- 3774 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
İMAM NİKAHI MESELESİ
28 Mayıs Akşamıydı sanırım. Televizyon kanallarından birinde ( ismi lazım değil ) Haberleri seyretmek için ekran karşısına geçtim. Akıl sağlığımızın bozulmaması dilekleri ile başlayan ve aynı dileklerle sona eren bu haber kuşağının sunucusu önce gündemde neler olduğunu belirtti kısaca. Daha sonra ‘’ Bunlara geleceğiz ama günün en önemli haberini sunalım önce’’ mealinde ( Tam hatırlamıyorum konuşmasını ) bir şeyler söyleyerek en önemli haberle başladı haber saatine.
Günün en önemli haberi Anayasa Mahkememizin dini nikah, ya da imam nikahı dediğimiz evlilik akdini bundan sonra serbest bırakmış olmasıydı.
Daha da açık bir şekilde söyleyecek olursak 29 Mayıs 2015 tarihinden itibaren artık Türkiye’de bir erkek ve bir kadın - Aralarında resmi nikah olmasa da- dini nikah kıydırabilecekler.
Bu karar Anayasa Mahkemesinden 12 kabul, dört red oyu ile çıkmış. Oysa daha önceki karar oy birliği ile çıkmış.
Evet…Ahmet Necdet Sezer’in Anayasa Mahkemesi başkanı olduğu dönemde verilen kararla resmi nikah yaptırmadan dini nikah yapan hoca, din görevlisi ya da herhangi bir kişi iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılırken 29 Mayıs 2015 tarihi itibariyle bu ceza kalkmış oluyor.
İşte günün en önemli haberi bu (!)
Bana soracak olursanız Türkiye’de değişen bir şey yok ama tabii ki kimsenin gelip de bana bir şey sorduğu yok. Sorsalar anlatacağım da anlattıklarımı anlamayacak pek çokları. Yine de bir yerden başlayayım. En azından içimi dökmüş olurum.
Efendim; sene 1982 idi. Nüfüs kütüğüne göre on beş yaşında olan bir kızla nişanlanmıştım. ( Asıl yaşı on sekiz. Bense yirmi sekiz yaşındaydım. Şimdiki eşimden bahsediyorum…) Çeşitli sebeplerle nişan bozuldu filan derken en sonunda kız kaçırma dediğimiz olay vuku buldu. ( Aslında ben kız kaçırmadım, kız bana kaçtı. Bunu da bu vesile ile itiraf etmiş olayım.)
Kız kaçtı ya da ben kız kaçırdım. Asıl mesele nikah meselesi. Yaş on sekizden aşağı olduğu için ve de veli rızası olmadığından resmi nikah kıymamız mümkün değil. Eh kızı öyle biblo gibi karşımda dikmek için kaçırmadığıma göre, resmi nikah da yapamadığımıza göre mecburen dini nikahla idare edeceğiz artık. O günlerde öyle kızlı- erkekli bir arada yaşama diye bir olay yok. ( Ya da var ama bizim haberimiz yok) ‘’Sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam’’ diye bir olay da yok.Vallahi böyle bir şey hissettikleri anda o günün Manavgatlıları ikimizi de sakız kabağı gibi oyarlardı. Yani aslında dindar bir insan olmasam da seke seke o dini nikahı kıydırmak zorundaydım. Dini nikahı kıydırmak lazım olmasına lazım da kim kıyacak? İşin bir de o tarafı var.
Normal şartlarda kolay. Neticede İmam- Hatip Lisesinde öğretmenim. Meslek Dersleri Öğretmeni arkadaşlarımın hepsi de biliyor imam nikahı nasıl kıyılır. İlle velakin hiç birisi yanaşmıyor bu nikahı kıymaya. Resmi nikah olmadan dini nikah kıymak yasak.
Kaldık mı iki ateş arasında? Resmi nikah kıydıramıyoruz çünkü yaş sorunu var. Dini nikah kıydıramıyoruz çünkü resmi nikah olmadan dini nikah yapılamıyor. Nikahsız yaşama denen olay bizde yok. Olsa bile konu komşu taşa tutar insanı alimAllah… Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Ne demiş Demirel Baba: ‘’ Demokrasilerde çare tükenmez’’
Bizim için de çare tükenmedi elbette. Şu anda Ülkücülerin gazetesi olan bir gazetede dini nitelikli köşe yazıları yazan bir abim, bir öğrencimle haber gönderdi: ‘’ İki erkek şahit bulsunlar, komşulardan biri de sorsun ‘’Allah huzurunda filanca kızı falancayı eş olarak kabul ediyor musun’’ diye Ha bir de ‘’Şu kadar mihr-i müeccel ile aldım kabul ettim desin. Bayan da şu kadar mihr-i müeccel ile Kamil Oğlu Sami’yi eş olarak kabul ediyorum’’ desin nikah olur’’ deyince ve de biz bu fetvayı alınca bir komşumuzun imamlığı, iki öğrencimin şahitliği ile dini nikahımızı kıydırmış olduk ( İçimize sinmese de yapacak bir şey yoktu. Temelli nikahsız halvet olamazdık.)
Şunu demek istiyorum: Resmi nikah olmadan dini nikah kıymanın cezayi müeyyidesinin olduğu 28 Mayıs 2015 tarihine kadar bu ülkede sanki hiç resmi nikah olmadan dini nikah kıyılmamış, hiç çocuk gelin olayı olmamış gibi şimdi çıkmış birileri ‘’ şu andan itibaren, özellikle kırsal kesimde, asla resmi nikâh görmeyecek, mirastan pay alamayacak, erkeğin tek sözüyle boşanacak, çocuğunun babasını kanıtlamak zorunda kalacak, nafakayı rüyasında görecek, kuma olacak yüz binlerce kadın, tam anlamıyla papazı buldu!’’ diye ahkam kesiyor.
Vay efendim neymiş. Eskiden kız babaları kızlarıyla evlenmeye talip erkeklere ‘’ Biz sana güveniyoruz ama kanun var, tek başına imam nikâhı yasak" diyebiliyorlarken şimdi diyemeyeceklermiş, hele bir de maddi yönden güçsüzlerse kızlarını para karşılığı satmak zorunda kalacaklarmış.
Hoppala yavrum terelelli. Yahu şu yeni çıkan kanun olsa da olmasa da parası olan bastırıp kızı yaşındaki çocukları dini nikah dediğimiz nikahla kendi malı haline getiremiyor muydu yani bu ülkede? Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra mı olacak tüm bu kötü durumlar?
Bu kanundan sonra yukarıda sözü edilen ve kadınların aleyhine olan durumlarda daha da artış olur mu? Öyle çok büyük bir artış olacağını sanmıyorum. Zaten var olan bir durum. Bizim insanımız ( Ben de dahil ) ‘’Resmi nikah olmadan dini nikah yapılamaz’’ mealindeki hükmü zaten çoktan delmiştik. Haa bu arada. Manavgat’tan İstanbul’a kaçtığımızda Manavgat’ta kıydırdığımız ve içimize sinmeyen nikahı tazeledik. Mahalle camiinin imamı kıymadı nikahı ama emekli bir müezzin hiç de nazlanmadan kıyıverdi.Yani dini nikahla evlilik konusunda aslında değişen öyle çok da bir şey olmayacak. Hele hele de üstteki resimde gördüğünüz, gösteri yapan ablaların statülerinde hiç bir değişiklik olmayacak. Onlardan herhangi birini imam nikahıyla eş yapabilecek erkeğin alnını karışlarım.
