- 644 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR OKUNUYOR MU?
Şiir okunuyor mu bugün yurdumuzda? İyi ya da kötü, yeni ya da eski. Genellikle şiir okunuyor mu? Kim olursa olsun, koskocaman bir Hayır’dan başka karşılık veremez bu soruya. Şiir okunmuyor çünkü.
Herhangi bir şiir türüne alerjileri olanlar bu tür şiirin okuyucuyu şiirden uzaklaştırdığını, soğuttuğunu ileri sürenler durup düşünmelidirler önce: okuyucu bu şiirleri okumuyor da başka şiiri okuyor mu? Öncelikle, kendi tuttukları şiiri okuyor mu?
Daha garibi yıllar yılı gerek toplumcu, gerekse toplumcu olmayan çevrece değerleri tanınmış, sevilen yabancı şairlerin şiirleri çıkıyor bugün kitaplar dergi özel sayıları halinde: Mayakovski, Eluard, Lorca, Yevtuçenko. Okunuyor mu?
Bu soruya da yayıncı dostlar cevap versinler.
Yirmi beş yıllık yasaktan, yirmi beş yıllık susuzlıuktan sonra yayımlanmaya başlayan Nazım’ın şiir kitaplarının satışı bile bu kanıyı sarsacak sayıda olmadı. Nazım’ı usta bir şair olarak değil de öncelikle bir dava adamı, düşüncesi uğruna kahır çekmiş, ölmüş bir insan olarak alanlar;şiirlerini bir şiir susuzluğuyla değil de daha çok merakla okuyanlar çarçabuk doyup aradan çıkınca, son kitaplarının satışı bir hayli düştü. Yapı Kredi Bankasının üstlendiği Nazım Hikmet şiir kitaplarının basımı on bini bile bulmuyor bugün.
Görülüyor ki, okuyucunun şiir karşısındaki aldırmazlığından, gönlünü şiire kapayışından Nazım’da kurtulamamıştır. Yerli şairlerde, yabancı şairler de.
Öyleyse şiir okuyucusu derken kimi anladığımızı araştıralım.
Müzik insani bir gereksinimdir. İnsanlar yaşamlarının çeşitli anlarında müziksiz edemezler. Şarkı söylerler, radyolarını açıp müzik dinlerler, konserlere giderler. En ıssız bir köy evinden en kalabalık konser salonlarına kadar, söylenen , çalınan müziğin türü, niteliği ne olursa olsun, bütün bu kişileri birleştiren tek şey, aynı insani duygu kaynağıdır, aynı gereksinimdir. Öyle ki, bu gereksinmeyi az ya da çok duymayan insan yok dense yeridir.
Yeryüzünde milyonlarca insan müziksiz, tiyatrosuz, sinemasız edemezken şiir içinde aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Hemen her gün şarkılarla, türkülerle iç içe yaşayan , ayda yılda bir kez olsun tiyatroya gitmeden duramayan insanların kaçta kaçı ömürlerinde bir şiir dinlemek, bir şiir okumak, bir şiir kitabının kabını açmak gereksinimini duyar?
Yaşamı boyunca bir tek şarkı dinlemeyen, bir tek ezgi mırıldanmayan insan olmadığı, olamayacağı halde, bir tek şiir, bir tek dize okumadan bu dünyadan göçüp giden insan sayısı herhalde sayı ile belirtilemeyecek kadar çok olmalıdır.
İşte gerçek şiir okuyucusu diyebileceğimiz kişi, şiiri de yaşamın onsuz edilmeyen bir parçası durumunda düşünen insandır. Yaşamında tıpkı müzik gibi, dans, tiyatro, sinema gibi şiirin de belli bir yer tuttuğu kişidir; kitapçı vitrinlerinde gördüğü yeni çıkmış şiir kitaplarına eli sevgiyle, umutla uzanan okuyucudur; sevgisine, anısına, kavgasına, öfkesine, baş kaldırmasına, dünya görüşüne, insanlara karşı tutumuna şiir karışmış insandır.
