- 823 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KADIN CİNAYETLERİ-MÜNEVVER KARABULUT CİNAYETİ....
Mevzuya bir hikaye ile girmek istiyorum.Dini mevıza kitaplarında geçer.Peygamberimiz anlatırlar.Beni İsrail zamanında geçmiştir.Özgecan ve Münevver Karabulut vb.cinayetlerde şeytan aynı oyunu tekrarlamıştır,okuyun karar verin.
Bersisa isminde bir zat, inzivaya çekilmiş, gece-gündüz vakti Allah’a (c.c.) ibadetle geçer ve hiçbir kötülükte bulunmazdı. Bu zatı şeytan aleyhilla’ne kandırmak için türlü hilelere başvurdu. Fakat bir türlü kandıramadı. En sonunda şeytan işin kolayını bulmuşt’u. Çünkü Şeyh Bersisa, âmil, mütteld, züht ü takva sahibi bir zattı ama, alim değildi. Yani ilm-i zahiri yoktu. Ondan dolayı onu kandırmak kolay olacaktı.
Şeytan aleyhillane Plânını şöyle tatbik etti:
Şeytan, sırtında cübbesi, elinde asası, başında sarığı, elinde tesbihi olduğu halde bembeyaz sakalıyla Şeyh Bersisa’nın ibadet ettiği yere varıp kapısını çaldı. Şeyh Bersisa kapıyı açtıktan sonra, kim olup, nereden geldiğini ve niçin geldiğini sordu.
Şeytan Alleyhilla’ne ona şu, cevabı verdi:
— Ben dünya nimetlerinden uzak, ömrünü Allah’a ibadetle geçirmek isteyen bir kimseyim. Bir Allah dostu bulup kendime arkadaş edinmek için çok yer dolaştım, fakat sizden başka bir kimseye rastlamadım. Memleketine yaklaştığımda, sizin isminizi duydum. Sizin de bütün gayretiniz Allah’ın rızasını kazanmak olduğuna göre, beni de kabul buyur da, beraber ibadete devam edelim.» dedi.
Şeyh Bersisa, onun şeytan olduğunu ve kendisinin ayağını kaydırmak için geldiğini nereden bilecekti. Arkadaşlığı kabul etti... Beraber ibadete başladılar. Aradan zaman geçiyor, Şeyh Bersisa ibadet ediyor, yiyor içiyor ve diğer insanlar gibi yaşıyor, lâkin Şeytan Allah’a öyle ibadet eder gözüküyor ki yemiyor - içmiyor, yatıp uyumuyor ve bütün zamanını ibadet ederek geçiriyordu.
Şeyh Bersisa, yeni dostuna hayran kalmıştı. Aradan- çok zaman geçmeden dayanamayarak:
— Ey Allah’ın salih kulu, sen bu mertebeye nasıl yetiştin. Ben senelerden beri ibadet ederim, yeyip içmekten kurtulamadım. Sense bütün zamanını ibadete ayırabiliyorsun. Ne olur, bunun sırrını bana da öğret de, ben de senin gibi olayım, dedi.
Şeytanın istediği doğmuştu...
— Bunun kolayı var! Evvela bir büyük günah işleyecek, sonra da -ona samimiyetle tövbe edeceksin. Büyük bir günah işlemiş olduğundan Allah’tan daha fazla korkmaya başlayacak ve böylece de benim gibi, sen de her türlü insanî kötü hasletlerden kurtulmuş olacaksın, dedi.
Şeyh, meselâ ne gibi bir günah işlemesi lazım geldiğini sordu. Şeytan, artık bayram ediyordu. Çünkü avını kandırmıştı.
— Zina edebilirsin, dedi. Şeyh:
— Yapamam, dedi.
Bu sefer şeytan:
— Adam öldür! dedi.
Bersisa, yine:
— Onu da yapamam, dedi.
Şeytan:
— İçki içersin, dedi...
Bersisa, düşündü taşındı, onu biraz hafif görmüştü:
— O olur, yapabilirim, dedi.