Anayasa mahkemesinin aldığı bu karar aslında bir başka açıdan ele alınmalıydı bence.
Bu ülkede kanunların yorumlanması iktidarlara göre değişebiliyor. İşte asıl vahim olan bu ama konuyu bu yönü ile ele alan neredeyse yok. Yapılan tepkilere baktığımızda genelde olay çok daha farklı yönlere kayıyor.
Şimdi yukarıda yaptığım alıntıya bir daha dönelim. Ne demiş hatun kişi?
‘’ Şu andan itibaren, özellikle kırsal kesimde, asla resmi nikâh görmeyecek, mirastan pay alamayacak, erkeğin tek sözüyle boşanacak, çocuğunun babasını kanıtlamak zorunda kalacak, nafakayı rüyasında görecek, kuma olacak yüz binlerce kadın, tam anlamıyla papazı buldu!’’
Kadınımız kırsal kesimde imam nikahı yüzünden papazı buluyor da kentlerde neyi buluyor dersiniz? Mesela ‘’Sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam’’ diyen kadınlar neyi buluyor? ‘’Resmi nikah olmadan imam nikahına hayır’’ diye yürüyenlerle ‘’ Sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam’’ diyenler aynı insanlar.
Seviştin eyvallah. Evlenmedin, ona da eyvallah. Bu arada hamile kaldın. Ona da eyvallah…İlle velakin kürtaj olmak öyle basit bir iş değil… Doğurdun.
Gelsin şimdi sorular?
1- Doğurduğun çocuğun baba mirasından pay alabilecek mi?
2- Doğurduğun çocuğun babasının kim olduğunu kanıtlamak zorunda kalmayacak mısın?
3- Doğurduğun çocuğun babasından nafaka alabilecek misin?
4- Bir erkeğe kendini kullandırdıktan sonra onun kuması olma hakkına bile sahip değilsin. Çünkü arada hiç bir bağ olmadığı için rahatlıkla sana ‘’ Sen de bu işten zevk aldın ben de. Hepsi bu. Şimdi si.tir git başımdan. Ne b.k yersen ye’’ diyebilecektir. Ya da ‘’O çocuğu kimden peydahladınsa git o baksın.’’ diyecektir.
5- Kızlı erkekli yaşanan evlerde siz kız ve erkeklerin oturup masum masum dört kol pişti oynadıklarını mı sanıyordunuz?
6- Nikah akdinin camide gerçekleşmesine hayır ama doğan gayrı meşru çocukları cami avlusuna bırakmaya evet. Bu nasıl iş?
Be hey ahmaklar !
Anayasa mahkemesinin aldığı bu karara tepki göstereceğinize gidip bu kararı çıkaranların ellerini öpün. Bundan sonra artık kızlı-erkekli baskınlarında polise rahatlıkla ‘’ Biz imam nikahlıyız’’ diyebilir rahat rahat kızlı erkekli yaşayabilirsiniz. Resim 3 de ifade ettiğiniz gibi artık dört nala sevişebilirsiniz. Allah’ınızdan belanızı mı arıyorsunuz?
Bu arada 1926 daki medeni kanunumuzdan bu güne kadar bu devleti idare etmiş olanların hepsine birden sesleneyim. Özellikle de tabii ki en son hükümete.
1926 dan bu yana bir baş belası olan Resmi nikah- İmam Nikahı ayrımına bir son vermek bu kadar basitken niçin bu konuyu hâla tartışma konusu yaparsınız anlamam.
Yanlış bilmiyorsam Hrıstiyan dünyasında nikahın resmisini de dinisini de rahipler kıyıyor.( Onlarda zaten böyle bir ayrım yok) İslam ülkelerinin çoğunda da bu işi imamların yaptığını biliyorum ( Kesin emin olmamakla beraber ) Türkiye’de de nikah kıyma hak ve yetkisi belediyelerin bu iş ile görevlendirdikleri memurlar ya da doğrudan doğruya belediye başkanları yerine imamlar tarafından yapılsa ne olur?
Efendim vatandaş ateistse?Ya da dini tören istemiyorsa?
Vatandaş ateistse ya da dini tören istemiyorsa İmam efendi sadece ve sadece ‘’Sizleri karı-koca ilan ettim. Gelini öpebilirsin’’ der. Dua mua okumaz. Zaten dini nikah dediğimiz olayda sadece iki fark vardır: 1- Erkeğin -kadını boşadığı takdirde ona vereceği para ya da para eder malı beyan etmesi ( Mihr dediğimiz şey bu ) 2- Okunan kısa bir dua.( Ki bu bile farz değildir aslında )
Yani imam efendi dini tören istemeyen birine ‘’ İleride karını boşadığın takdirde ne kadar para vereceksin ona?’’ diye sormaz. ‘’ Manası ‘’Allah’ım! Bu evliliği mübarek eyle! Aralarında ülfet, geçim, sevgi ve evliliklerinde sebat nasip eyle, bunları nefret, geçimsizlik ve ayrılıktan koru! Allah’ım! Âdem aleyhisselam ile Havva validemiz, Muhammed aleyhisselam ile Hatice-i kübra ve müminlerin annesi Âişe validemiz; Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma-tüz-Zehra validemiz arasındaki var olan ülfeti bunlara da nasip eyle! Kendilerine, salih çocuklar, uzun ömürler ve bol rızık ihsan eyle! Âmin. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara rehber eyle! Ey Rabbimiz, bize dünyada ve ahirette iyilik, güzellik ver. Bizi Cehennem azabından koru! Kudret ve şeref sahibi olan senin Rabbin, onların söylediği uygunsuz şeylerden münezzehtir. Bütün Peygamberlere selam olsun. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.’’ Olan ‘’ "Allahummec’al haze’l-akde meymunen mubaraken vec’al beynehuma ulfeten ve mehabbeten ve karara;’’ diye başlayan duayı okumaz olur biter.
Bu kadar basit ve kolay bir meseleyi niçin senelerdir sürüncemede bırakırlar onu da anlamış değilim. Ya da niçin ille de bir belediye görevlisi kıymalıdır nikahı?
Konu kadın hakları mı? Özellikle de kırsal kesimdeki kadınların hakları mı? Müsaade edin de onlar konuşsun biraz. Resim 4 deki gibi donunu taşıdığı pankarta asıp ‘’Namus mu? Kirletmeden duramam’’ diyenler değil.
Neyse..Konuyla çok da ilgili değil ama değerli arkadaşım Ertuğrul Güllü’den arakladığım bir fıkrayla noktalayayım.
Zengin bir kadın petshopa gider. içerdeki papağan:
-Hoşgeldin orospu, der.
Kadın kızar ve petshop sahibine:
-Bu papağanı terbiye et yarın beş katı para verip alcam , der.
Kadın gidince Adam papağanı kafesten çıkarıp kafasını su dolu kovaya sokar ve papağana sorar:
-O kadın gelince ne söyleyeceksin?
Papağan:
-Hoşgeldin orospu.
Deyince adam papağanın kafasını tekrar suya sokar…Papağan en sonunda terbiye olur. Ertesi gün kadın gelir.
Papağan:
- Hoş geldin hanımefendi, der
Kadın:
- Aferin,
diyerek papağana sorar:
-Ben evime bir adamla geldiğimde ne dersin?
