Mektuplarda ne yazıyordu?
Onu iki katlı ahşap evlerinin alt katındaki oturma odası olarak kullandıkları küçük odada küçük bir masa önündeki aynanın karşısında canlandırıyordum o durmadan kendisini hayatının her döneminde
onu rahatsız eden sapıkları anlatırken.
Güzel bir kadındı.Sanıyorum onun kendini boş vermiş gibi görünen dış görünümü çekiyordu sapıkları.
Ayna karşısında kendine bakarken, kendini beğeniyor ve kendini seyretmek hoşuna gidiyordu. Hani süt gibi beyazdı teni,göğüsleri büyük,gözleri maviydi. Siyah kirpikleri gözlerini gölgeliyor, kalkık burnu
ona bir artist havası veriyordu. Onun daha sonra genç kız fotoğraflarını gördüğümde Fatma Girik’e benzediğini sezmiştim.
Benim sürekli uzun olan saçımı kesen ilklerden biriydi.Evlerinin bir yol ötesindeki küçük bahçelerinde
kesmişti saçımı. Başım hafiflemişti. Sanıyorum on, on bir yaşındaydım. Onun kardeşi benim hem okul, hem mahalle arkadaşımdı. Şimdiki çocukların deyişiyle kankaydık. Bağ bahçe çay suda, her zaman
birlikte idik. Nuran arkadaşımın ablasıydı. O zaman ne bilirdim arkasında bir çok sapık var.
Belkide hepsi sapık değildi. Bunu ona da söyledim dün.Delikanlılık, gençlik işte! kimbilir belkide o seni evinizin kapısına kadar rahatsız eden, hatta ebenden bile çekinmeyen oğlan sapık değildi dedim.
Büyük bir kararlılıkla:
"Yoo! Basbaya bir sapıktı. Nereye gitsem burnumda biterdi. Kör olasıca! Eskiden evlerde su mu vardı? Su getirmeye sokak çeşmelerine giderdik,su getirmeye.Hiç çekinmezdi.Ağzımın içine girerdi nerdeyse Bak herkes görüyo, git başımdan dedikçe yılışır, görsünleer derdi. Kız anam, bütün sapıkları ben mi çekiyom acaba? Bir keresinde Ankara’ya gittik annem ben ve Halime. İkisini bırakıp sapık benim kalçama elinde bir tahta parçası vardı onunla vurdu.En sonunda annem gördü :Sen n’apıyorsun dürzü
senin annen, bacı yok mu diye kovaladı."
Onu seven birinden de sapık diye söz etti ama anladığım kadar bu oğlan sapık değildi. Şimdi çoluk çocuk sahibi olan bir komşumuzdu. Gece gündüz onu takip ettiğinden ona mektup yolladığından söz
etti. Sahi kız, eskiden bir de mektup vardı.Bana gelen mektuplardan birini okumak kısmet olmadı. Ya
gözlerinin önünde yırtıp attım,ya da konu komşu kimin eline geçtiyse yırttılar.Acaba ne yazarlardı ki!
Şimdi çok merak ediyorum. Merakını gidermek için araya giriyorum:
" Ne yazacaklar. Seni çok seviyorum. Falan yere gel. Seni bekliyorum."
Nuran bir kahkaha patlatıyor. Mavi gözlerini kocaman açarak:
"Sahi m.? Öyle mi yazıyorlardı acaba? Niye birini açıp okumadım."
Nuran çocukluk arkadaşımın ablası. Arkadaşım öleli bir kaç yıl oluyor. Nuran’la arkadaşız artık.
Sahi bütün sapıklar neden Nuran’ı buluyordu.
Belkide bu sapıkların hepsi sapık değildi.
Nuran güzel bir kızdı.
Arkasında dolaşan, onu beğenen de çok oluyordu.
Keşke okusaydı. O mektuplarda ne yazıyordu..
