- 524 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARA VADİ’DE YENİ HAÇLI ORDULARI
Orta Doğuya akın eden yeni haçlı orduları sahnede, savaş meydanında.
Kim bunlar?
Bu sorunun cevabını Amerikan filmlerinin holivıda sığmayan Ortadoğu’ya taşan sahnelerinde görebiliyoruz.
Fakat sahne uzaklarına düştüğü için yine figüran kullanmak en doğrusu diye düşünmüş olacaklar ki, Haçlı ordusu rolünü de figuranlara paylaştırmışlar.
Peki bu figüranlar kim? IŞİD’mi? YPG’mi? PKK’mı? Eset’mi? Bence hepsi!
IŞİD’in eğitim kampını ve nasıl eğitildiklerini gösteren haberi izlerken bir an Amerikan filmlerinden bir sahne gördüğümü sandım.
Amerikan senaristlerinin eskiden daha iyi yazıyor olmalarındandır belki PKK’nın gerçek kimliğini öğrenmemiz zaman aldı.
Fakat IŞİD böyle değil adeta görüntü vermede yarışıyorlar, cinayetler, tehditler, eğitimler. Bunlar bir terör örgütü yada devlet kurmayı düşünen gerçek cihatcı bir ordu olsalar, bu denli poz vermeye meraklı olmazlardı diye düşünüyorum.
Ya bu senaryo aceleyle yazılmış, ya da kendilerince zamanından önce sahnelenmiş. Yani hazırlığı asırlar sürmüş olabilir ama Türkiyeden barış süreci atağı gelince ve başarıda sağlanınca apartopar sahneye dalıp ortalığı darma duman etmeleri gerekti ve gizlenme, kılıf uydurma kısmında özensiz davrandılar.
IŞİD’in Türkiye’nin ve Sünnilerin çıkarına davrandığını düşünenler, görmüyorlar mı? İşit Eset’le savaşmıyor, İşit Irak yöneti askerleriyle savaş mıyor. Hani bu bir sünni, şii çatışması ise Sünni olduğu iddia edilen IŞİD neden yine sünnilerle çatışıyor ve neden Irak yönetimindeki şii askerler geri çekilip meydanı IŞİD’e bırakıyor?
Oyun içinde oyun kara vadi için.
Zaten IŞİD’in İslam’la alakası olmadığını bütün dünya kabul ediyor. Hatta Müslüman ülkelerden yüzyirmi İslam âlimi ortak bildiri yayınlamış ve IŞİD’in İslam’la alâkasının olmadığını söylemişlerdi.
Fakat uydularla adım adım karış karış izlenen dünyada, nedense IŞİD’in kimliği ve koordinatları kimden nasıl aldığı bulunamıyor. İlginç doğrusu. Zaten islam ülkeleri böyle bir teknolojiye sahip değiller bu bilgileri en kolay Amerika, İngiltere ve Rusya gibi çok gelişmiş ülkeler temin edebilir, ne de olsa dünyayı adım adım takip eden onlar. Bir de derin Pensilvanya çünkü onlardada çok gelişmiş dinleme ağları var…
Yani hiç değilse parelel kulaklara çalınsaydı bazı duyumlar, yüzaltmışaltı ülkede derin devleti olan bir parelel kulaktan bahsediyoruz ve neredeyde yüzaltmış altı ülkeden savaşçısı olan oldukça zengin bir örgüt, hiç değilse Pensilvanyanın haberi olsa diyeceğim ama…
Aslında bunların ikisi de (parelel ve IŞİD) bana dünyanın neredeyse bütün ülkelerinde kapış kapış tüketilen İsrail ürünlerini hatırlatıyor.
Kostümler farklı tasarlanmış olsa da ellerindeki araç gereçler aynı, yani PKK’ya dün gizliden koordinat ve silah veren Amerika, senaryonun ilerlemiş bölümü olan bu günlerde silahı, cephaneyi koordinatı açıktan veriyor.
IŞİD’e ise gah unutup, gah şaşırıp silah ve cephane veriyor. İşte böyle Batı ve Şeytan Müslümanlara hep verir, biri vesvese, diğeri silah gerisini biz hallediyoruz.
Adamlar açıkça: “alın size silah ve cephane birbirinizi imha edin bizi yormayın diyorlar.
Eset ne peki, elbette Amerika Eset’i koruma derdinde değil ama haçlı ordusu içinde bu dayanışma olsun artık.