Şeytan artık sevincinden havalarda uçuyordu. Bersisa doğru kasabadaki meyhanelerden birine gidip bir miktar içki istedi, içkiyi sunan saki kadındı, içtikçe içti ve sonunda sarhoş olup kadına zina etmeyi düşünmeye başladı. Şeytan tabiî ki boş durmuyor, adamın gözüne gözükmeden nefs yoluyla durma, böyle fırsat elegeçmez, hemen bu kadınla münâsebet kur, diyordu.
Bersisa, tamamen sarhoş olduktan sonra, meyhaneci kadına orada zina etti. Bu onun için çok kötü bir şeydi... Duyulursa ne derlerdi. En iyisi o kadını öldürüp gömmekti, ve öyle yaptı. Kadını öldürüp meyhanenin arkasında bir yere gömdü. Fakat hadise duyulmakta ve yayılmakta gecikmedi. Bersisa’yı yakalayıp mahkemeye çıkardılar. Katil oldüğü için kısasa kısas Ölümüne hükmolundu.
Bersisa idam sehpasına çıkmış, artık ip boğazına geçirildikten sonra onu kurtaracak hiçbir kimse yoktu. Şeytan karşıda görüldü.
— Bu hal nedir ey dostum, dedi. Bersisa:
— Görüyorsun ey Allah’ın sevgili kulu beni kurtar, diye yalvarmaya başladı. Şeytan:
— Bir şartla seni kurtarırım. O da bana secde edeceksin, dedi. Bersisa:
— Görüyorsun ip boğazıma geçirilmiş nasıl secde edebilirim, deyince de:
— İşaretle secde edebilirsin, dedi.
Bersisa başıyla işaret ederek secde etti ve sandalye ayağının altından çekilince imansız olarak göçüp gitti. Allah muhafaza buyursun.
İlimsiz amelin, insanı nereye kadar götüreceğine güzel bir misâl böylece vuku bulmuş oldu. Eğer onda şeriata müteallik ilim olsaydı içki içmek, zina etmekle, adam öldürmekle evliya olunamayacağını bilir ve şeytana uymazdı.
Gençlik yıllarımda aldığım Osmanlı yayınevinin çıkardığı Dini hikayeler adlı kitapta okuduğum ilk hikayelerden birisidir bu.Yıllarca öğretmen olarak öğrencilerime bu hikayeyi anlatmışımdır.İlim yoksa şeytan mutlaka insanı kandırıyor.Cahil insanlarla şeytan kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor.
’El hamru ümmül habais.’Buyuruyor Allahın Resulu as.’İçki şarap bütün kötülüklerin anasıdır’ buyuruyor.Bütün cinayetlerin arkasında,boşanmaların arkasında içki var.İçki içildiği zaman insanın damarlarında şeytan kanın vucutta dolaşması gibi dolaşıyor.Artık eli ayağı,aklı şeytanın emrinde oluyor.Ayılınca bilmiyorum,pişmanım diyor.
İslam dini boş yere içkiyi haram kabul etmemiştir.İslamın bütün yasaklarında onların ve toplumun yararı vardır.İçki her yerde satılacak,yılbaşında herkes su gibi içki içecek ondan sonrada bu toplum niye böyle oldu diyeceksiniz.
*Nuh Aleyhisselâm, bir üzüm ağacı dikmişti. Ağaç yeşermedi. Şeytan-ı Aleyhilla’ne Hazreti Nuh’un huzuruna çıkıp:
— Ya Nuh! Bana müsaade et, bu ağacın dibine yedi şey keseyim, bu ağaç yeşersin, dedi.
Nuh Aleyhisselâm müsaade etti. Şeytan da o ağacın dibine; bir arslan, bir maymun, bir kelb, bir horoz, bir tilki, bir ayı, bir kedi, kesip o üzüm ağacının köküne kanlarını akıttı. Üzüm ağacı anında yeşillenmeye başladı ve yetmiş renkli üzüm verdi. Halbuki o zamana kadar o ağacın meyvesi yalnız bir renkli idi.
Bundan dolayıdır ki, şarap içen kimse arslan gibi şecaatlı, tilki gibi kurnaz, kaplan gibi öfkeli, maymun gibi maskara, kelb gibi yırtıcı, tilki gibi intikamcı, horoz gibi bağırıci olur, derler.
