- 641 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YENİ SİNEMA ARDAHAN ÖYKÜLERİ 2015 temmuz varyantı 457
Herif boşuna dememiş ya:
" Dünya iki göz pencere gelen bakıyor giden zaten bakmış gidiyor."
O yıllar da Ardahan’ın Dünya’ya açılan iki sinemasından biri Yeni Sinema’ydı.
1970 ile 1980 arası Ardahanlıların tek kültür merkezi buralardı.Tugay sinemasını da unutmayalım.
Öbür sinema Adil Kurtel’in binanın karşıda ki boş çöplüğün kenarında olan: Şengül Sinema’sıydı.
Halkın ağzında ki ismiyse Eski Sinema’ydı. Burayı bir süre Yakup Amca çalıştırdı. Sonra yeni inşaatla beraber şimdiki durumuna geldi.
Öztürk Kasap’ın bulunduğu binanın içinde Eski Sinema vardı. Belki de sinemayı tadil etmişlerdir.
Renkli karate filmlerini seyrederdik. Kung-Fu filmleri çığırı başlamıştı.
Bruce Lee’ nin Dragon filmini burada seyretmiştim.
Bruce Lee için neler uydurmuyorduk ki uçtuğunu bile söyleyen arkadaşlarımız vardı.
Dünya o vakit küçüktü ellerimizin içinde avuçlarımızdaydı sankide.
Yeni Sinema’da: Bir Cüneyt Arkın filmi seyretmek için bazen çok çaba gerekebilirdi. Paran yoksa hırslandıkça hırslanırsın. Önünden uruk uruk çocuklar bilet alıp salona girdikce hevesin arttıkça artardı.
Borç mu alırsın? Annene koşup yalvarırmısın.? Bütün çarelerden sonra bir yol kalıyor ki onu denersin! Bilet kesen İso Dayı’nın önünden karanlık sinema salonuna uğratarak kaçıp içeri girersin.
İso Dayı, Yakup Amca bu riski deneyenlerin son çareci olduklarını bilirdiler. Ondan biraz izin verirlerdi. İçeri kaçan karanlığa girdiğinde derakap bir koltuğa gömülük oturur büyük beyaz perdede rengarenk Cüneyt Arkın’ı seyrederdi.
Çarşamba günleri halk günleriydi.
Okuldan doğru sinemalara. Öğrenci arıyorsan sinemalara...
Fimler üçer tane olurdu. Buna beyin-baş dayanmazdı. Kavramsal olarak da konulara kafayı verirdik ki kafamız yalan olmasın şişerdi. Çekirdek kırardık. "Sımışka" da denir. Memet Onbaşının Ardahan’da yaptığı gazozlardan içerdik. Filmin, Cüneyt ’in havasına kendini kaptıranlar. Kapı açılıp dışarıya "Çıkış"tan çıktılar mı?
Başlardılar... Karateci, karateci yürümeğe. Hepsi de çocuk.. delikanlı...
Reyhani birtürküsünde diyor ya:
... Ay’a yaklaştık. Ho babam! Ho!..
Şimdi bizim sinemadan çıkışımız:
HO! BABAM! HO!..
Perşembe günleri yaz, kış bayanlar matinesiydi. Filmler mahallelerde faytonla, kızakla çığırtkanlara bağırttırılırdı;
"- Aloo!.. Alooo!. Başrollerini Fatma Girik ile Tugay Toksöz’ün oynadığı Ezo Gelin filmi bu perşembe saat 14’de bayanlara ....Duyduk duymadık demeyin!"
Çığırtkanın elindeki hoparlör değildi tenekeden bir konik boruydu.
Çarşıda ayriyeten afiş panoları vardı bunların biri Millet Bahçesinde Hod’lu Mahmud’un dükkanın yanındaki çeşmenin yanındaydı. Mükerrem Derin’in dükkanın önünde de bir pano vardı. Kağıt afişlerin değiştirilmesini kaç defa merakla seyretmişizdir.
