- 980 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SIRAT VE HUZUR
Allahım (peygamberimiz) Hz.Muhammed’e ve aline (evladu iyaline) salatu selam ve esenlikler eyle. Amin!
Bismillahirrahmanirrahim
(Ali İmran suresi 190: Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.)
Bir çok İslam aliminin ortak kanaati dünyanın, cennet ve cehennem çekirdeği hükmünde olduğu.
Biraz düşününce, bu ayeti kerim ve bu kanaati aklen ve kalben tasdik etmekte güçlük çekmiyor insan.
Biraz daha genişleyen düşünce, Dünyadaki Ahirete ait çekirdekleri yakinen görmeye başlıyor.
Elbet en doğrusunu Rabbimiz bilir, düşüncemde ve yazımda aşırılık yapmaktan ona sığınırım)
Evet Dünyada iken sayısız ölüm/diriliş, kıyamet, sıratı geçme, mahşerde toplanma, cennet/cehennem denemesi yapılıyor, bu denemede hem roller belirleniyor hem tatbikat yapılıyor.
Tabi kalıcı ahiret hayatı için prova yapılan dünya sahnesinde bu canlandırma için yapılacak denemelere uygun şartlar oluşmalı. Gece ve Gündüz gibi…
Bu şartlar bir günlük süre içinde oluştuğu gibi bir yıl bir mevsim yani akıp giden zamanın her zerresinde oluşuyor ve gözler önüne seriliyor, insana yaşatılıyor.
Mesela ölümün uykuya benzemesi tesadüfi olmadığını çok insan kabul eder. İnsan uyku ile ölüm provası yapıyor, uyandığında ruhunun yeniden iade edilmesi, bir anda bütün hayatını yeniden hatırlaması öldükten sonra dirilmenin provasıdır. Yani ölümü ve ömrü uyku zamanı olan geceye benzetebiliriz.
Hem gözle göremediğimiz bir Ahiret hayatı var, bu hayatı kesin olarak nasıl göreceğiz?
İşte dünyanın bir gecesinin sabahında, uyanınca sabah aydınlığı ile etrafımızı gördüğümüz gibi, dünyada ki ömrümüzü bitirince, yani bütün bir uykuyu bitirip Ahiret hayatına uyanınca da görüşümüz netleşecek keskinleşecek.
Yani görüşün mesafeli olduğu geceden sonra sabah olması ve dünyanın net bir şekilde ortaya çıkması ve bu sürecin asla vaktini şaşmayarak birbiri ardına gelmesi, ölümümüzün ve dünyanın ölümü olan kıyametin vaktini şaşmadan gerçekleşeceğinin kanıtıdır.
Kuranı kerimde birçok ayette gece ve gündüzün yemin değerinde olduğu ve onlardan çokça ibret alınması gerektiği vurgulanmıştır.
(Yûnus Suresi), 6. Ayet
Şüphesiz gece ve gündüzün ardarda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır
Ölüm insanın kıyameti, gece uykusu bunun temsili ise dünyanın kıyametinin temsili yine Kuranı Kerimde haber verilen kıyametin, bir benzeri yani çekirdeği hükmünde olmalı,
22:1 - Ey İnsanlar! Rabbinizden sakının; şüphesiz o kıyamet gününün sarsıntısı çok büyük bir şeydir.
İşte bu ifadenin küçük bir numunesi olan hadiselerde depremler, sel felaketleri, tusunamiler, çığ felaketleri, hortumlar, kasırğalardır…
KABİR
Ya kabir evini ne temsil ediyor?
İnsanın dünya hayatındaki evi ya, cennet bahçesidir, ya cehennem çukurudur.
Evinde mutlu olan ve olacağına inanan insan evinde mutlu uyanır, bu evlerde aile bireyleri uyum içindedir, birbirlerini yakinen tanır ve haklarına riayet eder saygı gösterirler. Böylece evinde mutlu vakit geçirir ve işine mutlu giderler. Sonra evlerine endişesiz huzurlu bir şekilde geri dönerler.
