- 527 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
367 başkatip musa efendi- ard-öyk/ yeniyazımıyla
Kars yolundan Alagöz’e, Yaylacığa, Gürcübeg’e gidende sağda Başkatip Musa Efendi’nin evini görürsünüz!
İnsanın gözünü kamaştırır bu ev.
Yol devamı Ardahan mimarisinin başa koşan evleri; caddeye dizilmiş kehribar taneleridir, diyen zarar etmez!
Avşarların evleri, İsmet Amcaların evin bahçesinde havuz vardır. İbrahim Avşar’ın, Mecit Avşar’ın evleri taş ve eski mimaridir.
Aydın Aydınların bahçeli, kiracıların ümidi binalar. Harabe halde şimdi. Hodluların çitli çiçekli sundurmalı, çinko çatılı ve kerpiç- ahşap evleri.
Memet Işıklı’nın taşbina ve uzun darbazi kapılı odaları, ferah evi. Hızarcı Necip’in evi çok katlıydı, verandalı balkon camlarla sarılmıştı. Tahta merdivenlerden Gündüz Abi inerken ablası bigudili saçlarıyla dahi, öteberi siparişini ardınca yetiştirmeye çalışırdı.
Gündüz Abi çalışkandı. Hızarda çalışırdı. Sabah sekiz akşam beş. Akşam da, Almanlar gibi yer, içerdi.
En güzeli demek çok iddialı cümle belkide: Ama Başkatip Musa Efendi, evi Nadir Beylerden satın almıştı. Onun evi en iyisiydi!..
Dursun Hocagile de komşudur ev. Yine Ardahancıl yapı sayacağımız evler vardır güzergahımızda.
Karabeg Çoban’ın taşevi: Ön sütresi yapıştırma dizayn taşlarla " Baltık- Barok" tarzını ve estetiğini haşrediyor. Karabeg Amca’nın evi arka bahçeye ve yandaki boş araziye verandalarla ilaveten merdivenlerle açılıyor.
Yeni güzel modern binalarda var; Suat Hancıoğlu’nun binası, Yüksel Tırpancı’nın Dubleks evi. Yeşeren yeni binacılıktan önce eski binaların tanımını yapmamız lazım. Ardahan mimarisi dediğimiz bu ekol yukarıda anlatısına arz-ı endam ettiğimiz binalarla bir olgunun içeriğini meydana getirmeyi fazlasıyla göğüslemektedir.
Antre ve öteki odalara açılan salonlu evdi, misafirliğe gelmiş herkesin nazarında Musa Efendinin evi. Mutfağı, banyosu unutulmamıştı. Tarzın bütün evlerinde iki unsur eksiksizdir. Modern zamanlara içerik ve anlayışıyla dönüşmüştür bu tarz. Modern binalar neleri geliştirmiştir? İnce farkları ve lüks’ü. Evet lüksü: Lüks kelimesi bildiğimiz gibi ışık veya parlaklık demektir. Yeni binalar; bol ışıklı ve yalın, parlaktır.
Kartonpiyerli her oda oturan konukların gözünü alırdı. Konuklar, kenarı, kenarı gözlerini yukarı dolandırırken tavanda ortadaki göbek kartonpiyere final gibi gelirdi. Göbek yunan spirali formunda ve nakış gibiydi. Oradan sallanan avize " Bohemya kristali " tesiratında " Ayın ondördü " gibi bir şamdanlı avizeydi.
Marifeti: Hakikatliğinde yatar, Musa Efendi’yi Ardahan’da tanımayan yoktu. Numune bir kişiliğe sahipti.
Adliye de başkatipliği yanısıra noterlikte yaptı.
Noterlik avukatlığı yaygın değildi. Ayrıca avukat sayısı yetmiyordu. Türkiye’de hukuk fakülteleri iki taneydi. Dolayısıyla başkatipler noterlik yapıyordu. Rahmetli Hamit Zorlu amca’da aynı saikler yüzünden dava vekilliği yapıyordu. Kendisi ortaokul mezunuydu.
Anadolu araba almıştı. Ardahan’ın en ilk arabasını Musa Efendi almıştır, derler. Tevatür değişiktir. Kanaatimizce ilk binek araba işi; Belediye Başkanı Edip Çanakçı, Başkatip Musa Efendi arasındadır. Doğrusunu Allah bilir.
Musa Amca’nın erkek evladı olmuyormuş. Kız çocuklarından sonra oğlu İhsan Abi dünya’ya gelmiş. Ailece çok sevinmişler. İhsan ismini Tanrının iyiliği, hüsnüniyeti yani ihsan’ı saymış. Ondan dolayı "İhsan" ismini çocuğunun üzerine bırakmış.
Alacak- verecek davalarında hakimler kanaat faslında işin çıkılmaz olması durumunda Musa Efendiyi bir muhakkik gibi dinler ve kanaatlerinin hükümleşmesinde onun görüşünü kaale alırmışlar. Ona yargıçlar çok inanırmışlar. Allah rahmet etsin! Ardahan’ın numune şahsiyetlerindendi. Bugünlere dahi esin kaynağı olarak gençlere ve hayata ve Ardahan’a bir övünç verebiliyor!..
Halkla içtenlikli diyalog kurardı. İletişimi; çocukla çocuk olurdu; büyükle büyük. Lisanı tatlı ve iltifatkarmış. Karşısındaki insana ismiyle hitap eder ve gözünün içine bakarmış. Tebessümü dudaklarından ayırmazmış! Sevilirmiş, severmiş, insanları!
" Biricik erkek evladı: İhsan’ı iyi yetiştirdi."
İhsan liseyi Ardahan’da bitirdi. Dil ve tarih, coğrafya fakültesini Ankara’da okudu. Fransızca öğrendi. İçişleri eski bakanlarından İsmet Sezgin’in kızıyla evlendi. Milliyet gazetesinde gazeteci olarak çalıştı.
Musa Efendi, İhsan Abi gibi uzun boyluydu. Başında fötr şapkası vardı. Benim onu görmem yaşlı çağlarıydı. Kışın giydiği kalın ve uzun dizinin altına inen bir paltosu vardı. Yüzü nurani sıfatlı tabir edilen şekildeydi. Yüzü açık ten rengindeydi. Fakat iyilik enerjisi yüzüne çalmıştı. Hayat sevinci haddindeydi. Bunu, otomobil sürmesinden aldığı hazzı; bir çocuk gözlemimle anlıyabiliyordum!
Ardahan’da akrabaları sanırım: Osman Polat Amca olacak.
Ardahan’dan gün oldu; her giden gibi Musa Amca’da gitti.
Kişiliği gençleri çok etkilemişti. Dürüst kamu memurluğu ve hayat sevgisi ayrıca insan değerbilirliği onu nazarımızda unutulmaz yapmıştı.
............
Every love, every ending
Or maybe there is no obligations now
Maybe I have a reason to believe
We all will be recived in Graceland.
- Paul Simon
Her sevgi, her sonaeren
Yada belki hiçbir mükellefiyet şimdi
Belki de özlemek için bir neden var
Bütün hepimiz cennete alınacağız.
yalçıner yılmaz 25/11/2009/ gebze