Sökerken bir itina yeni afişleri raptiye ile sabitlerken bir itina, merdiven çıkan sinemacıya birisi de aşağıdan yardım ederdi, merdiveni tutardı. Afişi raptiyeyi verirdi.
Matinede bayanlar çeşit, çeşit meşrubat içerdiler. Limon lezzetli "Elvan" vardı.
Kahverengi "Ankara" kola vardı. Tek satılan Adana tatlısı... Leblebi tozu... "Şeker" çocuklar yesin diye vardı...
Kadınlar burasını çok severdi.Yeni Sinema da ağlar,Yeni Sinema da güler. Dedikodularını yapardılar.
Yeni Sinema Kültür Merkezi olarak Ardahanlılara hizmet verdi.
Büyük şehirlerden gelen konserleri dinlediler.Tiyatro oyunlarını seyrettiler. Konferans dinlediler.
İnsanların düşleri, hayalleri, eğlentilerinde Yeni Sinemanın payı vardı.
Yeni Sinema’yı unutmak! Ne mümkün?
Kışın kapısının önündeki buz bile aklımda. Demir kapının parmaklarıma yapışması. Acısı aklımda. Bilet gişesinin cam göbeği rengi solda demir korkuluğun önünde asılı bilet çöpü tenekesinin yağ tenekesinden yarı kesilmişliği....
İnsan yazdıkça hatırlıyor. Rahim Öktem’in Yeni sSnemayı Beyoğlundaki "El Hamra" sinemasına nazire olsun diye yaptığını.
Kars’ta makine filmi sardığında yada film koptuğunda "İsmihan" sahneye çıkıp filmin kalan kısmını anlatıp;
"- Haydin artık film bitti: Doğru çıkışa!" derdi.
Yeni Sinema’da maazallah film kopmasın hemen seyirci başlardı. Makinistin babasının ismi "Kiraz" olduğundan:
" - Kurtliii!.."
"- Kurtli Kiraz!.."
Makinist Ensar Abi sonradan sinemayı kiraladı. İşletmeciliğine geçti. Ensar Abi sinema sanatından anlardı. Sinema tarihinin klasiklerini seyrettirdi bize; Yurttaş Cane, Rüzgar gibi geçti, Ben Hur Gibi Yılmaz Güney’in Seyithan’ı, Halit Refiğin Diyeti, Atıf Yılmaz’ın Al yazmalım selvi boylum’u...
Bunu da yazıp bitireceğim:
Reyhani bir konsere gelmişti.
Konserin Yeni Sinema’da olacağını on gün önceden duyurdular.
Konser akşamı Reyhani hınca hınç salona girdi.
Çaldı, söyledi, milleti çoşturdukca ağlayan, gayde tutan, oynayanları kırdı geçirdi.
O ki sıra şeye geldi.
Reyhani:
"- Ben de bir aşığım Reyhani adım
Sorun çiçeklere az mı yalvardım
Benim tabiattan bir tek muradım
Götüreyim nazlı yare bir çiçek."
Önde oturan Kemal Abi çakır kafayla bir nara attı:
"- Varol Aşık! Varol!"
"- Ha babam ha!"
"- Ha babammm!.."
"- Ha ba......."
" - ................."
"- SON -"
YALÇINER YILMAZ
RESİM ÖĞRETMENİ
GEBZE-18/01/2009
YORUMLAR
EPEYDİR OKUYAMAMIŞTIK YAZI DİZİNİZİ... ŞÜKÜR KAVUŞTURANA DİYELİM...Paylaşmanız vesilesiyle yazınızı okumak imkanım olduğu için mutluyum...Konuyu işleme şekliniz ve tarzınız okumaya keyif katmakta. Güzel paylaşımınıza,edebiyata verdiğiniz emeğe ve yaşattığınız okuma keyfine teşekkürler... Tebriklerimle... Saygıyla...