Böyle bir eve dönen mutlu huzurlu bireylerin misali, yaratanını seven onunla güzel anlaşmaya gayret edip hoşnut olan kulun, kabre girmeyi mutlulukla istemesi gibidir.
Evinde mutsuzluk hoşnutsuzluk olan, hak hukuk tanınmayan, sürekli zıtlık ve kavga olan evlerin bireyleri, çocukları için, evde vakit geçirmek işkence gibidir, bir yere gitse eve dönüş mutluluk değil bir çile olur. Bilirler ki evin içinde bir araya gelme hesap sorulma, kavga dövüş, vardır ve üzüleceklerdir. Bedenen gitseler bile ruhları o eve girmemek için feryat eder.
Yaratanın kurallarına uymayan, onu yok sayanlar. İslam ailesi olan din kardeşleri ile geçinemeyenler, huzuru bozanlar, ya da İslam hükümlerine ve Müslümana kasıtlı düşmanlık besleyen kimselerin, ahiretteki evi hükmünde olan kabre gitmek istemeyişi de İşte böyle evlerin mutsuz bireyleri misaline benzer. Çünkü bu nefret ve çekişme aslında Allah (c.c) ile yapılan bir çekişmedir. Onun hesap sorması ise kabirde başlar.
MAHŞER YERİ
Mahşer örneğini arayacak olursak,
Hac görevi için yola çıkan insanlarda yine Rabbine yöneliyor onun huzuruna çıkıyor ve orada oluşan topluluk Mahşeri kalabalık yalnız kelime anlamıyla mahşeri kalabalık değil. O insanlar da ölünce mahşerde toplananlar arasında olacaklar, hem onlar dünyada özgür iradeleri ile Allah’a (c.c) kavuşan kimseler olarak, orada bulanacaklar.
Hac vazifesi maddi manevi imkan dahilinde yapılan bir ibadettir. Her Müslüman buna imkan bulamayabilir. Fakat deli ya da ölü olmanın dışında, muaf olunmayan bir ibadet var. Namaz.
Namaz da yine kulun Rabbine yönelmesi huzura kabul edilmesidir. Bu yönelmede farz olmasına karşın, yine de kulun yönelmeyi samimiyetle istemesine ve eyleme geçmesine yani secde etmesine bağlıdır. Namaz kılan insan, bu dünyada gönül rızası ile , Rabbine dönmüş kavuşmuş olur. Bu durumda, Rabbimizin, bizim ona gönül rızası ile yönelmemizi istediğini yani samimiyet istediğini de anlıyoruz.
27. (Allah şöyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis!"
28. "Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!"
29. "(İyi) kullarımın arasına gir." Fecr Suresi
Dolayısıyla namaz cemaatleri de bu dünyada Rabbine kavuşan toplumlar olarak ölümleri sorasında toplandıkları mahşerde tanınancaklardır.
Birde Rabbine kavuşmayı ummayan, ya da nasılsa affeder diye hiçbir çağrısına kulak asmayanlar var.
Seccadeye yetişemeyenler, davete uymamış, Rabbine bu dünyada iken kavuşmamış ve başka işlerle meşgul olmuştur. Hem kendi gibi işlerle meşgul olup hakkı duymayan bir topluluğa dahil olmak durumunda kalmıştır.
İşte hakkı unutan insanların bazen az, bazen binler insan bir araya gelmesi mahşerde toplanacak mutsuz kalabalığın bir numunesini oluşturur. Hem bu insanlarda kıyamet sonrası toplanan gerçek mahşer yerinde olacaklar. Fakat onlar Allah’a (c.c) kavuşmayı ummayan onu terk eden kimseler olarak orada bulunacaklar.
Dünyada bu iki gurup arasında fark ne ise, ahiretteki mahşerde de farkları o olacaktır.
(28:61 - Şu halde, kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz, ardından ona kavuşan kimse, (sırf) dünya hayatının geçici zevkini yaşattığımız ve sonra kıyamet gününde (azab için) huzurumuza getirilenler arasında bulunan kimse gibi midir?)
Yani; Ahiretteki Mahşer yerinde, yine cennet ve cehennem ehli ile oluşan kalabalıktır.
