- 1124 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KORKULU AŞK MEKTUBU
Her ne kadar başka insanları sevsem de, hasretini duyduğum ve aklımda kalan tek kişi sensin, bu hislerim seni çok iyi tanıdığım için değil belki, çocuk ve gençken seni saf ve temiz duygularla beklentisiz ve yargılamadan sevdiğimden,
Seninle sevgili olamadık ama duyduğum bu özlem ve hasret çok iyi arkadaş olduğumuzdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Yaptığın her hareketin, söylediğin her sözün, jest ve mimiklerinin bana güzel gelişindendi belki de...
Evet, seni çok sevdim...
Ferhat’ın-Şirine, Mejnun’un-Leylasına benzeterek sevdim seni, seni sensiz sevdim, kavuşmanın bu duygularımı bitireceğinden korkarak sevdim. Hayır deme ihtimalin veya ayrılma korkusu... Beni senden uzak tutan neydi inan bilmiyorum. Her ne kadar güçlü ve kendinden emin gibi dursam da, aslında bir kararsızlık fırtınası içinde kendini arayan korkak bir adamdım her daim. Kendimi ararken bile tek fobim sen oldun, sensizlik korkusu senden etti büs bütün.
Çocukken kaçtım, gençken uzak durdum. Cesaret bulduğum senin hayalini kurduğum her an, sensizlik korkusu sardı dört bir yanımı. Seninle olunca bu duyguların kaybolacağı vesvesesini fısıldadı kulaklarıma.
Evet ben bir korkağım, duygularını zamanında dile getirmeyen ve duygularını gizleyen platonik zararsız bir korkak.
Belki bir araya gelmiş olsaydık bir birimizden çok uzaklaştığımızı hatta ayrı dünyaların insanı olduğumuzu görecektik. Birbirimizi eskisi gibi samimi bulmayıp kendi saflığımıza ve cahilliğimize yanacaktık.
Sen evlendin güzel bir yuvan tatlı ve yakışıklı birde oğlun var, bende evlenmek için bir gönülle bağlandım, emek ve ümit verdim.
Senin aklına geldiği gibi benim aklıma da acaba sorusu geliyor. Geleceğin hayalini kurarken senin de resmini görüyorum. Şu an öyle bir istek ve düşüncem olmamasına rağmen bilinçaltımda senin yattığını fark ediyor, geçmişte ve gelecekte beraber olabilme ihtimalini düşünüyorum.
İçerisine düştüğüm bu durum beni çok rahatsız ediyor. Mantıklı gelmediği için rahatsızlık veriyor. Geçmişin gölgesinde gelecek hayali kurmak, mağaranın içinde güneşi beklemek gibi...
Öyle akıl almaz bir durum ki bu, yakın zamanda hiç sesini duymama, seninle yüz yüze konuşmama rağmen duygularımda sana karşı bir yakınlık hissediyorum.
Zaman her acının ilacı, evet görmeyen göz, duymayan kulak kalbin sızısını azaltıyor ve akıl devreye girerek “Sen ne safsın, ne çocuksun ne kadar cahilsin” yargısıyla baskı altına alıyor.
Yalnızlığın dibe vurduğu en karanlık anda kalbim yine bedenime bir sızı salıyor ve akıl yine seni hatırlıyor.
Zaman, mekân ve insanlar aklımızı ikna edebilir ve duygular bastırıla bilir fakat kalbin iknası için; yakın durarak, kalp ve kalbin gözlerle buluşması yeterlidir. Bir metreden bile birbirini anlar ve hisseder.
Şimdi bunların ne önemi var, Beyhude bir hayalin içinde savrulup kendini de beni de yakma diyebilirsin.
Niyetim daha önce de söylediğim gibi aile saadetini bozmak seni mutsuz etmek veya aklını karıştırmak değil. Eğer “Beni rahatsız ediyorsun, bunlar çocukça ve boş şeyler kendine gel ve beni rahat bırak ve bir daha arama” dersen biliyorsun ki bir daha karşına hiçbir şekilde çıkmayacağım. Malum takdir edersin ki gitmek ve uzak durma konusunda gayet iyiyim.
Gayem korkumla bir kere olsun yüzleşmek duygularımı net bir şekilde ifade etmek ve cevapsız olan sorulara cevap bulmaktır.
Bu yüzden gel bir gününü bana ayır; arkadaşın, dostun veya bir yabancı olarak konuşalım, dertleşelim, yaptığımız bu çılgınlığı masaya yatırıp bir sonuca bağlayalım. Doğal, içten ve samimi bir şekilde kalplerimiz, hislerimiz ve aklımız hepsi bir harman olsun. Sonra yine aklımızı dinleyelim ve rahat rahat evimize sevdiklerimize sevenlerimize gidelim.
İşte bu yüzden koyu kırmızı hayalden uyanmak istiyorum. Bunu bana çok görme olur mu? Seni nedensiz ve şuursuzca seven bu adamın kendini bulması ve hayatına yön vermesi için bu görüşmeye ihtiyacı var. Martın 22’sinde doğum günüm ve Ankara’da olmayı planlıyorum, mekân ve zamanı belirleyerek 1-2 saatini bize ayırırsan çok mutlu olurum. Her zaman mutluluğun duam olmuştur. Sevgilerimle...