Papağan:
-Hoş geldin hanım efendi ve beyefendi.
kadın:
-İki adamla gelirsem?
Papağan:
-Hoş geldin hanım efendi ve beyefendiler.
Kadın bu cevaplardan memnun olur ve tekrar sorar:
- Üç adamla gelirsem ?
Papağan bağırır:
- Recai kovayı getir. Anam avradım olsun bu kadın orospuu
YORUMLAR
Sanırım imam kardeşlerimiz bu nikahı devlet memuru statüsünde oldukları için bedava yapacaklar; yada sizin de dediğiniz gibi parası olana kılıf hazır edilecek. Peki çok sayın anayasa mahkememiz bu nikaha bir sayı koyacak mı, yada her imam için bir nikah yaptırabilirsiniz diye bir karar verecek mi acaba. (Elbette cebindeki parasına göre)
Bunun sonucunda ülkemde kaç tane imam varsa o kadar hatun alabilecek mi;
Eminim Diyanet İşleri Başkanlığına da bizim cami bu ay şu kadar nikah kıydı, islama bu kadar hizmet ettik diye bir çizelge gönderirler, hatta çok nikah kıyan imamı Hacca göndereceğiz diye de bir kampanya başlatılabilir.
Yazınızda son derece haklısınız. Ama Hak diyorsanız orada lütfen durun ve bir nefes alın. Hakkı ekonomik gücüne göre oluyorsa insanların; ortada bir sorurn var demektir.
Sandalyeye oturduğunda ayağı yere değiyorsa nikah düşer zihniyeti ile hak arasında çok büyük fark var.
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve yorumunuz için teşekkür ederim.
Bence resmi nikahı kıyanlar o bahsettiğiniz kampayanları ne kadar yapıyor ise / ya da yapmıyor ise imamlar da o derece yapar ya da yapmaz. Neticede her ikisi de devlet memuru değil mi bunların?
Selam ve saygılar.
3 yıl kadar önce tmmm'ne dilekçe göndererek resmi din görevlilerine nikah kıyma yetkisi verilmesi yonunde talepte bulunmustum.. gelen resmi cevapta; konunun kanun ve yasa değişikliği/düzenlemesi gerektirdiği, kanun ve yasa düzenlemesi/değişikliği talebinin de ancak milletvekilleri ve ilgili bakanlık tarafından yapılabileceği, vatandaş olarak talep/teklifte bulunulamayacagi, ancak toplum icin faydalı olacağı düşünülen bir husus oldugu için tum millet vekillerinin şahsına ve tum bakanlıklara "bilgi" olarak iletildigi belirtiyordu..
dilekçe detayında özellikle cami, kilise, havra ve cemevleri olarak belirtmistim.. baska din ve inanclari benimsemiş olanlar icin de belediye ve noterlerce resmi nikah veya evlenme akdi duzenlenmesinin uygun olacağını tavsiye etmistim..
yazınızdan özetle, toplum yararına yeni kanun duzenlemelerinin yapılması ve mevcut ve muhtemel sorunları ortadan kaldırmaya yönelik bir dusunce be çalışmaya ihtiyac duyulduğunu, hatta zaruri hale geldigini, yoksa tartışmalar arasinda sorunlarin ve mağdurların ezilip gitmeye devam edecegi ve unitulacaginin altını özellikle çizdiğinizi anladım..
guzel bir yazi, farkli bir bakış acısı, onemli bir not..
tebrik be teşekkür ederim
saygılarımla
sami biberoğulları
Esas itibariyle oldukça basit bir şekilde çözülebilecek bir konuyu Arap saçına çevirmişiz maalesef. Öyle anlaşılıyor ki sizin gibi daha pek çok kişinin bu konuda devletten talepte bulunması gerekecek.
Selam ve sevgilerimle
Değerli hocam merhaba;
Her zaman ki gibi detaylı almışsınız
Size cevap yetiştirmek mi hak getire
Çok istifade ettim gerçekten de
Alışkanlıklarımızın tutsağıyız çok kez
Tutuculuğu da böyle algılarım çoğu defa
Doğduğunda bulduğu bir yapıyı değişmez zannetmek, olduğu gibi benimsemek
Temel bir nokta var gerçekten
Yasak gizli kapaklılığı körüklüyor
Bir şekilde yine oluyor ve oluyor
Hele ülkemizde olduğu gibi kanun bilinci, otoritesi zayıfsa
Sosyolojik kurumsallığın yerini is, pas kurumsallığı alıyor
Dini nikâh çok temel bir değere sahip
Resmi nikâh kanunkende değerli ve önemliydi kuşkusuz
Allah'ın huzurunda nikâh kıymak müslüman bir toplum olmanın şanındandır her daim
Elbette kimileri inanmaz, küçümser ayrı konu
Bir sohbette karşılaştığım anekdotu paylaşmak istiyorum, izninizle
İçişleri Bakanlığının düzenlediği kurumlar üstü bir eğitimdeyiz
Bir hafta sonu sabahı kahvaltıdayız
Bir arkadaş dini nikâha karşı çıkacak oldu
Allah ile kul arasında ki bir hadiseye kim ne karışır kardeşim, hangi müessese araya girer, ne cüretle gibi sözler sarf ediyor
Aramızda ilahiyat mezunu bir arkadaş ikna etmeye çalışsa da nafile
Adam Nuh diyor peygamber demiyor
Ağrı'lı bir arkadaş, kardeş dedi;
-Bana ismini bağışlasana
Belki de biliyordu
Meğer dini nikâha karşı çıkan arkadaşın adı Muhammet imiş
Muhammet deyince
Bizim Ağrı'lı, Muhammet bey fetvan hiç Muhammed'inkine benzemiyor demez mi? Gül Allah gül
Bazen ilim değil de pratik zekâ daha etkin bir öge olmalı vesselam.
Yalnız değerli hocam müsaadenizle bir hususa takılıyorum
Resmi nikâh mecburi olmaktan çıktıkça hudutsuz eş almalar da peyda olur mu?
Şimdi bana olacaksa resmi nikâh varken de olur dermisiniz bilmem de
Her şeye rağmen bir fren tertibatı olur diye düşünüyorum
Teşbihte hata olmaz, babasının yanında sigara içemeyen gencin sigara içiminin biraz daha sınırlanması misali
Bunu paket taşıyan gençlerdende dinlemişimdir
Babamın yanında içemiyorum, o varken iki de bir balkona veya dışarı çıkmakta olmuyor, bir nebze de olsa sınırlayıcı oluyor, iyi de oluyor dediklerini biliyorum
Bir de hocam dünya sistemiyle birlikte her alanda seküler bir sistemi nesillerdir yaşıyoruz
Sınırlı alanlarda dinsel tatbikatlar sistem içerisinde korkarim ki bütünlük arz etmeyecektir
İsmet Özel'in vaktiyle "şeriatın kestiği parmak" başlıklı bir yazısını hatırlarım
Elbette islam hukuku Kur'an-ı Kerim'in parçasıdır
Ne var ki kapitalist bir sistem de salt hukuğu İslam hukukuna bağlarsanız o zaman şeriatın kestiği parmak acıyacaktır diyordu yazar ve devamında da şariatın kestiği parmağın acımaması için o parmağın evveliyatta da şeriata ait olması gerekir demekte idi
Burada denilmek istenen; eğitimiyle, kültürüyle, ekonomik sistemiyle islam değilsen sadece hırsızlıkta şeriatı hatırlarsan o zaman şeriatın kestiği parmak acıyacaktır yönünde olmalı
Şimdi resmi nikahın gerekmemesi de kadının aleyhine durumlar meydana getirecektir bence
Toplum, düşünsenize dini nikâh kavramına bile yabancı günlük telaffuzda imam nikâhı ya da hoca nikâhı denilmek suretiyle, konu Allah ve din kavramından çıkarılarak insan varlığına bağlanıyor
Hani örfi tasavvurun dinin önüne geçmesinden bahsediyorum
Toplum da, islamı hakkaniyet anlayışı dairesinde kavramak kuşaklar içerisinde zayıfladı
Dolayısıyla istismara ve sömürüye açık bir alan var bence
Toplum yeri geliyor dinin bir çok yönüne o ilgiyi göstermiyor ya da islamın özü ve ayrıntıları konusunda bilinçsiz ama kadın namusu neredeyse tek başına dindarlığın tezahürü halini alabiliyor
Dolayısıyla meseleye salt, kanun eskiden de engel miydi sanki ya da ne kadar engeldi ki şeklinde dudak bükmem bilmem ki doğru olur mu?
