- 656 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM-18-
Ermenistan’ın ilk başbakanı Kaçaznuni’nin söylediklerini ’’ Biz Ermenilere karşı en küçük bir kötülükte dahi bulunmadık, burunlarını bile kanatmadık’’ Olarak yorumlamak mümkün müdür?
Lazın dediği gibi ’’ Yok o kadar uzun boylu değil ’’ unutmamak gerekir ki ’’ Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’’ Atasözü bize aittir. Bu meselede de hem ateş vardır, hem de duman. Eğer ki biz ’’ Hiç bir şey yapmadık ’’ Diyorsak bu inkarın ta kendisidir ama ’’ Biz de bir şeyler yaptık fakat hiç bir zaman Ermenileri topluca yok etmek gibi bir amaç gütmedik ’’ Diyorsak ben kendi hesabıma bunu inkar politikası olarak kabul etmem. Taa ki konuyla ilgili önüme net belgeler konuncaya kadar. Peki Ermenilerin iddia ettikleri soykırımla ilgili hiç mi kesin belge yoktur? İşte meselenin can alıcı sorusu budur.
Meselenin can alıcı sorusu budur ama konuyu belirli bir kronoloji takip ederek anlatmaya çalıştığım için Ermenilerin ileri sürdükleri tezleri ve belgeleri biraz daha geciktireceğim.
Ermeniler kendilerine uygulandığını ileri sürdükleri soykırımla ilgili en çok kimlere düşmandırlar? Yani en nefret ettikleri kişiler kimlerdir? Bu sorunun cevabı ile devam edelim:
Ermeniler için birinci sırada Osmanlı Padişahı II.Abdülhamit gelmektedir. II. Abdülhamit’i Ermeni soykırımının fikir babası olarak görürler. İlk suikast girişimi de ona karşı olmuş ama başarıya ulaşamamışlardır malum.
Bundan sonra üç paşa gelir baş düşmanlar olarak: Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa.
Daha sonraki sıralarda ise isimlerinden ve nasıl bir suikast sonucu oldürüldüklerinden bahsettiğim paşalar gelir. Bu arada Divan-ı Harbi-i Örfi mahkemesince idam edilenler de baş düşmanlardır ki bunlar arasında Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey ile Urfa Valisi Nusret Bey’in TBMM ce milli şehit ilan edilmesi, adlarına okullar, caddeler hatta kasabalar kurulması Ermenileri hâla oldukça rahatsız eden bir konudur.
Ancak Ermenilerin nefret ettikleri sadece bunlar değildir ve çok ilginçtir ki 12 Ağustos 1921 de ’ tehcir suçlamasıyla ‘vatan evlatları’ idam edilecek olursa, kendisinin de İngiliz Yarbayı Rawlinson’u ve diğer İngiliz esirleri asacağını İstanbul’a bildiren Mustafa Kemal sadece beş yıl sonra bu vatan evladı dediklerinin bazılarının idamını onaylamış, bazılarının katli ise günümüzde hâla konuşulması tabu olan meseleler olarak kalmıştır.
Ermeni suikastçıların kurşunlarından Mustafa Kemal’in himmetiyle kurtulan Dr. Nazım, Yenibahçeli Nail, Filipeli Hilmi, eski Maliye Bakanı Cavid Bey 26 Ağustos 1926’da Mustafa Kemal’e suikast davasından idam edildiler.Bunların hepsi Ermenilere göre Ermeni kıyımını teşkilatlayan lider kadro elemanlarındandı.
Mustafa Kemal’e komplodan dolayı idam cezası verilen ve firar eden Kara Kemal, 29 Haziran 1926′da bir tavuk kümesinde ele geçirilmeden önce intihar etti.
Hem Ermenilerin hem de Rumların oldukça nefret ettikleri şahıslardan birisi de Yahya Kaptandı. ( Yahya Kahya da denir ) Bunun Divan-ı Harbi-i Örfi ile bir alakası olmamıştır ama cürümleri(!) oldukça fazladır: Ermenilere göre Ermenileri, Rumlara göre pek çok masum(!) Rum’u kayıklara doldurarak Karadeniz’in serin sularında boğan bir cellattır. Dahası İlk Komünist Partimizin Kuırucusu Mustafa Suphi’yi ve on dört arkadaşını -Kazım Karabekir’in emriyle- Karadenizin azgın dalgalarında boğan da o dur. Lakin daha sonra bir taraftan Mustafa Kemal öte taraftan Enver Paşa ile ilişkileri tehlikeli görülmüş, 1922 Haziranında faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir.
