- 1509 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
GECENİN AYDINLIK GÖLGESİ ( 2 ) son
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
(. Rıfat’ın adamı geldi aşağıda seni bekliyor seni Rıfat’a götürecekmiş, haydi çabuk ol.
(2.bölüm)
Adam boncuğun kulağına eğilerek cevap vermesini söyler. Kadın da adamın söylediği gibi yapar.
*Tamam, birazdan giyinip geliyorum.
Genelevin sahibi olan kişinin, odanın kapısından uzaklaşıp gitmesinin ardından,
Adam, Boncuğa sakin olmasını söyleyip hiçbir şeyi belli etmeden aşağıda bekleyen Rıfat’ın adamının yanına inmesini ve Rıfat’la buluşmaya gitmesini söyledi.
-Ben çıkıyorum dışarıdaki arabamla sizi takip edeceğim böylece Rıfat’ın yerini de öğrenmiş olacağım, hem de yerini sen söylemiş olmayacaksın anlaştık mı? Eğer yolda Rıfat’ın adamına bir şey söylersen ve ben bunu hissedersem yemin ederim Rıfat’ın sana yaşatacağı acılardan çok daha beterini yaşatırım bunu kafana sok tamam mı?
*Tamam, anlaştık hiçbir şey söylemem
-Güzel o zaman anlaşmışsak mesele yok ben dışarıda sizi bekliyor olacağım
Adam dışarı çıkmak için odanın kapısını açtığı anda Boncuk yatağın üzerinde olan paraları kastederek arkasından seslendi.
*paralar?
Bir an duraklayıp arkasına dönmeden cevap verdi
- senin olsun
Adam binadan dışarıya çıktığında arabasına biner binmez torpido gözüne yöneldi. Torpido da bulunan ikinci tabancayı da alıp şarjöründeki mermileri son kez kontrol ettikten sonra mermiyi namluya sürdü. İkinci silahı da beline yerleştirip arabasının içinde adamın ve boncuğun genel evden çıkmasını bekledi. Bir süre bekledikten sonra,
Boncuk, kendisini götürmek için bekleyen Rıfat’ın adamıyla birlikte dışarı çıkmış, kısa bir bekleyişin ardından. Yanlarına gelen oldukça lüks bir otomobile binerek Rıfat’ın yanına gitmek üzere hareket etmişlerdi.
Arka koltukta oturan boncukla birlikte araçta üç kişi olmuşlardı.
Adamda da takip etmek üzere peşlerinden hareket etti. Yirmi dakika çıvarında süren takip sonrasında Rıfat’ın sahibi olduğu şehrin kumarhanelerinin birinin önünden, ellinde büyükçe bir çantayla bekleyen iyi giyimli asık suratlı bir adamı da araca alıp yola devam ettiler.
Arabaya sonradan binip arka koltuktaki boncuğun yanına oturan kişi suratında kesik izleri olan ve adamın aradığı Rıfat’tan başkası değildi.
Rıfat’ın boncukla buluşmak istemesinin nedeni yasa dışı bir iş içindi. Şehrin biraz dışında ki, lüks bir villaya Rıfat’ın ellindeki içi para dolu olan çantayı villadaki kişilere teslim edecek ve villadan alacağı içerisinde uyuşturucu olan çantayı da başka bir şehre söyleyecekleri adrese götürecekti.
Rıfat bazen boncuğu bu tür tehlikeli ve yasa dışı işlerde kurye olarak kullanıyordu. Boncuğun söylenileni yapmaktan başkada şansı yoktu sahipsizdi ve küçük kızının canıyla tehdit ediliyordu.
Yıllar önce evli olduğu kocası Nuri kumar borcuna karşılık Zeynep’i Rıfat’ta satmıştı böylece Zeynep takma adıyla Boncuk acımasız psikopat birisi olan Rıfat’ın elline düşmüştü. Boncuğun kötü bir hayat yaşamasına neden olanda onu genel eve satan fahişelik yapmaya zorlayan da Rıfat’tı.