Saygı ve selamlarımla...
sami biberoğulları
Öncelikle yazıma değer verip okuduğunuz, zahmet edip bunca uzun ve değerli bir yorum yazdığınız için çok çok teşekkür ediyorum.
Bu yazıyı yazarken en korktuğum şey benim resmi nikaha karşı, dini nikahı savunan biri olarak algılanmamdı. Fazla olmasa da korktuğum başıma geldi maalesef.
İşin ilginci de nedir biliyor musunuz?
Madem ki resmi nikah dediğimiz şey dini nikahtır aynı aynı zamanda, o halde dini nikah niçin resmi nikah olmasın. Yani dini nikah dediğimiz nikahı kıyanlara nikah kıyma yetkisi verilir ve kıyılan bu nikah nüfus kütüklerine geçirilemez mi? Böylece konu resmileştirilemez mi?
Aslında maalesef basit meseleler bunlar.
''Ağır meselelere basit çözümler'' başlıklı yazımdan ufak bir bölüm aktarayım...
Biliyor musunuz aslında bazı şeylerin çaresi çok basittir. Ama nedense çok basit olan çözümleri göremeyiz çoğu kez.
Vatandaşın birinin çok şiddetli bir şekilde başı ağrıyormuş. Doktor, hekim, üfürükçü, otçu, *okçu ne varsa denemiş adamcağız ama baş ağrısına bir türlü çare bulamamış. Sonunda Çok çok ünlü , ünü dünyadan taşıp diğer gezegenlere bile ulaşmış bir doktor bulmuş. Doktor adamı muayene ettikten sonra.
-Beyefendi bu baş ağrınızdan kurtulmanız için penisinizi azıcık keseceğiz .
Adam çaresiz..Kestirmiş ucundan azıcık. Baş ağrılarında kısmi bir azalma olsa da tamamen yok olmamış…Tekrar doktora gitmiş. Doktor bu sefer penisinin tamamen kesilmesi gerektiğini söylemiş. Adam bakmış ki bu ağrıyla yaşamak imkansız çaresiz kestirmiş penisinin tamamını. Artık rahatlamış…Baş ağrısı filan yok.
Derken efendim bu adam bir gün bir pantolon diktirmek için terziye gitmiş ve aralarında şöyle bir konuşma olmuş:
-Beyefendi..Ölçülerinizi aldım şimdi de bana söyler misiniz penisinizi pantolon ağının ne tarafında taşıyorsunuz? Yani sağda mı solda mı?
Adam şaşırmış tabii ki…
-Ne alaka? Nerede taşırsam taşırım. Bunun pantolon dikimi ile ne alakası var?
-Çok alakası var efendim. Yanlış tarafta taşırsanız şiddetli baş ağrılarına sebep olur.
Madde-7 BASİT VE ÇOK KOLAY ÇÖZÜMLER VARKEN PENİSİNİZİ KESTİRMEYİN EFENDİM.
Tekrar teşekkürlerimle birlikte selam ve sevgilerimi iletirken bana sorduğunuz ve babanın yanında sigara içme konusunu örnek olarak verdiğiniz durumla ilgili olarak elbette haklısınız diyorum. Ama ben istiyorum ki o sigara balkonda da içilmesin. Baba evde olmadığı zamanlarda da içilmesin. Hiç içilmesin. Yani hiç kimse nikahsız bir şekilde yaşamasın. Dini sakıncasını hiç hesaba katmayalım. Ama hukuki sakıncaları o kadar çok ki.
Ne yapmak lazım? Dini nikahı da resmi nikah hüviyetine sokarsanız bu iş hallolur. Haa. Çocuk gelinler meselesi? Koyarsın yaş sınırı olur biter.
Meseleyi kökünden halletmek varken uygulaması yine pek çok soruna ve istismara yol açacak bir yola baş vurmayalım demeye çalışıyorum. Hepsi bu.
Selam ve sevgilerimle.
levent taner
Sizi muhakkak surette ters yönde bir görüşte sabitlenmiş saymak ne haddime
Bilakis detaycı bir insan olduğunuzu bilirim
Okuldayken en sevdiğim ders tarihken bir terih öğretmenine saygı da kusur etmeyi benden beklemeyin lütfen
Sadece bir kesit sunmak istedim kendimce ve halimce
Zaten bazı sözleri kendimi sorgulamak adına dillendirdim
'Alışkanlıklarımızın tutsağıyız çok kez
Tutuculuğu da böyle algılarım çoğu defa
Doğduğunda bulduğu bir yapıyı değişmez zannetmek, olduğu gibi benimsemek' gibi sözleri sizi değil kendimi tenkit adına verdim.
Son olarak dini nikâhı kıyan hocaya resmi nikâhı kıymak yetkisini de verebiliriz demişsiniz, böylece konuya kıymamış pratik bir derinlik kazandırmışsınız
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize sağlık değerli abim benim.
Merhaba Sami hocam, bu konular daha çokk tartışılır. Bir çözüme ulaşır mı ulaşmaz mı onu zaman gösterir.
Sona eklediğin fıkra bolce tebessüm estirdi yüzümüzde :)
selamlar
sami biberoğulları
Ben kendimce bir çözüm önerisi ortaya koydum. Ki bunu düşünen sadece ben değilim.
Millet olarak habbeyi kubbe yapmakta üstümüze yok.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam ben her şeye rağmen yinede resmi nikahtan yanayım en azından belgeli Dini nikahta sizleri karı koca ilan ettim dua okunacak o kadar yazılı bir belge yok nasıl olacak saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Bu yazıyı yazarken en korktuğum şey arkadaşların beni dini nikahtan yana, resmi nikaha karşı olarak görmeleriydi ki yanılmamışım. Bazı dostlar öyle sanmışlar.
Tam tersine ben de resmi nikah dediğimiz nikahın mutlaka yapılması taraftarıyım. Söylemeye çalıştığım şey şu. Eğer nikah kıyma yetkisi din görevlilerine verilirse nikah kıydırmak için imam arayan bir vatandaş aynı zamanda kanunen de resmen de evlenmiş olacak. Bu evlilik kütüklere kaydedilecek.
