Dünya tekerimde hikayeleri 4
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bisikletle Strazburg dan Paris` e
Germinal e Yolculuk (Emile Zola)
Gerçeği yerin altına gömseniz bile, o bir gün büyüyerek patlayacak ve her şeyi yok edecektir. Emile Zola
Strazburg dan Sarrebourg (ilk gün 29 mart 2013)
Sabah erken kalkip odamizda kahvalti yaptik ve kendimizi Strazburg un gizemine biraktik. Gezip dolaşmak ve fotograf çektirmek için 2 saat ayirdik bu şehre sonrasinda yollar bizi bekliyor. Strazburg alsas loren bölgesinin başkentidir. Fransa milli marşı La Marseillaise (Ediht Piaf in sokakta söyledigi ilk şarki bu milli marştir.) 1792’de Rouget de Lisle tarafından burada bestelenmiştir. Ünlü Alman yazar Goethe de hayatının bir kısmını burada geçirmiş ve burada öğrencilik yapmıştır. Ayrica Gutenberg matbaayı burada icat etmiştir. Şehir, 1988’de UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’ne dahil edilmiştir. Notre Dame Katedrali ve Petite France bölgesi önemli alanlarından birkaçıdır. Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi burada bulunmaktadır.
Sevgili Charlie Chaplinim yolculugumuzu adadigimiz kisileri tanimaya devam edelim istersen. Emile Zola tanimaya ne dersin?. Bir gerçegi itiraf ederek baslamak istiyorum sende ayni hataya düsmeyesin. Sizde Emile Zolayi kadin sananlardan misiniz? Sizi bilmem ama ben kadin sananlardandim. Yaşadiğim köyde Emine isminde bir sürü köylü güzeli olunca bu Emileyi de Emine nin fransizcasi sanmiştim. Taaki bir gün Germinal kitabini aldiğimda içinde bir erkek resmi görünce Emile Zola nin bir erkek olduğuna inandim.
Émile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902), Fransa’da natüralizm akımının öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zola’nın edebiyat dışındaki şöhreti ise, Dreyfus Davasında takındığı aydın tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus’u hükümetin bütün baskılarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben “İtham Ediyorum” makalesini yayınlayan Zola, baskılardan dolayı Fransa’yı terkedip bir süre Londra’da yaşamak zorunda kaldı. Çabaları sonucunda Dreyfus Davası’nın yeniden görülüp adaletin yerini bulması sonucu yurduna döndü. Émile Zola, 1902 sonbaharında,kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden öldü. “Nana”,“Germinal” ve “Meyhane” en tanınmış romanlarıdır.Tüm romanlarında,doğal ve gerçekçi bir tarzla,hayatın zorluklarından bahsedilir.Örneğin Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı, büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır. Natüralizm’in öncülerindendir.
Bundan 110 yıl önce 50 bin kişilik bir kortej eşliğinde Emile Zola’nın naaşı Montmartre Mezarlığı’na getirildi. Mezarın başında konuşma yapacak olanlardan biri yine zamanın ünlü bir başka yazarı Anatole France idi. France’ın arkadaşına veda şeklinde başlayan konuşması bir müddet sonra neredeyse bir milletin uyanışına sebebiyet verecek kadar kuvvetlendi. "Susmayacağım" diyordu, "Ona iftira edenler sustular mı?" Zola’nın susmadığını, herkes korkup sindiğinde bir tek ’onun’ sessiz kalmadığını hatırlattığı bu konuşması sık sık "Bravo!" sesleriyle kesildi. Konuşmasını "Ona gıpta edelim: ... Onun benliğinde insanlığın vicdanı vardı" diye bitirdiğinde ise Zola’yı ebedi uykusuna yolcu etmeye gelmiş olanlar mezarlıkta olduklarını unutup büyük bir alkış kopardı. Orada dökülen gözyaşlarının bir sebebi de muhakkak ki adaletin mühim bir savunucusunun uğurlanıyor olmasıydı.
Adalet ülkemizde olmayan ve adamina göre isletilen kanunlar sacmaligi, Kanun adamlarinin dahi kanunsuzluga göz yummasi basimizdaki dikatatörün alcakca adaletin icini oymasi hic adil degil. Bir gün adalet karsisinda cezalarini almalari umuduyla.
İnsan üzüntülerini anlatarak, başkasını memnun etmemeli.
YORUMLAR
Güzel bir deneme olmuş. Tesadüf ki, bir kaç gün önce içinde uzunca bir bölümün Dreyfus davasından bahsedildiği bir kitap okudum. Bu davanın ne olduğunu, neden bu kadar önemli olduğunu merak edip bir kaç araştırma yaptım. Bu noktada Emile Zola'nın takındığı cesurca tavır, onun bir masa başı yazarı değil, toplumsal bir çok olayda da ön saflarda yer alan bir aktivist olduğunu gösteriyor.
Bu harika yazı için teşekkürler...