- 1165 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
HALKIN CAN VE MAL GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI YA DA ...
.
.
.
.
.
.
.............Devletin temel görevleri Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında net olarak açıklanırken,
-- ’ Halkın can ve mal güvenliği içerisinde yaşamasını sağlamak ’ denmiştir. Devletin asli görevlerinin en başında geleni
bana göre de budur. Sıradan tüm yurttaşlarımızın, her ne surette olursa olsun, can ve mal emniyetini ortadan kaldıracak
her türlü şiddet, terör eylemleri ve benzeri tüm tehlikelere karşı , devletin asli, temel görevi, bunu sağlayıcı tüm önlem-
leri eksiksiz olarak almaktır.
.............Bu amaçla devletin pek çok kurumları vardır. İçişleri bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teş-
kilatı, Adalet Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığına bağlı Jandarma Genel Komutanlığı, vs vs daha sayabiliriz bu kurumla-
rı. Bu amaç, ülkemizin her bir karış toprağı üzerinde yaşayan tüm yurttaşlarımız adına, eksiksiz, kusursuz biçimde yerine
getirilmek zorundadır.
.............Bu gün Ankarada meydana gelen terör saldırısının üzerine, hepimizin ve bu ülkeyi yönetmek iddiasında olan
bütün partiler, kişiler ve kuruluşların, şapkasını önüne koyup, düşünmeleri ve kendi öz eleştirilerini de ’ adam gibi ’ yapmaları gerekmektedir. Özellikle devlet sorumluluğu taşıyan Cumhurbaşkanı, Başbakan Bakanlar, Hükümet üyeleri, konuyla ilgili yetkili ve sorumlu tüm mercilerdeki kamu görevlileri’nin görev kusurları olduğu , kuşku götürmez bir gerçektir...
............Efendim, PKK lı canlı bombaymış mış , ya da şu ya da bu terör örgütünün elemanları imiş. Bunlarla algı yöneti-
mine soyunup , ’işte halkım bakın bunlaaaarrr ...’diye başlayan çirkef siyasetçilerin çirkef amaçlarından bıktık usandık.
Sonuçta, bu ülkemizin her neresinde olursa olsun düzenlenecek her türlü barışçı mitinge katılan her bir yurttaşımızın da
can ve mal güvenliğini sağlamak DEVLETİN ASLİ GÖREVİDİR... BU GÖREV YERİNE GETİRİLEMEMEKTEDİR. BU DA ÇOK NET.
............Devlet, bu ülkenin her bir karış toprağı üzerinde, her türlü yasa dışı örgütlerin, güçlerin, PKK ve benzeri bütün
terör örgütlerinin, var olmasını, faaliyetlerini ve bu tür terör eylemlerine girişmelerini engellemek, önlemekle görevli-
dir. Kaçarı yoktur bu görevin. Bu görevi eksiksiz yerine getireceksin. Aksi takdirde adın devlet olsa dahi , sen asla devlet
olamazsın.
............Diyelim ki, bu terör saldırısını PKK lı 2 canlı bomba gerilla yaptı.. Devlet olarak bunun neresi seni aklayabilir !
O mitinge katılmak için toplanan o kalabalıklar içerisindeki suçsuz günahsız 100 den fazla insanın katladilmesine , sen
devlet olarak asla ortam yaratmayacak, izin vermeyeceksin... PKK nın bu ülke içerisinde sinsi sinsi güçlendirilmesi , pek
çok illerde, coğrafi bölgelerde, 80 000 den fazla silah, mühimmatlarla, silahlı gerillalarıyla yuvalanması , alan hakimi-
yetini ele geçirmesi, ordunun , jandarmanın, askerin gözleri önünde ellerinde silahlarla geçip giderlerken dahi askerin
polisin bu köpek teröristlere müdahale dahi edemez hale getirilmeleri, aleni bir devlet suçunu oluşturmuştur. Bu yüz-
den bu terör örgütleri ve militanları, yurdun pek çok bölgelerinde , halkın can ve mal emniyetini yok eden ve edecek olan bu ve benzeri terör eylemlerini gerçekleştirmeye hazır hale getirilmişler ve devlet de bu duruma göz yummuştur...
............Devlet içinde, devlet görevlisi olarak yuvalanmış pek çok şerefsizlerin PKK lehine bu tür faaliyetlerde bulundukları ve PKK nın ülkemizin iç güvenliğini , halkımızın can ve mal
güvenliğini yok etmesine adeta ortam yarattıklarını görmeyenimiz, bilmeyenimiz kalmamış-
tır.
