- 743 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK DİLİNE SAHİP ÇIKMAK!
Bir milletin hayat damarlarından biri de dilidir. Dil milletleri millet yapan işin özüdür. Türk dili, yabancı akım ve dillerden arındırılarak, korunarak dünyada çok konuşulan diller arasında yerini almalıdır. İçinde yaşadığımız yüzyılda çocuklarımızın hayatını Türkçe derinden etkilemelidir. Medeniyetimizin yeniden inşası, milli kimliğimizin esası için, Türk dilinin önemi anlatılmalıdır...
Tarihi çok eskilere dayanan ve dünyanın en büyük dillerinden biri olan Türkçeyi konuşan Türklerin, asırlar boyunca medeniyet dünyasına kazandırdıkları zenginlik ve güzellikler herkesin malumudur... Bu gün dilimizin ne halde olduğunu, edebiyatımıza, yaşantımıza ve konuşmalarımıza baktığımızda görüyor muyuz?
Son dönemlerde dilimizin giderek yozlaştığı ve sadeliğini yitirdiğini görüyoruz. Yabancı kültürlerin etkisiyle, kültür erozyonu içersinde dilimizi de bizden uzaklaştırıyorlar. Dil; Tarihi ve kültürel değerlerin geçtiği köprüdür. Bu köprü sağlam olmazsa gelecek nesillere ulaşmak ve gelecek nesillerin geçmişi anlamaları güçleşecektir!
Uygarlıkları tarih sahnesine çıkaran ve birbirinden ayıran en önemli etkinliklerden, kültür miraslarından biri dildir. Toplumların maddi-manevi birikimlerini gelecek nesillere aktırmada, geçmişle gelecek arasında bir bağ kurmada ve yeni nesillere estetik duygular kazandırmada dil önemli bir role sahiptir. Çünkü Türk tarih ve kültürünü günümüze kadar bütün güzellikleri ile taşıyan dilimizdir. Dilin önemi inkâr edilemeyeceği gibi vazgeçilmezlerdendir...
Bilinçsizce yabancı kültür değerleri ve dilleri içinde gezinmek, yaşamak ve bunları öne çıkarmak, belli bir ayırım, ayıklama yapmadan yabancı kültürlere açık olmak, kendi kültürümüze büyük zararlar verdiği gibi milli, manevi, ahlaki çöküntüye de sebep olmaktadır.
Tarihi mirasımız içinde kendi kültürümüze, dilimize yabancı olmadan, nesillerimizi yabancılaştırmadan, geleceğimiz ve varlığımızın devamı için dilimize sahip çıkmak milli ve tarihi bir görevdir, zorunluluktur… Bu her Türk evladının sorumluluğudur.
Dil; bir millet için aynı zamanda düşünme ve yorumlama zenginliği yanında bağımsızlığıdır. Duygu ve düşünceyi, üretkenliği geliştirdiği gibi kültürü, medeniyetleri de zenginleştirir. Dilini koruyamayan milletler geleceğini, edebiyatını, sanatını da tehlikeye sokarlar. Geçmişini bilmeyen, dilini önemsemeyen, geçmiş ve gelecek arasında irtibatı kuramayan nesillerin yarınları da tehlike altında demektir!
Kendimizi ve çocuklarımızı yabancı kültürlerin sömürüsünden, cadde ve sokaklarımızı basın ve edebiyatımızı yabancı isimlerden korumak ve kollamak durumundayız. Bizlere düşen kültürümüzü ve moral değerlerimizi koruyup, gözeterek gençlerimize, çocuklarımıza öğretmektir. Bizleri toplum olarak bekleyen iki önemli nokta var. Ya batının kültür değerleri içersinde eriyip yok olmak, ya da şerefiyle kültürüyle, inancı, dili, hürriyetiyle yaşamaya devam eden bir toplum olmaktır. Her ikisi de olmak bizim elimizdedir...
Kendi diline sahip çıkamayan ya da dilini koruyamayan milletlerin; kültürüne, değerlerine yabancı, geçmişi ile ilişki kuramayan insanlar yetiştirilmesi beklenen bir sonuçtur.