Bu arada;
Dini nikahta da vardır aslında evliliğin kayıt altına alınması. Bu öyle çocuk oyuncağı değilidr. Aldım kabul ettim ile biten bir olay değildir. Ne yazık ki maalesef uygulamada bu belge işine bazı hocalar riayet etmiyor.
Selam ve sevgilerimle.
Şeriatın geldiği gün nasıl bir yazı yazarsınız merak ediyorum şahsen; zira devletin treninde “harem selamlık” dönemi başladı!.. Yani tohumlar ufaktan atıldı bile. Her şey ele geçirdiler bu şekilde yasaların oylanmasında karşıt durumların çıkmayacağı aşikâr. Türban denen "velev" bile ilk okullara kadar düşerken recmin gelmeyeceği ne malum.
Ah benim güzel ülkem kara mizaha malzemesin hâlâ ve üç beş şakşakcının alkışına.
sami biberoğulları
Diye hitap edeceğim size.
Sert bir eleştiri yapmış olsanız da neticede zahmet etmiş okumuşsunuz yazımı. Ayrıca farklı görüşlerde olsak da neticede aynı edebiyat platformunun, yani bir yerde aynı ailenin bireyleriyiz.
Değerli arkadaşım.
Böyle bir eleştirinin de gelebileceğini tahmin ederek yazımın daha başlarında ''Bana soracak olursanız Türkiye’de değişen bir şey yok ama tabii ki kimsenin gelip de bana bir şey sorduğu yok. Sorsalar anlatacağım da anlattıklarımı anlamayacak pek çokları.'' diye bir ifade kullanmışım. Evet gerçekten de yanılmamışım.
''Şeriatın geldiği gün nasıl bir yazı yazarsınız merak ediyorum şahsen'' demişsiniz. İşin doğrusu bunu ben de merak ediyorum. Şeriat gelirse acaba nasıl bir yazı yazarım?
Sizin baktığınız taraftan devletin treninde başlayan haremlik-selamlık uygulaması ve türbanın artık kamusal ya da kamu dışı her alana girmiş olması sebebiyle ülkeye şeriat gelmiş olarak görülüyor. Benim baktığım taraftan ise ne şeriatı yahu ülke cinsel serbestlik konusunda Danimarka'dan da ileride...
Size göre şeriat demek türban demek, haremlik-selamlık demek, recm demek. Şeriat demek İran olmak, Afganistan olmak, Suudi Arabistan olmak demek. Ve biz yavaş yavaş oraya doğru kayıyoruz. Özellikle de İran'a benziyoruz. İşin garip tarafı İran'da da ''Eyvah Türkiye'ye benzemeye başladık'' korkusu başlamış. Bizdeki modernliğin kendi ülkelerine de sıçramasından korkuyormuş mollalar.
Değerli arkadaşım.
Ben bir emekli tarih öğretmeniyim. Şeriat nedir az buçuk bilsem de size bunu anlatacak kadar kendimde yetki görmüyorum. Ama bildiğim bir şey var: Türkler 751 yılından beri Şeriatla yönetildiler. Taa ki 3 mart 1924 de Halifelik kaldırılana kadar.
İnanmazsınız mutlaka ama öğretmenlik yaptığım 28 sene ve artı özel okullarda dört seneyi de eklersek otuz iki sene boyunca Atatürk'ün yaptığı inkılaplar içinde en doğrusunun halifeliğin kaldırılması ve harf inkılabı olduğunu söylemişimdir hep. Neden böyle? Uzun uzun bunu izah etmeyeceğim.
Yani yaklaşık olarak 1173 sene şeriatla idare olmuşuz.
Zaman gelmiş '' Şeriat Hükmüdür '' diyerek devletin padişahına - sahibinin rızası alınmadan - el koyduğu bir arsa üzerine cami yaptırdı diye ceza verilmiş ve yaptırdığı cami yıktırılmış, zaman olmuş yine şeriat hükmüdür diye salgın hastalık olan İstanbul'da karantina uygulanmadığı için şehrin dörtte biri vebadan ölmüştür.
1924 ten sonra şeriat değil modern hukuk devreye girdi. 1926 da Medeni hukuk kabul edildi. Daha modern, daha insancıl, daha insan haklarına dayanan bu yeni kanunlarımızın uygulanmasında da zaman oldu '' Türk Milleti adına'' denilerek ( Bildiğiniz gibi mahkeme kararları Türk Milleti adına alınır.) çok faydalı şeylerle ilgili kararlar alınırken zaman oldu bu ülkede tarihin ilk eroin fabrikası kuruldu. Bir kadın ( Şalcı Bacı ) yine ''Türk milleti adına şapka kanununa muhalefet ettiği için asıldı ( Son sözleri '' Kadın şapka giye ki asıla'' olmuştu.
Şunu demek istiyorum: Önemli olan yönetimin şeriat ya da demokrasi olması değildir. Önemli olan devleti idare edenlerin niyetleridir. Onların emelleri, istekleri, idealleri...
Biliyor musunuz?
Mesela şeriata göre bir kız istemediği bir erkekle evlendirilemez.
Şeriata göre Evli kadın da kocasını boşama hakkına sahiptir ( Eğer evlenme akdi yapılırken üç olan boşanma hakkından birinin bana ait olmasını istiyorum'' derse
Erkek öyle ''Seni boşadım'' deyip kadını kolundan tuttuğu gibi kapı dışarı edemez. Çünkü evlenmeden önce kadına - onu boşadığı takdirde ne kadar altın ya da servet vereceği belirlenmiştir. Ayrıca evdeki tüm eşyalar da kadına aittir.
Peki bu hep böyle mi olmuştur? hayır maalesef. Suç kanunu mu yoksa uygulayıcıların mı?
Ama gelip gelip bir erkeğin dört tane kadın alması konusuna takılıyoruz. İşin ilginci bir erkeğin dört karısı olması çağ dışı oluyor da dört metresi olması hiç de çağ dışı olmuyor.
Evet...
Kısaca '' Ha eski kanun, ha yeni kanun. Bu memleketteki bu güne kadar yaşanan durumda bir değişiklik olmayacak. Bu nikah işini dini nikah-resmi nikah ayrımından kurtarmadıkça daha çook tartışacağız bu konuyu'' diyebilmek amacıyla kaleme aldığım bu yazımda bakın nerelere geldik.
Ha bu arada.
Bu ülkede toplam otuz iki sene öğretmenlik yapmış bir insan olarak ''Resmi nikaha hayır. Yaşasın dini nikah '' dediğimi zannediyorsanız hem siz çok yanılmış olursunuz hem de ben çok üzülmüş olurum.
Bu yazıdan kesinlikle böyle bir mana çıkarmayalım. Ama öte taraftan '' Dini nikaha hayır . İstediğimle yatarım, i,stediğimden çocuk sahibi olurum, istediğim zaman kürtaj olurum, istediğim zaman donumu omzuma atar sokaklarda öyle gezerim '' diyenlere de müsaade edin iki çift lafımız olsun.
BURASI TÜRKİYE..DİNGONUN AHIRI DEĞİL.
Selam ve saygılarımla.
mori kız
Sizin bu konuda düşüncelerinizi değil de bunları yansıtmanız yahut perspektif açınızı bu konuyu bu şekilde "gülmece''ye indirgenmesine takılmadım değil; lakin siz hep bu şekilde yazıyorsunuz bel ki biçem diyeceksiniz(.)