Evlenmeden önce de yaşlı babasıyla birlikte yaşıyorlardı Nuri ile görücü usulü evlenmiş damadı olan Nuri’nin kızını kumar borcuna karşılık sattığını öğrenen yaşlı babası Nuri’yi öldürmüştü. Kızını Rıfat’ın ellinden kurtarmak istemişse de daha teşebbüs bile edemeden yakalanıp hapse girmişti. Birkaç yıl sonrada hapishanede çıkan bir kavgada kendiside ölmüştü. Zeynep o zaman bir yaşında olan bebeğiyle şu acımasız dünyada yapayalnız kalmıştı.
Arkadaki araçla takip eden gizemli adam, içerisinde Rıfat’ın ve adamlarının olduğu aracın şehrin dışına çıkıp yolun tek şeride düştüğü ormanlık ve tenha alana geldiğinde önünde ilerleyen, içinde boncuğunda olduğu Rıfat’ın aracının yanından hızla geçmiş ve gözden kaybolmuştu.
Rıfat boncuğun huzursuz hallerinden şüphelenmişti
.(Seni tedirgin gördüm bir sorun mu var?
*Yok, hayır ne sorun olacak biraz başım ağrıyor da ondan keyifsizim.
.(İyi, öyle olsun bakalım umarım dediğin gibidir.
Arabanın içerisinde bir süre sessizlik oldu. Boncuk arcın camından dışarının karanlığını seyrederken Rıfat’ta elindeki kürdanla dişlerini karıştırıyor bir yandan da göz ucuyla boncuğu süzüp tedirginliğinin gerçek nedenini anlamaya çalışıyordu.
Kısa süren sessizliği konuşmaya başlayan Rıfat bozdu.
.(Söylediklerimi iyice anladın değil mi? Para olan bu çantayı seni bırakacağımız villaya götüreceksin orada seni Bulgar asıllı Yavor karşılayacak çantayı ona vereceksin, oda sana uyuşturucunun olduğu çantayı verecek sonrada taksi çağırıp otobüs terminaline gideceksin. Al, buda otobüs biletin. İndiğinde bizi telefonla ara sonrasını biliyorsun söylediğimiz adrese çantayı bırakacaksın tamam mı? Bak! Çok dikkatli ol malların başına bir şey gelirse önce kızını sonra da seni gebertirim ölümlerden ölüm beğenirsin artık, anlaşıldı mı?
* Tamam, anladım lütfen kızıma dokunma, bak ne istiyorsan yapıyorum. Geçen gün vurduğun tokat yüzünden dişi kırıldı ve çok ağladı. O daha altı yaşında bir çocuk ne olur vurma bir daha kızıma.
Boncuk kızına vurmaması için Rıfat’a yalvarırken, o esnada arabayı kullanan adam hızını yavaşlatıp sonrada durdu. Rıfat ne olduğunu niye durduklarını adamlarına sordu.
(-Rıfat Bey arabanın biri arıza yapıp yolu kapatmış
.( Basın kornaya açsın yolu
(-Adam bu tarafa geliyor.
.(Söyleyin abrasını yolun kenarına çeksin canımı sıkmasın benim
Aracı ile yolu kapatan Rıfat’ın peşinde olan adamdı. Araca yaklaşıp tebessüm ederek aracın camını açmalarını işaret ediyordu. Arabayı kullanan şoför camı açıp adama arabasını boşa alıp yolun kenarına itmesini söyledi. Açık camdan içeri eğilen adam,
-Beyler arabam bozuldu kusura bakmayın tamir ediyorum birazdan biter az bir işi kaldı.
Arka koltukta oturan Rıfat söze atıldı.
.(Adamım sana söyledi anlamıyor musun? Hadi çek arabanı
-Olur çekeyim
Diyen adam belinin her iki yanın da ki, tabancaları çekerek aracın açık camından içeri sokup silahın birini Rıfat’a diğerlerini de adamlarına doğrulttu.
-Bunları çektim bir mahsuru var mı? Silahına davranıp kıpırdayan olursa beynini dağıtırım.
Boncuğa araçtan inip öndeki araca binmesini ve arkasına bakmamasını söyledi. Boncukta adamın söylediğini yapıp ön deki aracın arka koltuğuna geçip oturdu ve o anda birbiri ardına silah sesleri duymaya başladı.
