- 337 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yanlış Aynı, Tepki Farklı!
Değerli dostlar zaman zaman toplumda ilginç olan birçok acı tecrübelerimiz olmakta, bunlardan biri olan şu tespitimi sizlerle paylaşmak istedim.
Son dönemlerde toplum öyle bir hale geldi ki; yanlışı yapan bizim tanıdığımızsa gülüp geçiyor ve bu bizim Ahmet’miş ya da bu bizim Ayşe’ymiş diyoruz. Fakat yanlışı yapanı tanımıyorsak şayet her türlü küfür, hakaret, hatta ve hatta (Devlet bedava dağıtır gibi) silahımızı çekip, karşıdaki kişiye ateş ediyoruz. Böyle sıkıntılı bir toplum haline geldik.
Bu durumu somut bir örnekle paylaşalım istedim. Kırmızı ışıkta geçen ve bizi riske eden tanıdıksa, ooo bu bizim falanmış diyoruz. Şayet tanımıyorsak, kavga, gürültü ya da silahla saldırıyoruz.
Görüştüğüm yöneticilere ve de özellikle siyasilere özellikle bu durumu anlatıyorum. Gün gelecek bu insanlara; işi, parayı, evi, arabayı, makamı, mevkii ve her türlü maddi imkânı sağlayacaksınız. Yalnız toplumun çoğunluğu psikopat oldu. Bu hususa nasıl bir çözüm bulacaksınız? Bu konuda çalışmalarımız olmalı dediğimde; tamam hocam, çok haklısın diyorlar. Hepsi o kadar.
Eğer bir toplumda özellikle bu şekilde somut olan doğru ve yanlışlar bile izafi bir durum almışsa sıkıntı had safhadadır. Bunun için bir an önce aileden başlayıp, sonra okullarımızda gelecek nesilleri bu konularda eğitmeli; hem onlar hem de toplum olarak biz rahat etmeliyiz.
Daha önce trafik konusunda bir paylaşımda bulunmuştum sizlerle hatırlarsanız. Şayet biz çocuklarımıza aileden başlayıp, okullarda temel eğitimi verirsek trafikteki sıkıntıların çoğunluğunu gideririz. Örneğimizin somut olmasını istediğimden trafikten alınca bu konuda paylaşımda bulunmaya devam edelim istedim.
1997 yılında yaz aylarında Avusturya da öğretmen olan ev sahibim yaz tatili için Erdemli’ye geldi. Biz ailecek Limonlu ’da ki evde kalıyoruz, ev sahibimiz bizim kirada oturduğumuz kendi evinde kalıyor. Birkaç gün sonra ki sohbetimizde ev sahibim dedi ki; “-Hocam, ben Avusturya’dan dönüş yapsam. Burada pansiyon işletmeciliği yapsak, yazın Avusturya’da ki çevrem gelse, kışında kendi masrafını çıkarması yeter dedi.” Bende dedim ki “-abi bu işi daha çok Kızkalesi tarafında yapılması daha uygun. Onun için gidip oradaki arkadaşlardan bilgi alalım.”
Hocamız uygun gördü. Akşam beraber hocamın arabası ile Kızkalesi tarafına geçtik. (Erdemli-Kızkalesi arası 23 km. bizim kaldığımız kasaba yani Limonlu aynı güzergâhta 8 km.) Bir arkadaşın mekânına girdik. Hoş geldiniz faslından sonra ne ikram edelim dediler. Ben ve yanımızda ki bir yakınım meşrubat türü içecek sipariş ettik. Ev sahibim ise bir bira sipariş etti. Yaklaşık üç saat falan oturduk, fikir alış-verişinde bulunduk. Başka içecek istemedik. (Kızkalesi tarafına gitmeden yemeği Erdemli’de beraber yemiştik. Yani ev sahibim sadece ora da bir şişe bira içti.)
Müsaade alalım dedik, ev sahibim otomobilinin anahtarını bana uzattı, aracı sen kullan dedi. Ben kabul etmedim. Sebeplerini söyledim. Birincisi araç yabancı plaka, bir sıkıntı yaşamayalım dedim. İkincisi siz Erdemli’ye geçeceksiniz, ben Limonlu ‘da kalacağım dedim. Olmaz dedi Hocam, aracı sen kullan. Bu husus birkaç itiraz ve onun ısrarı ile devam etti. Sonunda ev sahibim dedi ki; “-Hocam benim prensibim, içkiliyken direksiyona geçmem.” (Ev sahibimin içtiği bir şişe biradan dolayı; ne konuşması, ne hareketleri, ne de duruşunda hiçbir değişiklik olmamıştı.)
En sonunda öyle yaptık. “-Beni Erdemli’ye bırakıp, Limonlu ’ya ailenin yanına gidip yatacaksın. Benim araçla bir işim yok. Sabahleyin aracı getirirsin dedi.” Aynen bu şekilde hareket ettik.
Aynı dönemde veya daha sonra haberlerde seyrediyoruz. Ankara’da vatandaş otomobiliyle bir evin çatısına çıkmış. Muhabir mikrofon uzatıyor. Vatandaş diyor ki; “-ben bu arabayı satacağım, bu araba bu kazayı daha öncede yaptı.” Bu konuşmayı da alt yazıdan anlıyoruz. Çünkü o kadar çok alkol almış ki resmen konuşamıyor.
Bundan sonrasının yorumu size ait, değerli dostlar.
Şunu duyar gibiyim, daha neler neler var diye söylüyorsunuz. Bu kez bu durumu paylaştık. Daha sonra diğerlerini de paylaşalım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.