08. 02. 2015 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
edebiyata başlangıcım o anlar demek ki..
sınıfımda hep ufaklık olduğum ve en çalışkan olduğum için
belki de yazım çok güzel olduğundan,
şimdilerde adımı bilmediklerini
diğer kardeşlerimle yakin oldukları halde beni anımsamadıkları kulağıma gelen birileri için "mektup" yazdığımı hatırlıyorum..
kafaları basmadığı,
"lee olum sen gözel yazarsın" diye yazdıklarımı onayladıkları, kendilerinden bir şey olmayan mektuplardı..
seni başkasına yar etmem
tarzında cümlleler olurdu
herkesin mektup yazacağı birileri olmuştur..
konuyu gündeme getireceğim
haaa..
hiç biri diğerleri çoluk-çocuğa karışmadan evlenmedi
yani erkekler.. ötekilerin düğününde
hala evlilik hayalleri kurmadılar
işte böyle
glenay
onun ağzından yazmıştım.
İnsan güzel cümleler kuramasa da kendisi yazmalı.
Sonra babamın isteği üzerine, teşekkür anlamında bazı politikacılara,
hatta Bülent Ecevit'e bile babamın ağzından yazdım:)
Yoruma teşekkürler kardeşim,
şimdi mektuplaşma öldü,
yaşasın internet mesajları mı diyelim.
İnsanı olur olmaz zamanda rahatsız eden mesajlar.
gerçek arkadaşları ayrı tutuyorum,
bunlardan..
selâmlar..
İbrahim Çelikli.
olmadık yorumlar
samimiyetsiz sözde beğebiler
toruyor insanı
ama müstesna itimat edilecek dostlarda edniyoruz
ailemize yetişmiş kızlar da geliyor sizler gibi
kardeş edindiğimiz
emin olduğumuz..
şükür..
Evet ya, eskiden mektuplaşmak vardı. Pembe, mavi, gofreli özel kağıtlara da yazılırdı. Çok uzun olanları gibi çok kısa,sadece buluşma yeri ve saatini bildirenler de olurdu. Bazılarında henüz kurumuş, cap canlı rekleriyle çiçek yaprakları da bulunurdu. Mektulaşma zamanları gerçekten çok güzeldi. Sevgilerin buğusu ve kutsallığı her açılışında ve okunuşlarında pastoral duygu tatları yayardı.
İşte geçmiş zaman duyguları bu mektuplarla çok önemlidir ve değerlidir Nazik Gülünay. O mektuplar insanın gelişip yetişmesinde de, kişilik kazanımalarında, kültür, duygu ve ilham birikimleriyler düzeyli ve entelektüel insan oluşumunda çok önemli rol sahibiydi aşk ve sevda mektupları. Sırf sevgi mektuplarına dayalı, edebi değerleri yüksek romanmlar yazılmıştır; Okuduklarımız vardır, muhtemelen sizde okumuşsunuzdur. Çünkü yazmak arzusunu geliştiren, insanın iç boşalmalarını sağlayan unsurlardı eskiden sıkça ve çokça yazılan mektuplar.
Tat alarak okuduğum güzel bir konuyu yazmışsınız, içtenlikli, sade, samimi dokunuşlu temalarla
Esenlik ve mutluluk dileklerimle kutladım ve selamladım dost şairim Nazik Gülünay sizi.
Kemal Polat
glenay
Mektuplar aslında ne yazarsa yazsın, okunmalı.
Edebiyat alanında böyle mektuplaşmalar görürüz.
Bir bayana olduğu gibi, iki yazar arkadaşın da mektuplarını okuruz.
Bunlar edebi kaygıda taşıyan güzel eserlerdir.
Bir ara aklıma takılmıştı,
gönderilmeyen mektuplar başlığında böylesi mektup türü bir roman yazmayı.
Galiba tembelim. Ne zaman yazacaksam:)
selâm , sevgi ve saygılarımla..
Değerli arkadaşım.
Nuran'a en doğrusunu demişsiniz aslında.