............DEVLET MİSİN KARDEŞİM O HALDE BU ÜLKE’ NİN HER KARIŞ TOPRAĞI ÜZERİNDEN O KAHPE PKK VE BENZERİ
TERÖR ÖRGÜTLERİNİ TAMAMEN YOK EDECEKSİN ... PKK YI YOK ETMEDEN, ÜLKE İÇERİSİNDEKİ TÜM TERÖRİSTLERİNİ SİLAHLARI İLE BİRLİKTE ÖLÜ YA DA DİRİ ELE GEÇİRMİYORSAN, GEÇİRMEYECEKSEN, KUSURA BAKMA DA, Sİ...İR OLUP GİDECEK ; O DEVLET GÖREVİNİ ADAM GİBİ EKSİKSİZ YERİNE GETİRECEK İNSANLARA YER AÇACAKSIN ...
............Kalkıp bir İçişleri Bakanı , bu 100 den fazla yurttaşımızın katledildiği terörist eylem sonrası, ’ Güvenlik zaafiyeti, güvenlik eksikliği olduğunu düşünmüyorum ’ diyebiliyor ise , bu 100 den fazla yaşamını kaybeden, 200 civarında da değişik ölçülerde hafif ve ağır yaralanan yurttaşlarımızın katlinin sorumlusu ben değilim, ben görevimi eksiksiz yerine getirmekteyim açıklamasıdır ki, bu büyük bir sorumsuzluk ve insanlık dışılıktır. Hem gaflet, hem de delalet’ tir bu ..
Bu ülkenin 87 milyon tüm yurttaşlarımızın can ve mal güvenliğini eksiksiz kusursuz TAM OLARAK SAĞLAMAK ZORUNDA OLAN TÜM SORUMLULARIN, DERHAL İSTİFA ETMELERİNİ BEKLİYORUM ... YETER ... TÜRK MİLLETİ BÖYLE BİR DEVLET YÖNETİMİNİ HAK ETMİYOR...
............Bu yazının siyasi hiç bir amacı yoktur. Siyaset çirkeftir. Bulaşanlar düşünsün o çirkeflere. Ben burada sıradan bir yurttaş olarak sesimi yükseltiyorum. Siyasti böylesine
çirkefleştirenlere de değil isyanım, onların maskeli yüzlerine aldanan saf ötesi cehaletlere
YETER ULAN YETER !...
YORUMLAR
O zaman !
Hayatı bize hazırlayanları ezbere boğan zihniyet, aynen devam. Vaazlarla toplumu eğiten, cennet ve sevapların sahipleri olanlar, cehennem ve günahlarla toplumu duvara kıstıran zihniyet, devam ! Büyüdükçe dayağın, şiddete dönüştüğü bir dünya, devam. Tanrının paketlenip satıldığı, dinin sarık altından pazarlandığı bir dünya, devam.
Devam... Devam...
SeyirDefterime bakmak için çekmecemi açtığım da, hal ve perişan sözlerini gördüm bir metin üzerinde...
Açmaz, durulmaz bir yan, hep karanlık .İçimizden geldiği gibi davranmak ,utanılacak şeyler haline gelmiş. Tutsak edilmiş toplumsal davranışların, bir ilah ağzından çıkmış gibi beynime tıka-pasa doldurulması SeyirDefterimi yazmama neden oluyor. Çünkü o defterdeki kişi benim. Dünyada yaşayan kişi ise, Onların istediği kişi yine benim.
Yaşadığımız dünya, yaşadığımız ülke, insanlarının ne düşünmesi gerektiğini ,neleri görmeleri gerektiğini, kime alkış tutacak, kimlere ağlamaları gerektiğini emreden bir hal aldı. Kişi önce kendinden çıkmalı ki başka insanları anlasın ve onlara ulaşsın.
Dünya tarihi bile tanrılarını bir bedende yaratırken, kendilerini tanrı diye ilan eden insanlar, Firavunlar bile asıl tanrıya ulaşmanın yolunu yükseklikle ölçer durumdaydı. Oysa İnsanoğlu aya vardığında tekrar bir yanılgıyla karşılaştı. O yükseklikte tanrı yoktu.
Sayısız sorunların yüklendiği bir dünya...Sayısız sorunları defalarca pencereden saydığımız bir gün. Sayısız insanları yaraladığımız, ağladığımız yada izlediğimiz saatler .Biz günü karşılarken üst aklın dizaynı karşısında çaresiz kalan bizler.
