- 1354 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
NOBEL’İ GÖREMEDEN ÖLEN DUAYEN YAZAR: CENGİZ AYTMATOV
M.NİHAT MALKOÇ
Bizler onu gündemde tutmak istemesek de ölüm hayatımızın bir parçasıdır. Bizler onu unutsak da o bizleri hiç unutmuyor; vakit gelince kapımızı çalıyor. Ölümü korkutucu görmek ve göstermek amel eksikliğinin bir işaretidir. İnsanca ve Müslümanca yaşamışsanız ölüm hiç de ürkütücü ve korkutucu bir gerçek değildir. Necip Fazıl bu konuda ne de güzel söylemiş:
“Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?”
Peygamber Efendimiz öldüyse ölüm güzel demektir. O, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür. İnsanlar biraz da ölüm ve ölüm sonrası hayatın mahiyetini bilmediği için hayatın bu dönüm noktasını soğuk ve itici buluyor. Ruh, ölümsüzlüğü arzuluyor. Bu arzunun gerçekleşmesi de fani dünya hayatının tamamlanmasıyla mümkündür. Aslında ölümle ölümsüzlüğe kanatlanıyoruz. Yüce Allah “Her nefis ölümü tadacaktır” (Al-i İmran, 3/185) buyurarak, doğan her canlının öleceğini açıkça bildirmektedir. Rabbimizin bu ayeti yine tecelli etti. Türk dünyasının yaşayan en büyük yazarı Cengiz Aytmatov da ölümü tadarak aramızdan ayrıldı. O şimdi dünyadan göçen efsaneler arasındaki yerini almış durumdadır.
Aytmatov, “Gün Olur Asra Bedel” romanının film çekimleri için gittiği Rusya’nın Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da 16 Mayıs günü rahatsızlanarak tedavi için Almanya’ya getirilmişti. Böbrek yetmezliği teşhisiyle hastaneye kaldırılan yazar, bu alanda dünyanın en iyi hastanelerinden olan Almanya’nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord hastanesinde tedavi görüyordu. Fakat vakti gelen ölüm, bir dakika bile tehir edilemiyor. Aytmatov, Kırgızistan’ın Talas eyaletinin Şeker köyünde 12 Aralık 1928 yılında dünyaya gelmişti. Kırgızistan’da 2008 yılı, Cengiz Aytmatov yılı ilan edilmişti.
Anlaşılan o ki edebiyat göklerinden bir yıldız daha kaydı. Namı dünyaya yayılan, yazdığı eserlerle adını dünyaya duyuran, dünyanın en büyük yazarları arasında gösterilen Kırgız kökenli Türk yazar Cengiz Aytmatov bu ölümlü dünyadan bir elveda bile diyemeden göçtü. Şüphe yok ki Aytmatov daha düne kadar yaşayan en büyük Türk romancısıydı. Onun romanlarında sadece Kırgız kültüründen değil, eski Türk kültüründen de yansımalar yaygın olarak görülürdü. Eserlerinde folklorik unsurları başarıyla kullanırdı. Yerel değerler onun sayesinde evrensel ortama taşınmıştır. Böylelikle yerelden evrensele ulaşmıştır.
Cengiz Aytmatov’un eserlerinde Kırgız kültürünün ve Kırgız sözlü geleneğinin temel taşı olan Manas destanından izler vardır. Aytmatov, Manas’ı defalarca okuyup özünü bilinçaltına yerleştirmiştir. Rusların kültürel ablukası onu Kırgız kültür ve medeniyetinden uzaklaştıracak yerde bu kültüre daha da bağlamıştır. Romanlarında yerli motifleri özellikle kullanma gayreti içerisinde olmuştur. Millet ve fert olarak yaşadığı acı tecrübeleri gerçekçi bir üslupla romanlarında ifade etmiştir. Yeni nesillere millî benlik ve tarih şuuru kazandırmıştır.
Türk dünyasının en büyük yazarlarından biri olan Aytmatov’un eserleri yüzlerce dile çevrilip milyonlarca kişi tarafından okunduğu hâlde kendisi Nobel ödülü alamamıştı. Cengiz Aytmatov’un, yazdıklarıyla ilgili yapmış olduğu şu değerlendirme dikkate değerdir: “Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi millî gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın millî hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu millî olanın ötesine doğru genişletmek ve ‘evrensel’ olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar ‘tipik insan’ ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.”
Kitapları 157 dile çevrilen ve altmış milyon baskıyla dünyanın en çok okunan yazarı olan Aytmatov’un eserleri arasında: Zorlu Geçit, Yüzyüze, Cemile, İlk Öğretmenim, Elveda, Gülsarı, Beyaz Gemi, Selvi Boylum Al Yazmalım, Gün Olur Asra Bedel, Dişi Kurdun Rüyaları, Toprak Ana, Dağlar Devrildiğinde” sayılabilir. Allah rahmet eylesin.
YORUMLAR
ama aytmatov'un nobel ödülünü almak gibi bir amacı yoktu kaldı ki bu ödül uzun bir zamandır büyük yazarlar tarafından ciddiye alınmıyor, çünkü ülke yönetimine muhalif olan edebiyatçılara veriliyor ödüller bu açık, eurovizyon seviyesinde görüyorum nobel edb. ödüllerini...