Ermenilerin nefret listesindeki bir başka isim Topal Osmandır. Ermenilerin ileri sürdüğü soykırımda en önemli rolü oynadığı iddia edilen Teşkilat-ı mahsusa üyesi olarak pek çok Ermeniyi ve Rum’u öldürdüğü söylenmektedir. İdaresindeki Giresun Gönüllüleri ile bir Kürt ayaklanması olan Koçgiri ayaklanmasında ’’ Zo diyenleri temizledik, Lo diyenleri de ben temizleyeceğim ( Yani Ermenileri temizledik, Kürtleri de ben temizleyeceğim.) ’’ diyen Sakallı Nurettin Paşa’nın idaresinde tam bir Kürt katliamı yapmıştır denir. Mustafa Kemal’in Muhafız Alayının da komutanlığını yapmış olan Topal Osman, Trabzon Milletvekili Ali Şükrü’yü öldürmekle suçlanmış, ancak kendisini yakalamaya gelen yeni Muhafız Alayı Komutanuı Hakkı Tekçe’ye direnince çıkan çatışmada yaralanmış, yaralı bedeni taşınırken kafasına yaylım ateşi edildiğinden ve artık bir kafası olmadığı için TBMM önünde ayaklarından asılmıştır.
Ermenilerin kara listesindeki çok önemli şahsiyetlerden birisi de Deli Halit Paşa’dır...Evet Halit Karsıalan Paşa... O da Ermeni kurşunundan kurtulmuştur ama bir Türk’ün kurşunuyla, hem de sırtından vurulmuştur. Hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde.
Halit Paşa, Deli Halit Paşa ya da Halit Karsıalan Paşa Kim midir?
1917-1919 yılları arasında Kazım Karabekir idaresindeki 15. Kolordu içindeki Batı Dersim Milisleri Komutanıdır.
1918 de Rusların çekilmesi üzerine Erzincan’ı işgal eden Ermenilere karşı Erzincan halkını koruyan kumandandır.
12 Mart 1918 de Erzurum’u kurtaran oduda da komutandır.
Bayburtta isyan eden Şeyh Eşref İsyanını bastıran komutandır.
29 Eylül 1920 de Sarıkamış, 30 Ekim 1920 de Kars’ın kurtuluşunu sağlayan Kars Kalesine tekrar Türk Bayrağını diken 9. Tümen komutanıdır. ( Lakabı bunun için Karsıalan olmuştur. ) 3 Aralık 1920 de imzalanan Gümrü Antlaşmasından sonra artık Batı Cephesindedir.
12 Eylül 1922 de Mudanya’da 11. Yunan Tümenini komutanıyla birlikte esir alan Halit Paşa 28 Haziran 1923 te Ardahan Mebusu oldu. ( İlginçtir ki General Trkopis’i Uşakta esir alan da bir Halit Paşadır: Dadaylı Halit Paşa...Halit Akmansüt. )
Neden Deli Peki? Neden olacak? anası yüzünden. Vücudunda değişik savaşlardan tam dokuz tane mermi izi taşıyan bir evlada ’’ Şuncağız yaradan bir şey olmaz, git şehit ol da öyle gel’’ Diyen bir ananın evladı akıllı olabilir mi hiç? Ya da sol tarafına astığı ve namussuz adını verdiği tabancasını savaştan kaçanlar için hiç gözünü kırpmadan ateşleyen birine deli demezsiniz de ne dersiniz?
İşte Ermenilerin oldukça nefret ettiği Paşalardan biri olan Deli Halit Paşa da 14 Şubat 1925te TBMM de sırtından vurularak öldürüldü. Onu öldüren kimdi sorusunun cevabı olarak tüm parmaklar İstiklal Mahkemelerinin acımasız hakimi Afyon Milletvekili Ali Çetinkaya’yı gösteriyordu ama maalesef en suçsuz insana bile bir sürü suç delili bulabilen Ali Çetinkaya’ya karşı en küçük bir suç delili bulunamadı çünkü Deli Halit Paşa mecliste tartıştığı Kel Ali’yi vurmak için silahına sarıldı, o sırada silahı ateş aldı ve kendini sırtından vurdu??? ( Yerseniz böyle..Yemezseniz de böyle..Çünkü hiç kimse yargılanmadı, tutuklanmadı, ceza almadı bu davadan dolayı. Hiç kimse de sormadı tabii ki bir insanın kendi kendisini nasıl sırtından vurduğunu. )
Kısacası: Ermenilerin soykırım ya da katliamla suçladıkları kişilerden II. Abdülhamit dışında neredeyse hiç kimse yataklarında ölmediler. Öyle ya da böyle hepsi bir suikastın kurbanı oldular. Öyle ki yine Ermeni katliamı ile ilgili olarak adı sıkça telaffuz edilen iki isim bile ( Çerkez Ahmet ve Çerkez Halil ) Cemal Paşa tarafından katliam ve soygun yaptıkları gerekçesiyle idam ettirildi ama bu hareketi Cemal Paşa’yı temize çıkarmadı Ermenilerin gözünde. Tam tersine ’’ Çok şey bildikleri için ortadan kaldırıldılar ’’ dendi. ( İlginçtir ki Ermeniler Çerkez Ahmet için ’’ O zamanın Abdullah Çatlı’sı demektedirler. )
Son olarak bir de Divan-ı Harbi-i Örfinin Nemrut Mustafa Paşası ne oldu onu da ekleyerek bu günkü bölümü noktalayalım.
