- 386 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
420 ala tosun ard öyk yeniyazım
Maltepe cıgarasından bir tane ağızlığa taktı.
Muhtar çakmağıyla yakacaktı cıgarasını Avustralya yapımı çakmaklar muhtarlara özgü olduğundan bu adla anılırdı. Muhtarlara bir dönem de bedava dağıtılmış.
Meco dayı: turkuaz renkli gözlerine duman gelmesin diye cıgarasını direk çakmaktan yakmazdı. Cıgarayı birşeyi yaktıktan sonra öyle yakardı. Gazete kağıdı mes lastiğinin içinden çıkan beyaz pelür kağıt. Bunlarla tutuştururdu. Benzin kokusu cıgaraya sinmesin diye bunu yapardı.
Memlekette tevatür tevatür içre.
Meco dayı cıgarayı dumanlandırdı. Üfürdükce duman havada tel tel oldu. Çeçil peyniri gibi. Çinçal gibi. Dükkanın ortasını doldurdu duman.
Şişkalı Meco dayı, Cihangir amca, ben: Onların "Karalastik" dükanlarında oturuyoruz. Yazın... hava sıcak... öğlenleyin...
Güneş tepede ve Alagöz’e taraf gidiyordu.
Meco dayı. Cihangir emi. Dükkana hapsolduk. Sıcaktan dışarı çıkamıyoruz. Aygın- baygın içerdeyiz... Ardahan’ın sıcağı yakıcı ve kavurucu olur. Rutubetin yok denecek düzeyde olması havayı kurutuyor.
Musluğun altında elinizi yıkadıktan sonra elinizin son sularını çırpıp aşağı - yukarı getirdiğinizde bir de bakmışınız ki eliniz kurumuş. O denli nemsiz bir hava...
Der ya Fuzuli: " Giyindikleri temmuz. İçtikleri güneşin ışığı."
Biçin vakti. Havanın hali haliyle aşağıdaki gibi:
" Sıcaktı.
sıcak.
sapı kanlı demiri kör bir bıçaktı sıcak."
Hemen dükkanın camları suyun basıncıyla neredeyse patlayacaktı.
Çamur Şevket’in arazözü yollara su sere- serpe püskürterek Ardahan’ı serinletiyim derken dükkanın camlarını sökecekti nerdeyse.
Su: Sergici Hoppalllı Şahin önüne vermiş kaçırtıyor. Şahin hem kaçıyor hem serinlikten memnun.
" Olaa olaa! "
" BABAN RAHMET MEHMET! "
Zınk !
İçeri girdi.
Esbabları su olmuştu.
Çamur Şevket Arazözü son hızla geçirtip gitti. Dalıncak kırılmaktan beter olmuş. Cam şişe ıslanmış adam, kadın, seyyar meyve arabası bıraktı.
Yol: İnsan başını çeşme kurnasına sokup çıkaran gibi dumanlanmıştı, buhardan.
Herkes... herşey rahatlamıştı.
" Sıcağın ocağı sönmeye.", "Giydikleri aftab-ı temmuz. İçtikleri şule-i cihansuz."
"Dayı! Görüyorsunuz ne sıcak. Mübarek. İnsanın beyni kaynar Kur’an hakkı."
Şahin’e cevabı Cihangir amca verdi.
- Araba nasıl? Meyvelere bişey oldu mu?
- Meyve kaldı mı ki sağolmuş!
Öykünün başında, Meco dayı yaktığı sigarayı bitirmişti. Ağızlığından söküp, küllüğü çekti, izmariti bastırdı.
Murkallı ağanın Ala tosununu anlatıyordu... Meco dayı birşeye mesel getireceğinden idi.
- Murkallı ağaya birgün biri: Hedaye olsun diye kendini ve Ala tosunu alarak çıkıp gelir... Ağaya misafir olur. Vur, tut zorla ağaya Ala tosunu hedaye verir.
Ağa: Ne kadar dirensede almamak için, Ala tosunu. Kıramaz fakiri alır.
Az önce sulanan yol sanki hiç sulanmamış. Kurumuş ki, eser yok Çamur Şevketin suyundan.
Şahin ufaktan kurtlanmaya başladı ama laf hangimize gelip çatacak diye aynı kurt hepimiz de var.
" - Efendime söyleyim: Murkallı ağa bir zaman geçtikten sonra duymağa başladı ki: Misafir bu hedaye Ala tosunu her cemaatta, her mecliste söylermiş."
Yanda ki Ölçekli Aslan dayının kahvesinden çaylar geldi. Çayı getiren çocuk bardağa göre adam. Adama göre bardak aradıktan sonra çayları payladı. Gitti.
Meco dayı:
" Ağa; bakıyor ki olacak iş değil çağırtıryor adamı. Adı Şemşo’ymuş. Şemşo can nedir? Bu senden çektiğimiz! Senin ALA TOSUNU yedik. Bir tane tosun nezir verdin. Şimdi ben sana yedi tane tosun vereceğim.
" Ağam istemem. Onu ben sana nezir getirmiştim."
Ağa:
- Şemşo Can bak. Bir mi çok? Yedi mi?
Şemşo :
-Yeddi !
- Yedi tosun verecem sana ama sağ da, sol da ALA TOSUNU bir daha duymayacam tamam mı?
- Ağam ne buyurmuşsa odur. Bizim ne haddimize düşmüş!
Hikaye ile birlikte çaylar da bitti. Cihangir Emi bardağı tezgahın derkenarına koydu. Bardak kafası üstü düştü. Kırıldı.
Hikayede de olsa " bardağın" kırılması iyidir. Nazar değmez!
Salih başaratı bağlanmış gibi demesin mi?
- Meco Dayı üzüm getireyim! Yeyin!
- Ola !.. biz ALA TOSUNU niye anlattık!.. oğlum!..
YALÇINER YILMAZ 14/02/2009 GEBZE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.