öğrenim gördüğü, ilk gençlik yıllarını şekillendiren; binlerce öğretmenin-görevlinin yuva saydığı, binlerce insanın hayatında yeri ve anısıyla,
Bizim
Hepimizin
Her insanımızın gerek duyduğu zaman girip-çıkabileceği bir yurt parçasıyken;
Birisine satılsa ,
Parası alınıp harcansa,
Oraya 7 yıldızlı bir otel yapılsa,
Çok çok paralılar gelip konaklasa,
Patron paraları kamyona yükleyip başka ülkelere taşısa,
Burası hepimize ömrübillah yasak bölge olsa artık,
Biz de boğaz vapurlarıyla geçerken poz poz resimlerini çeksek ne olurdu.
Hey gidi Kabataş lisesi hey.
Hey gidi Boğaziçi hey.
Hey gidi memleketim hey. Bir zamanlar benimdi,her şeyin benimdi. Çocukluğumda her taşın, her yamacın, her köşen benimdi. Sen benimdin, ben senin.
Açtım, fakirdim, pantolumun altında don, mintanımın altında fanila yoktu. Ama sen vardın. Göz menzilim, taban dermanım kadar benimdin.
Zengin gönlüm kadar, çocuk düşlerim kadar benimdin.
Hey gidi memleketim hey.
Boğuyorsun beni
Kovuyorsun beni.
Yok
Başka memleket yok. Gidilecek yer yok, soluyacak hava yok.
Kovuyorsun beni
Cezalandırıyorsun beni.
Hey gidi memleketim hey
İhanetime artık dayanamıyorsun sen.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.