- 655 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GENÇLİĞE SAHİP ÇIKAN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAR!
Her geçen gün ruhsal yönden rahatsızlıklar artıyor. Toplumsal depresyon yaşıyoruz. Ekonomik şartlardaki yetersizlikler, manevi sahadaki boşluk; sabır ve şükür eksizliği, dayanışma ve paylaşımın olmaması gibi birçok nedenlerden dolayı insanlarımız gittikçe karamsarlığa ve yalnızlığa itiliyor.
Son yıllarda artan geçim sıkıntısı, ailelerdeki dağılma ve boşanmalar, ölüm getiren zehirler, uyuşturucular toplumsal olarak büyük bir problem oluşturuyor. Uyuşturucu kullanma, satma, ahlaki ve manevi erozyon, intihar olaylarındaki artışlar toplumsal felaketin sinyalleridir. Umutlarda azalma, toplumsal sahipsizlik, dinden yoksun kalma, aile yapısındaki yıkım gelecek nesiller üzerinde büyük çöküntüler oluşturuyor. Toplumun geleceği acısından acil eylem planları yapılmalıdır!
Türkiye’de yaşanan siyasî, sosyal ve ekonomik problemler, birçok kişiyi cinnete ve intihara sürüklüyor. Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri haline gelen intihar vakalarındaki artışı istatistikî veriler de ortaya koyuyor. Son 12 yılda büyük artış gösteren intihar vakaları 2013’te tam 3 bin 189’a yükseldi. İntihar oranlarını açıklayan TÜİK, artışın sebebini ekonomik problemler olarak gösterirken, uzmanlar gençlerde yitirilen değerlere dikkat çekiyor.
Psikolojik sebepler nedeniyle sağlık kuruluşlarına müracaat edenlerin ve antideprasyon ilaç kullananların sayısı her sene katlamalı gidiyor. Yıllara baktığımızda; 2009 da 271 bin, 2011 de 516.531, 2013 de 620.250 rakamları bu işin boyutu hakkında bilgi veriyor. Sağlık Bakanı da ruh ve sinir rahatsızlıkları nedeniyle 2013’te 9 milyon 258 bin 37 kişinin sağlık kuruluşlarına başvurduğunu, bu nedenle de 25 milyon 958 bin 726 kutu antidepresan ilaç tüketildiğini açıkladı. İntiharlar ise her geçen gün artıyor. İntihar artışının nedenleri arasında maneviyatsızlık, işsizlik, borç batağı, ekonomik sebepler görülse de ne var ki intihar vakaları birkaç örnekle sınırlı kalmıyor.
Her bir intihar vakası değerlerde çöküşün sinyalleri, hayata karamsar bakışın isyanı ve çığlıklarıdır! Uzmanlara göre intihar psikolojik bir sorun gibi görünse de artış göstermesi sosyolojik bir problemdir. Ekonomik temelli sıkıntılar, işsizlik, geçim zorluğu, rekabetle birlikte artan bireysellik ve ailelerin dağılması, istediği ile evlenememe gibi temellere dayanan intiharlar esas itibarıyla bireyler tarafından “artık başka çare kalmadığı mesajını” içeriyor. Hiçbir canlı ölmeyi istemez. Uzmanlara göre ölmeyi istemek ve her intihar bir imdat çağrısıdır! İnsanın hayata dair umudunun kalmamasının en önemli sebebi ise, dini-ahlaki değerlerin azalması ve bireyin otokontrolünü sağlayacak manevi bir mekanizmanın bulunmamasıdır…
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türk toplumu ile ilgili bir gerçeği ortaya çıkardı. OECD’nin hazırladığı 36 sanayileşmiş ülkeyi kapsayan mutluluk ligi sıralamasında Türkiye sonuncu çıktı. 11 kriter dikkate alınarak hazırlanan raporda gelirden güvenliğe, hayat memnuniyetinden eğitime kadar birçok kriterin dikkate alındığı rapora göre en mutsuz ülke Türkiye. Rapor, intiharların sebebi olarak görülen tükenmişlik ve mutsuzluğun ülkeye ne kadar hâkim olduğunu da gözler önüne serdi.