Hem Eset giderse, kurulacak yeni hükumetle Türkiye arasında barış tesis edilebilir ve zaten akraba ve alile olan iki ülke güç birliği yapabilir. Bu da Türkiyenin gücüne güç katar, öyle ya Türkiye Komşularıyla maddi manevi hiçbir iletişim kuramazken hatta komşularında karargah kurmuş terör belasıyla uğraşırken, kısacası istikrarsız bir Orta doğuya sınırken sağlam adımlarla güçlenip gelişen bir ülke. Birde buna Güçlü Suriye, birde buna Güçlü Irak eklenir ve bu güçler gerektiğinde ortak hareket ederse ne olur?
Orta doğu halkları için iyi, Batı ve Amerika için felaket olur, yani Amerika ve İsrail ve batı hükumetleri böyle düşünüyor. Belki asıl endişeleri uzun yıllar uğraş verip didindikleri projelerinin bu barış süreci sayesinde güme gidecek olmasıdır.
Bu nedenle IŞİD figüranı Türkiye, Kuzey Irak Petrol anlaşmasını ortadan kaldırmak ve muhaliflerin eline geçen toprakları alıp daha sonra Amerika’nın çıkarlarına uygun olacak tarafa bırakmak için rolü üstlenen figüran. Haçlı ordusunun bir ayağı.
Yani Batılı koalisyon ülkeleri ve Amerikan’ın, Irak petrollerini IŞİD satıyor diye vurmadığı çok açık belli oluyor.
İşit bu petrolü ne zaman eline geçirdi? IŞİD o petrolü satmadan önce de IŞİD’ti, yani IŞİD Kuzey Irak petrolünü satarak örgütünü kurmadı. Binlerce savaşçıyı borç parayla kordine etmedi. “Gidip Irak’ı ve Suriye’yi işğal edeyim sonra dönüp mühimmat ve cephane paraslarını öderim” dememiştir heralde. Bu örgütün üyelerinin çeşitliliği kadar geniş yelpazeli bir gelir kaynağı olmalı.
Hem bu kadar ülkeden militan toplayan gözünü kırpmadan ölüme gidecek bir ordu toplayan gücün bu insanları çok önceden eğitmeye başlamış olması ve kendine biat ettirmiş olması icab eder.
Acaba onlarca ülkede kendi biat kültürünü eğitimleştirerek veren kurum yada kişi kim olabilir?
Acaba biz Müslümanlar, İsrail ürünlerini kapış kapış alarak İsrail’e dolaylı yoldan cephane temin ettiğimiz gibi, IŞİD militanlarının eğitim desteğini de dolaylı yollardan yine bizler Müslüman ülkeler vermiş olabilir miyiz?
Yoksa Irak Petrolü Türkiye’ye aktığı için mi vuruldu?
Sakın Amerikanın ılımlı muhaliflere yardımı da Rusya’ya blöf yapmak için, Türkiye’ye teselli payı vermek için ve oratdoğudaki karışıklığı mümkün olduğunca uzatmak için yazılmış bir senaryo olmasın.
Ilımlı muhalifler: Ortadoğu Amerikan film seti olduğuna göre kaçak oyuncu kalmasın amerika onlarada kendi senaryosunda bir yer versin bu anlaşılır bir durum sanki.
Muhtemelen muhalifler eğitilinceye kadar, IŞİD amerikanın çalacağı bir ıslıkla yok olacak.
Muhalifler, Amerika çıkarına uyarsa, Eset’ten ve ellerinden alınan yerler ve siyasi üstünlük muhaliflere verilecek, yok Eset ve Rusya iyi bir teklifle gelirse Eset, İşitin bıraktığı yerleri devralacak. “Bu arada en iyi teklif İsrail’e en hoşgörülü olan tekliftir”
Türkiye bu senaryonun neresinde, aslında Amerika için, Türkiye’nin itatkar, uzlaşıcı tavır sergilemesi İsrail’e sevimli davranması, kendine söyleneni yapması yeter. Amerika
Türkiye’ye yangın sıçratmayı istemiyor, çünkü biliyorki Türkiye dünyanın kalbi.
Türkiye’nin bir savaşın tarafı ve dahili olması üçüncü dünya savaşını açıkça ilan edilmiş olmasıdır. “Açıkça diyorum çünkü zaten adı konulmamış bir şekilde üçüncü dünya savaşı olanca hızıyla devam ediyor” Eğer Türkiye bir savaşın içine girse ister yensin ister yenilsin bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasına sebep olacaktır.
Tarih tekerrürden ibaret sözü yine doğru çıkıyor, vaatler yani vesveseler bile aynı, bağımsız ülke vaatleri, yani büyük balıkları küçültme projesini süsleyip vaat şeklinde bize sunuyorlar.