Ben hiç yazmadım ama çok daha çocukken çok taşımışımdır o mektuplardan. Dediğiniz gibi genelde hep ''Seni seviyorum, falanca yere gel falan filan'' Yine genelde kedi elinin kalıbı, tam ortasından oklanmış bir kalp resmi ve kendisi ile sevdiği kızın adının baş harfleri ve olmazsa olmaz iki gözyaşı damlası. Tabii ki göz yaşı filan değil. Bildiğin çeşme suyu.
Sapıklık konusuna gelince: Eskinin sapıkları şimdiki sanal alem sapıklarının yanında kırk kez hacca gitmiş hacı gibidir inan ki. Şimdikilerden Allah cümle dişi mahlukatı korusun )))))))))
Selam ve sevgilerimle.
glenay
Yine bir arkadaşım vardı Nermin.
Ona oğlanlardan mektuplar gelirdi.
O alırdı mektupları ve bize okurdu.
Biz ondan biraz daha aklıyla hareket eden birileri olarak
bunlara kanmamasını, bu çoğunu tanıdığımız kişilerin ondan yararlanmak istediklerini söylerdik.
sözümüzü ne kadar tuttu bilmiyorum.
Yoruma çok teşekkürler,
selâmlar..
Okusaydı keşke.
Belki de güzel bir sevgi tablosu karşılayacaktı onu.
Nice karşılıksız sevgi ölüp gitmiştir daha doğma imkanı bile bulamadan dünyada.
Ve,
haksız yere sapık yaftasını taşımıştır bir ömür boyu boynunda yüce gönüllü kahramanı.
Keşke okusaydı mektubu.
glenay
Yaşadığımız ortam öyle tutucuydu ki,
buna fırsat bile vermiyordu.
Mektuplar daha sahibinin eline geçmeden, yırtılıp atılıyordu.
Geçenleri de, belki de korkudan yıtıp attı arkadaşım.
Çok teşekkürler..
Hep aklımızda kalan,lakin keşkelere boğduğumuz an'lar...Sır mıdır o zamanlar yoksa anlık tepkilerin ar duygusunun önünde olması mıdır?
Platonik aşlar belkide böyle doğarlar. Hepimizin duygu denizinde yüzün bu düşünceler cesaretli olanların sandallarına çıkar. Ve ardından kovalamaca belkide kendince aşkı başlar.
Aklıma Kemal Sunal'in Yedi Bela Hüsnü'sü geldi ve Hüniyeye olan sapıkça aşkı.
Ne diyordu dolmuşta Hüsniye'ye:
,Önce .Hüsnü:.Hüsniye nereye gidiyorsun..Dün akşam seni rüyamda gördüm beni gıdıklıyordun,Sonra hamama gittik başıma üç kez sabun sürdün ve beni yıkadın.Bu rüyayı kime anlattıysam dediler Hüsniye seni seviyor.
Doğru mu Hüsniye beni seviyor musun?
Hüsniye:Peşimi bırak seni sevdiğim yok
hüsnü:Rüyaya bakılırsa seviyorsun
Hüsnİye: Bende geçen akşam seni rüyamda kesiyordum
Hüsnü: Aaa rüyada adam kesmek nişandır. NIşanı nerede kesmek istersin Hüsniye
Hüsniye: Lütfen peşimi bırak görenler sonra bana ne derler.
Hüsnü: Hüsnü'nün yavuklusu derler (...)
ve böylece devam eder..
İnsanın yenik düştüğü aşk,her ortamda şekilden şekile girer. Ve belkide insanı da şekilden şekile sokar
Sapıklık ya da aşk karar yaşayan çiftlerin !
saygılar,sevgiler
glenay
tıpkı Kemal Sunal'ın Hüsnü'sü gibiymiş. Buraya tam detaylı yazmadım.
İnsan tam tanımadığı kişye her türlü yaftayı yapıştırabiliyor.
en güzeli doğal ortamlarda olan arkadaşlıklar, sevgiler..
Çok teşekkürler,
selâm ve sevgilerimle..