Teşbih
Sözün anlamını kuvvetlendirmek için aralarında bazı yönlerden benzerlik bulunan iki varlıktan zayıfını kuvvetli olana benzetme sanatıdır.
“Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi”
“Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım”
Teşbih yapılırken; gibi, adeta, benzer, andırır, misali, sanki şeklinde benzetme edatları kullanılabilir.
“Gündüz denizlerde sönerken baktık
Ve çobanlar gibi dallar yaktık.” (YKB)
"Rujlu dudakları açık bir yarayı andırıyordu."
"Araç değil cephanelik sanki."
Benzetilenin ve neye benzediğinin, hangi yönüyle benzediğinin ayrıntılı olarak belirtildiği teşbihler vardır.
"Çocuk tilki kadar kurnaz biriydi."
"Gönlümü çekse de yârin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgârın önüne katılmışım ben" (FNÇ Han Duvarları)
En güzeli, benzetme edatı kullanılmadan yapılanlardır.
“Som gümüşten sular üstünde giderken ileri”
Al yanaklım, kiraz dudaklım
Sende kalır yarım aklım
Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.
Her gece rûyâmı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.” (NFK)
Yeri gelmişken “Teşbihte hata olmaz.” lafına da değinmek lazım. Teşbihte hata olamaz yani hatalı teşbih yapmayalım anlamına geldiğini söyleyenler var. Güzel bir teşbih ya da kötü bir teşbih yapılmış olabilir. Burada sözü ekşi sözlükten bir alıntıyla noktalayalım.
“ buna bilim felsefesinde "analoji yaparken akıllı olun beyler" denir. yani efendim bir şeyi bir diğerine benzetirken göz ile izan ile bakalım, hakikaten benziyor mu bunlar ki biri için söylenen diğeri için de aynı kuvvet ve accuracy ile geçerli olsun. misal "kemal abi yengede kalçalar karpuz gibi, bak hata olmaz o bakımdan" gibi bir kullanımda diyelim ki teşbihte hata olmadı ama sen düpedüz ahlaksız bir insanmışsın.”