* * *
ZİNA YAPMAK İSTEYEN GENCE RESULULLAHIN NASİHATI..
Bu rivayet hadistir. Asr-ı saadette Peygamberimiz (asv) ashabıyla beraber bulunuyordu. Bir genç çıkageldi ve çok saygısızca:
"Ya Resulallah! Ben felanca kadın ile arkadaş olmak istiyorum, onunla zina yapmak istiyorum." dedi. Ashab-ı Kiram, bu durumdan çok öfkelendiler. İçlerinden gazaba gelerek genci dövmek ve huzuru Resulullah’dan çıkarmak isteyenler oldu. Bazıları bağırıştılar. Çünkü genç çok hayasız konuşmuştu.
Sevgili Peygamberimiz (asv) "Bırakın o genci buyurdu." Resulullah (asv), genci yanına çağırdı, dizinin dibine oturttu. Gencin dizlerini kendi mübarek dizine değdirecek bir şekilde oturttu ve:
"Ey genç, birinin annenle bu kötü işi yapmasını ister misin? Bu çirkin hareket hoşuna gider mi?" diye sordu. Genç hiddetle:
"Hayır Ya Resulallah." diye cevab verdi. Resulallah:
"Öyle ise o çirkin işi yapacağın kimsenin evlatları da bundan hoşlanmazlar." Sonra:
"Peki, bu çirkin işi senin kız kardeşinle yapmak isteseler, sever misin?" diye sorduklarında genç :
"Hayır, asla!" diyerek hiddetleniyordu.Peygamber Efendimiz sav.sırasıyla halası,teyzesi ve onların kızları ile yapıp yapmayacağını sordular,genç asla dedi.
"Şu halde insanlardan hiç kimse bu işi sevmez buyurdu." Sonra Hz.Peygamber (asv) mübarek elini bu gencin göğsüne koyarak şöyle dua etti:
"Allah’ım! Sen bu gencin kalbini temiz kıl. Namusu ve şerefini muhafaza eyle ve günahlarını da bağışla."
Genç, Resulallah (asv)’ın huzurundan ayrıldı. Bir daha günah işlemediği gibi böyle bir kötü düşünce aklından bile geçmeden yaşamış! (Müsned, V. 257)
***
Gün geçmiyor ki bir genç kızımız tecavüze uğramasın.Bugün de Özgecen adlı ünüversiteli kızımız Tarsusta bindiği dolmuştan indirilerek tecavüz edilip,yakılarak ve elleri kesilerek hunharca öldürüldü.İnsanın kanı donuyor.Bu ne ilk ne de son olacak Türkiyede.Olayın detayları şöyle gazetede okudum..
*Mersin’in Tarsus İlçesi’nde hunharca cinayete kurban giden Çağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın katil zanlısı minibüs sürücüsü 26 yaşındaki Suphi Altındöken’in Jandarmada verdiği ifadeler kan dondurdu.
Türkiye’yi gözyaşına boğan vahşeti soğukkanlılıkla anlatan Altındöken ifadesinde, Özgecan’a önce tecavüz etmek istediğini, bunu yapamayınca da bıçaklayıp, son darbe olarak kafasına levye ile vurup öldürdüğünü anlattı. Canavar, "Cesedi ortadan kaldırmak için üzerine benzin döküp çakmağı çakıp yaktım. Çünkü gömmeye zamanımız yoktu" dedi.
Mersin’in Tarsus İlçesi’nde 11 Şubat günü ortadan kaybolan ve 13 Şubat’ta yakılmış cesedi bulunan Özgecan Aslan’ın öldürülmesi, tüm Türkiye’yi ayağa kaldırırken, katil zanlısı Suphi Altındöken, sorgusunda suçunu itiraf edip cinayeti nasıl işlediğini soğukkanlılıkla en ince detayına kadar anlattı.
Anlattıklarıyla sorguyu yapan görevlilerin bile kanını donduran katil zanlısı Suphi Altındöken, Özgecan Aslan ile kız arkadaşını Tarsus’taki AVM önünden aldığını, diğer kızın yolda indiğini belirterek, hava kararmak üzereyken vahşete uzanan korkunç dakikaları şöyle anlattı:
"Özgecan ’Mersin’e gideceğim’ dedi. Ben D-400 karayolu yerine Hal Kavşağı’ndan otoban istikametine gittim. Özgecan ters yöne gittiğimi daha sonra fark etti, bana bağırmaya başladı. Ben de biraz gittikten sonra aracı kenarda durdurdum tecavüz etmek amacı ile saldırdım.