Bilim insanlarının ve anketlerin söylediği; “Gençler, manevi boşluklarını dolduramıyor. Bunun sonucunda birey kendisini toplumdan ayrışmış, yalnız ve hayatı anlamsız hissetmesinden dolayı da intiharlar gerçekleşiyor.” Değerlerin, sosyal kontrolün zayıfladığı, aile bağlarının koptuğu ve bireyselleşmenin arttığı toplumlarda intiharlar artıyor. Bizim toplumumuzda da intiharlara daha sık rastlamaya başladık. Sebeplere gelince; bireyin değer yoksunu ve donanımsız olarak yetişmesi, doldurulamayan boşluklara sebep oluyor. Bu boşluğun bir şekilde doldurması gerekiyor. Kimisi zararlı maddeyle, kimisi sevgiliyle kimisi de başka şeylerle doldurmaya çalışıyor. Maalesef, gençlerimiz değer yoksunu ve donanımsız olarak yetişiyorlar. Yani kendilerini ifade edebilecekleri bir bilgi birikimleri ve kültürleri yok denecek kadar az. Sanat, edebiyat, dil, müzik, spor eksikliği yanında, özellikle derinliği olan maneviyat konularında boşluklarımız çok. Manevi duygulardaki zayıflık, intihar oranlarının yükselmesine sebep oluyor. İntihar, eskiden emanete hıyanet ve günah olarak görülürken, şimdi ise bedeni bir sahiplenme olarak görülüyor…
Gelecekle ilgili olarak plan yaparak, ruhen ve bedenen sağlıklı gençler yetiştirmeliyiz. Bedenin dengeli beslenmeye ihtiyacı olacağı gibi ruhsal açlığı da manevi ve ahlaki; din ile beslemeye ihtiyaç vardır. Başta psikolojik, sosyolojik, biyolojik ve ruhsal yapıların güçlenmesi gerekir. İslam inancı tüm problemlerimizin dermanıdır. Hayat, kâinat sistemidir. Onsuz insanlar bunalımdan kurtaramazlar…
Milletimizi, gençlerimizi, ailelerimizi ve geleceğimizi düşünerek çok geç olmadan tedbirler almalıyız. Bunun için devlete, aileye ve sosyal kurumlara düşen görevler vardır. İşin temelinde, merkezinde inanç olarak, okullarda çocuklarımızı her türlü zararlı alışkanlıklardan ve ahlaki çöküntülerden koruyacak bilgilendirme ve eğitimi vermeliyiz. Medya devreye sokularak eğitici ve uyarıcı programlar yapılmalıdır. Aileler bilinçlendirilerek çocukların sağlıklı ortamda yetişmesine çalışılmalı, sağlıklı ailenin oluşması sağlanmalıdır. Gençlerimizi kötü yollara ve kötü alışkanlıklara sevk eden her faaliyet ağır cezalarla cezalandırılarak caydırıcılık özelliğinde olmalıdır.
Hayatı anlamlandırmanın yollarını arayalım, geçliğe sahip çıkalım, umut olalım! Devlet milletine, gencine sahip çıkacak temel eğitimi, milli ve manevi temelleri vererek sağlam iradeli genlerin yetişmesine katkı koymalıdır. Devlet otorite ve idaresi kendisini hissettirmeli, polisiye tedbirlerden ziyade caydırıcı hukuku tedbirlerle, eğitici yayın ve programlara ağırlık verilmelidir. Ruhsal çöküntülerin, intiharların önlenmesi için; değerler eğitimi ve aile bağlarının güçlendirilmesi yanında çocuklara ahlaki değerlerin verilmesi gerekmektedir.
YORUMLAR
Güzeldi yazı.
Dikkatlice okunalı,
mesajları iyi almalı.
Biz alıyoruz, en azından almaya çalışıyoruz ama,
bu sayfalarda,
bu türlü yazılara iyi gözle bakmayacak bir çok insan var.
yahya demeli
Bir kişinin bir köyü birbirine katabileceğini bildiğimizden harketle,
600 Kanallı televizyon ağında; kimin kime ne söyleyip iknâ ettiğini;
yetmedi, bilgisayar ortamında bunca başıboşluğun cirit attığını da eklersek,
şuur bulanıklığının normal olması yadırganmamalı!...
Baraj kapaklarını açmasını bilemeyen yöneticilerle(5 ölü) mücehhez memleket bilirkişileri ile
bildğimizin bin katı fazlası olay olduğu ve sele kapılmış gençliğin,
yalıya kadar sürecek yolculuğuna şaşmamak gerekir...
Hürmetle Selâm ederim; Yahya Demeli Ustam... eline sağlık.
kadiryeter Kadir Yeter. 25.8.2014 Kavakmeydan Mahallesi.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=132871
yahya demeli