- 497 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZGÜR MÜ ÖKSÜZ MÜ
Bu vahşet ne zaman bitecek, insanların üzerine çöken kâbus ne zaman bitecek. Ateş düşen ocaklar, bir tarafta mezar bir tarafta hapishane bir tarafta yetim çocuklar. Yakın tarihe kadar hiç böyle bir ruh bozukluğu yoktu, ahlaksızlık yoktu, hırsızlık yoktu, merhametsizler yoktu, kul hakkı yoktu, aileleri bozguna uğratan banka kredileri ve bu kadar isyan eden çocuklarımız yoktu.
Evvelce insanlar, cep telefonu, İnternet, televizyon hatta elektrik olmadan da yaşıyorlardı ama çok daha mutlulardı, birbirlerini incitmiyorlardı. Dikkat ediyorum da bu vehim olaylarda; cep telefonu İnternet mesajları, evlilik dışı birliktelikler, boşanmalar ve gıptalar ön sırada geliyor.
Bir ülkede sadece suçlulara, en ağır cezaları verseniz dahi yine suçları önleyemezsiniz. İlk önce suça teşvik edenlere ve sebep olanlara cezalar vermeniz veya önlem almanız halinde ancak suçları frenleyebilirsiniz. Önce zeminleri ıslah etmezseniz ya ayağınız kayar ya da çamura batarsınız.
Yakın tarihe kadar ne bu kadar kadın cinayeti, ne boşanma vardı, ne evden kaçanlar vardı ve ne de sokakları defile alanına çevirenler vardı. İnsanlar bu kadar çok cadde ve sokaklarda dolaşmıyorlardı ve sokakların gölgelikleri değillerdi. Sanat ve müzik adına sıralanan argo söz ve sahneler, caddelerde bilhassa kadın ve kızlarda edep ve ahlaka uymayan giyim şekilleri. Ne sıkılan, ne utanan, ne kıskanan var, normal bir giyim tarzı haline geldi. Gıptaların hâsılatı inançsızlığın ve saygısızlığın verimini artırmış, kılcal köklerini üretiyor. Böyle evlilikler ne kadar uzun sürer
Hep erkeklerde mi kabahat kadınlarda hiç yok mu? Bir genç mutlu bir evlilik yapmak için ayrı ev tutulur, düğün ve diğer eşyalar için en az 50.000 lira harcanır, hatta ailesinden koparılır, ölünce maaşı ve mal varlığı kalır. Bunların karşılığında bir saygı görmelidir. Eğer hanımı erkeğin iki adım önüne geçerse, yakınlarına iyi davranmazsa, eşini başkalarıyla kıyaslarsa, birde gizli mesajları varsa keza en küçük bir tartışmada çocuklarını alıp evini terk ediyorsa sonuçları da hezimetle biter. Hatta cinnet ve cinayetlerin çıkmasına vesile olur.
Hiç kimsenin, ne sebeple olursa başkasının yaşama hakkını elinden almasına ne din ne de vicdan kabul eder. Herkes bulunduğu yerin kıymetini kıymetini bir bilse. Biz erkekler kadınlara önem verdiğimiz kadar keşke kadınlarda bize önem verselerdi. Yapılan statiklerde ileri yaşarda boşanmaların daha çok arttığı ortaya çıkmıştır. Genelde kadınlar belirli bir yaştan sonra itici oluyorlar, birde inanç zayıflığı varsa o zaman ipler kopuyor. Bir tarafta sessiz kalıp susanlar bir tarafta zehirini kusanlar. Genelde yeni nesil genç kızları sırtına binecekleri bir eşek her şeyinden istifade edecekleri bir inek arıyorlar. Mutlu bir evlilik yaşamak istiyorsanız onların her dediğini anında yerine getirmelisiniz.
Bir konuşmacı, ‘’İnsanların acilen eğitilmeye ihtiyacı var’’ diyor. Hayır, şimdiye kadar eğitinizde ne oldu. Önce toplumsal olarak acilen dini inançları enjekte etmenin yollarını bulmalıyız. Bunalımlar ahlaksızlıklar hep bu yüzden değil mi?
Otonuzla trafiğe çıkabilmeniz için önce kursa sonra imtihana ve yeterlilik belgesi olan sürücü belgesini alırsınız. Ömür boyu sağlıklı bir evlilik içinde, dini, içtimai ve sosyal olarak halk eğitim merkezlerinde kurslara tabi tutulduktan sonra evlilik için yeterlilik belgesi mecburiyeti getirilmelidir.
YORUMLAR
Bu yazı vesilesi ile, bu konuya da 'pazar' açısından yaklaşayım...
Mutabıkızdır ki, hemen her şey metalaştırıldı, yani pazar malı oldu...
Öyle ki, bu 'vahşi pazarda' çocukların masumiyetleri bile tüketim nesnesi haline getirildi (Bakınız: Reklamlar...)...
Böylece, o pazarda şimdiki nesil, fiziki varlığının dışında terbiyesinin, erdeminin, saygısının, hassasiyetinin, görgüsünün, inancının para etmediğinin algısını hiç farkında olmadan aldı, içselleştirdi ( Marka tutkusu)...
Seyrettiği filmlerde, dizilerde; 'sanatçı' yaşantılarında, pornocu medyada şahit olduğu imajlar, telkinler onun temel motivasyonu haline geldi...
Daha da uzatmadan sorabiliriz: Kadın özgürleşti mi?...
Saygını, samimiyetin, vefanın, hanımefendiliğin, beyefendiliğin, zerafetin yerini türlü hesaplar ve sapmalar alıyorsa, kadının özgürlüğünün garantisi ne?...
Daha da sormam...
Saygılarımla.