Dünyanın neresinde olursak olalım kimliğinizi, Türk dilini, Türk tarih ve kültür bilincini, binlerce yıllık geleneğini kaybetmeden yaşar, yaşatır ve korursak dış ülkelerde, yabancılar nezdinde ilgi ve itibarımız da o kadar artacaktır…
Unutmayınız ki Türk dilini yaşatmak bir kafa, gönül, görev işidir. Türk kültürüyle, diliyle, ecdat sevgisiyle gençlerimizi yetiştirmek medeniyete ve kültürümüze büyük hizmettir. Sahip olduğumuz dilimizi korumak, her şeyimizle kendimize sahip çıkmaktır. Soylu Türk milletinin varlık ve bekasında Türkçenin önemi büyüktür. Türkçe bir ruhtur, millet bağıdır, birliktir, değerleriyle kültür, manevi bir bütünlüktür. Bu nedenle hepimizin dilimizi doğru ve güzel kullanmaya özen göstermesi gerekir.
“Milli duyguları olan" bir insanın kendi ülkesini, halkını, dilini, sevmesi gerektiğini, onların erdemlerini de kendi üstünde taşıyacağını, kendisinin de o halka ait, onun bir parçası olacağını bilmelidir… Kendi diline hor bakanlar, geleceğe kör bakarlar! Bir millet dilini kaybederse, kültürünü, tarihini kaybeder. “Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” (M.K. Atatürk)
Dil milletlerin öz kimliği, kültürü ve hayatıdır. Tarihte milletimizin kuvvetli olduğu dönemlerde Türkçe yaygındı. Tarih boyunca medeniyetlere beşiklik etmiş olan Türk devletlerinin dili olan Türkçeyi, geçmişle gelecek arasında sağlam bir köprü oluşturmak, bilim dili olarak yaygınlaştırmak, tarihî ve kültürel değerlerimizi yeni nesillere aktarmak herkesin görevidir. Bu, aynı zamanda millî bir davadır…
Milletlerin kültür hazineleri dillerinde saklıdır! Kaşkarlı Mahmud ‘un Türkçe için söylediğini her zaman hatırda tutmalıyız. “Türk dilini seviniz, çünkü Türklerin en az geçmişleri kadar büyük gelecekleri olacaktır.” 21.yüzyıl dilleri arasında Türkçe etkin dil olma özelliğini artıracaktır. Yeter ki dilimize sahip çıkarak onu koruyalım.
Mazinin penceresinden geleceğe umutla bakabilmenin özünde Türkçenin yaşatılması yatar… Türk dil bayramı kutlu olsun, umut olsun…
YORUMLAR
Anneannem öleli ne kadar oldu, hatırlayamıyorum.
Toprak paylaşımı nedeni ile, yıllarca dayımlarla küs yaşadık ve dolayısı ile,
çocukluğumun en güzel zamanlarını,
anneannemin şevket dolu sıcaklığını hissedemeden geçirmek zorunda kaldım.
Ancak,
yine de hatıralarımın derin ve en müstesna köşelerinde,
sevgili ninemden kalan güzellikler yaşamakta.
Küçük bir çocuktum ama,
konuştuğunda onu hayranlıkla dinlediğimi hatırlıyorum.
Çok değişikti kelimeleri.
Hiç bizim konuştuğumuz dile benzemiyordu.
Biraz da yadırgardım galiba. Köy dili konuşuyor diye belki de.
Nisan ayına, April ayı derdi mesela.
Önceki seneye de bıldır.
Daha bunun gibi bir çok kelime.
Şimdi,
yaşımın kemale erdiği senelerdeyim.
Yolum Azerbaycan'a düştü,
kader, burada ekmek kovalama görevi yükledi üzerimize.
Buranın Türklerini dinliyorum şimdi.
Yaşlı nineleri, dedeleri, gençleri...
Ve,
çok şaşırıyorum.
Çünkü,
her biri anneannemin lisanını konuşmaktalar.
Meğer,
dilinin yönü şaşıran anneannem değil de bizlermişiz.
Birileri,
acımadan katletmiş dilimizi.
Yazık olmuş.
Gerçekten çok yapıcı ve faydalı bir çalışma olmuş.
Yazarının eline gönlüne sağlık diyorum.