Ne Kürt devleti, ne Şii devleti, ne Irak Şam İslam devleti, gözümüzü açmaz ve durup düşünmez isek Osmanlı’nın dağılma sonucu batı içimizde hangi devleti getirip kurduysa bu iç savaşların sonunda da yine o devleti büyütecekler.
Küçük Prene İsrail, Büyük Köpek balığı İsrail olacak hepsi bu! Tabi birde dünyada israli ülke olarak ilk tanıyan CHP’yi de unutmayayım, CHP yine kafaları ve ortalığı karıştırmakla görevli memur ya da genel müdür.
IŞİD’i destekleyen de aslında CHP’nin ta kendisi. CHP sağ gösterip sol vurma adetinden hiç vaz geçmedi ve geçemez.
Bu arada İsrail’in kurulma ön hazırlığınıda bilmemiz gerekir.
Almanların yaptığı bilinen Yahudi soykırımı aslında yine bir yahudi tezgahı imiş.
Yani idealist Yahudi bir aile iki kutsal ırmak arasında bulunan topraklara sahip olmaları gerektiğine inanıyorlar, ve avrupaya dağılmış yahudileri filistinin kır dağlarına yerleştirmek istiyorlar.
Ancak Yahudi halkı avrupadaki hayatlarını bırakıp kurak topraklara üstelik Müslümanların göbeğine yerleşmek istemiyor ve gitmemekte inat ediyorlar.
Bu çılgın aile yahudileri korkutup bir araya getirmek için annesi Yahudi olan Hitleri almanyaya başkan yapıyorlar ve soykırım tezgahını işletiyorlar, akıl almaz işkencelere maruz kalan insanların çoğu aslında yahudi bile değilmiş, sokakta yaşayan evsizler ve hasta, sakat almanlarda aynı tezgahta öğütülüyor ve dünyaya bu vahşeti özellikle ilan ediyorlar ve soykırım müzesi ilede yahudilerin içine kıyamete dek bitmeyecek bir öfke ve eziklik ve buna bağlı olarak güçlü olma gerektiği azmini yerleştiriyorlar.
Büyük İsrail projesi yahudilere bebek ve çocukluktan başlayarak öğretiliyor.
Yahudiler neden bu kadar sapık ve korkunç olabiliyorlar diye düşünüyorsanız onun cevabıda yine yahudilerin Tanrı inancında saklı.
Yahudiler Tanrı’nın varlığına inanıyorlar fakat haşa Tanrı’ya karşı büyük bir nefret duyuyorlar eğer dünyaya ve bütün insanlara efendi olmazlarsa Tanrı’nın onları korkunç bir şekilde cezalandıracağına inanıyorlar. Çünkü yahudilere göre Tanrı insan olarak Yahudileri yaratmış, diğer insanlarıda tıpkı bitki ve hayvanlar gibi Yahudiler kullansın diye yaratılmış.
İşte dünyayı derin devletlerle ve fitnelerle istila eden bu azgın milletin tek ve en büyük amacı Fırat ve Dicle nehri arasına sahip olmak.
Osmanlı dağılınca ortaya çıkan küçük Müslüman devletçikler arasına dikenli tel ve mayın döşenmesi, halkların arasındaki akrabalık ve din bağını koparma süreci de yine kurulacak İsrail devleti için yapılmış bir ön hazırlıkmış ve nihayet yahudi yerleşimciler yani İsrailoğulları, Filistine yerleştiriliyor ve yerleşimin ertesi günü Türkiye Cumhuriyeti Reisi İsmet İnönü İsrail’i devlet olarak tanıyor.
Yani bir topluluğu ülke olarak yirmidört saat içinde tanıyarak dünyada emsali görülmemiş bir rekora imza atıyoruz. Acaba bu rekor ginesin kitabına sığmışmıdır?
İsmet paşa, her metresi Osmalı eserleriyle dolu olan ve günümüzde bile bu tarihi dokusu nedeniyle Yunanistan’ın en önemli turizm gelir kaynağı olan Rodos adamızı da “o kayalıkları alıpta ne yapacağız diye Yunanistan’a hediye etmeside önemli bir rekor.
İşte böyle, bu bir Derin Amerikan ve İngiliz filmi.
Şimdi birden bizim filmleri hatırladım, rahmetli Kemal Sunalın bir filmi vardı.
Hani Telli oğulları ve Seferoğulları yeşil vadi için savaşırlar bakarlar bu savaş zor, sahte tosun paşayı sahneye çıkarırlar. Çekişme can havliyle devam ederken hiç ummadık bir şey olur ve Gerçek Tosun Paşa, Kahireden çıka gelir.