Kendisinden kaçan insanı yine kendisinin öldürdüğü dünya, kendisinin köle olmaması için her türlü mücadeleyi veren insan yine kendine köleler arıyor…Kendi yalanlarına kendini boğmak için kısa hayatını ebedi bir mahkumiyete hibe eden insan, ne zaman insanoğlu olacak ?Büyük bir çaresizliğe en iyi çareyi öldürmek,itaat ettirmekle tatmin eden insan,fani dünyanın farkına ne zaman varacak ?
’Vurun kahpeye’ adlı kitabı çok seviyorum. İnsanlar hatalarını yükledikleri bir insanı şeytan diye ilan ederken hala kendilerindeki bir yanı uslandırmaya çalışıyorlar.
Koca bir zaman dilimi içinde kendime dünyanın en büyük sahnesini dizayn ettim. Sahnenin bütün ışıklarını, ses tonlarını, renk ve eşyalarını da hal etim. Oyuncuları seçerken, insanda zorlandım .Hayal ederken insanın aklından korktum .En mükemmel hayalleri dahi yerle bir eden korkunç akıl, şu anda dünyayı yok etmek için yine kendisiyle savaşır durumda .Ne ilahi bir adaletten korkan var ,ne onun yolladığı Peygamberleri dinleyen var .İnsan aklı yoldan çıkmış, Yol tepetaklak.
Dünyada insan hayatından daha değerli bir şeyin olmadığı bu alem, en ucuza yine kendini pazarlıyor. Pazarlanan bedenler taşıdığı vicdandan her gün biraz daha utanıyor. Taşıdığınız vicdandan haberi olmayan insan var mı?
Jose Saramago’nun Körlük ile başladığı insanı ve dünyayı tanıması ve tanıtması ,yine Görmek ile insanın ulaştırdığı insanlık onurunu hak eden insanlara sunması ! Hak ettiğini düşünenlerin Nobel ödülü Araf’tan sonra tanrıdan !
Burada her birimizin hayatından bir parça var. Kendimi de buldum, başkalarını da gördüm.
İntikam defteri Yazarın ve düşünürün hayattan alacağı en büyük intikam, harflerini kelimelerine kavuşturması, cümlelerin karanlık sokakları aydınlatacak kadar parlak olması, ve kendine itaat edecek kahramanlara sahip olmasıdır.
Bazen ıssız bir yola gireriz, ve bu yolun sonunu bile bile bir çıkmazın derin inlemesini, tutunamayanların o bestesinde, kendimize masum bir beste olarak yorumlarız...Dudaklarımızdan düşmeyen beste, içimizi acıtsa da, bizden sonra kaç kişinin dudaklarında kim bilebilir ki..
saygılar...
''"Alın iktidarınızı da başınıza çalın" deme. Kana bakıp gülen insanlardan tiksinip de bu ülkeden bıkma. Bıkarsan onlardan biri olursun. Onlardan biri gibi yaşarsın. Seni, kendin gibi yaşa diye kendine bırakmazlar, bundan adın gibi emin ol. Adın gibi emin ol ki, küçük cehennemine direnmezsen onların büyük cehenneminde çürüyerek ihtiyarlarsın. İnsanlık onuru sadece şık bir laf değildir, insan ruhunun ekmeğidir. Ayakta kalmaya, insan kalmaya yarar. Sakın bıkma. Bıkarsan düşersin...''
saygılar
Mert YİĞİTCAN
Alın iktidarınızı da başınıza çalın demedim. Tam tersi adam gibi yapın görevlerinizi yapmayacaksanız si...tir olun gidin dedim.
Şu bu insalardan tiksinip de bu ülkeden bıkmadım. Bu ülkenin 78 milyon yurttaşının can ve mal güvenliğinin sağlanması mücadelesi veriyorum burada.
Kğçğk cehennemine direnmezsen onların büyük cehenneminde çürüyerek ihtiyarlarsın. Pek güzel de, bu yazı baştan sona direnme ve açık net yanlışları eleştiri yazısıdır. Küçük cehennemine direnmezsen ifadenizde acaba kimi kasdettiniz Ben olmadığıma göre , ... neyse.
İnsanlık onuru vs vs şık laflar ediyorsun dostum da. yazıyı insanlık açısından onursuz mu buldun lafı dolandıra dolandıra , ükümeti de siyasetçileri de geçtin.
Bu yazıya böyle yorum ekleyebileceğini ummadığım son insan da belki de sendin :))
Saygılar , şık yazan dostum.