- 493 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BASIN SEKTÖRÜNDE GÖRMEZDEN GELİNENLER
Son yıllar da belki de çoğunuzun gazetelerde haberleri okurken ilginizi çekmeyen veya size faydası olmayan bir haber için ‘banane yahu’ dediğiniz olmuştur. Özellikle magazin haberlerinden bahsediyorum.
Magazin haberleri de gazeteler için önemlidir lakin son yıllar da basın sektörü bunu bir hayli abartmış durumda. Benim dikkatimi çektiği kadarıyla böyle..
Bir gazete aldığımda neredeyse on sayfalık magazin eki! İnternette gazetelerin sitesinden haberi takip ettiğim de ise hangi köşeye tıklasam kim kimle sevgili olmuş, kim kimi aldatmış, kim bugün ne giymiş, şık mı, rüküş mü… Yada bir sürü saçma sapan haberler… Ünlülerin dünyasın vecizeler… Türkiye’nin gündeminde olan o kadar önemli şeyler var ki, hep birlik olup bunlar çözüleceğine herkes kendi kazancını düşünüyor, herkes neredeyse cüzdanımı ne kadar daha fazla doldurabilirim ona bakıyor. Kimse kimsenin umrunda değil neredeyse. İnsanlar o kadar bencilleşmiş ki.. Gazetelerin yarısının saçma sapan haberlerle dolması yetmiyormuş gibi yalan haber yapıyorlar birde. Nerede eski dürüst gazetecilik? Nerede dobra habercilik? Amaç dikkat çekmek ya.. Maksat laf olsun torba dolsun. İftira mı atmışız, yuva mı yıkmışız, insanları birbirine mi düşürmüşüz bir gram düşündükleri yok. Türkiye’de ki gazetecilerin artık yarısından çoğu böyle maalesef. Dürüst olanlar da var tabi. Ne demişler; ‘Yiğidi öldür, hakkını yeme!’ Mesela kim ne kadar şık kim ne kadar rüküş diye her Allah’ın günü benzer magazin haberleri yapılacağına ülke de üzerine giyecek elbise bulamayan, yırtık ayakkabılarıyla ayakları yara bere içinde olan çocukları yazsalar. Hangi ünlü ne kadar kazanıyor diye bir gazetede üç sayfa boş yere doldurulacağına kışın evine odun kömür alamayıp çocuğu zatürreden ölen babalar yazılsa. Kim hangi özel üniversiteyi bitirmiş diye iki günde bir aynı haberi gazeteye koymaktansa hangi çocuk parasızlıktan okula gidememiş diye yazsalar.. Ve sadece yazmakla kalmayıp düzenli olarak ellerinden geldiğince bu zengin ünlüler bu ülkemin kimseciklerin görmediği asıl ünlülerine yardım etseler.. Ne de güzel cennet bir ülkeye döneriz değil mi? Herkes bu kadar düşünceli olsa keşke. Yok etmese dünyayı bencillik denen o kötü duygu.
Bir de hiç dikkat ettiniz mi? Bir gazete de bir haber okuyorsun, gidiyorsun farklı bir gazete açıp aynı haberi farklı şekilde birde orda görüyorsun. Hem de tam tersi şekilde.. E bunların hangisine inanmalı? Biz nereden bileceğiz ki bunu. Müneccim değiliz sonuçta. Orda yazanları gözümüzle de görmüş değiliz. E hal böyle olunca ülkemizden haberler değil de ülkemizden yalanlar dolanlar okuduğumuzu hissediyor ve haliyle içimizde topluma genel olarak bir güvensizlik oluşuyor. Ne gazeteden ne televizyondan haberleri izleyesimiz kalmıyor sonra. ‘Amaan nasıl olsa hepsi yalan’ diyip kitap bile okumaktan soğuyoruz. Roman olsun, kişisel gelişim kitapları olsun ve diğer kitaplar olsun elimizdeki bilgilerin doğruluğundan hep bir şüphe ediyoruz.
Biz neden böyle olduk acaba? Eskiden özgür kalemler, özgür kalpler vardı. Şimdi bırakın özgür kalemi, kalbe ve düşünceye bile mühürler vuruldu kilitlendi kalpler… Ne sorgulama var, ne özgürlük.. Neyden korkuyoruz, kimden korkuyoruz belli değil. Özgürce yazamayan kalemler yalan haber yazar oldu. Yada kendi sevdiklerini yazar oldu sadece. Peki gazetecilik bu mu? Tabi ki değil! Gazetecilik sevdiğini de sevmediğini de yazıya dökme sanatıdır bana göre. Sanattır gazetecilik ve her baba yiğidin hakkı değildir bu meslek. Taraf tutmakla gazetecilik olmaz ve bu düşüncede ki hiçbir yönetici başarılı olamaz. Kalıcı olamaz ve tarihi aşan bir gazeteci olamaz. Bu mesleğin hakkını ver ki yazdıkların ve gazeten tarihi gazete diye anılsın yıllarca. Elli yıl, belki de bir asırdan fazla ayakta dursun. Mert ol, cesur ol ve başın dik ol ki kırılmasın boynun. Ve bana göre; ‘Uçsuz bucaksız bir denizdir gazetecilik’… Ve sende bu deniz de bir gemi. Ve tek rota ise dürüstlüktür bu sektör de.. Eğer o rotanı kaybedersen kısa olur ömrün, batarsın.
Kaybolursun vurursun dibe…
Bence kendimize gelelim artık. Bu böyle gitmeyecek çünkü… Kafasını kuma sokan deve kuşları gibi görmezden gelinmemeli artık bazı şeyler.. Yalan haberlerle ilerleyemez kimse. Belki bir gün belki iki gün tutar o haberiniz, satış patlaması yaşarsınız bir süre. Ama unutmayın ki ‘Yalancının mumu yatsıya kadardır’ derler atalarımız. O yalan haber bir yerden çıkar ortaya, er yada geç hiç farketmez.
Sonra ne mi olacak? Söyleyeyim. Vatandaş senden soğuyacak, artık başka gazetelerin haberlerini takip edecek. Bu vatandaş sessizdir ama ince ayrıntıya hep dikkat eder çünkü. E sonuçta ülkem insanı zekidir.
‘’Bırak sadece yazmayı amcayı, teyzeyi, gardaşı… Evrensel yaz yazacaksan, soğutma kendinden vatandaşı’’
Dikkatli ilerle! Burası TÜRKİYE!
Ayşe ERDOĞAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.