İskandinav Halkları ile Yakınlaşma Cemiyeti
Cemiyet 2016 yılının başında kuruldu. Cemiyetin amacını birkaç başlık altında irdelemek imkânsız ama bizler kısaca değineceğiz bu cemiyet mevzusuna. Öyle değil Knut? Knut cemiyetin kurucularından. Ülkemizde yaşamakta. Cemiyetin çalışmalarına katılmakta, İskandinav halkları ile Türkiye halklarının daha fazla yakınlaşması için elinden gelenin ötesinde zekâsından gelenleri yapmakta. Öyle değil mi Knut?
‘’Kesinlikle öyle! Antalya çok güzel! Sultanahmet, Ayasofya mükemmel!’’
Öncelikle şu Finlandiya’nın seksi kızlarından bahsedelim cemiyete geçmeden. Finlandiya kızları çok hoşmuş, hoşun ötesindeymiş duyduğum kadarıyla… Knut beni uyarıyor. Finlandiya İskandinav ülkesi olarak kabul edilmiyormuş, tuhaf bir dil olan Fince konuşuyorlarmış. İsveçliler, İsveç’te Fince konuşan insanlarla dalga geçiyorlardı galiba... Burada da hata yapmışım. Hiçbir İskandinavyalı yabancılarla dalga geçmez. ‘Ne olursa ol, gel!’ felsefesi hâkimmiş. İskandinav ülkeleri: İsveç, Norveç ve Danimarka, İzlanda imiş.
Duyduğum kadarıyla mı okuduğum kadarıyla mı tam hatırlamıyorum; 1742 tarihinden Osmanlı Sadrazamı tarafından kabul edilen kararla Osmanlı Devleti İsveç’in borçlarını silmiş. İsveç elçisi gönderdiği mektupla İsveç halkının sonsuza dek Osmanlı halkını sevmeye devam edecektir, diye yazmıştır. Ve fazlası. Rusların yayılma politikalarına karşı Osmanlı devleti her zaman İskandinav halklarına destek olmuştur. Demirbaş Şarl olarak bilinen İsveç kralı Ruslardan kaçarken Osmanlı’ya sığınmıştır. Osmanlı o kadar baskıya rağmen İsveç kralını Rusya’ya teslim etmedi. Bu sebepten Rusya ile Osmanlı arasında savaş çıktı.
O kadar medenisiniz ama bizleri bilmiyorsunuz Knut! Osmanlı hatırlayın. Black Metal şarkı dinlemekten yorulmadınız. Köprü altlarında sırf fantezi olsun diye kedi kesiyorsunuz. Ön yargı filan yok! Evet, söyleyince değeri kalmıyor. Kalmasın! Ama olmaz. Cemiyetimiz Tanrı’nın izni ile çalışmalarını yakın zamanda arttıracak, kısa zamanda netice alacaktır. (Osmanlı Devleti Kanuni zamanında İsveç kıyılarına kadar açılmamasına en çok üzülen şu görmediğiniz insandır.) Bu arada Knut beni uyarıyor: 19.yüzyılda İsveç halkı açlıktan dökülürken Osmanlı neredeydi? Ben de hemen uyarıyorum: O sıralar Osmanlı Anadolu’da Celali ayaklanmaları, İstanbul’da ise soysuz Yeniçerilere ulufe dağıtmakla meşguldü. Ama üzülmemeliymişiz. Şimdilerde İskandinav halkı devrimci Filistinlilere ve Afrika’da Müslüman dinsiz ayrımı yapmadan yardım göndermekle Osmanlı’nın eksik kalan misyonunu tamamlamaktadır.
Bu bir vizyon meselesidir, diyor. Şunu da ekliyor: Ellerinde haçlarla veya hilallerle yardım çalışması altında misyonerlik faaliyeti yürütülememekte. Amaç (bizim cemiyetin amacı da) dünya haklarını bir bütün olarak kabul etmek, çatışmaları minimalize etmektir.
Cemiyetin Temel Amaçları:
1-İngmar Bergman ve Lars Von Trier filmlerinin ülkemizde daha çok gösterilmesine önayak olmak. Gerekirse bu filmlerin Anadolu’nun kasabalarında Belediyelerin öncülüğünce halka zorla izlettirilmesi. Aynı şekilde, Türk sinemasının klasiklerinin İsveç, Norveç ve Danimarka’da gösterilmesi. İlgi görmemesi durumunda bu ülkelerin okullarıyla iletişime geçip Üniversite kapılarında Davaro, Züğürt Ağa, Selvi Boylum Al Yazmalım tarzındaki Yeşilçam filmlerinin restorasyonlu DVD’lerinin bedava dağıtılması.
2-Karanlık ülke meraklısı gençlerimizin bu ülkelere göndermek. Parklara çöp atmalarını, pek yeşil olmayan çimenleri ezmelerini sağlamak; dondurucu İskandinav akşamlarında şortla evin içinde nasıl gezebileceklerini öğretmek.
3-İskandinavyalı yaşlı dede ve ninelerin ömrünün son baharını yaşamlarını için ülkemizin güney bölgelerinde, yerler tahsis etmek. Bol bol güneşlenerek huzur içinde ölmelerini sağlamak. Yerlerine Türkiyeli gençler göndermek bu ülkelere.
4-Gecenin veya gündüzün hiç olmadığı bölgelerde yaşayan Müslüman İskandinav halkının namazını nasıl kılacağını, orucunu nasıl tutacağını göstermek. Bunu belli bir dini cemaatin çatısı altında yapılmasını engellemek. Bölgedeki klasik Türk cemaati çalışanlarının ABD’ye kurban derileriyle birlikte gönderilmesi.
5-Ülkemizde gelişmekte olan şehirleri minimalist bir tarzda inşa etmek. Gerekirse İsveç’ten mimarlar getirtmek.