Damat Ferit Paşa Hükümetinin görevden alnması üzerine Mustafa Paşa ve birlikte görev yaptığı üyeler, 15 Kasım 1920’de tutuklanırlar. Nusret Bey hakkında çift tutanak tutmaktan suçlu görülerek 11 Aralık 1920’de mahkûm olurlar. Karar temyizde de onaylanır. Buna göre Mustafa Paşa 7 ay, üyeler Recep Paşa ve Recep Bey beşer, Fettah Bey üç ay hapis cezasına çarptırılır.
Padişah, yalnızca 85 gün tutuklu kalan Mustafa Paşa ve suç ortaklarının cezasını yeteri kadar yattıkları gerekçesiyle affeder.
Nemrut Mustafa Pa;a 21 Temmuz 1922’de Süleymaniye’de Kürdistan Cemiyeti başkanıdır. 10 Ekim 1922’de İngilizlerin teşvikiyle Güney Kürdistan İmparatorluğu adıyla ve Şeyh Mahmut Berzenci başkanlığında kurulan hükümette Eğitim Bakanı olur.
Bundan sonrası için zamanın gazetelerine bakalım:
8 Ocak 1922 tarihli Yenigün gazetesi “Nemrut Mustafa, başına geçtiği serserilerle Tebriz üstüne bir hareket yaptıysa da başarılı olamamıştır” diye yazdı.
12 Şubat 1922’de aynı gazete, “Nemrut Mustafa’nın katli inşallah doğrudur” diye yazıyordu.
26 Şubat 1922 tarihli Açıksöz gazetesinin haberinin başlığı şöyleydi: “Kürt Mustafa’yı öldürmüşler. Ellerine, bellerine sağlık!”
16 Mart 1922 tarihli Yeni Adana gazetesinde şöyle bir haber yer aldı: “Süleymaniye Kürtleri Kürt (Nemrut) Mustafa Paşa’yı katlederek Ankara’yı tanıdıklarını bildirmişlerdir.”
Yani Kürt/Nemrut Mustafa Paşa da bir Kürdistan Devleti kurayım derken Irakta Süleymaniye’li Kürtler tarafından öldürülmüştür.
Velhasılı kelam: Sultan Süleyman’a bile kalmayan dünya hiç kimseye kalmamıştır.
Not: 1- Bu bölüm Ermeni meselesini aydınlatmada çok önemli bir bölüm müydü? Hayır. Ancak Osmanlı Tarihini hep enrtikalarla dolu olan bir tarih olarak anlatıp Cumhuriyet dönemini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterenlere Cumhuriyet tarihimizde de entrikaların olduğunu ve bunların pek çoğunun hâla sır niteliğinde olduğunu göstermek istedim. Ermeni meselesiyle ilgisiz de değildi konu hani.
2- Yukarıdaki Resimde TBMM de öldürülen ilk milletvekili olan Deli Halit Paşa’yı görmektesiniz.
YORUMLAR
Hocam bu bölümü okurken aklıma osmanlıda bir padişah tahta çıktığında ona muhalefet edecek kardeşi varsa onu katlettirirmiş ya onun misali ATATÜRK de kendine karşı muhalefet olabilecek kişileri ortadan kaldırtmıştır yeni cumhuriyette başının ağrımaması için bu yola baş vurmuş olabilir saygılarımla
Bu bölüm de gerçekten çok ilginç olmuş.
Ağzımız bir karış açık okuduk.
Bir örnek vereyim sadece, sözü çok uzatmayayım.
Giresun'dan Şebinkarahisar'a doğru yol aldığınızda,
inanılmaz güzel ve bakir bir doğa sarıp sarmalar sizi.
Oldukça sık virajlı ve insanı yoran bir yolculuktur ama,
gözlerinizin şahit olduğu güzellikler,
inanın sizleri mest edecektir.
Şiddetle tavsiye ediyorum.
Üşenmeyin, çekinmeyin, gidin görün...
Giresun Dağlarının doruk noktasında, 2200m rakımlı Eğribel geçidi yer alır.
Suları nefistir, doğal güzelliği de.
İşte bu harika vatan toprağının kuzey yamacında,
Cumhuriyetimizin kuruluşunda büyük hizmetler yapan ve ne idüğü belirsiz bir neden ve şekilde katledilen
bir vatan evladının, Topal Osman'ın bir heykeli bulunmaktadır.
Mezarı da, Giresun kalesindedir.
Evet...
Yakın tarihimizde çok büyük karışıklıklar, belirsizlikler var.
Bakalım ne zaman bu konuda insanımızı aydınlatma realitesine evet diyeceğiz?
Güzeldi hocam.