Ancak boğuşmaya başladık, bu sırada cebinden çıkardığı biber gazını yüzüme sıktı, tırnakları ile de yüzümü parçaladı. Direnerek tecavüz etmemi engelledi. Bu sırada tırnaklarıyla yüzümü parçalayarak canımı çok yaktı. Bir anda kendimi kaybettim. Araçta bulunan bıçağımı rastgele sallamaya başladım.
Sinirden korkudan ne yaptığımı hatırlamıyorum. Kaç defa sapladığımı hatırlamıyorum. DNA testinde delil bırakmamak için de iki elini bileklerinden kestim, cesedi yaktım."
"Bıçakladıktan sonra ölmediğini gördüm ve araçta bulunan levye ile kafasına defalarca vurmaya başladım. Öldükten sonra da aracın içerisine gizlediğim cesetle tekrar Tarsus şehir merkezine geldim. Babamı ve arkadaşımı alarak, cesedin ortadan kaldırılması ve geride hiçbir ipucu bırakmamak için de yakmamız gerektiğini söyledim.
Babam Necmettin ve arkadaşım Fatih Gökçe ile eski Ankara D-750 karayolu Çamalan Köyü’nün yakınlarında bulunan Alman Mezarlığı bölgesine gittik. Babam ve arkadaşımın yardımıyla araçtan cesedi indirip Cin Deresi kenarına bıraktık. Üzerine benzin döküp, çakmağı çaktım. Cesedi ortadan kaldırmak için yaktım. Çünkü gömmeye zamanımız yoktu. Cesedin yakılmasını ben istedim, çünkü bulununca tanınmaz diye düşündüm."
İfadesinde cesedi yaktıktan sonra dönüşte trafik denetimi yapan jandarmayla karşılaştıklarını belirten Suphi Altındöken, son olarak şunları anlattı:
"Jandarma aracını görünce çok panikledik. Yakalanmamak için de sakin olmak için aramızda konuştuk. Kontrol noktasına geldiğimizde otobana nereden çıkacağımızı sorduk. Jandarma erinin tarif ettiği yön yerine başka tarafa gitmeye karar verdik. Bu sırada arkamızdan gelen jandarma, aracı kenara çekip, neden tarif edilen yön yerine başka yöne gittiğimizi sorup aşağıya indirdi.
Aracın içinde bir yerinde kan lekesi gören jandarmaya, ’İki müşteri kavga etti, bu nedenle onların kanı’ dedik. Ancak, kuşkulandıkları için gözaltına alıp Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürdüler. Jandarma yaptığı araştırmadan sonra Sabah saat 05.00’te bizi serbest bıraktı. Daha sonra aracı babama teslim edip onlardan ayrıldım.
Öğle saatlerinde ise telefonumdan internete girince babamın ifadesi ile Özgecan’ın cesedinin bulunduğunu öğrendim. Çok aşırı panikledim. Gün boyunca şehirde gezdim. Akşam saatlerinde yakalandım."
Suç ortakları babası 50 yaşındaki Necmettin Altındöken ile arkadaşı 20 yaşındaki Fatih Gökçe’nin başka suçlara karışıp karışmadığı yönündeki soruşturma da sürüyor.
Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yücel Ertekin şöyle konuştu: "Peşinen bir hüküm vermemiz söz konusu değil ama görünen tabloya bakılırsa ceza yasamızdaki ’hunharca hislerle öldürme’ ile yargılanacak. Cezası sadece ömür boyu hapis değil, ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasıdır.