Arkadaki arabada tam bir katliam vardı. Rıfat’ın iki adamının da kafası delik deşik olmuş şekilde ölmüştü. Arabanın içi ve camları kana bulanmış içeriyi kanla birlikte keskin bir barut kokusu kaplamıştı. Rıfat’sa omzundan yaralanmış acı çekerek adamla konuşmaya çalışıyordu.
.( Sen kimsin? seni tanımıyorum ben sana ne yaptım ki?
-Aslında bende seni tanımıyorum ama bir dostumun ricasını kıramadım. Bu arada sen zaten benim gibilere bir şey yapamazsın ancak güçsüz ve çaresiz insanlara yapacağını yaparsın.
.( Yalvarırım beni öldürme bak! Bu çantada çok para var
-Öyle mi, çok mu para var?
.(Evet, çok para var tam iki milyon. beni öldürmezsen sana daha da çok para veririm ha! ne dersin?
-hııımmm şimdi sen bana rüşvet mi teklif ediyorsun? Hem de hiç tanımadığın birine çok ayıp. Aaa bir dakika! o dudağının yanındaki ne? Kürdan mı? Sen yemek mi, yedin? Masum insanların üzerinden kazandığın paralarla kendine ziyafet çektin ha! hıımm Tatlı var mıydı yemekte?
Adam Rıfat’a sorduğu soruyu yine kendi cevapladı.
-Yok, muydu? O zaman sana kendi ellerimle mermi tatlısı yedireyim. Aç ağzını, aaa yapma böyle emin ol çok seveceksin hadi aç ağzını.
Ağzını açmaya direnince adam elindeki silahın kabzasıyla Rıfat’ın azgına vurup ön dişlerini kırdı. Canının acısıyla bağıran Rıfat’ın açılan ağzına silah’ın namlusunu sokmuş birbiri ardına Tetiğe basmıştı. Silahın şarjörde kalan mermileri bitene kadar ateş etti. Rıfat’ın kafatası dağılmış ve feci şekilde ölmüştü.
Adam İçi para dolu çantayı arabadan alıp araçtan belli bir mesafe uzaklaşıp Rıfat’ın ve adamlarının cesetlerinin olduğu arabanın benzin deposuna diğer silahıyla ateş edip aracın infilak edip yanmasını sağlamıştı. Bütün bunları büyük bir soğukkanlılıkla yapan adam, elindeki para dolu çantayla kendi kullandığı arabaya yürüyüp arabasına bindiğinde arka koltukta oturan korkudan şoka girmiş boncuğa,
-Sana arkana bakma demiştim hadi toparla kendini?
Diyerek sitem etti. İçerisinde Rıfat’ın ve adamlarının cesetlerinin olduğu gecenin karanlığını aydınlatan alev topuna dönmüş aracı arkalarında bırakarak hareket edip oradan uzaklaşmışlardı.
Görevini yapmış olmanın tatmin duygusuyla sanki hiçbir şey olmamış gibi adam Yol boyunca kısık sesle şarkı mırıldanıyordu. =’’aman ormancı canım ormancı köyümüze getirdin yoktan bir acı/çıktım belek kahvesine, baktım ovaya Bay Mustafa çağırdı, dam oynamaya/ormancıda gelir gelmez yıkar masayı, laf anlamaz ormancı, çekmiş kafayı/canım orman-cı… ‘’
İlk şoku atlatıp kendine gelen boncuk adamın mırıldandığı şarkısının arasına girip, daha önce sorduğu soruyu yeniden sordu
*Sen kimsin?
Adam duyamazlıktan gelip şarkısını söylemeye devam ediyordu. Boncuk sorusunu tekrarladı.
*Sen kimsin beni nereye götürüyorsun?
Adam abranın iç aynasından boncuğa bakıp
-Kızının yanına evine götürüyorum
Arabadaki sessizlik bir süre daha sürmüştü ve nihayet şehrin kenar semtlerinden olan mahalledeki boncuğun oturduğu evin önüne gelmişlerdi.
Arabayı durdurup el firenini çeken Adam boncuğun oturduğu arka koltuğa dönerek para dolu çantayı boncuğa uzatıp konuşmaya başladı.