Amerika ve İngiltere, İsrail, Tellioğulları,
Rusya, Seferoğulları,
Yeşil Vadi de, Hem Dicle Fırat arası Hem petrol vadisi yani Kara Vadi,
sahte tosun paşalar ise İşit ve diğerleri.
Bu filmin sonunda da gerçek Tosun paşa gelse ne güzel olur değilmi? İnşallah gelir.
Olayları görünen şekliyle ele alırsak, Amerika ve batılı ülkelerde IŞİD’in İslam’la alakasının olmadığını ve en büyük zararı aslında İslama verdiğini açıkladılar.
“Tabi bu açıklamanın nedeni Müslümanlar bütün bütün İşiti halife ilan edip hepsi bir araya toplanmasınlar diye tedbiren yapılmış bir açıklama. “Eğer bütün İslam ülkeleri, IŞİD’e gerçekten inansa idi bu sahtekarlık gerçek İslam birliğinin kurulma temelini oluşturabilir” diye düşünmüş olabilirler.
Bir düşünsenize bu dünya çapında ses getiren sözde İslami cihat örgütlerinin, sahiden Müslümanlara zulmeden, hatta insanlara zulmedenlere karşı, İslam için insanlık için savaştıklarına bütün Müslüman ülkeler inansa ve desteklese, o örgüt kısa sürede nasıl gerçek bir İslam birliğine dönüşür.
Fakat biz iyi biliyoruz ki gerçekten bu uğurda çarpışanlar asla genişleyemezler ve seslerini İslam alemine duyuramazlar çünkü onlar kısa sürede kendi ülkelerindeki batı piyonları aracılığıyla en kısa zamanda susturulup hapsi yada darağacını boylarlar.
Hem Batı: “IŞİD’in Müslümanlıkla alakası yok” diyerek yedi düvelin otadoğuyu bombalamasına İslam dünyasının tepkisiz kalmasını da sağlamış oluyor.
Peki biz bu zarara daha ne kadar göz yumacağız.
Sahiden, çeşitli ülkelerden İslam alimlerimizin yüz yirmi tanesi ortak bildiri yayınlamıştı, “IŞİD’in İslaml’a alakası yok” diye.
Demek ortak noktada bulaşabiliyormuşuz.
Bu İslam Alimleri bir bildiri daha yayınlasalar ve İslam ülkelerine şu çağrıyı yapsalar:
“İslam dünyası sürekli olarak, sahte cihatçılar İslam’a baş olmaya kalkışan sahtekarlar nedeniyle yıpranıyor. Bu nedenle İslam dünyasına ortak bir kararla halife seçmek zaruri olmuştur” diye.
Hem buna artık papanın da bir itirazı olmaz çünkü bütün Hırıstiyan ülkelerde bizimle aynı fikirde, “yani hasır altından “İslam Terörü” sözünü yaysalarda resmen hiçbir batı hükumeti bu sözü kabllenmiyor böylelikle Müslümanlarında kabullenip birleşmesine de mani olmuş oluyorlar.
Artık şu suyun yönü bir değişse ve “şu bizden değil, bu bizden değil” demeyi bırakıp İslam devletleri
“ Bu Hepimizden” diyecekleri bir askeri ve siyasi ortaklık ve bu ortaklığa bir lider seçseler ya!
Seçelim artık gerçek halifemizi sahteleri birdaha bu kılıfa giremesin.
Kara vadi de, barış, huzur ve kardeşlikte Müslümanların olsun İnşallah!
Yani bu teklifi şu durumda hangi Müslüman Ülke kabul etmezki? Etmezlerse artık halklarına değilde asıl Allaha verecekleri hesabı bir düşünsünler.
Artık kim Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne kasdederse, bozgunculuk, isyan ve taşkınlık yaparsa onlar Yahudilere uşaklık etmiş olurlar haberiniz olsun!
Biz Türkiye’de derin köleliğide derin devletide kabul etmeyen Türk, Kürt, Araplar, Boşnak, Çerkez, Laz Alevi ve Sünniler olarak “ Allah bize yeter, o ne güzel yardımcı ve ne güzel vekildir” diyerek yolumuza devam edeceğiz İnşallah!
Ben bu yazımı şu şekilde bağlamak istiyorum. Ortadoğu’yu bir eve benzetecek olursak bu evin sahibi Müslümanlardır... Bu evi yakan, söndürmeye gelen ve sonrada yağmalayanlar aynı eller ve şer güçlerdir; unutmayalım...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.