Suçu sabit görüldüğünde İnfaz hukukuna göre de cezasını çekecektir. Şüphelilerin basından öğrendiğimiz fiillerine göre katmerli, katmerli ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezalarının öngördüğü hususlar var. Ama neticeten ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezalandırılır. Ağırlaştırılmış hapis cezasının ömür boyu hapis cezasına göre en belirgin farkı, aflardan yararlanamayacak olmasıdır. Hukukumuzdaki en ağır ceza budur"
Müebbet hapis ile ağırlaştırılmış müebbet arasındaki en önemli fark, müebbet hapis cezası alan kişilerin 30 yıldan sonra veya af çıkması durumunda salıverilebilmeleri, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanların ise hiçbir aftan yararlanamamaları ve ömür boyu hücre içerisinde hapis yatmaları. Ağırlaştırılmış hükmü alanların cezalarının nasıl infaz edileceği ise ilgili yasa ve tüzükte belirtilen yaptırımlarla uygulanıyor.
Minibüste Özgecan’a tecavüze kalkışan Suphi Altındöken, genç kız biber gazı sıkıp direnince bıçaklayıp öldürdüğünü ve sonra da babası ile arkadaşını çağırıp cesedi yaktıklarını söyledi Sorgusunda ’Özgecan’ın ellerini neden kestin?’ sorusuna Altındöken, “Boğuşmada yüzüme tırnaklarını geçirdi. Tırnaklarının arasında DNA örneğim kalmasın diye kestim” yanıtını verdi
Mersin’in Tarsus İlçesi’nde bindiği minibüste tecavüze kalkışılıp bıçaklanarak öldürüldükten sonra, cesedi ormanlık alanda yakılan üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan’a yapılanlar Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Ancak cinayet zanlısı olarak tutuklanan, minibüs şoförü Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken ve arkadaşı Fatih Gökçe’nin ifadeleri ise vahşeti gözler önüne serdi.
Perşembe gününden beri kayıp olan Özgecan Aslan’ı arayan Jandarma yol soran bir minibüsten şüphelenmiş, yapılan aramada minibüsün içinde kan izlerine rastlanmıştı.
Minibüste bulunan kadın şapkasının Özgecan Aslan’a ait olduğu babası tarafından teşhis edilince sorguya alınan 2 şüpheli cinayeti itiraf edip cesedi attıkları yeri göstermiş, Özgecan’ın cesedi dere yatağında yüzü ve vücudunun bir bölümü yanmış halde bulunmuştu. Cinayet şüphelisi Suphi Altındöken de polis ve jandarmanın operasyonuyla önceki gece gözaltına alınmıştı.
Biber gazı sıkınca bıçakladı...
Evli ve 1 çocuk babası olan minibüs şoförü Suphi Altındöken’in olay günü minibüste son yolcu olan Özgecan’a tecavüze kalkıştığı, D-400 karayolundan Mersin’e gitmesi gerekirken güzergah değiştirerek Tarsus-Mersin otoyoluna saptığını, 3 kilometrelik bağlantı yolunun ortalarındaki sakin bir bölgede minibüsü durdurduğunu ve olayın orada gerçekleştirdiğini belirtti. Genç kız biber gazı sıkıp direnince bıçakladığını, ardından da başına minibüste bulunan bir demirle vurarak öldürdüğünü belirten Altındöken’in cinayetin ardından minibüsteki cesetle tekrar Tarsus’a döndüğünü söylediği belirtildi.
Altındöken cesedi yok etmek için eski kuyumcu olan babası 50 yaşındaki Necmettin Altındöken ve arkadaşı 20 yaşındaki Fatih Gökçe’nin yardım ettiğini, cesedi ormanlık alanda yaktıklarını söyledi. Şüphelilerin genç kıza tecavüz edip etmediği yapılan otopsinin sonucuna göre belirleneceği kaydedildi.
***
Dizilerde tecavüz sahneleri,kadına şiddet sahneleri bol miktarda var bizlerde izliyoruz.Bunları izleyen eşler ilerde hanımlarına şiddet uyguluyorlar.Evde babasından ne gördüyse onu eşlerine uygulamıyorlar mı?
İnternet çağında sansürsüz,yasaksız bir anda çılgınca müstehcenlik batağına sokulan geçlerimiz cinsel açlıklarını nasıl doyuracaklar diye yetkililer,sorumlular düşünüyorlar mı?