Öğretmen olmanız ne güzel; ne güzel şey bilgileri öğretmek... Bilgi oldukça büyük kelimedir gerçekten insan dağarcığına hiçbir zaman sığmaz.
Maalesef ki günümüzde kadının dinde de olsun sosyal yapıda da olsun yeri ikinci planda olduğu aşikârdır. Bu reddedilemez bir oldudur; öldürülen kadın, törede ölen kadın, dinsizlikten ölen kadın yahut müsait kadın. Şeriat demişsiniz herkes kendi şeriatını hükmetmeli, devletler şeriat taşımamalı ki yönetimlerde olacak aksaklıklar, zorbalıklar ortaya çıkmasın. Kaldı ki artık din olgusu kişilerin bakış açısıyla değişme yolunda olduğunu da söyleyebilirim.
Konuyu oldukça dağıtmak istemiyorum evet öğrenmek güzeldir; ben ne kadar çok okumuş cahiller gördüm anlatmak daha zordur. Öğreticiliğinizin size vermiş olduğu bir tecrübe olmalı kesinlikle cahil olan kişi her zaman sorunludur. Hele ki at gözlüğü varsa vay hâlimize...
Evet konuyu çok dağıtmak istemem ama gerçek anlamda tarihi severim; Talas savaşından sonra diye başlayan tarihi de çok iyi bilirim. Vuku bulan bir tarihi bilmemek ayıptır gerçekten de.
Demişsiniz
''Mesela şeriata göre bir kız istemediği bir erkekle evlendirilemez.''
Soruyorum size şuanda şeriatla yönetilen hangi ülkede bunu görebiliyoruz. Görüyoruz şeriatın şuanda kol,kelle kestiğini. İşid-iyor musunuz?
Çağdışı olmak demişsiniz; yobazlık her daim çağdışıdır bayım. Kafa kesmek misal bayım. İlk aklıma gelen işid oldu evet görüyorum ekranlardan adamların saç sakal hallerini, eminim Allah bunların dediği şeriattan bahsetmiyor.
''Kısaca '' Ha eski kanun, ha yeni kanun. Bu memleketteki bu güne kadar yaşanan durumda bir değişiklik olmayacak.'' Bence yanılıyorsunuz bu konuda. Bir nevi tanındı imam nikahı. Tarihte nasıl bir cümle geçerdi. Atıyorum : İlk kez avrupa osmanlı develetinin varlığını kabul etti.
Bunun gibi bir şey... Miras yönünden olsun aile yönünden olsun oldukça sarsıcı sonuçları olacaktır.
Kişi kendi rızası ile nikah kıysın; gitsin müt'a nikahı yapsın her önüne gelenle; dini nikaha hayır diyen de tangasını omzuna alıp gezsin. Kimse kimseyi incitmeden. Ne derlerdi alan memnun veren memnun.
Tutup da dinsel nikahı devlet işine karıştırmaya ne gerek var.
Neyse konuyu çok fazla dağıttım.
Selam ve saygılarımda
Bilmukabele.
sami biberoğulları
Öncelikle bir sorunuza cevap vererek başlayayım:
''Soruyorum size şuanda şeriatla yönetilen hangi ülkede bunu görebiliyoruz.'' Demişsiniz.
Ben de size soruyorum (Aslında cevabını bizzat siz verdiğiniz halde) Şeriatla yönetilen hangi ülke hangisi? Böyle bir ülke var mı?
Dediğim gibi cevabını da kendiniz vermişsiniz aslında '' eminim Allah bunların dediği şeriattan bahsetmiyor. '' diyerek. Yani şeriat denen bir şeyin varlığını, Bunun ise Allah'ın asıl dedikleri olduğunu ( Bir takım soytarıların değil, bizzat Allah'ın dedikleri) olduğunu siz de kabul ediyorsunuz böylece.
Bir tafatdan İşid'i karşıma '' İşte sizin şeriat dediğiniz şey bu'' diye çıkarıp öte taraftan ''Allah bunların dediği şeriattan bahsetmiyor'' demek ise sizce de çelişki değil mi? Siz de pek âla biliyorsunuz ki evet '' Allah'ın şeriat diye bahsettiği şey ''Allahu Ekber'' diyerek şii kafası kesmek değildir. Masum çocukları katletmek değildir.
O halde şeriat kelimesi niçin bu kadar irrite ediyor?
Çünkü şeriat aynı zamanda hiç bir sınırı olmayan, ipten kazıktan kurtulmuşçasına bir özgürlük de değildir. İşte şeriatın bir takım insanımızı irrite eden tarafı da bu. Tabii ki bir de '' Vurun kahpeye'' faktörü var. Menemen faktörü var. ( Bunlar çok uzun anlatımlar gerektiren konular. Her ne kadar tek tek, uzun uzun yazdıysam da . İçinde imam bulunan tüm karikatürlere bakın. İmamların alayı ağzından salyalar akan kuduz köpekler olarak tasvir edilmiştir hep. Öyle olunca da doğaldır şeriat denince akla işidin gelmesi.
Her neyse. Şeriatın savunuculuğunu da yapacak değilim. Şeriatı savunacak en son kişi belki de benim. İnanın bana şeriat eğer dediğiniz gibi kelle kesen bir şeyse en ilk benim kellemi alır.
Yobazlık her daim çağ dışıdır. demişsiniz.Yobazlık? Bir insanın nesine bakarak onun yobaz ya da çağdaş olduğuna karar verirsiniz: İnanın bunu çok merak ediyorum.
Mesela. Dört beş yabancı dil bilen, Bir kaç fakülte bitirmiş, bu arada bazı önemli buluşlara imza atmış ama türbanlı bir bayan mı çağ dışıdır sizce yoksa iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz, bir akşam lisesini zar zor bitirmiş ama giyimi kuşamıyla tam bir Avrupalı olan biri mi?
Mesela bana göre evine misafir geldiğinde haremlik selamlık yapan bir insan çağ dışı değildir. Ama bana göre de yobaz insanlar vardır. Mesela kendisi evinde haremlik selamlık uygulaması yaptığı halde sizin evinize geldiğinde eşini getirmeyen. Başka bayanlarla oturup muhabbet etmekte sakınca görmeyen biri benim nazarımda yobazdır ( Bu örnek belki tam anlaşılmadı. Bir yazımda uzun uzadıya anlatmıştım bu olayı. Böyle bir yobaza nasıl rakı içirdiğimiz anlatmıştım o yazıda. Neyse...)
Eğer alan memnun veren memnun diyorsanız, eğer kişi kendi rızasıyla isterse yüzlerce kadınla müta nikahı yapsın, isterse tangasını omuzuna assın gezsin diyorsanız sıkıntı ne peki?
Rıza varsa her halt yenebilir mi yani? Bu kadar basit mi? Hatta öyle ki eğer rıza varsa müta nikahı denen sapıklık da serbest olsun. Yeter ki imam nikahı olmasın ama diğer tüm sapkınlıklar olsun. ( İnşallah yanlış anlamışımdır)
Değerli arkadaşım.
1926 da yürürlüğe giren Medeni kanunumuzda rağmen o günden bu güne kadar bu ülkede dini nikah ya da imam nikahı denen nikahla evlenip bu şekilde bir öür yaşayan yüzbinlerce, hatta milyonlarca insan var mı? Var. Medeni kanun bu güne kadar sadece imam nikahı ile evlenmeyi önleyebildi mi? Hayır. Resmi nikah olmadan dini nikah kıyılması yasaktır kararı bu güne kadar resmi nikah olmadan dini nikah kıyılmasını önleyebildi mi? Hayır.