Bu dünyada Cennetlik mahşer ehlini temsil eden örnekler, cami cemaatı, Hac Cemaatı. İyilikte bulunanlar, oruç tutanlar gibi toplumlardır. Bu dünyada bir araya gelen çeşitli kalabalıklar ahirette toplanacak mahşeri kalabalığa ön hazırlıktır, her devrin insanları kendi devirlerinde, asıl mahşer için saflarını belirlemişlerdir.
45:27 - Göklerin ve yerin mülkü sadece Allah’ındır. Kıyâmetin kapacağı gün varya, işte o gün batıla sapanlar hep hüsrana düşecekler.
34:26 - De ki: "Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra da hak hükmü ile aramızı ayıracaktır. Asıl hüküm veren ve her şeyi bilen O’dur."
SIRAT KÖPRÜSÜ
Ya sırat köprüsü, sırat köprüsünün bir çekirdeği bu dünyada yok mudur?
Sırat nedir? İki seçenek arasında ince çizgidir yani Cennet ve ya Cehenneme ileten köprüdür.
Enam 125: Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.
Dünyadaki sırat köprüsünün misali ise hakla batıl arasındaki ince çizgidir. O yolda doğru seçeneği, doğru yolu bulmak insanı, ya cennet ehlini temsil eden safa kavuşturur, ya cehennem topluluğunun arasına düşürür.
Bir günde bir insan kaç kez sıratı geçer, yada geçemez?
Kaç kez safını seçer yada seçemez?
Kaç kez cennete ulaşır ve ya cehenneme düşer?
Birde bunu düşünmeli insan. Allah kimi nasıl doğru yola çağırıyor. Tabi ki Ezanla, Müslümanları doğru yola çağırıyor. Bu çağrıya koşan, günde beş kez sıratı geçiyor. Beş vakit namazı kılan günde beşkez doğru yola iletiliyor. Allah’a (c.c) kavuşuyor.
Her gün beş kez cenneti ve oranın ehlini buluyordur. Bizde o safta oluruz İnşallah! Yani insan Sıratı geçecek imanım varmı diye kaygılanıyorsa, o kaygı insanı secdeye götürmeli çünkü gidilecek iki yerde Yüce Allah’ın (c.c) HUZURU!
6:72 - Bize: "Namazı dosdoğru kılın, Allah’a karşı gelmekten sakının" (diye emredildi), toplanacağınız yer O’nun huzurudur.
Rabbi ile yakınlığı olmayan, ruh ve bedenen ondan uzak duran ve İslam ailesine mensup olmanın mutluluğunu taşımayan, bu sıratı geçemiyor Rabbinin yanında değeri düşüyor ve elemlere, kargaşaya, yani cehennem ehlinin arasına düşüyor.
74:43 - Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."
9:71 - Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir.
Tabi birde sırat köprüsünün kişiye göre geçiş hızının değişeceği bilgisini duyarız, bu da insanların Hacca, Ramazan ayına, namaza, zekata ve diğer ibadetlerine gösterdikleri istek ve özen derecesine bağlı olabilir.
Yani İnsan Dünya hayatında Rabbine hangi hız ve şevkle gidiyorsa sırat köprüsündeki hız ve mutluluk derecesi de o şekilde artıp azalıyor olabilir.
4:142 - Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Halbuki Allah, onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az anarlar.
Yani bir insan kabrini nur içinde bulmak istiyorsa yaşarken, davranışlarıyla aile ve çevresini nurlandırmalı.
Yani bir insan Allah (c.c) huzurunda tanınmak, sevilmek, duyulmak, itibar görmek istiyorsa kendi de Rabbini tanımalı, sevmeli, duymalı ve davetine itibar etmeli. Hem onun sevdiklerini de sevip itibar etmeli.
Yani sıratı geçecek kadar imanım var diyorsa bir insan, işten/güçten geçecek, namaza gidecek imanı da olmalı.
6:54 - Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir"
Allahım (peygamberimiz) Hz.Muhammed’e ve aline (evladu iyaline) salatu selam ve esenlikler eyle. Amin!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.