Peygamberimiz evleniniz evlenmeye gücü yetmeyen oruç tutsun nefsinin gemini vursun buyuruyorlar.Oruç tutmak için dini eğitim almak gerekir.Zorunlu din dersine karşı çıkan kardeşlerimiz niye kızlarının namusuna bir şey olunca hopluyorlar.Dinsizliğin neticesi bu olacak kardeşim.
Devletin kerhane işlettiği bu zamanda milletin gençlerinin sapık olması normal bence.Müslümanların yapacağı kendi kızlarına sahip olmak onları korumak.Ortalık fırlama,,namussuz,ibne,travestiden geçilmiyor.
Televizyonfa Fatmagül’ün suçu ne yi gösterirsen herkes Fatma’lara,Ayşe’lere tecavüze yeltenir.Bir tecavüzcüyü hadım et,tecavüze uğrayanların ailelerine teslim et bir de onlar ona gereken cezayı versinler, bak bir tane tecavüz vakası oluyor mu?
Ortalık pezevenk dolu Ankara’da Site’lerde,Ostim’de dolaşıyoruz.Yerlerde genel kadınların kartvisitleri atılmış,masaj salonu adı verilen fuhuş elemanlarıda var.Sanayi sitelerinde eskiden beri içki,bira satılan yerler vardır.Genç işçilerin tabi bazıları arabesk dinleyip birasını yudumlayarak hayatın kendisine biçtiği kendilerince ezilmişliği onunla bir bakıma teselli etmeye çalışırlar.
Dini eğitim ,namaz oruç aramayın buralarda .Kapitalist sistem acımasızca işçiyi sömürdüğü için ona müsaade pek yoktur.İçkiyi içtin ne lazım kadın da lazım şeytan emrediyor artık.Doğru o pis yerlere zevkini tatmin etmeye.İsteyen istediği an kadın kız bulabiliyor.Müslüman ülkemde fuhuş zina serbest yıllardır.Sen neden bahsediyorsun.Binamızda evli olmayan kız erkek her haltı yiyecekler kimse bir şey diyemeyecek.Ne günlere kaldık Allahım...
Allahtan korkan iman sahibi sanayicilerimize sesleniyorum.İşyerlerinize bir mescit açın abdestlerini sıcak suyla alıp anamazlarını kılsın bu gençler.Bir hoca ayarlayın bunlara Kuranı Kerim dersi aldırın,gusulü bilmeden gerdeğe girenler var.Başımıza ne geldiyse bu besmelesiz gusulsuzlerden geldi.Adamın dinle imanla bir alakası yokki.Ölünce nasılsa gideceğim bir yere diyorlar.Sen cehenneme gideceksin be akılsız senden gelen bari girmesin...
İnternete girin bakın müstehcenlik almış başını gidiyor.Sex videoları,hikayeleri ceplere girmedimi.Buna bakan genç parası yoksa kadına kıza gidemezse ne yapacak komşusuna,baldızına,akrabasına sarkacak.Oralara kim dur diyecek.RTK ne yapıyor.Özgürlük buysa içine tüküreyim ben bu özgürlüğün.Yoksa da boşuna tecavüz ettiler kızımısza diye sızlanmayın.Bu en iyi günlerimiz...
Madem her şeyde Batıyı ABD yi kendimize örnek alıyoruz.Bütün işlerimizi onlara benzetmeye çalışıyoruz.
Kanunlarımızı Batı standartlarına getirebilsek bunu yaparken Kutsal Kitabımızın bu konudaki emirlerinide dikkate alsak iyi olmaz mı?
Hırsızlık yapanın kolu kesilse bir tane hırsızlık olmaz.Tecavüz suçu işleyen bir tanesini ABD de ki gibi elektrkli sandalyede idam etseniz bıçak gibi kesilir.
Eşine şiddet uygulayan erkeklere aynı şiddeti tatbik etseniz bir daha kimse yapmaz.
Almanya’da hapse giren ıslah olarak çıkıyor bir daha o korkunç yere girmemek için o fiili işlemiyor.
Bizde kışın hırsızlık yapıyor birileri,kışı sıcakta geçiriyor,orada hırsızlık kursu alıp dışarıya uzman hırsız olarak çıkıyor..
Aracımızı soyuyor,dışarı çıkınca bizi öldürür,aracımızı yakar diye şikayetci olmuyoruz,onlarda bunu bildiklerinden defalarca hırsızlık yapıyorlar..