-Bu paraları al kızınla hayal ettiğin hayatı kur ne zaman bir sıkıntın olursa ben yanında olacağım, belki yüzümü görmeyeceksin ama ‘’ gecelerin aydınlık gölgesi’’ olacağım.
*İyi ama sen kimsin? Bütün bunları neden yaptın? Bana anlatmazsan arabadan inmem.
Adam derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.
-Ben hapisten birkaç ay önce çıktım babanla aynı hapishanedeydik baban yani Mehmet abi birkaç yılık mahkûmdu benimse tahliye olmama tam altı yılım vardı. Mehmet abiyle ben baba oğul gibiydik, baban her gün senden bahseder, seni bu hayattan kurtaramadığı için kahrolurdu. Bir gün içerdeki hasımlarımla aramda çıkan kavgada benimle birlikte kavgaya giren Mehmet abi beni öldürmek isteyen adamın üzerine atıldı kalbine aldığı bıçak darbesiyle kucağımda öldü. Baban’a bir can borcum vardı. Baban öldüğü için ona can borcumu ödeyemezdim ancak çok sevdiği kızını yaşadığı bu kötü hayattan kurtara bilirdim. Bende öyle yaptım doğrusu bu paralar hesapta yoktu buda kızının şansı oldu tabi senin de hakkın. . Hadi in şimdi arabadan.
*Ya anlattıklarından polise bahsedersem?
Adam boncuğun gözünün içine bakarak
-Sen daha fahişe olmamışsın olsaydın anlaşmamızı bozar Rıfat’a benden bahsederdin.
Boncuk gözleri dolmuş halde adamın uzattığı çantayı alıp adamın yanağına bir öpücük kondurdu. Arabadan inip evine doğru birkaç adım atmıştı ki, bir anda adamın adını sormak aklına geldi arkasına döndüğünde adam, arabasıyla karanlık sokakta gözden kaybolmuştu ve ismini bilmediği kahramanıyla bir daha da hiç karşılaşmadı.
…
10 yıl sonra….
Zeynep, başka bir şehre yerleşmiş kızıyla hayal ettiği düzgün ve huzurlu hayatı kurmuştu akşam namazını kılmış duasını ederken okuldan dönen kızı Buket,
=Anne biliyor musun? Bugün bir şey oldu ben okuldan dönerken, bir an sendeleyip yere düştüm. Adamın biri koşarak yanıma geldi beni yerden kaldırdı. Nasılsın iyi misin? Ambulans çağırayım mı? Dedi. Bende kendisine teşekkür ettim kusura bakmayın akşam vakti size de zahmet verdim dedim. Oda bana sorun değil ben’’gecelerin aydınlık gölgesiyim’’ deyip arabasına binip uzaklaşıp gitti.
Ne tuhaf değil mi? gizemli bir kahraman gibi.
Serhat BİNGÖL
13.12.2014
YORUMLAR
Nereden nereye....Kimsenin ahı kimsede kalmıyor demek...! Öyleyse birilerinin hakkına tecavüz etmek,birilerinin sırtından para kazanmak,birilerini başka birilerine kurban etmek niye ?
Ölümlü dünya,lakin ölmeden ilahi adalet kesinlikte tecelli ediyor... Kaçış yok !
Çünkü hem gecenin,hem gündüzün ,bütün bir zamanın ’’gecelerin aydınlık gölgesiyim’’ den öte her şeyi bilen gören Tanrı'nın adaleti mutlaka yerine geliyor.
Kaçış, sadece bir aldanmadan ibaret...!
Tebrikler Değerli Dostum...
Not: Bu arada ''Dan Dan'' şiirinizi merak ediyorum :) Okumak istiyorummm !
saygılar,sevgiler
Serhat BİNGÖL
Öykü denememe yaptığın Yorumuna ve ilgine çok teşekkür ederim.
Dan’dan şiirine gelince öncelikle bu şiirin yayınlandığı bir yer yok nedeni sevgili ansızının özel ricası bu sebeple, ne edebiyat defterinde, nede başka bir yerde yayınlamadım.
