- 608 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sen de Şâhitsin
Bismillahirrahmanirrahim
“Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık; ondan öğüt alan yok mu?” Kamer Sûresi (17)
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’i her kulum anlasın diye kolaylaştırmış, öyle ise neden çok zaman Kur’an-ı Kerim’i anlamıyoruz, ya da anlamaz gibi yaşıyoruz?
Kur’an-ı Kerim’in ilk emri “ Ikra” yani “Oku” emrine bir de “Ondan öğüt alan yok mu?” ihtarına muhâtap olan biz Müslümanlarız.
Gelin birlikte, neredeyse hepimizin ezbere bildiği bir sûrenin ayetleri üzerine düşünelim.
Bakalım sade okuma yazma bilen bir vatandaş olarak düşünmemiz hâlinde Kur’an-ı Kerim’den ne kadar öğüt alabiliriz.
Fâtiha sûresi, çoğumuzun ezbere bildiği bir sûredir, Hem bu sûre Kur’an-ı Kerim’in tamamını kapsar nitelikte imiş.
Hem Fâtiha ismi, açan anlamında imiş, Kur’an-ı Kerim’de ilk sırayı alması ve bütün olarak Kur’an-ı Kerim’i kapsaması nedeni ile bu ismi almış.
Bir konunun açılması genişlemesi genellikle soru sorulması ile başlar. Soruların cevabı aranırken konu genişletilmiş olur.
Acabâ Rabbimiz, bu ayetlerde bize hangi sorulara cevap aratmış.
1- Bizi dosdoğru yola eriştir.
2- Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna…
3- Sapıtanların ve kendilerine buğzedilenlerin yoluna değil… (Âmîn)
Kendilerine nimet verilenler kimlerdir? Ya Buğzedilenler kimlerdir? Bu soruların cevabını ararken, hem eşkalleri belirleyip, hem gittikleri yola bakıp, hem erişmek istediğimiz yolu da bulmuş olacağız.
Bu soruyu kime sorabiliriz, tabi ki Rabbimize. Çünkü bu duâyı ona ediyoruz. Doğru yola eriştirecek olan o, doğru yola eriştirdirdiğine nimet verecek olan yine o. Bu yoldan sapıp buğzedilenlerin yani sevilmeyenlerin akıbetini bilen yine o! Öyle ise Rabbimizin kimi doğru yola eriştirdiğine, kime nimet verdiğine, buğzedilenlerin kim olduğu sorusuna cevapları yine Rabbimizden yâni onun kelamı olan Kur’an-ı Kerim’den örnekler bulmalıyız.
Nimet Verilenlere örnekler:
(Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah’ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.
(Bu nimetler) "Ey Rabbimiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!" diyen; Sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah’tan bağış dileyenler (içindir). -ÂL-İ İMRÂN: 15. 16. 17.
İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) âkıbet, takvâ sahiplerinindir. Kasas:83
Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Ziynet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin” umduğunuza nail olasınız” (en-Nûr, 24/31).
Ya buğzedilenler kimler;
-ÂL-İ İMRÂN: 79. Hiçbir insanın, Allah’ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah’ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe hâlis kullar olunuz.
Bu ayetten, hem Hırıstiyanların şu günkü inancından, incilin tahrif edildiğini anlıyoruz. Çünkü Hz. İsa’yı (Aleyhisselam) asla düşünmediği ve söylemediği bir sıfatla tanıyorlar.
(Resûlüm!) İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak ne kötü bir yerdir! 12
Bu ayeti Kerimden ise Hak dini inkar edenlerin buğzedilenlere örnek olduğunu anlıyoruz.
Hem aynı ayetten, kendinde Hak kitap bulunan insan topluluklarının, okuduğu kitap dışında doğru yol aramamaları gerektiğini de anlıyoruz.
Peki Hakkı kabul ettiği halde kendisine buğzedilen kimseler yok mu?
102. Ey iman edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.
105. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır..
Şu surede de yine açık bir dille buğzedilenler tarif edilir :El-MÜDDESSİR:
40. Onlar cennetler içinde sorarlar.
41. Günahkârların durumunu:
42. "Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?" diye
43. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,
44. Yoksulu doyurmuyorduk,
45. (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk,
İşte nimet verilenleri ve buğzedilenleri Kuranı Kerimden bu şekilde bir çok ayeti kerimden öğrenebiliriz.