Peki ben ne diyorum. Resmi nikah kalksın onun yerine imam nikahı gelsin mi diyorum? Hayır.
Ben aslında sadece dini nikahla evlenme denen olayın önüne geçmek istiyorum.
Bunun nasıl önüne geçeriz:
Dini nikah yaptırmak için vatandaş bir imama gitmiyor mu? İmam kıyar bu nikahı. Kıyılan bu nikah kütüklere geçer aynen resmi nikahta olduğu gibi. Yani imamın kıydığı nikah resmi nikah olur. Yani böylece iş resmiyet kazandığı için erkek öyle zırt, pırt kadın boşayamaz. Boşarsa nafaka öder, tazminat öder.
İmamların kıydığı nikah resmi nikah hükmünde olsun diyorum ben. Böylece bazı uyanıklar '' ben imam nikahı yaparım ama resmi nikah yapmam '' diyemeyeceklerdir.
Dinsel nikahın devlet işlerine karışmasına gelince.
Benim önerdiğim şeyde kişi isterse nikahının dinsel bir nikah olmamasını isteyebilir. Bu durumda belediyede kıydırır nikahını. İmam efendi giyer takım elbisesini, takar kravatını. Sizi karı koca ilan ettim der. Verir ellerine Bunlar halledilemeyecek konular değil.
İmam efendi giyer takım elbisesini, takar kravatını. Karşısına gelen çifte aynen belediyenin nikah memurlarının yaptığı gibi kıyar bir nikah .
Ama tabii ki sivil kıyafetli de olsa bir imam suratı görme rahatsızlığı var bazı vatandaşlarda.
Aslında isteyen belediyelerde, isteyen camilerde, kilisede, havrada, cem evinde, kendi inançları çerçevesinde nikahını kıydırsa, bu kıyılan nikah resmi nikah olarak kayıtlara işlense inanın bana bu mesele hallolur.
Hatta o çok söz konusu olan çocuk gelin olayı da bu şekilde halledilir. Yeter ki maksat üzüm yemek olsun. Bağcıyoı dövmek değil.
Selam ve saygılarımla.
"NAMUS MU? Kirletmeden duramam!" diyenlerin, kadının erkek (ataerkillik) karşısındaki pasif konumunun, hatta nesneleştirilmiş durumunun onayına hizmet ettiklerini, kadının 'özgür iradesi' ile bir ilgisinin bulunmadığını, özellikle bu tarihi sürecin bireyi iradi yanından soyutlamasına, yani 'yabancılaşmaya' eklemlendiğini fark edemediklerini söyleyebilir miyiz?...
Ta Sümer'de bile fahişeliğin kurumlaşmış olmasının, fahişeliğin kadının 'özgür iradesini' ispat ettiğini kabuk edersek, o günden bugüne kadının mücadelesini, yani onu bir 'obje' gibi değerlendiren anlayışlara karşı duruşunu göz ardı ediyoruz demektir...bence.
Daha başka bir ifadeyle, temizliği namus temsil etmeyecek de, ne temsil edecek?...
Kadın ırzıyla, namusuyla kadın olmayacak da, kapısındaki askısında yer alan şapka sayısıyla mı kadın olacak?...
İşte böyle , hocam, bizi de o fıkradaki papağan durumuna düşürüyorlar :)))
Saygı ve selamlarımla...
sami biberoğulları
'' Kadın ırzıyla, namusuyla kadın olmayacak da, kapısındaki askısında yer alan şapka sayısıyla mı kadın olacak?..'' demişsin.
Bu sorunun cevabını ben de çok merak ediyorum. İlle velakin karşıma öylesine cevaplar çıkıyor ki...Irz zaten tedavülden kalkmış bir kelime. Namus ise resimde görüldüğü gibi...
Herkes için böyle değil elbette ama o yöne doğru bir kayış var. Yani bir taraftan birileri ''Şeriat arık gelmiyor, resmen geldi'' korkuları içinde nöbetler geçirirken, birileri de ( ben de dahil ) '' Yahu toplum iyice sapıklaşmaya başladı. Kadın kısmısı artık donunu pankarta asıp dolaşıyor. Durum vahim'' korkuları yaşıyoruz.
Daha önceki bir yazımda değindiğim gibi. ''Ah bu korkularımız. Yakamızı hiç bırakmıyor. ''
Selam ve sevgilerimle.
bende yıllardır senin gibi düşünüyorum. İsteyene imam gelsin resmi nikahla birlikte dini nikahıda kıysın isteyene belediyenin memuru sadece resmi nikah kıysın. Böylelikle imamlar ezan okuyup cemaat e namaz kıldırmaktan başka ne iş yapıyor diyenlere cevap olur hemde devlet nikah memurları tasarrufu yapar. Fıkraya gelince kelimeleri kullanırken biraz daha kibar ve argodan uzak dursan sevinirim. Selam ve sevgiler
sami biberoğulları
kAFAMI KIRDSAN HAKLISIN VALLAHİ.
SENİN DE DÜŞÜNDÜĞÜN OLAYI BEN UZUN UZADIYA MORİ kIZ RUMUZLU ARKADAŞA YAZDIM. ORADAN OKURSAN SEVİNİRİM.
SELAM VE SEVGİLERİMLE.
Fıkra,
biriktirdiğim tüm yorum cümleciklerini silip süpürü aklımdan.
Çok güldüm gerçekten.
Yazıya gelince;
nikahsız mikahsız, beraberce yaşamak serbest,
imam nikahı yapmak yasak.
Böyle saçmalık,
herhalde sadece bizde olur.
sami biberoğulları
İmam nikahı dediğimiz olayı yasal bir nikah haline getirmedikçe. Ama yasal bir nikah derken de bunu olması gereken asıl durumuna getirmedikçe. Yani mihr olayından tut da kadınların da boşayabilmesi durumu, kızın rızası olmadan evlendirilememe hususu ve daha pek çok husus ... Bu mesele kıyamete kadar bu ülkenin gündeminde kalacaktır.
Ha bu arada:
Bu güne kadar olan uygulama yanlış anlaşılmasın. Bu güne kadarki uygulamada resmi nikah olmadan dini nikah kıyılması yasaktı. Yoksa dini nikah kıymak yasak diye bir husus yoktu. Ki ben de her ne kadar resmi nikah kıydırmadan önce bir süre sadece dini nikahlı olarak yaşamış isem de resmi nikah mutlaka şarttır diyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Güzel bir yazı okudum. Tebrik ederim. Benim bu konudaki görüşüm de şu; bir reşit kadın, bir de reşit erkek bu iki kişi arasında 3. kişiye ne düşer, bilirsiniz! Yani demem o ki önemli olan nikah değil önemli olan rızadır ve bu rızanın taraflarının reşit olması yani aklında bir sınırın olmaması bu yaş olarak belirlenmeye çalışılsa da bazı orta yaşta ve ileri yaşta da reşit olma sorunu olabilir! Nikah iki kişi arasında bir sözleşme aslen. Bunun dinsel alanda da böyle olduğunu biliyoruz! Bunun sorun edilmesinin nedeni; reşit olmayan kişilerin birlikteliğinde oluyor! Yani iki reşit özgür kişinin kararı değil de çevredeki egemen kişiler aile ya da akrabaların işin içine dahil olmasında. Bu yüzden devlet veya imam veya belediye bu işi üstlenmiş. Oysa iki kişi arasına bu iki kişi akıl bakımından kendi kararlarını verebilecek rüşde sahipse başkalarının bu konuda dahil olmaya çalışması zaten gereksiz olacak! Toplum reşit olsa, bu konuda gereksiz tartışmazlar bile! Yani dinsel açıdan da devlet açısından da iki özgür bireyin alanına kimse girmez ama reşitlik sorunu oldukça bu tartışma devam eder! Yani dinde de aslen cinsel açıdan özgürlük var aslında cinsel özgürlük olmalı. Bir kız babasının ya da ona egemen olan akrabalarının isteğiyle birinin koynuna girmeye zorlanamaz. Aynı şekilde bir erkek için de bu var! Aklı başında olanlar zaten kimseyi kendi yatak odasına sokmaz! Son tahlilde bu sorun. Devlet ya da din sorunu değil. Bireylerin reşitlik sorunu olarak yansıyor. Tebrik ederim. saygı ve selam ile.