Şiir sevgisi, yaşlanmak bilmeyen gençliğin, bir sürekli ilkbaharın, donmamışlığın, katılaşmamışlığın simgesidir. Dünyayı olmuş bitmiş, değişmesi, yeniden yapılması olanaksız bir olgu gibi gören yaşlılık, şiirle asla bağdaşamaz. Yaşını başını almış, toplumda bir yer , bir uğraş edinmiş, artık büyük dönüşler yapamayacak kadar kemikleşmiş kimselerin şiire de, şaire de tepeden bakmaları, hor görmeleri onu, bu yüzdendir.
Dünyanın da, insanların da, toplumlarında gençliğidir şiir.Ve ben Anna Seghers’in romanının o güzel adından esinlenip Şiir Sevenler Genç Kalır demek istiyorum coşkuyla.
Bir yılda yayımlanan şiir kitaplarının sayısı, satış olanakları, sınırları belli bir aydın okuyucu çevresindeki geçerlilikleri yukarıda tanımlamaya çalıştığım gerçek şiir okuyucusunun insanı umutsuzluğa düşürecek kadar az olduğunu göstermektedir,
Peki, nedendir bu vurdum duymazlık? Nedendir bu şiirden kopmuşluk? Neden umudunu yitirdi okuyucu şiirden ?Neden yitirdi şiir geçerliliğini ?
Bu sorunun cevabını aramanın vakti gelmedi mi sizce?..
YORUMLAR
Yazınızı okudum, çoğuna katılmıyorum. Çünkü 25 yaş altı gençlerimizin şiire olan tutkuları inanılamayacak kadar çok. Şiir kitabı alıp okumadıkları ile suçlamak da doğru olmaz. Ön yargılı yaklaşımlarımızı bir kenara bırakıp, gençlerimizin sevebileceği, elinden bırakamayacağı türden şiirlere yönelmemiz gerekir. Rahmetli nazım hikmeti gençlerimizin çoğu anlamayabilir, ağır gelir dizeleri. Ama bir Kahraman TAZEOĞLU nun kitaplarını ve şiirlerini bilmeyen genç yok. Demek istediğim edebiyat defterine günlük en az 100 adet şiir asılıyor, bu onlarca şiirden kaç tanesi 20 yaş altına hitap ediyor. Şiirlerin başlıklarından dolayı, benim yaptığım gibi çoğunu okuma gereği bile duymuyorsundur. Mademki şiir okuyanların çoğalmasını istiyoruz. O zaman hatanın bizlerde olduğunu kabul edip, ön yargılı davranmadan, kendimiz olmayı bırakıp. Bir iki basamak inip okuyucu ile aramızdaki mesafeyi kapatmak gerek. Yoksa bizler bu tür söylemlerle kendi egomuzu tatmin etmiş oluruz. İnterneti de hafife almamak gerekir, çünkü her kezin evinde değil artık, cebinde İnternet. Tabi ki kitap satışları otomatikman düşüyor ama inan gençlerimiz şiirleri seviyor. Saygılarımla.
glenay
Şiir gerçekten yazılıyor, kitaplaşıyor ama okuyucusu az.
Kahraman Tazeoğlu'nun siteden genç bir arkadaşım sayesinde adını duydum
ve sayfasına girerek bir kaç şiirini okudum.
Öyle ahım şahım şiirler değil. Dediğiniz gibi gençlere yönelik ama sabun köpüğü gibi sönecek cinsten Bu kişi reklamını çok iyi yapıyor. Biraz da gençliğini kullanarak, okuyucuya şiir kitabımla bir fotoğrafınızı gönderin sayfamda yayımlayayım diyor. Bu bir kitap satma yöntemi onda..
Nazım Hikmet'e gelince onun yazdıkları çok ağır, imgelerle dolu bir şiir değil.
Gençlik dönemimde şiirsel bile bulmazdım ama toplumcu yönü ağır basıyor ve kendini okutuyor.
Şimdiki gençlerin pek şiir sevdiğini sanmıyorum. Dilerim onlara şiiri sevdirecek birileri çıkar.
saygılar..