- 588 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SAHİ SİZİN HAYALLERİNİZ HİÇ ÖLDÜ MÜ...
İdrak etmenin çok ötesinde ayan beyan durduğu kadar hayrete düşüren ve olabildiğince inkârı da mümkün olmayan bir gidişatın göstergesi yine ve yeniden tasavvuru kıyas kabul dahi etmeyen koca bir gizem.
Gizemim rakımı bir o kadar da yüksek en az tezahürünün soluk bir ışık olması kadar. Belli ki ışık sönmeye mahkûm ve belli ki hicap etmekte aydınlıktan. Olası bir seçenek şıkların arasında mantık ve duygular arasındaki çelişki sürüp giderken.
Bir o kadar tuhaf ve akla ziyan. Akıl ki akıl olmaktan çoktan çıkmış ve tek dayanak duyguların hükmü. Ve tek önem arz eden inancın kudreti kadar engin varlığı varlığın anlamı her ne kadar yâdsınsa da ve hükme varılmış iken.
Farkındalığın yansıttığı hayal kırıklığı kadar bariz tutumlar. Ve yeri geldi mi her bir yanınızdan çekiştiren kim varsa iyi niyet denen mefhumun arkasına sığınıp kandırmaya çalışırken sefil varlığınızı. Ne de olsa birlikten güç doğar, demenin de bir anlamı yok gibi bir ikilem ise çoktan duvara toslatmış başınızı. Yıldızlar uçuşurken bu darbe sonrası illa ki bir kılıfa sokuluyor düşünceler ve bir anda seyri değişiyor hayatın. Kolaysa gel de anlat ve tek tek hizaya sok bağnaz yankılar sarmışken dört bir yanınızı. Kolay ya da zor ama tek gerçek hayatla aranızda kurduğunuz o sıkı bağ kimine göre pamuk ipliğinden ince kimine göre anlamsız sayısız ön yargı ile işgal etmişlerken zihinlerini.
Her kafadan ayrı bir ses çıkmakta. Ne makul ne kabul görür ama hayat öylesine bonkör ki ayaklarınızın altına sunmuşken onca değeri istedikleri kadar muhalif ve destursuz niyetle koparmaya kalksalar da o boynu bükük çiçeği dalından. Kokusu uzaklardan bile yalarken yüzünüzü dokunmaya kıyamadığınız bu mahzun çiçekten ne zarar gelebilir ki. O dalında öylesine mutlu ve bahtiyar ki. Tomurcuklar belirsiz olsa dahi kökünden aldığı güçle ve güneşin ışığı ile ne solmaya niyetli ne de yok olup gitmeye.
Bir çiçek ve bir çiçek derken uçsuz bucaksız bir bahçe aradaki onca çalı çırpı batsa da basiretsizce…
Yeri geldi mi öznel bir çağrışım dibine kadar haykırırken güzellikleri nesnel öngörüler zırhları ile o mahremiyeti ketum ve yobaz ihtimallerle benzeştirmeye çalışsalar da. Kime ya da neye benzemek gerekebilir mi yeter ki hacmi aşmasın boyutunu ki hacim aralıksız genişlerken. Ne boş bir balon ne de hava boşluğu. Olsa olsa kocaman bir sepet tıkış tıkış hayalle dolmuş. Ne hayaller üstelik… Bariz bir ömrün son yarısı ilk yarısı çoktan heba olmuş. Bu da önem arz etmiyor ayrıca. Mazinin bir devinim olduğu gerçeği kadar anın kıymeti daha ihtişamlı. Eşlik eden neler var üstelik. Özgür bir ruhun uzun atlamadaki başarısı kadar gözle görülür yeter ki aşılsın engeller. Biraz da değil üstelik doya doya hissetmek aşkı, vefayı kısaca doğanın sunduğu o hazine adına ruh denen ama devşirmemek adına düşleri. İçi dışı bir mümkün olduğunca her ne kadar batsa da göze.
Sahi bu kadar engin bir sunumu varken hayatın neyin derdi bunca insanın birbirine yüklediği ya da neyin karşılığı hak edilmediği halde. Hak eden diye bir mefhum da yok diğer yandan. Olsa olsa kaderin reva gördüğü üstelik yüksünmeden ve isyan etmeden ve ardına saklanmadan çalıların. Çıplak bir ruh bakir duygular eşlik ederken işgal etmeden ve ihlal etmeden sınırları.
Nöbette nice duygu yeri geldi mi korunaklı yeri geldi mi alabildiğine özgür. En güzeli de tadını duyumsamak hürriyetin üstelik hiçbir kalıba girmeden ve zorlamadan, zorlanmadan.
Varsayımlar ise önü alınmayacak derecede bitimsiz hele ki önyargılar ve sakil şüpheler istifli ve hali hazırda taarruza hazır iken…
Ne bir savaş ne de öfkenin izdüşümü. Ne de bir ihtiras. Ama yine de temkinli olmakta fayda var ne de olsa herkes sadece ve sadece kendinden mesul.
Sahi unutulan onca duygu nereye saklandı gözüne soka soka yakarlarken canınızı ve dokunurken zülfüyâra?
Niyetlerin o bariz göstergesi şüphecilik nasıl da bariz yalanlar sarmışken dört bir yanı.