Suça karışanları tv. lerde görüyoruz sabıka dosyası gencecik yaşında onlara ulaşmış..
Bir yerlerde yanlışlık var,ölen kadınları ne çabuk unutuyoruz.Ne kadar kadın öldürülüyor bir hafta da,bir yılda binlerce..
Zavallı kadın ne yapsın,ortalık sapıklarla,adilerle dolmuş,yavrusunu mu korusun,ekmek parası mı kazansın,yoksa sadist kocasından mı kaçsın...
Batının kanunları yüz yıl önceden belirlenmiş,kendi insanının hayatını garanti altına çoktan almış adamlar..
Bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde hala kanunlar ibtidai kalmış bence,bir ileri bir geri durmadan oynayıp duruyorlar..
Kimselere güvenemiyoruz,ortalık psikopat dolu,it dolu kopuk dolu,sözüm meclisden dışarı...
Niye yan baktın diye hemen silaha sarılacak,yolda giderken,arabamıza alırken ne idüğü belirsiz fırlama tiplerden korkup kaçıyoruz uzun zamandır..
Ne yapacağı belli olmaz,kapınıza dayanır,saldırır,ısırır paçamızdan diye çok tedirgin olmaktayız..
Yahu bu memleket böyle değildi,kim bu hale getirdi bizi böylesi durumlara..
Bakamayacağınız çocuğu yapmayın kardeşim,ahirette bunun bir de hesabı var..
Üç çocuk tamam ama arsız,hırsız,edepsiz olacaklarsa ilerde hiç olmasın böyle çocuklar..
Çocuk Yurtlarında sokağa atılan bir çok masum çocuk var ,alıp onları yetiştirelim,ilerde iyi insanlar çıksın karşımıza..
Devletin malını çalıp çırpmayan,rüşvetin cehenneme götüren bir köprü olduğunun şuurunda olan,komşusunun kızına kendi bacısı gözüyle bakan,anası gibi komsusunun hanımını gören,her işin başında besmele çeken çocuklar doğurun ya da hiç doğurmayın...
Ortalık nesebi belirsizlerle mi doldu,kıyamet mi yaklaştı,helal haram belirsiz mi oldu bilmiyorum..
***
Demin haberlerde bir cinayet gördüm kanım dondu,bütün bu sinirim bu yüzden..
Bir apartmanda gürültü yüzünden bir şahıs komşusunu apartmanın girişinde üç dört el kurşunla 11 yaşında güzelim erkek evladının yanında cansız yere seriyor.
Bir de adam ne kadar soğukkanlı ki kapıyı açıp,içeriye girip yukarı çıkıyor..
O masum çocuğun travmasını bir düşünebiliyor musunuz?Babası gözlerinin önünde can veriyor.Yıllarca bunun acısıyla yaşayacak,baba özlemiyle babasız bayramlar geçirecek...
Böyle hiç yoktan yere bir anlık sinirle insan öldürenleri idam edeceksiniz,ama az bir caza ile biraz atıp yeniden sokağa çıkıyorlar...
Hemde bir kere değil yavaş yavaş aynı acıları ona yaşatarak on kere öldüreceksiniz...
İnsanlar bazan kendileri kendi adaletlerini icra ediyorlar..
Böyleleri yine çıkacak hapisten yine bir gün birilerini öldürecekler..
Hemence büyük hapishaneler yapılmalıdır,tecavüz suçu işleyen,küçük kızlara sarkıntılık edenler ıslah kampına alınmalı,hadım edilmeli ıslahı mümkün olmayanlar idam edilmelidir.
Zina tekrar cezalandırılan suçlar arasına alınmalı,zina yapanlara Devlette görev almamalıdır.
Çocukların bulunduğu görevlere zina yapan memur ve memureler getirilmemelidir...
Türkiyede ne kadar Genelev varsa hemen kapatılmalı,içki üreten tesisler imha edilmeli,zararlı neşriyat yapanlara ağır cezalar verilmeli,Egedeki adalarda Eşek adasında tecrit edilmelidir.
Hırsızlığa,rüşvete,iltimasa,irtikapa aynı cezalar uygulanmalı,tazir,dayak cezaları getirilmelidir..