Yani, Yaşar Nuri Öztürk hocanın Fatiha Suresi, tefsirinde dediği gibi, doğru yolda olmak için kalp temizliği yetmiyor.
Zîrâ Kur’an-ı Kerim’de açıkça beyan edildiği gibi Hrıstiyan ve Yahudiler Hak üzere değiller, bu sebeple iman etmedikleri müddetçe siz onlara “Hak üzeresiniz, sizde kurtulmuşlardansınız diyemezsiniz. Bu, bile bile Hakk’ı bâtılla karıştırıp gizlemek olur.
Siz; Kur’an-ı Kerim ne söylüyorsa onu söyleyip gerekirse îzah etmekle yükümlüsünüz. Hem onların gerçeği duyma hakkı var, belki iman edecekler, ya da görüntü ve ibadetin önemli olmadığını (zan) eden iman etmişler belki gerçeği duyunca takva sahibi olacaklar.
Bu nedenle o insanların hakkını gasp etmiş olursunuz. Ne kendimizi kandıralım ne başkalarını, İşte Kur’an-ı Kerim doğru yolu, eğri yolu bu şekilde çok net açıklıyor.
Kulluk bilincine varmadan kul gibi yaşamadan Rabbe yönelmeden doğru yolu buldum diyemeyiz.
Kur’an-ı Kerim’de bildirildiği üzere her nefis kendi eşgalini belirleyip, o yolda gider ve seçtiği yolda bulunan kazanç ve kayıplardan edinip, safını seçebilir.
Bu, dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına zulmetmez. Ali İmran 182.
Herkes kazandığına karşılık bir rehindir. Muddessir - 38
Bu bilgiler ışığında aynada bakar gibi kendimize bakıp şahitlik edelim ve eşgalimizi şimdiden belirleyelim belki yanlış yoldayız dır. Kur’an-ı Kerim’le doğru yoldakilerin eşgaline benzeyip onların gittiği yola girebiliriz. Çünkü kendimize olan şahitliğimize ahirette de başvurulacak.
Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir. Fussilet.20
Yâni Fâtih sûresini okurken bu iki yoldan dosdoğru olanı talep ediyoruz. Rabbim o yolda gidenlerden eylesin cümlemizi.
Fâtiha: (1) Bütün hamdler alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
(2) O Rahman ve Rahimdir.
(3) Din gününün sahibidir.
(4) Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz.
(5) Bizi doğru yola eriştir.
(6) Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna…
(7) Sapıtanların ve kendilerine buğzedilenlerin yoluna değil… (Âmîn)
Evet sade okuma yazma bilen her Müslüman Kur’an-ı Kerim’den öğüt alabilir, fakat doğru biçimde yönelmeyi bilmemiz gerekir, işte bilemediğimiz ya da öğrenemediğimiz yönelme şekli olabilir. İşte bu durumda doğru yönelmiş, öğüt almış, bu nurla öğüt vermiş mübarek zatlara kulak vermek onların kıymetli eserlerini okumak, sohbetlerini dinlemek bize nasıl yöneleceğimizi öğretir.
Bediüzzaman Said Nursi
"Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum.
Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi?"
Bu, içinde hiçbir şüphe bulunmayan bir kitaptır. Takva sahipleri için bir hidayet kaynağıdır. Bakara (2)
Yüce Allah’ın rahmeti ve bereketi ve selâmı, Peygamber efendimiz, Muhammed Mustafa (s.a.v) efendimizin üzerine ve bize doğru yolun, yâni helâl dairesinin ne kadar geniş olduğunu gösteren, sevdiren büyük İslam âlimi Bediüzzaman Said-i Nursi ve onun talebelerinin ve bu nuru elinde tutup âlemi İslam’a bu nurla yol bulan bütün âlimlerimizin ve müminlerin üzerine olsun...
Yüce Allah’tan, Mübarek Üç Aylarda bütün Müslümanları ve Milletimizi hayırlara vesile etmesini niyaz ediyorum.
…Saygılarımla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.