- 602 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MUKAYYET OLUNUZ KENDİNİZE
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hissiyatın bu denli kuvvetli ve bir o kadar yorucu olduğunu yeni yeni fark etmekteyim. Aslında süreç de aynı insanlar da ve akabinde değişiklik arz eden bir ben de söz konusu değilken tek fark farkındalık düzeyimin tavan yapması.
Hep dibe vuracak değiliz sonuçta. Aslında algı düzeyinin yüksek bir seyir izlemesi pek hayra alamet değil ama yine de en azından doğru karara varmada önemli bir etken. Doğru ve bir o kadar da zor bir erişim süreci…
Bu denli algıda seçicilik söz konusu oldu mu pek de inandırıcı gelmek mümkün değil ve netice itibariyle kıdemli sıfatlar ekleniyor eskilerinin yanına.
Sıfatsız bir dünya ne mümkün. Zira pek bir severiz birbirimize sıfat yapıştırmayı. Bir tür etiketlendirme. Eskiden sadece dış görünüm baz alınırdı bazılarının nezdinde tanımlama yaparken. Son zamanlarda gözlemlediğim ve bizzat yaşadığım şu ki; duygular, özel hayat hatta yaşadığınız gerek menfi gerek müspet olaylar bile bir ölçüt.
Kaçmak nereye kadar ya da uzaklaşmak. Kolaysa kaçın kaçabildiğiniz kadar… Nereye kadar ya da ne ölçüde. Ve derken bir ucumuzdan yakalanıyoruz kaçtığımız hayata hatta kendimize. Ve derken hatalar yapıyoruz. Bir tane daha bir tane daha. Üstelik ders de almıyoruz yaptığımız hatalardan. Belki farklı bir seyir izleriz ya da farklı bir düşüngeçtir bu sefer payımıza düşen deyip yine kaçıyoruz yine yakalanıyoruz. Döngü işliyor mütemadiyen. Etkileşim inanılmaz. Kendimizle bile baş başa kalmak başlı başına bir öğreti başlı başına yeni bir farkındalık.
El değiştiriyor duygular, kılık değiştiriyor niyetler ve ıslanıyoruz, debeleniyoruz ve nihayetinde atıyoruz kendimizi enginliklere oysa ne kadar da yakınız kaçtıklarımıza. Aslında kaçtığımız öz benliğimiz, yanlışlarımız görmek istemediğimiz, duygularımız itirafı namümkün.
Derken devreye giren onca insan ya da yalnızlık. Yalnız bile kalamıyoruz ki… Beyin de devinimde duygular da döngüde yer tutturmuş devrediyor yeni nöbetlere.
Yeni nöbetler, yeni vardiyalar ve bitmek bilmez bir mesai. Biraz kendimiz bira da kaçtıklarımız.
Büyüyoruz, acılarımız artıyor, sızım sızım sızlıyor içimiz anlaşılmamanın ve yanılsamaların gölgesinde.
Saflık bir yandan kırılganlık bir yandan.
Ve hassasiyetin doruk noktası. Kimine göre olası kimine göre anlam teşkil etmeyen. Bu zaten tamamen kişilikle ilintili ve yaşanmışlıklarla, öğretilerle, tecrübeyle sabit kısaca.
Zincire eklenen yeni bir halka çözülmesi zor. Bazen boğan bir atmosfer bazen taptaze ve ılık bir hava.
Yeri geliyor; rüzgâr savuruyor bilinmezliklere yeri geliyor ıslatıyor ağlayan bulutlar yaşlarımız eşlik ederken.
Olası mı kaçmak ya da nereye kadar kaçabilir ki insan. Öyle bir noktaya varıyorsunuz ki dönüşü olmayan hatta ileride bile ulaşabileceğimiz bir durak olmayan. Bazen kötümser bazen bir o kadar ılımlı bir tezahürü içimizde sakladığımız olumlu duyguların.
Kimine göre yanlış bize göre tercih sebebi iken. Mantığın saklı sesi fiiliyatlarda kendini gösteren, sürtüşen iki mefhum ve derken mantığın sesini bastıran tüm çılgın duygular.
O kadar da sakin bir süreç değil devinimi duyguların ve oluşturduğu grift yapı.
Mantığının sesi bas bas bağıran onca insan arasında yolunu şaşıran nicesi. İnsan olmanın bir neticesi elbette ya da bir seçim fark bile etmeden. Belki de bir milat paralellik seyrederken düşüngeç ve hissiyatın at başına giden ek bir uzantı.
İnandığım şu ki hayatın tadı daha bir farklı nüksetmekte bu etkileşim zincirinde. Diğer yandan zor bir süreç de bu denli değişkenliğe ve değişken bir yapıya maruz kalmak.
Onca düşünce silsilesi hüküm sürerken devreye giren mutlak değerler aksi mümkün olmayan.
Tabii ki algıların seyri ve derken belirsizliğin getirdiği o anksiyete ve adrenalin yüklü bir yaşantı.
Mukayyet olunuz kendinize. Zira kazanım derken vazgeçmek zorunda kalabileceğiniz pek çok beklenmedik seyir de söz konusu.
Harici ve dâhili güçler derken bir kaosa dönüşen alınganlık. Tıbbi açılımını hiç zikretmeyelim zira yeteri kadar sıfata maruz kalıyoruz gündelik hayatta.
Aslında özgür bir dünya bizlere gereken. Pek tabii ki temel kaidelerin eşlik edeceği ve bağımsız duyguların eşliğinde. Set vurulmayan bir yaşantı ve ket vurmayan bir düzenek ve en büyük getirisi mutluluk. Engellenmemiş ne varsa biz adına, engellenmemiş ne varsa hedeflere odaklı.
Mümkün olması çok uzak bir ihtimal ama hayalden kim ölmüş.
Engin hayallerin nezdinde mutlu bir dünya: Acıların yaşanmadığı, şiddetin asla barınmadığı ve tüm düşlerin gerçekleştiği.
Mutlu yarınlar adına, sevgiyle kalın…
YORUMLAR
Bence sizin tüm yazılarınız bu ödülü hak ediyor, yazmak konusunda çok kabiliyetlisiniz. Akılda olanı akıcı üslup ile yazıya aktarabilmek çok zor zanaat...
Tebrikler
Gülüm Çamlısoy
Çok sağ olun.
İnanın ki böyle bir yanım olduğunu ben de yeni fark ettim. Henüz iki sene bile olmadı kalemle olan tanışıklığım.
Farklı bir branştan atılmışken hayata alakasız mesleklerde uğraş verdim. Evet, uğraş ve karşılığını manevi anlamda alamadığım sayısız mücadele.
Ama yazmak asla bir mücadele değil zira büyük bir sevgi ve özveriyle yazıyorum, yazmaya çalışıyorum. Hep de vurguluyorum yazmaya olan düşkünlüğümü.
Hele ki böylesi bir karşılık alıyorsam demek ki doğru yoldayım.
Bir kez daha teşekkür ederim.
En iyi dileklerimle.
Selamlar...
Gülüm Çamlısoy
Yüreğin dert görmesin.
Selam olsun...