Adam rüşvet yiyor,sonra sicil affı geliyor tertemiz oluyor,Allah affeder ancak sen kimsin de affediyorsun...
Adamlar kendileri için çıkarıyor kanuni düzenlemeleri,bu yazdıklarımın AKP ile uzaktan yakından ilişkisi yok,herkes aynı konumda,geçmişte neler yapıldığını da gördük...
Olan onca masum çocuğa,kadına oluyor..
***
Cezalar caydırıcı olmalı..İranda tecavüz suçu daha azdır.Almanyada kadın cinayeti hiç yoktur.
ABD de polise karşı gelebiliyorlar mı insanlar.Bizde İstanbul’da bir gece de binlerce araç kayboluyor,sökülüp parçalanıp satılıyor.
Birileri sanki şebeke olmuş,birileri çanak tutuyor,birileri bu haram yoldan zengin oluyor...
Hepimiz şikayet ediyoruz da başına gelen dövünüyor,yanıp tutuşuyor..
Acaba kaç kayıp çocuk vardır ayda,kaç küçük kız evlendirilmekte,kaç çocuk organ mafyasının elinde kaybolup gitmektedir..
İSLAM HUKUKUNDA VE OSMANLIDA CEZALAR AĞIRDI..
İslam hukukunda cezaların ağır olduğunu görüyoruz.
Biri diğerinin gözünü çıkarsa cezası 50 deve,100 veya 500 altın,burun kesmenin cezası ise,100 deve idi.
Kısasa engel durumlarda ise mali ceza verilirdi.Fail kan bedeli olarak 100 deve veya 200 sığır verirdi.
Faili meçhul cinayetlerde fail bulunamazsa bu diyeti devlet taraflara öderdi.
Mali cezalarda amaç mağduriyeti gidermekti.İslam hukuku mağdurun yanındaydı.Eli kesilen kişi iş göremediği için alacağı bu parayla hayatının geri kalanını rahat geçirmesi hesap edilirdi.
Bu nedenle cezalar çok caydırıcı olurdu.
Bir gazetede Osmanlı Devletinde bu tür cinayetlerde Devlet yetkililerinin takındığı durum ve mahkemelerin verdiği kararı okuyunca pek şaşırmadım.Osmanlıda şeriat kuralları elden geldiği kadar tatbik edildiği için bu cinayetlerde,hırsızlıkta ender yaşanılan olaylardandı.Haberde durum şöyle açıklanıyordu.
’Osmanlı arşivlerinde araştırma yapan Orhan Özdil adlı araştırmacı,Osmanlı zamanında 1851 yılında Sultan Abdulmecid döneminde Aksaray ilimizin bir köyünde tıpa tıp yaşandığını anlatıyor.
Mağdur Ayşe isimli bir kız,onu Osman ve Ali isimli iki gözü dönmüş caninin zorla evinden kaçırıp,köye uzak bir yerde tecavüz etmeye kalkışmışlar.İffetini korumak isteyen kız canına kıymış.Mahlkeme mağdur aileye diyet teklif etmişse de,kederli aile kısasta ısrar etmişlerdir.Katiller Konya Hapishanesine götürülüp hapsedilmişlerdir.
Aksaray Kadısı,kısas kararını Konya Kadısına,oradan da silsile yoluyla Bakanlar kuruluna ve Şeyhulislama oradanda Başbakanlık olan Sadaret Makamına ulaştırılmıştır.Durum Sultan Abdulmecid Hana iletilince Padişah bir karar çıkartıyor.Verdiği emirnamede:Kızın anne ve bebası katilleri affetmediği sürece kısas farzdır,diyor.’
İşte beğenmediğiniz Osmanlıda ceza,işte çok methettiğimiz Türkiye Cumhuriyetinde İsviçreden ,Almanyadan,Fransadan aldığımız ceza kanunları ve geldiğimiz nokta,kıyası varın siz yapın...
Türkiyeye İDAM CEZASI gelmeli tekrardan diyorum.
’Kısasda sizin için hayat vardır.’Yüce Rabbimiz yarattığı kulların durumlarını en iyi bilendir...
15.02.2015//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU