- 502 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nimetlerin Zevki, İnkar Karanlığında Yok Olur
İnsanların çoğu ruhu açan güzellikleri, yaşadığı dert ve sıkıntıların ağırlığı yüzünden göremez durumdadır. Onlara göre yaşam "kavga" verilmeden sürdürülemeyen "sarp bir yokuş"tur. Ortam bir "mücadele ortamıdır", "ekmek aslanın ağzındadır". Hayat onları "yormuş"tur, "harcamış"tır; bu nedenle hiçbir şeyden zevk alamadıklarını söylerler. Bezgin, bıkkın, her zaman yorgun ve asabidirler. Dahası yaşamanın artık bir anlamı kalmadığını söyleyerek ölümü isteyen hatta intihar etmeye kalkışan insanlar bile vardır.
Kuşkusuz dünya hayatı eksikliklerle, insan da acizliklerle doludur. Var olan eksiklik ve acizliklerin çözümü sürekli mücadele içinde "yaşam kavgası" vermek değildir. Allah, bu özel ve hikmetle yaratışının çözümünü de Kur’an’da haber verir: iman etmek. "Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97) buyurur Allah ve iman eden kulları için dünyada da güzel bir hayatı müjdeler.
Dünya her ne kadar eksikliklerle birlikte yaratılmış bir imtihan mekanı olsa da, sayılamayacak kadar çok fazla nimetle doludur. İman eden insan, Allah sevgisiyle baktığı ve her şeyde Allah’ın tecellilerini gördüğü için tümünden zevk alır ve derin sevgiyi çok şiddetli yaşayabilir. Örneğin bir çocuğa baktığında, onu Allah’ın nuru olarak görür. Ondan derin bir zevk alır, hoşnutluk duyar. Kalbinde şefkat, merhamet ve koruma hisleri oluşur. Her hücresi sevgiye göre programlanmış olan insanın gözü farklı bakar, dinlediği müzikten ayrı bir haz alır. Ona bu sevgiyi veren, bağışı çok olan, karşılıksız armağan eden Allah’tır. Gerçekte dünya hayatının maddi ve manevi lezzetleri bitmek tükenmek bilmez. İnsan her ortamda haz alacağı bir güzellik, bir nimet görebilir.
Allah, kuşkusuz Kendisi’ni en çok seven ve Kendisi’ne en yakın olan kuluna nimetlerin güzelliğini ve hazzı tattırır. Allah’tan gaflette yaşamak, kişiye her zaman sıkıntı ve yıkım getirir; nimetler belaya dönüşür. Bu kişilerin görüp tadabildikleri güzelliklerin pek azından aldıkları haz da ruhlarındaki inkarın karanlığında yok olur. Yaşamlarının bundan sonrası da pek farklı olmaz. Allah’tan uzak yaşamanın getireceği ruh hali bıkkınlık, sıkıntı, boşluk, korku, kuşku, gerginlik, karamsarlıktır. Ellerindeki güzelliklerin hazzını tükettikçe kendileri de tükenirler. Allah aşkını yitirmiş kişinin içinde korkunç bir boşluk oluşur ve bu durum, adeta ahiretten önce dünyada yaşadığı cehennem azabının benzeridir. Zaten yaşadığı azap dünya hayatında bitmeyecek, Allah’ın dilemesiyle sonsuz olacaktır.
"İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) ’Siz dünya hayatınızda bütün güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız." (Ahkaf Suresi, 20) ayetiyle haber verildiği üzere, onlar ahirette de zevklerden yoksun olacaklardır.
Bu durum ve ahirette alınacak karşılığı kuşkusuz hiç kimse istemez. İnsan ruhu güzelliklere karşı bir duyarlılıkla yaratılmıştır ve her insan hem dünyada hem ahirette en güzel olana sahip olmak ister. İnsanın imanı ve imanı vesilesiyle kazandığı akıl, bu estetik anlayışının açığa çıkması ile doğrudan ilişkilidir. İmanının olgunlaşması ve cennete duyduğu özlem, kişinin Allah’ın benzersiz sanatıyla yarattığı güzelliklerden alacağı zevki de artıracaktır.
Buna kavuşmanın yolu gerçekte hiç de zor değildir. Gönülden Allah’a yöneldiğinde, samimi dua ettiğinde Rabb’i kulunun duasına icabet eder. İmanı yaşayan ve Rabb’ine teslim olan insan, hem dünya hayatında hem sonsuz ahirette nimet ve güzelliklerin lezzetini tadar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.