sami biberoğulları
Gerek dini, gerek resmi nikahta ya da bir kadın ile bir erkeğin birlikteliğinde elbette esas olan rızadır. Yalnız; bu birliktelik sadece hazza dayanan bir konu değildir. İşin içine zamanla doğan çocuklar, birlikte paylaşılan bir hayat, bazen de ayrılıklar giriyor. O halde bu birlikteliğin hukuki bir takım kuralları da olmalı değil mi? İşte bunun için de nikah dediğimiz olay devreye giriyor.
Yani olaya '' Bu bir devlet sorunu değildir'' dememiz de mümkün değil. Çünkü devlet, vatandaşların huzur ve refahından sorumludur.
Selam ve sevgilerimle.
Ahmet Bektaş
sami biberoğulları
Şimdi daha net anladım. Sağ olun var olun.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Ben resmi nikah denilen nikaha sala ve asla karşı olan biri değilim. Yazımda ise AYM nin aldığı karar olmadan önce de bu ülkede pek çok vatandaşımızın - Yasak olmasına rağmen- Dini nikahlı olarak yaşadıklarını ve maalesef bunun pek çok sorunlara yol açtığını dile getirmeye çalıştım.
Bu çıkan yeni kanun resmi nikah olayını biraz daha azaltır. Çözüm ne peki? İmamların kıydıkları nikahı resmileştirmek. İşi öyle ''Aldın kabul ettin mi? İle bırakmayıp bunu resmen kayıt altına almak.
Bunun sakıncası ne peki? Efendim erkek kadına boşsun derse kadını tutup kolundan kapı dışarı eder. Aslında yok öyle yağma. Din öyle demiyor. Dini nikah da öyle demiyor.
Uzun mevzular. Bu konuda asıl yazacaklarımı Mori Kız rumuzlu arkadaşa yazacağım çünkü oldukça sert bir itiraz gelmiş ondan.
Oradan okursanız sevinirim.
Selam ve sevgilerimle.
=> Yanlış bilmiyorsam Hrıstiyan dünyasında nikahın resmisini de dinisini de rahipler kıyıyor.( Onlarda zaten böyle bir ayrım yok)
Amerika'da evlenmiş biri olarak ilk elden yanıt verebilirim: Hayır, böyle bir ayırım var. Ama kanunlar her ikisinin aynı anda yapılmasına olanak tanıyor.
=> 1- Doğurduğun çocuğun baba mirasından pay alabilecek mi?
2- Doğurduğun çocuğun babasının kim olduğunu kanıtlamak zorunda kalmayacak mısın?
3- Doğurduğun çocuğun babasından nafaka alabilecek misin?
4- Bir erkeğe kendini kullandırdıktan sonra onun kuması olma hakkına bile sahip değilsin. Çünkü arada hiç bir bağ olmadığı için rahatlıkla sana ‘’ Sen de bu işten zevk aldın ben de. Hepsi bu. Şimdi si.tir git başımdan. Ne b.k yersen ye’’ diyebilecektir. Ya da ‘’O çocuğu kimden peydahladınsa git o baksın.’’ diyecektir.
5- Kızlı erkekli yaşanan evlerde siz kız ve erkeklerin oturup masum masum dört kol pişti oynadıklarını mı sanıyordunuz?
6- Nikah akdinin camide gerçekleşmesine hayır ama doğan gayrı meşru çocukları cami avlusuna bırakmaya evet. Bu nasıl iş?
Bu soruların hepsi dini nikah olmadan da rahatlıkla halledilen konular. Çocuklar hiç bir haklarını kaybetmeden hayatlarına devam edebiliyorlar/başlıyorlar (bkz. Common-law marriage) (Ailemin Avrupa'da yaşayan bazı bireyleri de hukuki olarak bu durumdalar).
=> Vatandaş ateistse ya da dini tören istemiyorsa İmam efendi sadece ve sadece ‘’Sizleri karı-koca ilan ettim. Gelini öpebilirsin’’ der
Bir ateist için imamın nikah kıyması, bir müslümanın papaz ya da haham karşısında nikaha oturmasından daha ağır bir durumdur.
Saygılarımla.
sami biberoğulları
Allah seni inandırsın o parantez içindeki ''( Kesin emin olmamakla beraber )'' ifadesini seni düşünerek yazdım. Evet emin olmadığım yani sadece filmlerden gördüğümüz kadarıyla bildiğimiz bir husustu Avrupa ve ABD dedki nikah törenleri. ''Şimdi İlhan Kemal bunun böyle olmadığını yazar'' diye geçirmiştim içimden. O bakımdan da böyle bir şerh düştüm.
Maddeler halinde sorduğum sorular konusunda da sanırım mutabıkız. Bu sorular dini nikahla evliliklerde söz konusu olduğu gibi nikahsız beraberliklerde de söz konusu. O halde dini nikaha hayır ama evlilik bağı olmadan bir arada yaşamaya evet diyenlerin davranılarında sizce de bir çelişki yok mu?
Üçüncü husus: ''Bir ateist için imamın nikah kıyması, bir müslümanın papaz ya da haham karşısında nikaha oturmasından daha ağır bir durumdur. ''
Değerli arkadaşım. Benim nikahımın devlet tarafından resmen kabul görecek bir nikah olabilmesi için nikahımın ille de bir haham ya da papaz tarafından kıydırılması gerekiyorsa ve bu papaz ya da haham benim nikahımı Yahudi ya da Hristiyan inancı doğrultusunda kıymıyor, sadece kıyılan nikahımı devlet nezdinde geçerli bir nikah yapıyorsa o papazın ya da hahamın nikahımı kıymasında hiç bir sakınca görmem. Nikahımı resmileştirdikten sonra şayet içime sinmemişse gider bir de imama dini nikah kıydırırım.
Ateist vatandaş örneğinde de durum budur. İmam ille de bu nikahı camide kıymak, üzerine cübbe ve sarık giymek zorunda değildir. Vatandaş önceden beyan eder dini tören istemediğini. İmam da normal devlet memuru kıyafetiyle vatandaşın nikahını kıyar işlem tamamlanır. Sanırım bir ateist de bu durumdan gocunmaz.
Takım elbiseli ve kravatlı bir nikah memuru ile takım elbiseli ve kravatlı bir imam arasında ne fark var?
Selam ve sevgilerle