Sevgili (ansızın) Habip dağ’ın mevzusunu ettiği benim de ilk şiir’im olan ‘’dan’ dan’’ aslında bana göre güzel bir şiirdi:)) ancak (ansızın) yayınlanması halinde depresyon’a gireceğini i ima etmesinin ardından tabi yayınlamadım Ansızı’nın dostluğu ve sağlığı ağır bastı dolayısıyla onun izni olmadan yayınlamama kararı aldım.
Aslında şiir’in pek öyle özgün bir özelliği yok fakat gülme krizine girmemize neden olan ambiyansı oluşturması açısından, önemli bir şiirdi. Bu yönüyle mizahi bir önem taşıyor. Şöyle ki; sevgili Habip Dağ’ın yorumuna cevabımda da belirdiğim gibi ilk kez şiir yazdığımı söylediğim de Sağ olsu o ağna kadar âcizane şahsıma derin bir saygı ve sevgi duyan habip de büyük bir ilgi ve tevazuuyla abi okuyun dinleyelim şiirinizi dedi. Ya pek güzel olmadı ama dedim. Habip’te olsun abi bir dinleyelim eksiği yanlışı varsa biz size yardımcı oluruz dedi. Peki, okuyayım dedim.
Habip’te bulunduğumuz mekânda oturduğu koltuğa şöyle bir yayılıp ayak ayaküstüne atıp vakur bir hal alıp keyifle bir şiir dinlemenin hazırlığını yapmıştı.
Bende önümdeki bardaktan bir yudum su alıp, dan’dan şiirimi okumaya başladım. Daha, şiirimin yarısına gelmemiştim ki sevgili Habip o vakur tavrını bozmadan yavaşça başını nişanlıma çevirip masada gülme krizine neden olan şu tarihi sözleri söyledi ‘’at yüzüğü ben seni evine bırakırım hadi at o yüzüğü’’daha şiirimi tamamlamadan içine girdiğimiz gülme krizi bizler için unutulmaz bir anı olmuştu.
Yani anlayacağınız şiirden çok sevgili habip’in o zekâ dolu derin espri içeren mizahi tavrı olmuştu o güne damgasını vuran ve unutulmayan bir anı olarak hafızamızda yer den:))
Kısmet olurda bir vesileyle bir araya gelirsek size özel olarak okurum dan’dan şiirimi
Yorumuna ve ziyaretine tekrar çok teşekkür ederim.
Selam sevgilerimle.
CaNMaYBuLL
:) demek ki şiir içinde ağır bir bilmece ve gülme içeriyor...Merakım devam ediyor dostum :)
Bu yazı ile ilgili yorum yapmadan önce size bir anımı anlatmak istiyorum.
Tarihini hatırlamadığım ve hatırlamak istemediğim bir gün anadolunun bağrından kopmuş bir şair adayı kahve içerken bir şiirini okumak için usulca yanımıza yaklaştı. Okunan şiirin etkisinden midir yoksa mekanın atmosferinden midir nedir bilinmez arkadaşlarla bi baş dönmesi yaşadık. Onlar şiiri anlamaya çalışırken ben hâlâ şiirin şokundaydım. O an ağzımdan sadece bir cümle çıktı.
- Bu şiir, bu şiir diyebildim.
Sonrası karanlık bir sayfa gibi.
Neyse ki kahvelerimizi içmiş biran önce temiz hava alabilmiş ve azda olsa beynimize oksijen gidebilmişti.
Belki bu yorumu okuyanlar merak ediyorlardır bu nasıl bir şiirdiki bu kadar etki bırakmış. Yıllar geçmesine rağmen unutulmamıştı. Dedim ya kara bir kabus gibi laneti hâlâ üzerimizde. O günden beri arkadaşlar ve ben şiire küsmüş. Çareyi hikayelerde makalalerde arar oldumuştuk. O günden beri dünyayı şiir kurtaracak sözü bizim için ütopyadan öteye geçmedi. Geçmeyecekte.
Şimdilerde bir duyum aldım. Bu yağız delikanlı bu şiirin ikinci versiyonunu yazma aşamasındaymış.