Ne nefret ne kin sadece sevgi ve aşkın çoğula tekabül eden daveti. İsterse tek kişilik olsun. Ne de olsa insan defalarca sevebilir üstelik sonsuza kadar. Neyi ya da kimi severseniz sevin sadece sevin. Kendinizi de ama kırıp dökmeden etrafınızı.
Yalnızlık fısıldarken kulağınıza dinleyin bakalım neler diyor? Sadece susun ve dinleyin. Kapatın gözlerinizi ve gerekirse sonsuza kadar susun da. Susun bakalım sessizlik ne çağrıştıyor bunca hengâme sürüp giderken?
Sahi bu kadar mı zor sevip kıymet vermek yeri geldi mi vazgeçmek dahi o ihtiras yüklü egonuzdan?
Sahi en son ne zaman sevdiniz? Hayır, beşeri bir aşk değil bahsettiğim sadece en son kimi çıkarsız sevdiniz ya da neydi en son hayaliniz? Ya da en son kimin hayalini çaldınız ruhunuz uyurken?
Gölgeler uzayıp kısalırken hiç sorguladınız mı kendinizi ya da hiç sorguladınız mı neyi gerçek anlamda isteyip istemediğinizi?
Ne fark eder, demeyin asla sadece bir kez susun ve dinleyin hayatın ritmini en sevdiğiniz şarkı defalarca nüksederken aynı nakaratı…
Sahi sizin hayalleriniz hiç öldü mü üstelik defalarca? Faili meçhul nice cinayet ve tek suçlu idi sevgi çok görülürken kimi tarafından. Oysa en makbul olması gerekirken suçlu addedilmiş bu duygu hep masumdu.
İnanç eşlik ederken verilen ceza en ağırı idi. Hükmedilen tarafınca eşkâli belirsiz gölgelerin.
Bir varmış bir yokmuş, diye başlayan hangi masal hayalinizdi?
Ne yazık ki hayatta hiçbir masal mutlu sonla bitmiyor.
Sahi hangi masal kahramanı idi en çok sevdiğiniz?
Hele ki kahramanlar dahi ihanet ederken hala inanıyor musunuz masallara?
Ben hala inanıyorum yalan olduğunu bile bile…
YORUMLAR
biraz hüzün
biraz tomurcuktur mevsimler
biraz akşam biraz sabah
ama
gece varsa gündüz de var
baharda toprağı hazırlarız güzde kışlıkları
duygularımızda öyledir..
ümitvar olmak güzel
Gülüm Çamlısoy
Ümitsiz yaşanmıyor hocam her ne kadar küçük molalar versek de.
Bazen geceyi aydınlatan bir yıldız bile ne çok ümit telkin ediyor.
Değerli dizeleriniz ne güzeldi efendim. Yüreğinize sağlık hocam.
Çok çok teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için.
Saygılar, hürmetler efendim...
Gülüm Çamlısoy
Saygılarımla...
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ederim güzel yürekli dostum. Günü (geç olsa da :) )
sizinle karşılamak ne güzel.
Umarım ve dilerim ki herkes ama herkes kendi masalında çok ama çok mutlu olsun.
Yürek dolusu sevgimle değerli gönül dostum...
Yüreğiniz dert görmesin.
Sağlıcakla kalın ve mutlu kalın ve hep gelin sayfama. :))
..şunu öğrendim ki hisler insanı yanıltmıyor, ölmek gerekiyor bazen, bazen de öldürmek..
Gülüm Çamlısoy
İyi mi kötü mü, diye de az sorgulamıyor değilim ama bizi biz yapan hassasiyetimiz ve duyumsadıklarımız değil mi. Aslında varoluşumuzdaki temel unsur bize bahşedilen o ufacık yürek içine dünyaları sığdıran.
Ve evet: Ölmek gerekiyor bazen, bazen de öldürmek...
Çok teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için.
Yüreğiniz dert görmesin, değerli yazarım.
Sevgiler, saygılar...
Var olun.
" Bir çiçek ve bir çiçek derken uçsuz bucaksız bir bahçe aradaki onca çalı çırpı batsa da basiretsizce…"
Hayallerimiz ölmez, kökü yerde olan cılız güller gibi inadına bir çiçek bir çiçek daha verir hayallerimiz.
biz öldüğünü düşünürüz bazen, işte öyle düşündüğümüz anlarda hayallerimiz kırılmıştır sadece.
Unutma ki, dal kırıldığı yerden birçok dal verir...
Ustaca bir yazı idi, ayrıca kelime dağarcığına da bayılıyorum.
Tebrikler, sevgimle Gülüm.
Gülüm Çamlısoy
Bazen değiştiremediğimiz ne çok şey var. Ya da tanık olup susmak zorunda bırakıldığımız.
Gerçekler bir bir dizili iken beyaza siyah diyen nicesi hatta var olduğuna inanıp da sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunu anladığımız nice silik gölge.
Ve bahşedilmiş nice güzellikler şu an tam da karşımda duran sizin bana yansıttığınız o hoş esinti gibi.
Evet, çiçekler her zaman açacak kopartmaya çalışanlar olsa da. Açmak zorunda ve sığınmalı güneşin sıcağına.
Ya maneviyatın bize verdiği güce ne demeli. Yürekten inanmak ve tüm samimiyetimizle sığınmak O'nun varlığına ve tüm güzellikler için defalarca şükretmek...
Çok çok sağ olun. Güzel gönlünüzden yansımış bu duyarlı cümleler ile ihya ettiniz yüreğimi.
Sonsuz sevgimle ve en içten...
:))