- 595 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
SUNUMU ÖMRÜN...
Sürecin zafiyeti mi aslolan verilen hükümler mi gıyabında kaderin çok uzağında olmasına rağmen yakın addedilen ya da tam tersi.
Suretler mi gerçek olan yoksa o dirayetsizlik mi saklama telaşı ile dönenip duran. Saklamanın mizacı ya da genelin irdeleyen ve yordayan o vasfı gizli saklı ya da zaman zaman ayan beyan.
Kifayetsizlik belki de çoğunun nazarında bu duygu sağanağı ya da kozasındaki tırtıl kelebek olmayı her daim erteleyen. Kim bilir tek güne sığdıramama korkusu o bitimsiz hülyaları ya da sığınağında güven addedilen duyguya yüklediği anlam ve tanım.
Seyri çok farklı şu döngünün ve anlam veremez iken kirli vicdanların o yoz dürtüsüne ne malum gerçeklerin çarpıtılmadığı.
Duygular her ne kadar göreceli olsa da insan hep aynı Yaradan’ın gözünde: Ne varsa malik olduğu ve tüm yetileri ile bir yanda eksikleri tek hesap vereceği merci her ne kadar akıl hocaları o gıybet yüklü tutumları ile sürekli ahkam kesiyor olsa da…
İstismar edilmek ya da tarumar edilen benliğiniz.
Sevgi denen olgunun o yoz sanısı çoğunun gözünde ve özünde.
Sıradan bir günün ya da sıradan bir mekanın çarpıtıldığı ve yansıtılan her ne ise yansıyan o görüntü: Ne de olsa herkes gördüğü kadarıyla hüküm verme arzusunda.
An geliyor kilitleniyorsunuz belki de açmamak arzusu ne de olsa açtırma kutuyu söyletme kötüyü. Aslolan ise gerçekleri bilip bilmezden gelmek, görüp ve tanık olmak umarsızlığını sürdürmek bir yandan için için yanarken öfke ateşi ile. Her ne kadar addedilen farklı bir tanı olsa da kolay mı sükuneti korumak en azından çabalamak ve sabretmek ki bir noktaya kadar.
Anlamsız ve gereksiz ne varsa bir bir sunumu ömrün ve kendine paye veren onca insan makamlarının ve dünyalarının tek sahibi olarak görürlerken sefil kimliklerini. Ne kolaydır ahkam kesmek hele ki ortada hiç bir neden yokken.
Hak iddia etmek ve sahiplenmek diğerlerinin yaşamlarını ki bir baltaya sap olma telaşı ile dağların tepesini kendine mesken edinmiş.
Zafiyet belki de zaruret peki ya vicdan denen mefhum nerelerde?
Maneviyat denen boyutun ise hep ama hep göz ardı edildiği ama gelin görün ki dinin tüm gereklerini ifşa ettiklerinin bilinci ile nasıl da soylu ve yadsımaz bir kimlikle boy gösterirler ön safta.
Eksiler ve artılar kimin tekelinde olabilir ki ya da hangi kul iddia edebilir kusursuz olduğunu bir yanda duygusallığı kötülerken inanılmaz bir patavatsızlıkla eşelerken toprağı bilmeden mezarlarını kazdıklarını üstelik sonsuza kadar orada azap çekecekleri gerçeğini göz ardı etmişken.
Sonuç itibariyle kısıtlı bir zaman dilimi bizlere tahsis edilen devran ya da ömür. Hangimiz iddia edebiliriz ki sonsuzluğa tekabül eden bir zaman dilimi ile boyunduruğuna alacağımızı gerek etrafımızdakileri gerekse İlahi Adalet’i aldatabileceğimizi.
Bugünün yarınları var iken unutmamalı ki ebediyete intikal ettikten sonra tüm vicdanlar bir bir hesaba çekilecek her ne kadar an itibariyle birbirimizi yaftalayıp örselesek de üstelik ne söz ne de düşünce yeter ki niyeti bozuk bir düzen olsun pek çok insanın müdahil olduğu.
Sorular, sorunlar ve alamadığımız nice yanıt ki merak etme dürtüsü ne yazık ki pek çok kişide mevcut ve bitimsiz hatta biteviye.
Unutmamalı ki herkes sadece ve sadece kendinden mes’ul bir o kadar incitmeden ve yargılamadan etrafını. Ne özel ne de genel ama tek gerçek olan: Vicdanlar ve yaşantılar kimsenin ne tekelinde ne de ilgi alanında. Tek gereken ise sevgiye paralel saygı dolu birliktelikler bir o kadar art niyetsiz ve korkusuz yarınlar maneviyatın ışığı mütemadiyen yanarken ki karanlığın önü sadece bu ışıkla açılacaktır yeter ki gönüller kalmasın karanlıkta ne de olsa her gecenin bir bekleyeni var her seher vakti bitimsiz umutlarla üstelik.
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
sevgilerimle...
Anlamsız ve gereksiz ne varsa bir bir sunumu ömrün ve kendine paye veren onca insan makamlarının ve dünyalarının tek sahibi olarak görürlerken sefil kimliklerini. Ne kolaydır ahkam kesmek hele ki ortada hiç bir neden yokken.
Güzel anlatımınız için sizi tebrik ederken yürekten size katılıyorum.
Gülüm Çamlısoy
Ne yazık ki şu bir gerçek ki; hayatın pek çok safhasında ne yaparsak yapalım bir şekilde düzenin gerektirdiği şartlara tabi oluyoruz. Ne kadar çabalarsak çabalayalım ve ne kadar iyi niyetli olursak olalım YANLIŞ ANLAŞILMAYA MAHKUM KILINIYORUZ. Çok çok üzücü.
Konu ne olursa olsun üstelik. Güç göreceli bir kavram güçlü olan her daim ezmeye muktedir. Pes etmemiz beklenirken alınan darbeler de akla zarar.
Çok çok teşekkür ederim sayfamı öksüz bırakmadığınız için. Sizi sayfamda görmek adına mutlu oldum.
Sevgiler, saygılar efendim...
Sağlıcakla kalın.