Kendisine Mevlana'nın "Etme" şiiri ile buradan mesaj göndermek istiyorum.
"Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme
....
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
....
"
Polisiye hikayeleri severim. Bir önceki yazınızda devamını beklediğim bir sondu.
Tebrik ederim.
ANSIZIN tarafından 12/14/2014 12:29:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
O gün kahve içtiğimiz o mekanda siz değerli dinleyicilerim için benim naçizane şiirim ‘’dan,dan’’bir kabus vesilesi olsa da. Benim içinde senin o vakur ve kendinden emin ayak ayaküstüne atmış, otoriter edasında şiirimi sabırla dinleyip, sonrada o vakur tavrını bozmadan masadaki dinleyicilerden olan, nişanlıma dönüp gayet ciddi bir üslupla hadi at yüzüğünü gidelim, ben seni evine bırakırım demen olmuştu. Her ne kadar senin o tavrın ve üslubun masada tarifi olmayacak bir gülme krizine neden olmuşsa da benim için edebiyat hocama derin bir küskünlük duymama vesilede olmuştu.)))
Evet, kabul ediyorum o şiirden sonra benim şahsıma duyduğun ilgi nefrete dönüşmüştü ve hatta o şiire inat bir daha hiçbir şiirim güne gelmemişti.
Olsun, yinede o gün bizlere yaşattığın gülme krizlerinden dolayı o tavrına ve üslubuna çok teşekkür ederim. Öyle ya ‘’dan dan’’ şiirimi dinledikten sonra sessizce mekânı terk edip beni yaşamından tamamen çıkara bilirdin ve bir daha da hiç görüşemeye bilirdik.
İyi ki varsın dostum
Senin güzel hatırın için ‘’dan dan’’ şiirimi bir kez daha okuyacağım.
Yok yok şaka samimi söylüyorum şaka yahu dostluğumuzu tehlikeye atacak böyle bir riski göze alır mıyım hiç:)))))))))
Selam ve sevgilerimle
ANSIZIN
O gün o kara günde bacak bacak üstüne atışım kaçmamak içindi. Ayaklarıma oturun oturduğunuz yerde demek içindir. Yoksa siz ve nişanlınız gönlümüzde derin bir sevgi içerisinde olmanızla birlikte bundan sonra tanıştığım her insana hişşt pardon siz şairmisiniz dedikten sonra hayır cevabını aldıktan sonra nasıl bir mutluluk çektiğimi anlamanız mümkün değil. Beni anlamak için ünlü düşünür Nasrettin Hoca'nın söylediği sözü değiştirerek "bana bu şiiri dinlemiş birini getirin" diyorum. " Sözün orijinali: Bana eşekten düşmüş birini getirin. "
Kısacası benim için hayat o şiirden sonra ve o şiirden önce olmak üzere ikiye ayrılıyor. Arkadaşlarımla tarihleşirken bile böyle bir milattan bahsedip o şiirden 367 gün sonra buluşalım diyerek tarihlerimizi ona göre ayarlıyoruz. Ne mutlu ne mesut bir gündü. O günden sonra o mekana uğramıyor. En çok sevdiğim kahveyi rüyamda görüp hayır hayır diye uyanıyorum. Doktorun verdiği psikolojik ilaçlar etki etmiyor. Bazen insanlara selam vereyim derken kendimi Dandan derken buluyorum.
Selam ve dandan off yine şaşırdım. Sevgi bizden efendim.
CaNMaYBuLL
''Dan Dan'' şiirini çok merak ettim şimdi...
Şiire nasıl ulaşabilirim ?
inziva
İlginç bir çalışma olmuş.
Polisiye hikayeleri sevmiyorum ama,
sizin kaleminizden okuyunca,
bir başka tatlı geldi.
Alıştık cümlelerinizin güzelliğine.
Yüreğinizin de.
Serhat BİNGÖL
Kıymetli dostum
Ziyaretine ve teşvik edici Yorumuna çok teşekkür ederim.
Çok sevdiğim bir dostum olmanızın yanı sıra değerli bir kalem olarak öykü denememi beğenmeniz beni çok mutlu etti.
İlginiz için sağ olun
Saygı selamlarımla.